Sosyal Medya Tehlikeleri

SOSYAL MEDYA TEHLİKELERİ
Bismillahirrahmanirrahim 

“Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında; acımasız, güçlü, Allah`ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.” (Tahrim: 6) 

Doğru ve bilinçli kullanıldığı zaman faydalı, yanlış ve bilinçsizce kullanıldığında oldukça zararlı bir alandır sosyal medya. Özellikle gençlerimizi yoldan çıkaran, yuva yıkan, çağımızın en büyük tehlikelerinden biri haline gelen sosyal medyanın olumsuz yönleriyle ilgili kardeşlerimize bazı hatırlatmalarda bulunmak istedik. 

Birçok insan gibi kardeşlerimiz de gerek bireysel olarak, gerekse yaptıkları çalışmalarda işlerini daha hızlı yapabilmek veya çeşitli sebeplerden dolayı WhatsApp ve sair sosyal medya platformlarından istifade etmektedirler. 

Kardeşlerimiz Sosyal medya (WhatsApp, Facebook, Twitter, Instagram vs) kullanımı konusunda aşağıda belirttiğimiz hususlara riayet ederlerse inşallah kendilerini ve ailelerini tehlikelerden korumuş olurlar. 

–Kardeşlerimiz internetten istifade edecekleri zaman, kendilerini internet denizinde boğulacak hale getirmemelidirler. İnternet büyük bir bilgi denizidir. “Faydalı şeylerden kendinizi mahrum edin” demiyoruz. Ancak internet denizinde faydalı şeyler belki bir damla nispetindedir. Bu damlanın peşinde giderken vaktinizi heba etmeyin. Yapacağınız iş için bir programınız olsun. Bu programa günün belli bir vaktini vermelisiniz. İnternet başına oturduğunuzda bu programınızı ihlal edecek düzeyde zaman geçirmeyin. Günlük bir saat ideal bir zamandır, iki saat çoktur, bundan fazlası ise bağımlılıktır. İnternet, sosyal medya, oyun veya bilgisayar bağımlılığı adı verilen bir bağımlılık, tıbben hastalık olarak kabul edilmiş ve tedavi yolları konusunda çalışmalar yapılmaktadır. 

–Sosyal medyayı kullandığınızda Müslümana yakışır şekilde paylaşımlar yapın. Küfür, hakaret, sloganik ifadeler, suç oluşturabilecek türden yazılar vb. paylaşımlar bir Müslümana yakışmaz. Müslüman kimliğinin bir ağırlığı vardır. Bunu hafifletecek paylaşımlar bir Müslümana yakışmaz, davetçi konumunda olan, kendin İslam ve Müslümanlara hizmet vasfı ile vasıflandırana hiç yakışmaz. Birine hakaret ettiğinizde aynı hakareti veya daha ağırını karşı taraf da yapabilir. Bu da sizi zor duruma düşürecektir. 

–Hiçbir zaman hukuki olarak izah edemeyeceğiniz paylaşımlarda bulunmayın. 

–Hiç kimse WhatsApp, Telegram veya benzeri platformlarda yapılan yazışmaların izlenemediği gibi bir yanlışlık içine düşmesin. Birilerinin yazdıklarınızı ve paylaştıklarınızı gördüğünü, kaydettiğini, arşivlediğini ve günü geldiğinde önünüze koyacağını bilmeniz gerekir. 

Herkese açık paylaşımlar zaten herkes tarafından görülebilir. Özel mesaj bölümlerinin tamamen iki kişi arasında kaldığı gibi bir yanlış düşünce vardır. Ancak durum zannedildiği gibi değildir. Yetenekli bir fert bile tek başına hesaplarınızı çeşitli yöntemlerle kırabilir ve özel tüm mesajlarınızı ortaya çıkarabilir. Devlet veya devlet dışı diğer güçler ise bu işi çok daha kolay yapabilir. Güvenlik açısından yapabileceğiniz tek şey bilgisayarınızda güncel korunma yazılımları bulundurmaktır. Ancak bu da bir yere kadar koruma sağlar. 

–Maalesef bazı kardeşlerimiz çok normal bir şekilde ev ortamında çektikleri fotoğrafları, videoları yakınlarına WhatsApp, Telegram veya benzer programlarla gönderiyor, aile sırlarını çok rahat bir şekilde telefon üzerinden başkalarıyla paylaşabiliyorlar. Şunu unutmayın ki kâfirler, zalimler ve münafıklar uyumuyor. Bu bilgilerin kâfirlerin, zalimlerin ve münafıkların yani düşmanın elinde silaha dönüşebileceğini asla akıldan çıkarmayın. 

–Sadece WhatsApp için değil, her türlü sosyal medya platformu için geçerlidir. Facebook`un sahibi olan Mark Zuckerberg`in bir fotoğrafında, bilgisayarının kamerasına bant yapıştırdığı uzun süre konuşuldu. Yahudi kökenli bir ateist olan Facebook`un sahibi bile kendi ürettiği bir platforma güvenmezken, Müslümanların rahat bir şekilde aile fotoğraflarını paylaşması, özel mesajda her türlü sakıncalı konuyu konuşması aklın kabul edeceği bir şey değildir. Özellikle Facebook ve Twitter`in aslında CIA`nin insan fişleme platformu olduğu, bu işi bilenlerin çok güçlü bir iddiası olarak ortadadır. 

–Bacılarımız için de tüm bu yazdıklarımız geçerlidir. Ancak onların daha hassas olmalarını bekleriz. Hem eşlerinin hem de çocuklarının internet bağımlısı olmasının önündeki en büyük engel bacılarımızdır. Bunu ancak bacılarımız engelleyebilir. Bu konuda üzerlerine düşeni yapmalarını ahiret ve dünya hayatı saadetinin bir gereği olarak bekliyoruz. Aksi halde hem çocuklarını hem de eşlerini internete kurban edebilirler. İnternetin yıktığı yuvaların, yoldan çıkardığı çocuk ve gençlerin haddi hesabı yoktur. 

–Hiçbir bacımız söz konusu hiçbir platformda, fotoğraf paylaşmamalıdır. Hatta küçük kız çocuklarının dahi fotoğraflarını paylaşmayın. Birçok sahte sosyal medya hesabında rastgele bayan fotoğrafları kullanılıyor. Örtülü ve hatta sadece gözleri görünen çarşaflı bayanların fotoğraflarını bu hesaplarda kullanıyorlar. Hatta küçük kız çocuklarını bile çirkin amaçlarına alet ediyorlar. Bu hesapların kahir ekseriyeti de gayri ahlaki hesaplardır. 

–Teknolojinin zararlarından biri de fertleri birbirinden uzaklaştırmasıdır. Eskiden bayramlaşma, taziye ziyaretleri, hasta ziyaretleri vb. pek çok vesileyle insanlar birbirlerine gidip gelirlerdi. Günümüzde ise tüm bunların yerini telefon, mesaj, görüntülü konuşma vb. kolaylıklar almış durumdadır. Bu da insanları tembelleştirmiş ve birbirinden uzaklaştırmıştır. Kardeşlerimizin bu tuzağa düşmemeleri gerekir. Mümkün mertebe yakınlarını, akrabalarını, arkadaşlarını ziyaret edip işlerini yüz yüze halletmeye çalışmalıdırlar. 

–Eskiden çocuklarımız sınıfını iyi dereceyle geçtiğinde, bir başarı kazandığında kendilerine makbul hediyeler alırdık. Kur`an-ı Kerim, seccade, tespih, takke, başörtüsü vb. hediyelerin yerine pahalı teknolojik oyuncaklar almaya başladık. Bebekler daha ellerine yeni yeni bir şeyler almaya başlarken tablet ve telefonlarla tanışıyorlar. Sonra bilgisayar başında oyunlarla büyüyorlar. Ardından da internet belasıyla tanışıyorlar. Tüm bunlar yeni neslin geleceği konusunda hepimizi endişelendirmelidir. Biz, İslam ve Müslümanlara hizmeti bu çocuklara bırakacağız. Acaba bu yükü ne derece yüklenebilecekler? 

–Telefon konuşmalarının süresi, konuşmanın niteliği de maalesef insanların kontrolünden çıkmış durumdadır. Kendimize soralım, günde kaç dakikamızı veya saatimizi telefon başında geçiriyoruz? GSM şirketleri ucuza konuşma, bedava konuşma vb. politikalarla bizleri telefon bağımlısı yapmış durumdadır. “Nasıl olsa bedavadır” diyerek telefon başında saatlerini acımasızca tüketen, işini, gücünü, yemeğini, okumasını, eşini, çocuklarını bu yüzden ciddi şekilde ihmal eden sayısız insan vardır. Bu durum toplumun çok ciddi bir hastalığı haline gelmiş ve kardeşlerimize de bulaşmıştır. Öncelikle telefon başında geçirilen saatlerin zaman israfı olduğunu hatırlatmak isteriz. Zaman çok kıymetlidir. Telefonda tüketilen saatlerin yerine çok daha faydalı şeyler yapılabilir. Saatlerce telefon konuşması yapanların kendilerine şu soruyu sormalarını bekleriz: “Günlük yaptığım konuşmanın yüzde kaçı boş, gereksiz, faydasız, hatta zararlıdır? Yüzde kaçı gerçekten lüzumlu, faydalı ve gereklidir?” Bunu sadece bir kez değil, her gün yatmadan önce kendinize sorarsanız inşaallah zamanla bu bağımlılıktan da kurtulursunuz. 

–Twitter kullanan kardeşlerin, hesaplarındaki “Direkt Mesaj” bölümünü kapatmalarını bekliyoruz. Twitter her türlü mel`anetin yer aldığı bir sosyal medya aracıdır. Özellikle DM bölümünün açık olması durumunda; çok iyi niyetle başlasa bile, hiç istenmeyen noktalara kadar giden bir takım yakınlaşmaların olması kaçınılmazdır. Tüm kardeşlerimiz bu özelliği kapatmalıdır. Direkt Mesaj bölümünde yazılanların hiç kimse tarafından görülemediği şeklindeki bilginin yanlış olduğu herkesçe bilinmelidir. 

Yaşı ne olursa olsun erkek–bayan tüm kardeşlerimizin teknoloji konusunda şuurlu bir şekilde hareket etmesini, eş ve çocuklarıyla beraber şeytana mağlup olmamak için bilinçli olarak mücadele etmelerini bekliyor ve dua ediyoruz. 

Allah`a emanet olun. 

Başyazı | İnzar Dergisi | Aralık 2017 | 159. Sayı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir