İDRİS GÖKALP

Hz. Peygamber’in Sevgiye Dayalı İnsan İlişkileri

HZ. PEYGAMBER’İN SEVGİYE DAYALI İNSAN İLİŞKİLERİ
Sevginin kaynağı Allah’tır. Nitekim Buhârî “Kitabü’l-edeb”de, “Sevgi Allah’tandır”diye bir bab açmıştır. Allah’ın sevgisini kazananları, diğer insanlar da severler. Zira Resûlullah şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu sevdiği zaman Cibrîl’e: ‘Şüphesiz Allah filanı seviyor, sende onu sev’ diye seslenir. Böylece Cibrîl de o kişiyi sever. Sonra Cibrîl de göktekilere: ‘Şüphesiz Allah filanı sever, sizde onu seviniz’ diye nida eder. Göktekiler de o kişiyi severler. Sonra da yerde bulunanlar arasında o kişiye karşı bir sevgi/hüsnü kabul duygusu yerleştirilir.”
Hz. Peygamber kendisinin “habîbullah” olduğunu, ancak bunu övünme amacıyla söylemediğini ifade etmiştir. İnsanlar da onu, “Resûlullah” tan sonra en çok bu sıfatla anmışlar ve “anam babam sana feda olsun” diyerek, Allah’ın sevgilisi olan kişinin insanların da sevgisini kazandığının canlı örneği olmuşlardır.
Allah bir kulunu sevince, adeta onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olur. Kendisinden istediği zaman ona ihsanda bulunur, kendisine sığındığı zaman da onu korur. Böyle bir sevgiye ulaşan kişiler, özgüven kazanır ve güçlerine güç katarlar. Hz. Dâvûd’un, “Allah’ım, senden seni sevmeyi, seni seven kişiyi sevmeyi, senin sevgine ulaştıran ameli isterim. Allah’ım, senin sevgini bana kendimden, ailemden ve soğuk sudan sevimli eyle” şeklinde, Resûlullah’ın ise, “Allah’ım beni sevginle rızıklandır33 diye Allah’a niyazda bulunmaları ilahi sevgi ile beslenme arzularından kaynaklanmaktadır.
Hz. Peygamber, sevdiği kişiyi Allah için seven kişinin, imanın tadını alacağını belirterek iman-sevgi ilişkisine dikkat çekmiş, sevgi sayesinde insanın olgun bir imana sahip olabileceğini bildirmiştir. Sevginin insanların sinesinde hapsolan bir duygu olarak kalmasını kabul etmemiş, paylaşılmasını istemiştir. Enes b. Malik’in anlattığına göre, bir adam Hz. Peygamber’in yanında iken oradan birisi geçti. Adam: “Ey Allah’ın Resûlü, ben bu adamı seviyorum” dedi. Peygamberimiz (s.a) de ona, “Bunu ona söyledin mi?”diye sordu. Adam hayır cevabını verdi. Hz. Peygamber, “Git ona söyle” buyurdu. Bunun üzerine adam o kimsenin yanına gitti ve “Ben seni Allah için seviyorum” dedi. Öteki adam da “Beni kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin” cevabını verdi.
Resûlullah (s.a) sevginin yerleşmesi, yayılması ve toplumsal bir sinerjiye dönüşmesi için tanışıp kaynaşmanın, selâmı yaygınlaştırmanın gerekliliği üzerinde durmuştur. İnsanlara sevgimizi ifade etmenin bir yolu da onlara ikram etmektir, hediyeleşmektir. Bu davranış özellikle iyilik görenin sevgisini pekiştirir. Bu sebeple Hz. Peygamber, “Birbirinize hediye verin, böylece birbirinizi seversiniz ve aranızdaki düşmanlık gider” buyurmuştur.
Kalbinde Allah sevgisi yerleşen ve işlerinde Allah’ın rızasını gözeten kimse, nefret ettiği kişiyi dahi sevebilir. Hz. Hamza’yı şehit ettiren Ebû Süfyan’ın hanımı Hind ile Hz. Peygamber arasında yaşanan olay bunun en güzel örneğidir. Hz. Aişe’nin ifadesine göre bir gün Hind geldi ve Hz. Peygamber’e, “Ey Allah’ın elçisi! Vaktiyle yeryüzünde senin ev halkın kadar zelil ve harap olmalarını istediğim hiçbir ev halkı yok iken, bugün yeryüzünde senin ev halkın kadar aziz olmalarını istediğim hiçbir ev halkı yoktur” deyince, Resûlullah Efendimiz de kendisiyle aynı duyguları paylaştığını ifade etmiştir.
Hızır YAĞCI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir