UMUDUSUN İNSANLIĞIN SEN EY MÜSLÜMAN!
Allah yolunun sebatkar, azimli ve mütevazı yolcusu. İmanın aydınlığında yola koyulmuş ve bu yolda türlü zorluklara katlanmayı peşinen kabul eden dost. Allah’ı ve Resulünü (sav) her şeyden, canından, anne ve babasından, eşinden ve çocuklarından daha çok seven ve tüm sevdiklerine de bu ilahi sevgiyle yön veren, yol gösteren dava insanı. Kur’an’ın yürekleri serinletici ikliminde kalbini itminana kavuşturan ve Allah’tan hakkıyla korkan takva ehli. Zamanın koyu zulmü içinde kendisini ve aile efradını namazla ve sabırla ateşten korumaya çalışan zahid. İstikamet üzere yürüyen ve yoldaki engellere aldırmayıp bunların tek tek üstesinden gelen cesur kahraman. Zulme boyun eğmeyen ve Hakkı zalimin karşısında pervasızca haykıran adalet neferi. Allah’a, topluma ve ailesine karşı sorumluluk bilincinde olan insan. İnsana, tabiata ve eşyaya aşkın bir anlam yükleyerek imtihanın sırrına varmış mü’min. Her şeyde; ama her şeyde Allah’ı tek Rab, tek İlah, tek otorite kabul eden ve her şeyin tasarrufunun O’nun (cc) elinde olduğuna inanan muvahhid. Ebeveynlerine, eşine ve çocuklarına; hatta hayvanlara ve nebatata şefkatle yaklaşan merhametli insan.
Yukarıda sıralamaya çalıştığımız Müslüman sıfatlarını daha da uzatmak mümkün elbette. Çünkü Müslüman’ı anlatmaya kelimeler yetmez. Bundan dolayı umududur insanlığın Müslüman. Çekilen çilelere dur diyecek, kararan dünyayı aydınlatacak, çıkmazlar ve bunalımlar içinde bulunan insanlığın elinden tutacak olandır Müslüman. O, insanlığın değişmez değerlerinin temsil edildiği şahsiyettir. O, Allah’sız bir hayatı anlamsız ve boş görendir. Bundan dolayıdır ki, şu anda kendi kıyametini hızlandıran ve gittikçe zulmün, vahşetin, karanlığın ve huzursuzluğun girdabında boğulan dünyamız insanı, İslam’ın ve Müslüman’ın diriltici soluğuna muhtaç.
Müslüman’dır mazlumun umudu, zulmün kalkanı. Müslüman’dır diriliş medeniyetinin muştusunu yüreğinde taşıyan. Müslüman’dır mimsiz, sevgisiz ve seviyesiz medeniyetlere kafa tutan. Müslüman’dır saadet devrini getirecek olan.
Müslüman ütopyalar peşinde koşmaz. Bir ayağı yere sağlam basan, diğer ayağıyla da tüm dünyayı kucaklayan pergel gibidir. Aşağılık kompleksi içinde değildir. Kendine ve sahip olduğu düşünceye güvenen emin insandır. Okuyan, araştıran, tefekkür ve tezekkür edendir. Hayırlarda yarışan toplumun mimarıdır. Yetime uzanan sıcak bir eldir. Dünyanın ücra yerinde zulüm gören kardeşinin derdiyle dertlenen ve duasını onlardan eksik etmeyendir. Müslüman, yaptıklarının ve yapması gerekirken yapmadıklarının, söylediklerinin ve söylemesi gerekirken söylemediklerinin hesabını vereceği bilinciyle hareket edendir. Allah’ın boyasıyla boyanan ve hayatının her anını bu boyayla şekillendirendir. Haksızlığa gelmeyen, aynı zamanda haksızlık yapmayan; haram yemekten, harama bakmaktan ve haramla iştigal etmekten ateşten kaçar gibi kaçınandır Müslüman.
Müslüman insanların elinden ve dilinden emin olduğu kişi, Müslüman komşusu açken tok yatmayan, kendisi için istediğini kardeşi için isteyen, aradaki muhabbeti arttırmak için selama ve sıla-i rahime riayet edendir. Müslüman direnişi ve dirilişi yüreğinde büyüten, devletini önce yüreğinde kurandır. Topraklardan önce yürekleri fethedendir. O, her türlü asabiyetten, kavmiyetçilik ve taassuptan uzak, milliyeti “itikadı” olan kişidir. Müslümanlar ümmetin coğrafyasına çizilmiş yapay sınırlara karşıdır. İslam’ın ve Müslümanların birliği ve dirliği için çalışan, ümmet şuurunu her daim canlı tutanlardır.
Müslüman özünü Allah’a kullukla gürleştirir. Gerçek özgürlüğün Allah’a hakkıyla kul olmakta olduğunu bilir. Rabbi dışındaki tüm sahte ilahlara “La”; yani hayır demesini bilen, tevhidi bilinci hayatının maksadı haline getirendir. Rabbi yolunda şehit olmak en büyük arzusudur. Müslüman şehitçe yaşamaya ve hayata şahit olmaya çalışır. Üzerinde bulunduğu doğru yolun nebilerin, sıddikların, âlimlerin, şehitlerin ve salihlerin üzerinde yürüdüğü soylu bir yol olduğunu bilir. Müslüman duyarsız değildir etrafında olup bitenlere, kendisine dokunmayan yılanı bin yaşatmaz; çünkü O, kardeşlik hukukunun ne demek olduğunu bilendir. Müslüaman Filistin, Gazze, Suriye, Doğu Türkistan ve farklı coğrafyalarda acı çeken mazlum ümmetin derdiyle dertlenir.
Müslüman sömürülen dünyaya ve sömürgecilere, kanla beslenen vampirlere düşmandır. Antiemperyalist bir tutumu, haksızlığa karşı klâs bir duruşu vardır. Müslüman, karanlığı yırtarcasına direnen ve şerefli yürüyüşüyle sarp yokuşları aşandır. Seveni vardır, sevmeyeni de. Lakin kendisi de Allah için sever ve Allah için buğzeder. Kendini davasına adamıştır. Birinin kendi elinden hidayet bulması O’nun için tün dünyalara bedeldir.
Umududur insanlığın Müslüman. Allah’a teslim olmuş bir gönülle herkese hakkını teslim edecektir. Müslüman bilir ki, kim Allah’ın Azîz dini olan İslam’a yardım ederse, Allah’ta O’na yardım edecektir. Sağ elin verdiğini sol elin görmeyeceği ölçüde infaka riayet eden, malını Allah yolunda tasadduk edendir. Kindar değil dindardır. Tebessüm saçar etrafa, saçılan tebessümle gönüllerde çiçekler açar. “Güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” diyen Kutlu Nebiyi kendisine örnek ve rehber edinmiştir. Müslüman adeta yürüyen Kur’an’dır. O’nu öldürmeye gelen O’nda dirilir.
Hikmet üzere hareket eden kişidir Müslüman. İtidal üzere davranır. İfrat ve tefritten uzaktır. Olayların arka planını görecek kadar ferasetli ve aynı delikten sokulmayacak kadar uyanıktır. Sakının Müslüman’ın ferasetinden; çünkü O Allah’ın nuruyla bakar. Müslüman Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmez. Ancak kâfirlerin Allah’ın rahmetinden ümit kestiğini bilir. Yüreğinde bir muştudur ümit, bugüne ve yarına dair. Çünkü umuduysa insanlığın Müslüman, nasıl kesebilir ümidini Allah’tan.
İman ve aksiyon adamıdır Müslüman. İbadeti siyaset, siyaseti ibadet olan bir dinin müntesibidir. Aktüaliteyi takip eder; ama cahiliyenin günlük politik kaygılarından uzaktır. Beşer ürünü her türlü sistem ve izm karşısında Aziz dinimiz İslam’ın evrensel mesajını taşır hayata. Tüm çağlara hitap eden ilahi kelam Kur’an’ı azimüşşan ile kendisine, ailesine ve çevresine şekil vermeye çalışır.
Öyleyse ey cennet yolunun yolcusu Müslüman, ne kadar yüce bir görevi üstlendiğini bil. Dağların bile yüklenmekten çekindiği bu emaneti yüklendin sen. Tüm insanlığın tek umudu olduğunu unutma. Devrimci ruhunla kalk ve uyar cehalet içinde bocalayan insanlığı. Tevhid, adalet ve özgürlük şiarıyla dirilt yeniden kaybolan İslami değerleri. Ne mutlu Allah yolunun yolcusu Müslümanlara, Ne mutlu umudunu diri tutanlara, Ne mutlu vahyin gölgesinde ruhunu arındıranlara ve ne mutlu Müslüman’ım diyenlere.
İDRİS GÖKALP
29.03.2007 / MARDİN