ÇOCUKLARDA AHLAK EĞİTİMİ
Her Çocuk Fıtrat Üzere Doğar
Çocuğun kişiliğinin şekillendiği yer aile yuvasıdır. Çocuk, anne ve babanın yanında bir emanettir. Tertemiz kalbi, her çeşit şekil ve nakıştan uzak, saf, kıymetli bir cevherdir. Her türlü şeye kabiliyeti olduğu gibi, kendisine verilen her şeyi almaya da yakındır. Eğer çocuk iyiliğe alıştırılır, güzel şeyler öğretilirse iyilik üzere büyür. Dünya ve ahrette mesut olur. Peygamber Efendimiz, insanın bu vasfını şu hadisiyle dile getirmiştir: “Her çocuk fıtrat üzere doğar. Konuşmaya başlayıncaya kadar bu hal üzere devam eder. Sonra anne ve babasının tesiriyle Yahudi, Hıristiyan, Mecusi vs. olur.”
Yine Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Babanın evladına güzel terbiyeden daha iyi bir hediye veremeyeceğini” bildirerek, terbiyenin insan hayatındaki yerini vurgulamıştır. Yine, “Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın”, “İnsanın öldükten sonra geride bıraktığı en hayırlı şeylerden birinin, yetiştirdiği salih evlat” olduğu buyrulmuştur.
Çocuğun eğitimi konusunda Hz. Ali’nin şu sözü zikredilmiştir: “Evladınızı bulunduğunuz zamandan başka bir zaman için talim ve terbiye ediniz. Çünkü onlar sizin zamanınızdan başka bir zaman için yaratılmışlardır. Çocuğun terbiyesinde sakın kusur gösterme; zira o, senin zamanından başka bir zaman için yaratılmıştır.”
Ailede çocuklarımıza verilecek güzel ahlak eğitiminde anne ve babaya büyük sorumluluklar düşmektedir. Eğitimin başladığı yer olarak aile, güzel ahlakın kazanılacağı ilk ortamdır. Bu yüzden anne babalar çocuklarına yeme, içme, temizlik alışkanlığı kazanma gibi temel şeyleri öğretirken, dinî, bireysel ve toplumsal değerleri de öğretmelidirler. Dürüstlük, yalan söylememe, iftira atmama, israftan kaçınma, insanlara saygı duyma gibi ahlaki değerler, henüz öğrenme ve yetişme aşamasında olan çocuklara aile içerisinde kazandırılması gereken değerlerdir.
Ahlak eğitiminin en güzel yolu, örnek olmaktır. Anne babaların çocuklara “şunu yap, bunu yapma” şeklindeki tavsiyeleri, onlara güzel ahlakı kazandırmak için yeterli değildir. Çocuklarına güzel ahlakı kazandırmak isteyen anne babalar yapılmasını istediği davranışları önce kendileri yapmalı, yapılmamasını istediği davranışlardan da öncelikle kendileri uzak durmalıdır. Yalan söyleyen bir anne kaba çocuğuna yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu öğretemez. Aynı şekilde cimrilik yapan bir anne baba da cömertlik, yardımlaşma ve paylaşma gibi güzel ahlak özelliklerini çocuklarına kazandıramaz.
Hz. Peygamberimizin Örnek Ahlak Eğitimi
Yaşayarak öğretmek aynı zamanda peygamberlerin de eğitim metotlarından biridir. Allah tarafından insanları eğitmek üzere peygamberlerin ve kutsal kitapların gönderilmesi, insan davranışlarının eğitimle değiştirilebileceğini göstermektedir. Çünkü peygamberler, güzel ahlaklarıyla insanlara örnek olmuşlar ve toplumları eğitmişlerdir.
Hz. Peygamberimizin çocuklarına ve diğer aile fertlerine verdiği ahlak eğitimi tüm ebeveynler için örnek olmalıdır. İslam dini kadar güzel ahlaka önem veren bir başka din veya düşünce sistemi göstermek mümkün değildir. Öyle ki Peygamber Efendimiz (s.a.s) “İslam, güzel ahlaktır” buyurmuştur. Hz. Peygamberin güzel ahlaka teşvik eden birçok güzel sözü vardır.
Hz. Ali, O’nun güzel ahlakını şöyle özetlemektedir:
“Hz. Peygamber, güler yüzlü, güzel huylu, nazik kalpli idi. Hiçbir zaman kaba ve sert davranmazdı. Onun ağzından hiçbir kötü söz çıkmazdı. Kimseyi ayıplamaz ve kalbini kırmazdı.”
“Müminlerin iman bakımından en olgun olanları, ahlak yönünden en güzel olanlarıdır” “İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde bana en yakın olanlarınız, ahlaki en güzel olanlarınızdır” hadisleri bunlardan sadece ikisidir. Kuran’ı Kerim’de adalet, ahde vefa, affetme, alçak gönüllülük, ana-babaya itaat, sevgi, kardeşlik, barış, güvenirlilik, doğruluk, birlik, beraberlik, iyilik, ihsan, iffet, cömertlik, merhamet, müsamaha, tatlı dilli olma, güler yüzlülük, temiz kalplilik gibi güzel ahlaki hasletlere teşvik eden ve zulüm, haksızlık, riya, haset, gıybet, çirkin sözlülük, asık suratlılık, cimrilik, bencillik, kıskançlık, kibir, kin, kötü zan, israf, bozgunculuk… Gibi kötü hasletlerden nehyeden pek çok ayetin yer alması, Kuran’da ahlaka ne kadar önem verildiğinin bir göstergesidir.
Ahlak İlkeleri Temelini Kuran’dadır
Çocuklarımıza vereceğimiz ahlak ilkeleri temelini Kuran’dan almalıdır.
Allah Teala, insanı ahlak şuuruna ve hissine sahip olarak yaratmıştır. Doğuştan insanın yapısında, benliğinde iman ve ahlak şuurunun mevcut olmasına “fıtrat” denilmiştir. Allah insanları bu fıtrat üzerine yaratmıştır. Bir hadiste, “Doğan her bebek fıtrat üzere doğar” buyrulmuştur. Bu ayet ve hadisten de anlaşıldığı gibi, insan ahlaken temiz bir şekilde yaratılmıştır. Allah, çeşitli sebeplerle fıtrattan uzaklaşan ve ahlakı bozulan insanları, gönderdiği peygamberler ve kitaplarla uyarmıştır. Kuran’da bu husustaki emirlerden bazıları şöyledir:
“Doğru söyleyiniz” (Ahzab, 70). “Verdiğiniz söze bağlı kalınız” (İsra, 34). “Emaneti sahibine veriniz” (Bakara, 283). “Adil olunuz” (Maide, 8). “Affediniz, bağışlayınız” (Bakara, 109; Nur, 22). “Sabırlı olunuz” (Ali İmran, 200). “Şükrediniz” (Bakara, 152, 172)…
İnsan ilişkileri açısından Hz. Peygamber’in yaşantısı dikkate alındığında, daima olumlu davranışlarla örnek olduğu ve menfaat ilişkilerini, çatışmaya dönüşmeden ve haksızlığa kapı açmadan çözmeye yönelik tedbirler aldığı görülür.
Ailede ahlak eğitiminin çocuğun doğumuyla başladığı unutulmamalıdır. Anne baba çocuğun gelişim ve yaş özelliklerini göz önünde bulundurarak ahlak eğitimi vermelidir.
Çocuklara ahlaki ve ahlaki olmayan özellikler hakkında doğru bilgiler verilmeli, sağlam kanaatler oluşturulmalıdır. Ahlak eğitimi kalbe, zekâya ve iradeye hitap etmelidir ve amacı iyiliği sevdirmek, tanıtmak, istetmek olmalıdır. Ahlak eğitimi önce çocuğun duyarlılığına hitap etmelidir. Çünkü çocukta kalp akıldan önce gelir. Çocuk heyecanlı olduğu zaman aklını aydınlatmakta kolaylaşır.
Ahlak Eğitiminde Ebeveynin Sorumlulukları
Ahlak eğitiminde ailede iyi bir iletişim ortamı oluşturulmalıdır. Aile iletişiminin iyi olması aile bireylerinin hayatı paylaşmasıyla mümkündür. Paylaşım maddi olduğu gibi manevi boyutuyla da olmalıdır. Eşler çocukların yanında ciddi tartışmalara girmemeli ve birbirlerine karşı rencide edici sözler söylememelidirler.
Ailede çocuklarımıza nasihat ederken dengeli, tutarlı ve örnek bir kişilik sergilemeliyiz. Nasihat ve eleştirilerimizde vicdanlı, merhametli olmalı ve yumuşak bir dil kullanmalıyız. “Nasihat kar gibidir, ne kadar yumuşak yağarsa, yerde o kadar tutar ve zihinde o kadar yer eder.” Ahlak eğitimi sürecinde çocuklara çok fazla kural koymak yerine, mantıklı, basit ama az kurallar koymak daha uygundur.
İnsan eğitimi ihmale gelemeyecek kadar önemli ve ciddi bir iştir. Dolayısıyla ailenin bu konuda istikrarlı olması gerekir. İnsan eğitebilmek için önce kişinin kendisi eğitimli olmalıdır. Çocuğun eğitimini, işini oluruna bırakarak, rastgele yetişmesine göz yummak, bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Büyükler çocukların düzeyine inerek onları eğitmelidir. Çocuklara daima uygun bir dille doğru, tutarlı ve yararlı bilgiler verilmelidir. Çocukları için, ahlaki konularda iyi model olacak bir hayat yaşamaya özellikle gayret göstermelidir. Aksi halde sözlerle telkin edilmeye çalışılan, davranışlar ile yalanlanmış olur. Çünkü çocuklarda sözlü telkinleri fiil haline dönüştürmekten çok, gördüklerini taklit etme özelliği hâkimdir. Örneğin bulunduğu ortamda yalan konuşulduğunu gören çocuk, yalanı normal karşılamaya başlar. Zamanla bilinçaltında yerleşen olumsuzlukları daha sonra söküp atmak kolay olmaz. Halk dilindeki “Can çıkar, huy çıkmaz.” özlü sözü bunu gösterir.
“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.” sözünden yola çıkarak aile, çocukların ahlaki eğitiminde iyi arkadaşlar edinmesini sağlamalıdır. Arkadaşlık bebeklikten gelen bir ihtiyaçtır. Yaşı ilerledikçe sosyalleşen ve arkadaş grupları artan çocuk ister istemez olumlu veya olumsuz bu arkadaş çevresinden etkilenecektir. Bu noktada aile çocuğun, kişilikli, görgülü, iyi ahlaklı kimselerle arkadaşlık etmesini sağlamalıdır. Anne baba çocuğun seçeceği arkadaşlara açıkça müdahale etmemeli, ancak iyi arkadaşlar edinmede ona dostça yardım etmelidir. Ebeveyn, çocuğuna arkadaşlarıyla iyi geçinmesi gerektiğini öğretmelidir.
Anne ve babalar çocukların ahlak eğitimi süreçlerinde kitle iletişim araçlarına dikkat etmelidirler. Anne babaya düşen görev, bu araçların iyi yönlerinden çocuklarının yararlanmalarını sağlamak ve zararlarından korumaktır. Özellikle televizyonun ve telefonun olumlu bir uyarı kaynağı olmasının yanında, aile içi ve dışı toplumsal etkileşimi en alt düzeye indirgediğinden çocuğun sosyal ve ahlaki gelişimine olumsuz etkisi vardır. Özellikle çocukların inanç dünyasını ahlakını zedeleyecek ve telafisi zor olacak tahribatlara neden olan sihirli, kavgalı, dövüşlü ve küfürlü dizi ve çizgi filmlerden çocuklarımızı uzak tutmalıyız.
Kitaplar ise, çocuğumuzun zihinsel, sosyal ve duygusal gelişiminde önemli bir uyarandır. Kitabi bir medeniyetin müntesipleri olarak çocuklarımıza sanat değeri olmayan, okuma zevki ve ilgisini vermeyen, onları şiddete yönelten kitaplar yerine kendi tarihimizi, dinimizi, edebiyatımızı ve örnek şahsiyetlerimizi bizlere tanıtan ve sevdiren eserleri tavsiye etmeliyiz. Çocuklarımızın anlayış ve yaş düzeylerini göz önünde bulundurarak onlara alternatif olumlu yayınlar sunmalıyız.
Ahlaki davranışların kazanılmasında sevgi, şefkat ve güvenin önemi büyüktür. Çocuk, aşağılanmaktan, olumsuz sıfat ve tanımlamalardan uzak tutulmalıdır. Çocuklarımıza güven duygusu ve sorunlar karşısında çözüm üretebilme becerileri kazandırılmalıdır. Aile, ahlaki davranışların çocuklarında meleke; yani alışkanlık haline gelmesi konusunda çalışmalıdır.
Çocuğa her şeyi yasaklamak yerine, ona müspet alternatifler sunmak; iyi, doğru ve güzel davranışları teşvik etmek gerekmektedir. Yapılan davranışın neden iyi veya neden kötü olduğu somut örneklerle izah edilmeli ve çocuk yanlış yaptığında uygun bir dille ikaz edilmelidir. Çocuğun yaptığı davranışlar üzerine düşünmesine fırsat tanınmalı ve yaşına uygun olmayan yasaklar konulmamalıdır. Onu anlamaya ve duygularını ifade etmesine fırsat verilmelidir.
Ailede ahlak eğitimde çocukların yüksek ve ince değerlere uygun duygular geliştirmesine yardımcı olunmalıdır. Çocuk daha küçükken kitapla tanıştırılmalıdır. Oynadıkları oyunlarda da ahlaki değerlerin öğretimi sağlanmalıdır. Çocuklara gerektiğinde özür dilemesi ve özür dileyeni bağışlaması öğretilmelidir. Onların sorunları ciddiye alınmalı, yavaş yavaş sorumluluk verilmelidir.
Çocuğun örnek alabileceği kahraman ve idealler gösterilmeli, bu konuda hikaye ve masallardan yararlanılmalıdır. İyinin, güzelin zevki tattırılmalı, kötünün, yanlışın zevki tattırılmamalıdır. Çocuk tehdit edilmemeli ve şiddetten korunmalıdır. Onun öfke ve huysuzlukları soğukkanlılıkla karşılanmalıdır. Neticede yılmadan, sabırla ve Allah’tan ümidi kesmeden ahlak eğitimine devam edilmelidir.
Mesela bir anne çocuğu kucağına alıp severken; “Yavrum başkalarını aldatmak, mallarına zarar vermek, yalan söylemek, haksızlık yapmak doğru değildir. İyi çocuklar böyle şeyler yapmaz.” gibi telkinlerde bulunsa ve çocuk annesinin davranışlarında hep şefkat, merhamet, sevgi, doğruluk, dürüstlük görse, büyüdüğünde bunların aksine bir yaşantısı olabilir mi?
Son olarak diyebiliriz ki, ailede ahlak eğitimi Allah’a karşı sorumluluğun bilincinde olan ve bu bilinçle hayırlı nesiller yetiştirme endişesi taşıyan tüm anne, baba ve eğitimcilerin boynunun borcudur. Gelecek nesillerin heder olmaması, dört başı mamur İslam medeniyetinin yeniden tesisi ve geleceğe öncülük edecek ve yön verecek öncü kadroların tesisi ancak muvahhid ve ahlaklı nesilleri yetiştirmekle mümkün olacaktır. Ne mutlu çocuklarını ve nesillerini İslam’ın aziz ahlaki öğretileriyle terbiye edenlere.
İdris GÖKALP