ÇOCUKLARDA ALLAH İNANCI
Dini Düşüncenin Temelini Allah İnancı oluşturur.
İslam’da dini düşüncenin temelini Allah inancı oluşturur. Küçük yaşlardan itibaren çocuğun din eğitiminde öğretilmesi gereken ilk husus Allah inancıdır. Maddi varlığımızın yemeye, içmeye ve hava almaya ne kadar ihtiyacı varsa; manevi varlığımızda imana, Allah’a inanmaya o derece muhtaçtır.
Tüm ebeveynler çocuklarını kendi inanç ve görüşleri doğrultunda yetiştirme özgürlüğüne sahiplerdir. Yalnız modernizmin hâkim olduğu bu çağda çocuğu, yaşamın zorlu koşullarına karşı yetiştirmenin ve çevrenin zararlı etkilerinden korumanın en sağlam yolu, ona doğru ve güçlü bir inanç vermektir. Bunun yanında Müslüman bir anne ve babanın çocuklarına Allah’ı anlatmaları, tanıtmaları ve sevdirmeleri ise temel bir sorumluluktur.
Çocuğa Allah inancını vermenin hiç bir yan etkisi veya zararı yoktur. Bilakis çocuğun fıtratı Allah inancını kabul etmeye meyyal yaratılmıştır. Allah Resulü (sav) “Her doğan fıtrat üzere doğar. ‘Konuşmaya başlayıncaya kadar’ bu hal üzere devam eder. Ondan sonra annesi babası onu Yahudi veya Hıristiyanlaştırır,” buyururken bu gerçeğe işaret etmektedir.
Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatacağız?
Peki, çocuklarımıza Allah’ı nasıl anlatacağız? Bu konuda en güzel örneğimiz Hz. Muhammed (sav) yine bize rehberlik ediyor. “Muhatabınıza bir şey anlatırken onların seviyesine uygun anlatın diyor Allah Resulü (sav). Çocukların aklına takılan soruları Kuranda Rabbimiz kendini nasıl tanıtıyorsa bu ilkeler çerçevesinde ve onların anlayabileceği bir üslup ile anlatmak lazım. Zira “yanlış üslup doğru sözün cellâdıdır” der Şey Sadi Şirazi.
Dini bilgileri ve inancı dosdoğru bir biçimde çocuklara vermek için, öncelikle anne baba kendisi araştırma yapıp öğrenmeli; çünkü her anne babanın asli görevi, dini sorumluluklar ve inanç bakımından çocuğa iyi model olmasıdır. Bu anlamda çocuk, anne babasını model alamazsa, başkalarının yanlış, hatalı, eksik veya zararlı düşünce ve davranışlarını model alabilir; çünkü çocuk inanma ve Allah’a bağlılık konusunda yetişkinlerden daha fazla gereksinim duyar ve bu ihtiyacını gidermeye çalışır. Anne baba bu talebi doğru bir biçimde karşılamazsa, çocuk başka kaynaklardan beslenme yoluna gidebilir.
Çocuğa Verilecek Cevaplar Anlaşılır Olmalı
Bu sebeple çocuğa verilecek cevaplar anlaşılır ve sade olmalı; Allah’ın büyüklüğü, her şeyin yaratıcısı olduğu, bütün iyilik ve güzelliklerin sahibi olduğu bildirilmelidir. Soruları cevapsız bırakmak doğru değildir ve geçiştirilmeden, çocuğun seviyesine inilerek, anlayacakları tarzda karşılık verilmelidir.
Çocuk anlatılanlara kolayca inanacağından verilen bilgilerin doğru ve sağlam olmasına özen gösterilmelidir.
Her şeyin sahibinin Allah olduğu¸ bütün nimetleri O’nun verdiği, her şeyin üzerinde büyük bir güç olduğu anlatılmalı; çocuğun fıtratındaki sığınma, dayanma ihtiyacı bu şekilde doldurulmalıdır. Zaten insanoğlunun yaradılışında kendisinden güçlü ve ulu bir varlığa inanmaya ihtiyacı vardır. Kendi önemsiz endişelerimizi ve hayatın kısalığını; kâinatın uçsuz bucaksız sonsuzluğuyla kıyasladığımızda¸ gidişatımızı¸ hayatın anlamını ve dünyada olma sebebini düşünmeye başlarız. Çocuklar ise bu konuları sorgulamaya çok erken yaşlarda başlarlar ve buna sandığımızdan çok daha fazla zaman ayırırlar.
Yanlış Bilgiler Yanlış İnançlara Yol Açar
Çocuk, anne babasından edindiği bilgilerle yaşamına yön verir. İnançla ilgili yanlış bilgiler, çocukta yanlış bir inanç oluşmasına yol açar ve ileriki yaşamında gerçek bilgilerle karşı karşıya kaldığında çelişkiler yaşayabilir.
Sorgu döneminde çocuk, hem yaşının gereği olarak dinsel konulara ilgi duyar, hem de konu ile ilgili konuşmalara tanıklık eder. Merakını gidermek ve anlamadığı konulara açıklık getirmek amacıyla sorular sorar. Baba dünyayı kim yaptı? Güneşi kim yaptı? Her şey nasıl oldu? Bizleri kim yarattı? Allah kimdir? Allah çok büyük müdür? vb. soruları sorduğunda, her şeyi var edenin Allah olduğu anlatılmalıdır. Çünkü özellikle yaratma ve Allah’ın varlığıyla ilgili sorular yoğundur. Çocuğun anlayabileceği cümlelerle anlatılmalıdır. Allah’ın sıfatlarıyla ilgili sorular yanıtlanırken, Allah’ın insana benzemediği, çok büyük ve güçlü olduğu, arkadaşı ve eşi olmadığı söylenilmelidir. Allah’tan bahsederken “Allah baba” denilmemeli; çünkü böyle bir tabir çocuğun zihninde Allah’ın insana benzediğine dair bir imaj oluşturur. Allah nerededir? Niçin Allah’ı göremiyoruz? vb. sorulara şöyle cevaplar verilebilir: Allah çok büyük olduğu için ve dünyada olmadığı için onu göremiyoruz; ama o her şeyi gördüğü ve bildiği için bizleri de görür. Biz dua ederken, o dualarımızı duyar ve uygun bir zamanda yerine getirir.
Allah’ın cezalandırıcı ve korkutucu özellikleri belirtilmekten çok, Allah’ın sevgisi anlatılmalıdır. Sevgiye dayalı iman, inanan kişide başka yolla mümkün olmayan bağlılığı devamlı ve zevkli bir hale getirecektir. Allah’ın cezalandırıcı yönü devamlı öne çıkartılırsa, çocukta Allah’a karşı öfke yerleşebilir ve uygun olmayan bir inanç oluşabilir. Çocuk, bütün ölümlerden, kazalardan ve kötülüklerden Allah’ı sorumlu tutabilir, dolayısıyla çocukta sağlıklı ve ruhsal gelişimine uygun olmayan bir korkusu gelişir.
Şayet ailede ve çevresinde çocuklara Allah; insanları ve çocukları seven, koruyan, esirgeyen, bağışlayan… vb. şekilde anlatılmış ise O’nu; sevimli, nurani ve güler yüzlü bir varlık olarak tasavvur eder ve O’na yakın olmak isterler. Onun için çocuklara Allah inancı “sevgi” ile verilmelidir. Buna karşılık Allah; cezalandıran, cehenneminde insanları yakan bir varlık olarak anlatılmış ise, bu takdirde de O’nu; öfkeli, asık suratlı, kızgın bir varlık olarak tasavvur ve tahayyül eder ve O’ndan korkarlar. Çocuk, Allah’ın cezalandırıcı ve intikam alıcı özelliklerini değil, seven, koruyan, bağışlayan özelliklerini bilmelidir. Allah’a sevgiyle ulaşılabileceğini, bunun için de insanları sevmesi gerektiğini kavramalıdır.
Allah Sevgisine Dayalı Bir İman Öğretimi
Allah sevgisine dayalı bir iman öğretimi, çocuktaki temel duygu olan bağlanma duygusuyla birleşerek, kuvvetlenecek ve sağlam bir imanın temellerini oluşturacaktır. Günümüz din psikolojisi çalışmalarında çocuğun din eğitiminin sevgi üzerine kurulması ve Allah’ın azabından çok rahmetinden, esirgeyici ve bağışlayıcılığından bahsedilmesi gereğini vurgulayan ifadeleri bulmak mümkündür.
Anne-baba, çocuğun yanlış davranışlarının cezalandırıcısı olarak Allah’ı ortaya sürmeleri, işin kolay ve kestirme yolu gibi gözükse de bu tutum, çocuğun zihninde çok olumsuz bir Allah düşüncesinin oluşmasına yol açabilir. Ayrıca ilk çocukluk evresindeki çocuğa, Allah inancı ile ilgili olarak onun güzel isimler ve sıfatları İslam inancına uygun olarak öğretilebilir. Çocuğun, Allah’ı güzel isimler ve sıfatları ile tanıması, onda sevgi temeline dayalı bir Allah tasavvuru oluşmasına sebep olabilir.
Allah hakkında soru soran çocuğa doğru ve kalıcı bilgiler verilmeli ve soru sorma aşamasında taklit yolu ile başlayan Allah’ı arama faaliyetleri, eğitim yoluyla inanca dönüştürülmelidir. Belki de en doğru yaklaşım, çocukluk dininin, ailelerin ve öğretmenlerin davranışları ve sözlerinin çocuk tarafından bilinçsiz bir şekilde gözlemlenmesi ve taklit edilmesidir. Onun için yapılan hatim törenlerine, bayramlara, vb. gibi merasimlere çocuklar götürülmelidir. Ayrıca kutsal gecelerde namaza ve cemaatle ibadete teşvik edilmelidir.
Doğru Bir Allah Tasavvuru
Allah tasavvuru konusunda çocuklarımıza yönelik çevrenin telkinlerinin zararlı yönleri önlenmelidir. Çünkü çocuğun zihninde, fiziki çevreden aldığı Allah tasavvuru ile yetişkinlerin ona öğrettiği bilgilerin çelişmesi, onda, gerçek değer taşımayan bir teoloji bilgisinin doğmasına sebep olabilir. Onun için bu evredeki çocuklara Allah’ı “sadece kendisine ibadet edilen ve sadece kendisinden yardım istenen” bir varlık olarak düşünmeleri öğretilmeli ve din eğitimi bu yöne kaydırılmalıdır.
Sadece Allah’a ibadet eden ve yine sadece ondan yardım isteyen bir insan, diğer insanlar karşısında hür olma tavrını geliştirir. Onlara bağımlı kalmaz. Bu yaklaşım giderek onda insanların eşit olduğu düşüncesini de oluşturur.
Eğer çocuk Allah’ın kendisini¸ anasını¸ babasını yani her şeyi yaratan¸ yaşatan¸ bütün yiyecekleri¸ içecekler veren¸ bitkileri yeşertip büyüten¸ bütün isteklerini ve ihtiyaçlarını karşılayan¸ tehlike ve kötülüklere karşı daima koruyan¸ istediğinde her türlü yardımı yapanın vb. hep Allah olduğuna inanmış ise¸ o zaman Allah onun için vazgeçilmez bir sığınak ve emniyet kaynağı olacaktır. Başka bir deyişle¸ çocuk bilhassa kendini dayanaksız¸ emniyetsiz¸ desteksiz¸ güçsüz¸ çaresiz hissedince; hemen Allah’ı dayanak¸ sığınak ve güvence olarak görür ve onun himayesine girer. Çocuk burada yaradılışına uygun olanı yapmaktadır. Allah’a bağlanma ve dayanma ihtiyacı kendiliğinden gelen ve vazgeçilmez derecede olan bir duygudur. Bütün çocuklarda bu duygu ve istek ziyadesiyle vardır.
Hülasa çocuklarımıza doğru bir Allah inancını vermek her ebeveynin olmazsa olmaz sorumlulukları arasında. Yetişkinler olarak bu konuda çocuklara sevgi ve hoşgörüyle yaklaşmalı, iyi model olmalı ve yaşayışımızla çocuklara örnek teşkil etmeliyiz. Unutmayalım ki, insan yalnızca yaptıklarından değil, yapması gerekirken yapmadıklarından, söylediklerinden değil, söylemesi gerekirken söylemediklerinden de sorumludur.
İDRİS GÖKALP / 02.01.2024 İSKENDERUN