İDRİS GÖKALP

7. SINIF 1.DÖNEM SOSYAL BİLGİLER DERS NOTLARI

7. SINIF 1.DÖNEM SOSYAL BİLGİLER DERS NOTLARI

1. ÖĞRENME ALANI: BİREY ve TOPLUM

İnsandan İnsana Giden Yol (1. öğrenme alanı-1. kazanım)

İletişim Bir Sanattır

İletişim: Duygu, düşünce ve bilgilerin her türlü yolla başkalarına aktarılmasına iletişim denir. İnsanlar, iletişim konusunda diğer canlılara göre daha üstündürler. Çünkü insanlar konuşma, dinleme, isteklerini ve duygularını ifade edebilme ve karşısındakini anlayabilme becerilerine sahiptirler. Bu beceriler, insanlara, iletişimi geliştirme imkanı tanımıştır. İletişimin temelinde de etkileşim vardır.

İletişim Çeşitleri

Etkili iletişim, kişinin gelişimine katkı sağladığı gibi topluma uyumunu da etkiler. Bu yüzden konuşmacı veya dinleyici olduğumuz durumlarda, etkili iletişime engel olacak tutum ve davranışlardan kaçınmalıyız. İletişim kurmada, konuşmak kadar dinlemek de önemlidir. İnsanlar arasındaki iletişimsizliğin birçoğu dinlememekten kaynaklanmaktadır. Oysa dinlemek, insanların birbirlerini daha iyi anlamasını sağlamaktadır.

Etkili İletişimi Olumsuz Etkileyen Sorunlar

  • Konuşmacıdan kaynaklanan sorunlar
    • İyi hazırlanmamış konuşma metni
    • Eksik bilgi ve mesaj verme
    • Yanlış anlaşılmaya neden olacak ifadeler kullanma
    • Aynı ses tonu ile sıkıcı konuşma
    • Dinleyiciye karşı ön yargılı olma
    • Dinleyicinin seviyesine uygun konuşmama
  • Dinleyiciden kaynaklanan sorunlar
    • Dikkatsiz dinleme
    • Bilgi eksikliği
    • Ön yargılı dinleme
    • Geri bildirim yapmama
    • Yetersiz algılama, yanlış yorumlama
    • Soru sormama

İletişimin Gücü (1. öğrenme alanı-2. kazanım)

Olumlu İletişimde Dikkat Etmemiz Gereken Durumlar

  • Konuşurken karşımızdaki insanı başkalarıyla kıyaslamamak
  • Anlatmak istediklerimizi açık bir dille ifade etmek
  • Beden dilini etkili bir biçimde kullanmak
  • İnsanları yargılamadan konuşmak ve dinlemek
  • Empati kurmak

Olumlu İletişimi Engelleyen Faktörler

  • Önyargılı olmak
  • Emir vererek konuşmak
  • İnsanların ifadelerini önemsememek
  • İnsanları başkalarıyla kıyaslamak
  • Suçlayıcı ifadeler kullanmak
  • İnsanların dış görünümüyle alay etmek

Empati: İnsanın kendisini karşısındakinin yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamaya çalışmasına empati denir. İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnızca söylediklerine değil; yüz ifadesine (mimik), el-kol hareketlerine (jest) ve ses tonuna da dikkat eder. İletişimde en önemli unsurlardan biri de iyi bir dinleyici olmaktır.

Sen Dili: Kişiler arası ilişkilerde kullandığımız yargılayıcı, suçlayıcı sözlerin kullanıldığı iletişimi olumsuz etkileyen duruma sen dili denir.

Ben Dili: Kişinin kendi duygu ve düşüncelerini ifade ederek iletişim kurduğu ve iletişimi olumlu etkileyen duruma ben dili denir.

Hızlı İletişim Güçlü Toplum (1. öğrenme alanı-3. kazanım)

Geçmişten Günümüze İletişim Araçları:

  1. Duman
  2. Posta güvercini
  3. Telgraf
  4. Telefon
  5. Radyo
  6. Televizyon
  7. Bilgisayar
  8. Cep telefonu
  9. İnternet
  10. Akıllı Telefon

Kitle İletişim Araçları

  • Basın: Gazete, dergi ve kitap gibi yazılı ve basılı iletişim araçlarına basın denir.
  • Medya: Televizyon, radyo ve internet gibi görsel ve işitsel iletişim araçlarına medya denir.

Her türlü bilginin insanlara hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlayan basın ve medya doğru, dürüst, hızlı ve tarafsız (objektif) olmalıdır. Basın ve medya özgür olmalıdır. Görevlerini yerine getirirken hiçbir kişi grup ya da kurumun etkisi altında kalmamalıdır. Ancak bu özgürlük, kişilerin özel yaşamlarını olumsuz yönde etkileyecek şekilde sınırsız olmamalıdır.

Kitle İletişim Araçları: Yazılı, sesli ya da görsel yapıtların dağıtımını ya da yayımını sağlayan her türlü teknik iletişim araçlarına kitle iletişim araçları denir. Kitle iletişim araçlarının zamanla gelişmesi ve yaygınlaşması, insanlar arasındaki bilgi alışverişini artırmakta ve hızlandırmaktadır. Kitle iletişim araçları farklı insanların, toplumların ve kültürlerin birbirlerini daha iyi tanımasını sağlamakta ve insanlar arasındaki etkileşimi artırmaktadır. Genel ağ üzerinden e-eğitim, e-ticaret, e-market, e-devlet, e-bilet, bankacılık ve sağlık hizmetlerinde iletişim kurulmaktadır.

Sen Dili’nin özellikleri:

  • “Sen”le başlar veya “sen”le biter.
  • Yargılayıcı, eleştirici ve suçlayıcı olabilir.
  • Öfke, kızgınlık, duyguları taşıyabilir, emredici olabilir.

Ben Dili’nin özellikleri:

  • “Ben”le başlar veya “ben”le biter.
  • Bireyin duygu ve düşüncelerini ortaya koyar.
  • Anlaşmazlıkları azaltır, konuşan kişiyi rahatlatır.

Sen diline örnek cümleler

  • Dün akşam neredeydin sen?
  • Okula neden geç kaldın?
  • Sen, beni hiç anlamıyorsun!
  • Ben gelene kadar, burada bekleyeceksin!
  • Verdiğin sözleri neden yerine getirmiyorsun?

Ben diline örnek cümleler

  • Sorumluluklarını yerine getirmemene çok üzülüyorum.
  • Bu sabah seni göremeyince merakta kaldım.
  • Derslerine çalışmaman beni kaygılandırıyor.
  • Bu konuda sana hak veriyorum.

Kitle İletişim Araçları

İletişim Özgürlüğü (1. öğrenme alanı-4. kazanım)

Aşağıda anayasamızda belirtilen basın hürriyeti, özel hayatın gizliliği ve konut dokunulmazlığı ile ilgili maddelere yer verilmiştir.

Özgürlükler

  • İnsanlar özgürlüklere doğuştan sahiptir.
  • Özgürlüklerin korunması ve kullanılması devletin görevidir.
  • Vazgeçilmez ve devredilmez haktır.
  • Yasalarla koruma altına alınmıştır. Kişi hak ve hürriyetleri anayasamızda yer aldığından devlet, bu hakların uygulanmasından sorumludur.

Temel Hak ve Özgürlüklerimizin Kısıtlanabileceği Durumlar

  • Savaş hali
  • Seferberlik hali
  • Sıkıyönetim ilanı
  • Olağanüstü hal
  • Kamu sağlığı ve güvenliğini tehdit eden durumlar

Medya ve Basın Yayın Kuruluşlarının Uyması Gereken İlkeler

  • Doğru haber yapma ve yayma
  • Tarafsız olmak
  • Özel hayata saygılı olmak

Çocuk Hakları Sözleşmesinde Kitle İletişim Özgürlüğü Maddeleri

  • Taraf devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar. (Madde 12)
  • Çocuk, düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir. Bu hak, ülke sınırları ile bağlı olmaksızın yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü içerir. (Madde 13)
  • Taraf devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul eder. Çocuğun özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlaki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar. (Madde 13)

Toplumun, özellikle gençlerin ve çocukların; televizyon yayınlarının olası zararlı etkilerinden korunması için RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu) tarafından yaptırılan akıllı işaretler şunlardır:

Tekzip: Basın yayın organlarında hakkımızda gerçeğe aykırı bir yayın yaptığı zaman bu durumun mahkeme yoluyla düzeltilmesine tekzip denir.

2. ÖĞRENME ALANI: KÜLTÜR ve MİRAS

Beylikten Cihan Devletine (2. öğrenme alanı-1. kazanım)

OSMANLI DEVLETİ (1299-1922):

Osmanlı Devleti’ni kuranlar Oğuzların Kayı boyundandır. Osman Gazi tarafından Söğüt ve Domaniç’te 1299 yılında kurulmuştur.

Söğüt ve Domaniç Bölgesinin Yurt Seçilmesinin Sağladığı Faydalar

  • Osmanlı’nın yurt edindiği toprakların Bizans İmparatorluğu‘nun büyük kent ve kasabaları ile komşu olması ve önemli ticaret yolları üzerindeki bu şehirler ile yapılan ticaretten Osmanlı Beyliği’nin önemli gelir elde etmesi (Ekonomik)
  • Osmanlı Beyliği kurulduğu sırada Anadolu’da ve Balkanlarda güçlü devletlerin olmaması sebebiyle Osmanlı Beyliği’nin büyümesini kolaylaştırması ve Bizans İmparatorluğu’nun iç karışıklıklarla uğraşması (Siyasi)
  • Osmanlı Devleti ise bulunduğu konumun sağladığı avantaj ile mücadelesinin çoğunu komşusu olan Bizans Devleti ile yapmıştır. (Coğrafi Konum)

Osmanlı Devleti’nin Kısa Sürede Büyümesinin Sebepleri:

  • Kurulduğu bölgenin coğrafi konumu
  • Bizansın güçsüz durumda olması
  • Balkanlarda siyasi birliğin olmaması
  • Hoşgörülü ve adil bir politika izlenmesi
  • Fethedilen yerlere Türk ailelerinin yerleştirilmesi (iskan politikası)
  • Türk beylikleri ile iyi ilişkiler kurulması
  • Merkezi otoriteye önem verilmesi
  • Üstün yetenekli padişahların yetiştirilmesi
  • Ahilerin desteğinin alınması

Osman Gazi (1281-1324):

  • Bizans’ı Koyunhisar Savaşında yendi.
  • Yarhisar, İnegöl, Yenişehir ve Bilecik’i aldı.
  • İlk bakır parayı bastırdı.

Orhan Gazi (1324-1362):

  • Bizans’ı Maltepe (palekanon) Savaşı’nda yendi. (1329)
  • İznik, İzmit’i aldı.
  • Bursa’yı alarak başkent yaptı. (1326)
  • Karesioğullarını alarak beyliğin donanması ile denizciliğe başladılar ve Rumeli’ye geçtiler.
  • İznik’te ilk medreseyi kurdular.
  • İlk divan teşkilatını kurdular.
  • Yaya ve Müsellem adıyla ilk orduyu kurdu.
  • İlk gümüş parayı bastırdı.

İskan Politikası:

İskan: Osmanlı’nın Rumeli’de fethettiği yerlere Türk ailelerini yerleştirmesine denir.

İskan politikasının amaçları:

  • Anadolu’daki göçebe Türkmenleri yerleşik hayata geçirmek
  • Fethedilen yerleri Türk yurdu haline getirmek
  • Fethedilen yerde kalıcı hâkimiyeti sağlamak
  • Arazileri tarıma açarak üretimi ve vergi gelirlerini artırmak

Toplumsal ve Ekonomik Yapı

  • Reaya: Osmanlı Devleti’nde yönetici ve askerî sınıf dışında kalan kesime reaya denir. Tüccarlar, esnaflar, köylüler ve konargöçerler bu gruba girer.
  • Ahilik: Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen sosyal yapıdır. Ahiliğin günümüzdeki karşılığı Esnaf ve Sanatkar Odalarıdır.

Osmanlı Devletinin Geçim Kaynakları:

  • Tarım ve hayvancılık
  • Ticaret yolları üzerindeki kervanlardan alınan vergiler
  • Ticaret yolları üzerindeki pazarlardan alınan vergiler

I. Murat (1362-1389)

  • Edirne ele geçilerek başkent yapıldı. (1363)
  • Haçlı ordusuyla Sırpsındığı Savaşı yapıldı.
  • Haçlılarla I. Kosova Savaşı yapıldı. I. Murat bu savaşta şehit düştü.
  • Devşirme sistemi ile Yeniçeri Ocağı adlı orduyu kurdu.

Osmanlı Devleti’nde Askerî Yapı

Osmanlı Devleti’nin sınırlarının kalıcı ve hızlı olarak genişlemesinde askerî teşkilat önemli rol oynamıştır. Osman Gazi Söğüt’e yerleştiğinde ilk fetihleri gönüllü askerler ile yapmıştır. Orhan Bey zamanında ise yaya ve müsellem adıyla ilk düzenli ordu kurulmuştur. Ancak fetihlerin devamlılığı ve toprakların güvenliği için daha çok askere ihtiyaç vardı.

Devşirme Sistemi: Çocukların askerler tarafından ailenin rızasıyla köyden alınarak Anadolu’da bir Türk ailenin yanına yerleştirilmesi, daha sonra başkentte Acemi Ocağı’nda askerlik eğitimi almasına Devşirme Sistemi denir.

Osmanlı Ordusu:

  • Kapıkulu Piyadeleri
    • Acemi Ocağı
    • Yeniçeri Ocağı
    • Cebeci Ocağı
    • Topçu Ocağı
    • Top Arabacıları Ocağı
  • Kapıkulu Süvarileri
    • Sipahi
    • Silahtar
    • Sağ Garipler
    • Sol Garipler
    • Sağ Ulufeciler
    • Sol Ulufeciler
  • Tımarlı Sipahiler
    • Azaplar
    • Akıncılar
  • Eyalet Askerleri
    • Yardımcı Kuvvetler
    • Bağlı Beyliklerin Askerleri

Yeniçeri Ocağı: Savaş zamanında padişahın yanında yer alır, barış zamanı padişahı korurlar ve İstanbul’un güvenliğini sağlarlardı.

Cebeci Ocağı: Orduya ait silahların yapımı, bakımı ve korunmasından sorumluydu.

Topçu Ocağı: Savaş meydanında topları döken ve kullanan ocaktır.

Top Arabacıları: Topçu ocağının yaptığı topları savaş alanına taşıyan ocaktır.

Sipahi: Osmanlı’nın ağır süvari sınıfıdır.

Silahtar: Padişah, vezir gibi devlet büyüklerinin silahlarının bakımından sorumlu kişidir.

Osmanlı Donanması (Deniz Kuvvetleri): Karesi Beyliği’nin Osmanlı’ya katılması ile Karesi Beyliği’nin donanmasından yararlanılmıştır. Donanma başkomutanına Kaptan-ı Derya veya kaptan paşa denirdi. Deniz askerlerine Levent denirdi. En önemli Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa’dır. Osmanlı donanması 1770 yılında Çeşme’de, 1827 yılında Navarin’de, 1853 yılında Sinop’ta Ruslar tarafından yakılmıştır.

Divanı Hümayun (Bakanlar Kurulu)

Divanı Hümayun: Padişah başkanlığında toplanan askeri, siyasi, idari, hukuki ve mali işlerin görüşüldüğü ve karara bağlandığı kuruldur. Günümüzdeki karşılığı Bakanlar Kuruludur.

Sadrazam: Padişahın vekilidir, padişahtan sonra en yetkili kişidir. Günümüzdeki karşılığı Başbakandır.

Vezirler: Paşa unvanını kullanan, bakanlık ve valilik görevini yerine getiren kişidir. Günümüzdeki karşılığı Devlet Bakanlığıdır.

Kazasker: Kadı ve müderrislerin atama ve tayin işlerini yapan, devleti ilgilendiren davalara bakan kişidir. Günümüzdeki karşılığı Adalet Bakanıdır.

Reis’ül Küttap: Padişah fermanlarına uygun olarak emirleri yazan, yabancı devletlerden gelen mektupları tercüme edip cevap veren kişidir. Günümüzdeki karşılığı Dışişleri Bakanıdır.

Nişancı: Padişahın yazılarına imza (nişan)’sını koyan, tuğrasını çeken, arazi kayıtlarını tutan kişidir. Günümüzdeki karşılığı Devlet İşleri Özel Kalem Müdürüdür.

Defterdar: Maliye işlerine bakan, gelir ve gideri ayarlayarak bütçe yapan kişidir. Günümüzdeki karşılığı Maliye Bakanlığıdır.

Yıldırım Beyazıt (1389-1402)

Ankara Savaşı: Yıldırım Bayezid ile Timur arasında Ankara yakınlarındaki Çubuk Ovası’nda yapılan savaşta Yıldırım Beyazıt yenildi.

Ankara Savaşı’nın Sonuçları:

  • Osmanlı Devleti dağılma tehlikesi geçirerek taht kavgaları dönemi (Fetret Devri) başlamıştır.
  • Anadolu Türk Birliği bozuldu, Türk beylikleri yeniden kuruldu.
  • Bizans’ın yıkılması ve İstanbul’un fethi gecikti.

Fetret Devri (1402-1413):

Yıldırım Beyazıt’ın Ankara Savaşı’nda yenilmesiyle kardeşler arasındaki 11 yıl süren taht kavgalarına Fetret Devri denir. Fetret Devrine 1413 yılında Mehmet Çelebi son vermiştir.

II. Murat (1421-1451):

Haçlarla Varna Savaşı (1444) yapıldı. Haçlılarla II. Kosova Savaşı (1448) yapıldı. BİLGİ NOTU: II. Kosova Savaşı ile Osmanlıların Balkanlardaki hakimiyeti kesinleşti ve Türkleri Balkanlar’dan atma ümidi kalmadı.

İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın (2. öğrenme alanı-2. kazanım)

Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e Nasihati

  • Ey oğul! Sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma, insanı yaşat ki devlet yaşasın!
  • Ey oğul! Ananı, atanı say. Bereket büyüklerle beraberdir.
  • Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.
  • Azminden dönme. Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil.
  • Her işin gereğini vaktinde yap. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!
  • Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma. Gördüğünü söyleme, bildiğini bilme.

Anadolu’nun Manevi Mimarları:

Abdalân-ı Rum: Askerlerden önce fethedilecek bölgeye gidip halkın gönlünü kazanan gönüllü dervişlere denir. Bursa’nın fethinde Buhara’dan gelen dervişlerin de önemli roller üstlendiği söylenir. Bursa kuşatmasında susuzluktan perişan olan askerlere ayran dağıtarak susuzluklarını gideren Doydu Baba, askerlerin morallerini yükseltmeye çalışan Abdal Murad gibi şahsiyetler buna örnek verilebilir.

Bacıyan-ı Rum: Anadolu’nun savunması için savaşlara katılan, kültürel, sanatsal, sosyal ve ekonomik alanlarda önemli katkılar sağlayan kadınlara denir. Fatma Bacı Ahilik Teşkilatının kurucusu Ahi Evran’ın eşidir. Dünyada ilk örneklerden biri olan ve kadınlardan oluşan bir sivil toplum örgütü kurmuştur.

Gaziyân-ı Rum: Vatan uğruna canını bile vermekten çekinmeyen gazi ve alpler gaza ve cihat ruhu ile hareket eden kahramanlara denir. Orhan Bey zamanında da Konuralp ve Akçakoca bunlara örnek verilebilir.

İstanbul’un Fethi

Sebepleri:

  • Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli’deki toprakları arasında kopukluk olması
  • Bizans’ın Osmanlı topraklarına saldırması
  • Bizans’ın Osmanlı şehzadelerini kışkırtarak iç karışıklar çıkarması
  • Bizans’ın diğer Anadolu beyliklerini Osmanlı’ya karşı kışkırtması
  • Bizans’ın Avrupa devletlerini Osmanlı’ya karşı kışkırtması
  • İstanbul’un kara ve deniz ticareti için önemli konumda olması
  • Hz. Muhammed’in (S.A.V) İstanbul’u fethedecek olan komutanı kutlamış olması

Fetih İçin Yapılan Hazırlıklar:

  • Boğazın Avrupa yakasına Rumeli (Boğazkesen) Hisarı yapıldı.
  • Şahi denilen büyük toplar döktürüldü.
  • 400 parçadan oluşan donanma kuruldu.
  • Komşu ülkelerle anlaşma yapılarak sınır güvenliği sağlandı.
  • Balkanlara ordu gönderilerek dışarıdan gelecek tehlikeliler önlendi.

Bizans’ın Yaptığı Hazırlıklar:

  • Surlar sağlamlaştırıldı.
  • Papa ve diğer Avrupa devletlerinden yardım istendi.
  • Haliç’in ağzı zincirlerle kapatıldı.

Fethinin Türk Tarihi Açısından Sonuçları:

  • Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli’deki toprakları arasındaki bütünlük sağlandı.
  • Karadeniz ticaret Osmanlı Devleti’nin kontrolüne geçti.
  • II. Mehmet “Fatih” ünvanını aldı.
  • İstanbul Osmanlı Devleti’nin yeni “başkenti” oldu.
  • Osmanlı’nın Balkanlardaki ilerleyişi kolaylaştı.
  • Osmanlı Devleti “imparatorluk” haline geldi.
  • Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasındaki saygınlığı arttı.

Fethin Dünya Tarihi Açısından Sonuçları:

  • Bizans (Doğu Roma) yıkıldı.
  • Ortaçağ kapandı, Yeniçağ başladı.
  • Topun kullanılmasıyla derebeylerin şatoları yıkıldı, feodalite zayıfladı, merkezi krallıklar güçlendi.
  • Doğu ticaret yolları (İpek ve Baharat Yolu) Türklerin eline geçince Avrupalılar yeni ticaret yolları aramaya başladılar. Böylece Coğrafi keşifler başlamış oldu.
  • Fetihten sonra İtalya’ya kaçan Bizanslı bilgin ve sanatçılar “Rönesans’ın” başlamasında etkili oldu.

İstimalet Politikası: Osmanlı Devletinin fethettiği topraklar üzerinde ve o bölgelerin halkına karşı kalıcı hakimiyet için uyguladığı politikalara denir.

İstimalet Politikanın amacı: Fethedilen topraklardaki insanların devlete olan bağlılıklarını güçlendirmektir.

İstimâlet Siyasetinin Aşamaları:

  • Fetih öncesi hazırlık
  • Fetih sonrası halkın alıştırılması
  • Adil yönetim anlayışı
  • Halka tanınan din, dil ve kültürel özgürlükler

Ahidname: Osmanlı sultanları yeni fethedilen yerlerde halkın güvenini kazanmak için can ve mal güvenliği garantisi veren yayımladığı belgeye denir.

Fatih Dönemi Denizlerde Fetihler:

  • Ege Adaları’nın Fethi: Limni, Midilli, Gökçeada, Eğriboz
  • Trabzon’un Fethi: Cenevizlilerden Amasra; Candaroğullarından Kastamonu ve Sinop; Bizans’a mensup Komnenlerden Trabzon’u (1461) aldı.
  • Kırım’ın Fethi: Cenevizlilerden Kırım alınarak Osmanlı Devleti’ne bağlandı. (1475) Kırım’ın fethi ile Karadeniz Türk gölü haline geldi.

Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi’nin sonuçları:

  • Memlüklülerle 1516’da Mercidabık ve 1517’de Ridaniye Savaşı’yla Mısır Osmanlı’ya bağlandı.
  • Sonuçları:
    • Mısır, Suriye ve Arap Yarımadası Osmanlının eline geçti.
    • Hindistan’dan gelen Baharat Yolu Osmanlı’nın kontrolüne geçti.
    • Kutsal emanetler İstanbul’a getirildi.
    • Halifelik Osmanlı’ya geçti ve Yavuz Sultan Selim ilk Osmanlı halifesi oldu.

Preveze Deniz Savaşı (1538): Kanuni Sultan Süleyman

Sebebi: Osmanlı’nın Akdeniz’deki hakimiyetini genişletmesinin Avrupalılara verdiği endişedir.

Savaş yapan devletler: İspanya, Venedik, Papalık, Malta.

Komutanı: Barbaros Hayrettin Paşa.

Kıbrıs’ın Fethi (1571): II. Selim

Sebebi: Korsanları Osmanlı gemilerine zarar vermesi

Sonuç: Kıbrıs’ın fethiyle Akdeniz Osmanlı hakimiyetine girerek Osmanlı ticaret güvenliği sağlanmıştır.

İnebahtı Savaşı (1571): II. Selim

Sonuç: Osmanlı Devleti yenildi. Osmanlı’nın denizlerdeki ilk ve tek yenilgisidir. Sokullu Mehmet Paşa’nın sözü: “Biz sizden Kıbrıs’ı almakla kolunuzu kestik; siz ise İnebahtı’da donanmamızı yakmakla sakalımızı kestiniz. Unutmayın ki kol bir daha yerine gelmez ama sakal eskisinden gür çıkar.” dedi.

Girit’in Fethi (1669): IV. Mehmet

25 yıl kuşatmadan sonra fethedildi. Yükselme döneminde fethedilemeyen tek adadır. Duraklama döneminde fethedilmiştir.

Osmanlı’da Millet Sistemi

Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde farklı ırklara ve dinî inançlara sahip insanlar yaşamıştır. Osmanlı Devleti’ndeki bu çok kültürlülük, Osmanlı millet sisteminin de temelini oluşturmaktadır. “Millet Sistemi” adı verilen bu anlayışta devlet doğrudan vatandaşlarla ilişki kurmamış her bir vatandaşın mensubu olduğu milleti ve o milletin dinî liderini muhatap almıştır. Bu sayede günümüzde devlet tarafından sağlanan eğitim, din, hukuk ve sosyal hizmetler gibi hizmetlerde dinî topluluklar birer aracı ve kolaylaştırıcı olarak kullanılmıştır.

3. ÖĞRENME ALANI: İNSANLAR, YERLER ve ÇEVRELER

Nereye Yerleşelim? (3. öğrenme alanı-1. kazanım)

Çok uzun süre konargöçer hayatı süren insanlar yerleşim yeri tercihinde yiyecek ve su ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri, kendilerini güvende hissedebilecekleri yerleri bularak yerleşmişlerdir. Bu yüzden avcılık için elverişli olan, korunaklı yerleri tercih etmişlerdir. İnsanlar bu dönemde mağaralarda yaşamaktaydılar.

Yerleşik hayata geçişle ilgili olarak Çatalhöyük 9.500 yıllık geçmişi olan ve yaklaşık 8.000 insanı barındırmış geniş bir kasabadır. İlk yerleşme, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntuları ile insanlık tarihine ışık tutan bir merkezdir. Karasal iklimin hüküm sürdüğü bölgede 800 yıllık bir köy yaşantısı vardır. İklime uygun tahıl ve bakliyat yetiştirilen Çatalhöyük, avcı-toplayıcı toplumdan tarım toplumuna geçişin yaşandığı yerleşim yerlerinden biridir. Bu dönemde bataklıkların kıyılarına kadar uzanan dağ ormanlarının kuşattığı Çatalhöyük, bereketli bir arazi ile çevrelenmiştir. Höyük çevresindeki sulak alanlarda yoğun sazlıklar çok çeşitli hayvan ve değerlendirilebilecek bitkiler barındırıyordu. Çarşamba Irmağı ilkbaharda taşarak Çatalhöyük’ü bir yarım adaya dönüştürüyordu. Bu da yerleşim yerinin savunulmasını kolaylaştırıyordu.

Çatalhöyük’te bulunan kumaş parçaları en eski kumaş örneklerindendir. O dönemde Hasan Dağı’ndan elde edilen obsidyen ile tuzu hem kendi ihtiyaçları için kullanmışlar hem de çevrelerindeki yerleşim birimlerinde yaşayan insanlara satmışlardır.

Yerleşim Yeri Tercihini Etkileyen Faktörler

Doğal Faktörler

  • İklim
  • Yeryüzü Şekilleri
  • Bitki Örtüsü
  • Su Kaynakları

Beşeri Faktörler

  • Sanayi
  • Tarım
  • Turizm
  • Ulaşım
  • Madencilik
  • Ticaret

İnsanların yeni ekonomik faaliyet alanları keşfetmesi sosyal ve ekonomik hayatı değiştirmiştir. Sanayileşme ile kentlere talep artmış ve yeni beşerî faktörler ortaya çıkmıştır. Örneğin eğitim, altyapı, sağlık, turizm, ulaşım gibi faktörler göz önünde bulundurulmaya başlanmıştır. TÜİK 2017 yılı verilerine göre Türkiye nüfusunun %18,6’sının ikamet ettiği İstanbul, en çok nüfusa sahip olan ilimiz olmuştur.

Tablo ve Grafiklerle Ülkemiz (3. öğrenme alanı-2. kazanım)

Nüfus: Sınırları belli bir alanda, belli bir zamanda yaşayan insan sayısına denir.

Nüfus Yoğunluğu: Kilometrekareye düşen insan sayısına nüfus yoğunluğu denir.

Nüfus Yoğunluğu = Yaşayan insan sayısı / Yüzölçümü

Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen “bir kilometrekareye düşen kişi sayısı”, Türkiye genelinde 2016 yılına göre 1 kişi artarak 105 kişi oldu.

Nüfus Sayımı Niçin Yapılır?

  • Yaşayan insan sayısı
  • Nüfusun eğitim durumu
  • Nüfusun yaş cinsiyet durumu
  • Nüfusun ekonomik faaliyetlere dağılımı
  • Kır ve kent nüfusu
  • Çalışan insan sayısını belirlemek

Nüfusun Dağılışını Etkileyen Faktörler

Doğal Faktörler

  • İklim
  • Yeryüzü Şekilleri
  • Bitki Örtüsü

Beşeri Faktörler

  • Sanayi
  • Tarım
  • Turizm
  • Ulaşım
  • Madencilik
  • Ticaret

Nüfus Yoğunluğunun Fazla Olmasının Sonuçları:

  • İş gücü ucuzlar.
  • Tüketim artar.
  • Konut sıkıntısı yaşanır.
  • Eğitim ve sağlık sorunları artar.
  • Trafik sorunları yaşanır.

Nüfus Artış Hızını Belirleyen Sebepler

  • Doğumlar
  • Savaşlar
  • Salgın hastalıklar
  • Doğal afetler
  • Turizm faaliyetleri
  • Yaşam koşullarının iyileşmesi

Nüfusu Fazla Olan İller:

  • İstanbul (En Fazla)
  • Ankara
  • İzmir
  • Konya
  • Adana

Nüfusu Az Olan İller:

  • Bayburt (En Az)
  • Gümüşhane
  • Ardahan
  • Tunceli

Nüfus Yoğunluğuna Göre Bölgeler (Sırasıyla):

  1. Marmara Bölgesi
  2. Güneydoğu Anadolu Bölgesi
  3. Ege Bölgesi
  4. Akdeniz Bölgesi
  5. İç Anadolu Bölgesi
  6. Karadeniz Bölgesi
  7. Doğu Anadolu Bölgesi

Bölgelerimizde Nüfus Yoğunluğunun Az Olduğu Alanlar:

  • Marmara Bölgesi: (Trakya’nın kuzeyi)
  • Güneydoğu Anadolu Bölgesi: (Mardin, Hakkari)
  • Akdeniz Bölgesi: (Taşeli platosu)
  • İç Anadolu Bölgesi: (Tuz gölü çevresi)
  • Karadeniz Bölgesi: (Doğu Karadeniz Bölümü)

Nüfus ve Özellikleri

Osmanlı Devletinin ilk nüfus sayımı, Padişah II. Mahmut döneminde 1831 yılında yapıldı. II. Mahmut döneminde yapılan nüfus sayımının nedeni askere alınacakları ve vergi verecek nüfusu belirlemekti.

Ülkemizde Cumhuriyet döneminde 1927 yılında ilk nüfus sayımı yapılmıştır. 1990 yılına kadar sonu 0 ve 5 ile biten yıllarda nüfus sayımı yapılırken bu tarihten sonra 10 yılda bir yapılmaya başlandı. 2007 yılından itibaren sokağa çıkma yasağına gerek kalmadan adrese dayalı nüfus sayımı sistemine geçilmiştir.

Türkiye’de ikamet eden nüfus 2017 yılında bir önceki yıla göre 995 bin 654 kişi arttı. Erkek nüfus 40 milyon 535 bin 135 kişi olurken kadın nüfus 40 milyon 275 bin 390 kişi oldu. Buna göre toplam nüfusun %50,2’sini erkekler, %49,8’ini ise kadınlar oluşturdu.

Yıllık nüfus artış hızı, 2016 yılında ‰13,5 iken 2017 yılında ‰12,4 oldu.

Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanından günümüze kadar gelen süreçte ekonomik, sosyal ve sağlık alanlarında olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmeler çocuk ölümlerinin ve kadın başına düşen doğum sayısının önemli ölçüde azalmasına neden olmuştur. Gelişmiş ülkelerde XX. yüzyılın sonlarına doğru nüfus artış hızı azalmıştır. Bu değişimle toplam nüfus içerisinde genç nüfusun oranı azalarak yaşlı nüfusun oranı artmıştır.

BİLGİ NOTU: Ülkemizde nüfus sayımını Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yapar.

Çalışan Nüfus Sektörel Alanları

Tarım

  • Bitkisel Üretim
  • Hayvancılık
  • Ormancılık

Sanayi

  • Gıda
  • Dokuma
  • Maden
  • Kimya

Hizmet

  • Eğitim
  • Sağlık
  • Ulaştırma
  • Turizm

BİLGİ NOTU: Gelişmiş ülkelerde hizmet ve sanayi sektörlerinde çalışan insan sayısı fazla, tarım sektöründe çalışan insan sayısı azdır. Az gelişmiş ülkelerde ise tarım sektöründe çalışan insan sayısı daha fazladır. Sanayi ve hizmet sektöründe çalışan insan sayısı azdır. Ülkemizde sanayi ve hizmet sektöründeki nüfusun büyük bölümü İzmir, Ankara, Eskişehir, Adana, Mersin, Zonguldak, Ereğli, Karabük, Gaziantep, Kayseri, Denizli, Konya gibi illerde yoğunlaşmıştır.

Eğitim seviyesi yüksek olan nüfus, ülkelerin gelişiminde ve kalkınmasında önemli bir paya sahiptir. Gelişmişlik oranımız, ne kadar kalabalık bir nüfusa sahip olduğumuza değil, iyi eğitim almış nüfusa sahip olmamıza bağlıdır. Türkiye’de 2015 yılında 25 ve daha yukarı yaşta olan ve okuma-yazma bilmeyen toplam nüfus oranı %5,7’dir. Bu oran erkeklerde %1,3, kadınlarda %6,3’tür.

Doğduğun Yer Mi, Doyduğun Yer Mi? (3. öğrenme alanı-3. kazanım)

Doğal Nüfus Artışı: Bir ülkede doğumların ölümlerden fazla olmasına denir.

İç Göç: Ülke sınırları içinde yapılan göçe denir. Örnek: Konya’dan İstanbul’a yapılan göç

Göç Çeşitleri

Oluşum Nedenlerine Göre

  • Sürekli Göç
  • Gönüllü Göç
  • Zorunlu Göç

Süresine Göre

  • Geçici (Mevsimlik) Göç

İç Göç (Kırdan Kente Göç)’ün Nedenleri:

  • Tarım alanlarının miras yoluyla daralması
  • Kırsal kesimdeki hızlı nüfus artışı
  • Tarımda makineleşme artışı
  • Kentlerdeki iş imkanlarının fazla olması
  • Kentlerdeki eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygın olması
  • Kentlerdeki altyapı hizmetleri ile sosyal ve kültürel hayatın canlı olması

İç Göç (Kırdan Kente Göç)’ün Sonuçları:

  • Kentlerde işsizlik artar.
  • Gecekondulaşma ve çarpık kentleşme görülür.
  • Çevre ve gürültü kirliliği ile ortaya çıkar.
  • Trafik ve konut sorunu yaşanır.
  • Devlet ve belediye hizmetlerinde aksamalar görülür.
  • Kültürel çatışmalar yaşanır.

Dış Göç: Ülkeler arasında yapılan göçlere denir. Örnek: Lozan Anlaşması gereği Türkiye ve Yunanistan arasındaki nüfus değişimi

Dış Göçün Nedenleri:

  • Savaşlar
  • Siyasi olaylar
  • Doğal afetler
  • Ekonomik nedenler
  • Baskı ve zulüm
  • Uluslararası anlaşmalarla sağlanan nüfus değişimi

Mevsimlik (Geçici) Göç: Çalışmak amacıyla bir bölgeden başka bir bölgeye yapılan işçi göçüne denir. Örnek: Doğu ve Güneydoğu’dan tarım işçiliği için yazın Ege ve Akdeniz Bölgesi’ne yapılan göç.

Beyin Göçü: Bilim ve teknolojik açıdan nitelikli insanların başka ülkelere göç etmesine denir. Örnek: Bilim adamı, doktor, mühendis gibi mesleklerde başarılı insanların yurtdışına gitmesi

Yerleşme ve Seyahat Özgürlüğüm Var (3. öğrenme alanı-4. kazanım)

Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti (Anayasa Madde 23):

Herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; seyahat hürriyeti suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amacıyla kanunla sınırlanabilir. Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.

Seyahat Özgürlüğü (İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 13):

Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır. Herkes kendi ülkesi de dahil olmak üzere herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.

Yerleşme ve Seyahat Hürriyetinin Kısıtlanabileceği Durumlar:

  • Kamu mallarını korumak
  • Sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek
  • Sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak
  • Salgın hastalık bölgelerine girmek veya çıkmak
  • Hakkında kovuşturma ve soruşturma olan kişilerin yurt dışına çıkışını engellemek
  • Terör ve savaş gibi olağanüstü durumlarda can güvenliğini sağlamak

Bu içerik, 7. sınıf 1. dönem Sosyal Bilgiler ders notlarının bir özetidir. Her öğrenme alanı ve kazanım detaylı olarak ele alınmış, Osmanlı Devleti’nden günümüz iletişim araçlarına kadar geniş bir yelpazede bilgi sunulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir