Ramazan’da Rabbanileşmek
Hamdolsun Ramazan ayına bizi kavuşturana..
Bu mübarek ayın atmosferine uygun düşen kavramlarımızdan biri de Rabbanilik.. Bu yazımızda Rabbanilik kavramını hangi his ve bilinçle ele almamız gerekir, ona bakalım…
Anlam dünyamızda uzak düştüğümüz kavramlardan biridir; Rabbanilik…
Mahrum kaldığımız bu hasletten dolayı olsa gerek rabbanilik gidince hassasiyetler köreldi, heyecanlar söndü, hareket alanımız daraldı; rehavet, atalet, zafiyetler başını aldı gidiyor…
İlahi öğreti ve ölçüye karşı bir duyarsızlık; İslami ilke ve değerlere karşı ise bir lakayıtlık nüksetti… Böyle olunca belirsizlikler içinde bocalayan, düşünsel bulanıklık içinde bunalan, boşluklar içinde boğulan kararsız, tutarsız, güvensiz insanlar şimdi gayesiz ve gayretsiz…
Meçhul, müphem, muğlak bir dünyanın mağdur ve mahkûmları ne kadar da çok!
Rabbanilikten koptukça; korkular, kaygılar, kuşkular, kaoslar, kâbuslar yakamızı bırakmıyor… İhtiras, istismar, intikam, ihtilaf marazları bitmiyor… Ruhi ve ahlaki krizlerin önüne geçilmiyor… Yani insan, toplum, devlet, beşeriyet iflah olmuyor…
Peki Rabbanilik nedir?
Rabbe intisab etmektir… Mensubiyet ve aidiyetini Rabb’e bağlamaktır…
Âlemlerin Rabb’ini bilmek, birlemek ve O’nunla birlikte olmaktır…
Rabbanilik Rabb’e ram olmaktır… Hayatın yörüngesine Rıza-i Bari’yi koymaktır… Rağbetin, rücunun, recanın sadece O’na ait olmasıdır… O’nu denetim ve gözetimini iliklerine kadar her an hissetmektir… Rabb’in inayet, siyanet ve hıfz-u himayesi altında güvenlikli bir dünyaya yönelmektir. Hayatı biçimlendiren mikyas… Anlamı ve amacı netleştiren miyar… Zulmeti ve zilleti delen fener… Rıza ve rıdvana taşıyan çizgi… Felaha, salaha uzanan açık cadde… Zorlukları ve zulümleri aşmanın imkânı, kuşkusuz Rabbaniliktir…
Emaniyet, asabiyet, acziyet ve arzuları aşmanın adresi Rabbanileşmektir…
Evet, Rabbanileşmeden dünyevileşmeyi, bireyselleşmeyi, bencilleşmeyi nasıl yenebiliriz?
İnsan Rabbanileştikçe istikamet ve istikrar kazanır… Cennette basiret kuşanır, çöller ve yollar aşabilir…
Evet bizden istenen “Rabbanilik’tir”.
“(O halde) Rabbani olun…”(3/79)
Ne ruhbanlık ne de radikallik…Olmamız gereken sadece Rabbaniliktir… Ne reel- politik ne de rasyonellik öncelikle ve önemle Rabbanilik…
Rabbanilik zorlu ama zorunlu sınavımız…
Rabbani olmak için masum olmak gerekmiyor…Ademiyetten, beşeriyetten soyutlanmakta değildir…Sadece şeytani, şehveni, hevai, cahili duygu, arzu ve baskıları dizginlemek ve vahyin disiplinine tabi olmaktır… Rabb’in “Dur”dediği yerde durmaktır…
“Ol” dediği gibi olmaktır…
“Ol” dediği şekilde ölebilmektir…
Allah’ın ruhu ile ruhlanmaktır…
Allah’ın boyası ile boyanmaktır…
Allah’ın gücü ile güçlenmektir…
Rabbani olmak; fıtri, hasbi, kalbi, fahri olmaktır…
Rabbanilik aynı zamanda vasatiliktir, ahlakiliktir, ilmiliktir… Daha da ötesi halislik, açıklık, netlik ve nitelik demektir…
Bugün öncelikle biz Müslümanların rabbani bir terbiyeye, tasavvura, perspektife şiddetle ihtiyacı var…
Rabbani bir idrak, yürek ve pratik temel zaruretimiz…
Allah adaleti öne çıkarırken biz kalkınmayı önceliyoruz…
Allah ahlakı önemserken biz kazanmayı hedefliyoruz…
Allah takvayı önerirken biz başarıya odaklanıyoruz…
Artık siyasete, sanata, kültüre, ekonomiye, eğitime, müziğe, spora, düşünceye rabbani bir format atabilmeliyiz… Her şeyi haram-helal süzgecinden geçirerek meşruiyetimizi tashih ve tahlil etmeliyiz…
Rabbani şahsiyetler, rabbani kurumlar, rabbani oluşumlar, rabbani kuşaklar, rabbani aileler, rabbani toplumlar inşa etmenin kaçınılmaz bir görev olduğuna ikna olmalıyız…
Zaten kulluğun gereği bu değil midir?
Rabbani kriterlerle hayatı kurmak, rabbani standartlarda değer öğretmek, kuşkusuz varoluş amacımızın icabıdır…
Rabbani aydınlarımız, âlimlerimiz, akademisyenlerimiz, kanaat önderlerimiz, kadrolarımız, kitlelerimiz ancak bu sorumluluğu taşıyabilir, yeni bir dünyanın mümkün olduğuna insanları ikna edebilirler…
Bilgide deryalaşmak, düşüncede derinleşmek, kültürde donanmak, ekonomide büyümek, siyasette baş döndürücü bir güce ulaşmak yetmiyor…T a ki “Rabbaniler olun” emrini hayatlaştırıncaya kadar…
Rabbani anneler, tüccarlar, siyasetçiler, bilginler, amirler, askerler hayatı ele alıncaya kadar…
Her şeyi “Allah’ın adı ile” okuyan adamlar ayağa kalkıncaya kadar …
Ramazan KAYAN