Aile İçi İletişimde Üç Yöntem
Biz ahir zaman çocuklarıyız kâri. Gündüz çok eskilerde kaldı da biz gece geçiyoruz bu dünya diyarından. Bilmeyiz gülün gerçekte nasıl koktuğunu, yapma çiçekler taşırız ellerimizde. Aşkı kitaplardan okuruz, suyu şişelerden içer, hayatı hep kestirme yaşarız. Ölen doğandan çok olsa da biz doğanları biliriz mesela, şiir yazmayız, ilhamımız kesiktir, gecelerimiz uykulara esirdir. Uzun uzun namaz kılamayız biz, zira zaman namazdan kıymetlidir bizim vaktimizde. Tebessümü tebessüm etmek için değil sadaka vermek için ederiz, hiç ağlamayacak gibi güleriz bazen ve hiç gülmeyecek gibi ağlarız.”
Geçenlerde oğlumu bir video izlerken gördüm. Kendisinin ilgisini çeken bir araba videosuydu. Video 2X hızında oynatılıyordu. Dikkat ettim ve anlamaya çalıştım. Odaklanmışsam anlıyordum ama başka bir şey ile ilgilenince bir karmaşa çıkıyordu ortaya. Nasıl anladığını sorduğumda ise normal hıza katlanamadığını ve bekleyemediğini söyledi. Bu hızda da rahatça anlayabildiğini böylece daha fazla video izleyebildiğini belirtti.
Bir öğretmen ve aynı zamanda baba olarak merak ettim doğrusu, sınıfta derslerin hızına nasıl katlanıyorlar. Öğretmen sınıfın ortalamasına göre ders anlatma çabasındayken işi biraz daha yavaşlattığında, konu daha iyi anlaşılsın diye biraz detaya girmeye çalıştığında ve anlatımını yavaşlattığında ne düşünüyorlar? Acaba öğretmenlerini de birkaç kat daha hızlandırmak istiyorlar mı? Sahneyi hızlandırmak için biraz zihinlerinde öğretmenlerini büküyorlar mı? Kendilerini mekânın dışına çıkarıp başka yerlerde geziniyorlar mı? Ya da videoyu -ki bu ders oluyor- sessize alıp kendi işlerine ve hayallerine dalıyorlar mı?
Olay sadece sınıflarda ve okullarda bitse iyi ama maalesef hayat okuldan sonra da devam ediyor. Anne babalarından gelen ve kendilerine göre bitmek bilmeyen nasihat, uyarı ya da tavsiyeleri dinlerken hadi ama bitir artık diye çabalamıyorlar mı? Buradaki seansı kaç hızla oynatmak istiyorlar? Buna daha fazla katlanamıyorum diye içlerinde kim bilir neler yaşıyorlardır.
Gördüğüm kadarıyla şimdiki gençler geceleri ayakta kalmayı, daha hızlı yaşamayı, konforu ve uğraştıkları her şeyin keyif vermesini önceliyorlar. Peki hayat öyle mi? Ya da gerçekten öyle mi olmalı?
Çoğunluğu sanal alemle doldurulan bu zamanın sonuçları fazla gerçek. Hemen yanı başımızdan bizler uyurken uyanık kalmayı tercih eden bir nesil geçiyor. Sorun da biz ayaktayken yaşanıyor zaten.
Çocuklarımızın bizlerle yaşadıkları sorunları eski yöntemlerle çözemeyeceğimiz bir gerçektir. Onlarla yaşanan sorunların yok olması gibi bir ideal olamaz ancak onların çözümü için irade bizlere gereklidir.
Şu bir gerçek ki tüm bu sorunlardan kaçmak imkânsız ama bu sorunları aşmak için aile içinde önemli gördüğüm birkaç hususu paylaşmak isterim.
1- Kurallar Oluşturmak
Evde yaşanan sorunların büyük çoğunluğu tanımlanmamış sorunlardan kaynaklanıyor. Her defasında farklı reaksiyonları olan, bazen hoş görülen, bazen de aşırı tepki verilen olayların birikimiyle oluyor.
Kurallar sorunları kişisel olmaktan çıkarır. Düşünebiliyor musunuz kırmızı ışıkta geçtiğinizde polisin birisi ceza yazıp diğeri yazmasa ne hissederdik. Ya da ceza yazıldığında olayı polisle birleştiriyor muyuz? Evde rahatsız olunan her ne varsa bununla ilgili kuralların oluşması gerektiğini düşünüyorum. Böylece neyi nasıl yapacağını da herkes bilecektir. Sonuçta da neyle karşılaşılacağı bilinecektir.
Burada önemli olan bu kuralların nasıl oluşacağı ve bu da ayrı bir çalışma konusu olabilir. En özet hâliyle tek taraflı alınmış ve gerekçesi açıklanmamış kurallar içselleştirilemeyecek ve ayrı bir direnç unsuru oluşacaktır. Bundan kaçınarak ailedeki her bireyin katılımcı olduğu ortak bir temel anlaşma hazırlanabilir.
Kurallar oluşturulurken bir diğer önemli husus da kararların alındığı yaş ne kadar erken olursa o kadar başarılı olunacağı hususudur. Evde çocuğumuzu aldığımız kararları ne kadar erken yaşta başlatırsak o kadar uyumlu bir birliktelik olacaktır. 18 yaşına kadar ortak karar almayıp şimdi başlarsak ve ilişkileri yozlaştırdıktan sonra bu sürece girersek sonuç pek de istendiğimiz gibi olmayacaktır.
2- İletişim
Aile içinde önemli olan kurallar diyerek olayı soğuk bir ilişki zincirine bağlamamak gerekir. Bu kuralları sağlıklı kılan ve sürdürülebilir yapan da bireyler arasındaki ilişki olacaktır. Her sorun yaşandığında zedelenen bir ilişki ve sonunda birbirinden iletişim olarak kopan bireyler sağlıklı bir şekilde sorunlarını da çözemeyeceklerdir. En temelde verilmesi gereken mesaj biz birbirimizi her şartta seviyoruz ve sorunumuz ne olursa olsun konuşabiliriz.
Geçenlerde bir arkadaşımla aramızda oğlunun yalan söylediğine dair bir konuşma geçti. “O kadar söylediğim hâlde yalan söyledi, inanamıyorum.” dedi. Oldukça da sinirli olduğunu gözlemlemiştim. Kendisine oğlunun bu yaptığının bir yalan olmadığını aslında kendi sınırlarını denediğini ve burada onun da vereceği tepkinin bu sınırları belirleyeceğini söyledim.
Ona vereceği sert tepkinin kısa vadeli bir geçiş sağlayacağını ancak asıl çözümün o olmayacağını da belirtmem gerekti. En çok şaşırdığı zaman ise kendisinin oğluyla konuştuktan sonra yine bununla karşılaşacağını ancak kendisine düşen her defasında oğluyla yakınlığın ve konuşabilmenin devam ettirilmesi olduğunu söylediğimde oldu.
Hiçbir sorun bir defa söylendiğinde ortadan kalkmayacaktır. Aynı zamanda hiçbir sorun aile içi iletişimi ortadan kaldıracak kadar büyük olamaz. Yapılmaması gereken en büyük hata ev içinde birbiriyle konuşamayan, konuşmaktan çekinen bireylerin oluşmasıdır.
3- Etkili Geri Bildirim
MÖ 350 yılında Aristoteles şöyle demiş: “Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar, yetişkinlere karşı saygısızlar, ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini sinirlendiriyorlar.”
Bu döngüsel hissiyat biz yetişkinlerde hiç değişmeyecek sanırım. Bu durumda bize düşen de içinde bulunduğumuz zamana bakarak gelecekten umudu kesmemek olacaktır. Onun yerine bunun bir döngü ve gerçek olduğunun bilincinde olarak ana odaklanmak ve olayı tartmak olacaktır.
Etkili iletişimin devamında sorun çözecek en büyük destek etkili geri bildirim olacaktır. Etkili geri bildirim için birkaç ana madde sayılabilir.
- Somut şeyler ortaya koymalısınız.
- Sadece kişisel yargılarınızla hareket etmemelisiniz.
- Her şeyi açık konuşmak gerek.
- İletişime önem verin.
Bu alanlarda yapılacak çalışmalar istikrarlı ve kararlı olunduğu zaman mutlaka olumlu dönüşler olacaktır. Bu dönüşlerin hemen olmasının her zaman mümkün olmayabileceğini aklımızda bulundurmamız gerekebilir.
Sultan Süleyman dahi “Hiçbir şeyi ben yaptım, deme. Ele geçirdiğin tüm kaleler, kazandığın tüm başarılar Allah’ın bir lütfudur.” derken bize düşen de yine asıl olana güvenmek ve sonucu ondan beklemektir.
Gayret bizden, tevfik Allah’tan.
Rahmi Oral, Medeniyet Bülteni • Temmuz 2022 • Sayı 60
Çok güzel ifadelerle, çok yerinde tespitlerde önemli bir gündeme ışık tutmuş. Tebrik ederim hocam, ayrıca teşekkürler.