Tut İlçesinin Tarihçesi
Tut, Güneydoğu Torosların eteğinde kurulmuş çok eski bir yerleşim merkezidir. Güney ve Batı sınırı Göksu akarsuyu, doğu sınırı ise Şovak suyu ile çevrilidir.
Tut ve çevresinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Kaşlıca ve Sürmen yöresinde Tarihi eserlere rastlanmaktadır. Kurulan deresi yanında Ernişdere adında bir kale, bucağın batısında yer alan Sürmen’ de ev kalıntıları, yatak yerleri ve mezarlar vardır. Ernişdere’de derenin sarp yerlerinde görülen su arkı ile Tut’ tan Kaşlıca’ ya doğru uzanan Gül Harığı yörenin eskiden oldukça kalabalık bir yerleşim birimi olduğunu göstermektedir.
İlçenin Çamlıca Mahallesinde yer alan tarihi Vijne Köprüsü, bugünde ayakta kalan görkemli yapısıyla eski dönemlerin kervan katarlarına Uzun dönem hizmet vermiştir. Göksu üzerinde halen görülmeye değer bir tarihi eser olarak duran bu köprüye benzer iki adet köprünün önceki yıllarda sel ve doğal nedenlerle yıkıldığı bilinmektedir.
Vijne Köprüsünün bir benzeri ise halen hizmet veren tarihi Şebker köprüsüdür. Bu köprü, İlçenin Tepecik Köyü ile Adıyaman’ın merkez Şerefli köyünü birbirine bağlayan yüzyıllarca ayakta kalmayı başaran önemli bir tarihi yapıdır. Şebker köprüsü, Şebker çayının dar ve kayalık bir kısmına oturtulmuştur. Yapılışındaki bu teknik sayesinde köprü, bugüne kadar ayakta kalmayı başarmıştır.
Bugünkü Tut İlçesi’nin 1560 senesine ait Kanuni Sultan Süleyman döneminin tahrir defterindeki kayıtlara göre önemli bir yerleşim birimi olduğu anlaşılıyor. Söz konusu tahrir defterindeki kayıtlarda, Tut yerleşim biriminin Şeyh Abdurrahman Erzincani vakfı olduğu belirtilmektedir. Tahrir defterindeki kayıtlara göre tut yerleşim biriminde 1560 senesinde toplanan vergilerin dökümü şöyledir:
Çift resmi | 986 |
Nim çift | 27 |
Hasıl-ı Kısmı Minel Hums | 200-300 |
Hıntı Keyl | 300 |
Şa-ir Keyl | 80-200 |
Dıhn,ı Keyl | 50-600 |
Penbe Keyl | 600 |
Şira-i Bağadat ve Bağçeğa | 3200 |
Öşri Besatin | 200 |
Resmi Bennak | 792 |
Resmi Mücerret | 468 |
Resmi Geware | 412 |
Resmi Tapu ve deştbani | 120 |
Bu vergilerin ne anlama geldiğine kısaca değinecek olursak, Tut’ un 16. yüzyıldaki yerleşim, yaşayış ve geçim durumu hakkında da bir fikir sahibi olabiliriz.
Çif Resmi : Araziden alınan vergidir. Tanzimattan sonra kaldırılmıştır.
Resmi Mücerret: Ticaret erbabında alınan vergiydi. Bu vergi bekarlardan alınırdı. Bu vergi, senede altı akçe olarak tahsil edilmekteydi. Buna göre 1560 yıllarında Tut’ ta 78 ticari vergi mükellefi bulunmaktadır.
Resmi Bennak: Bu vergi, toprak sahiplerinin, topraktan yararlananlardan /Reaya) aldıkları vergidir. Bu verginin yıllık miktarı, 12 akçe idi. Bu vergi açısından da 66 mükellefin (Toprak Kiracısının) olduğu anlaşılıyor.
Resmi Gevvare: Sebze ve meyvelerden alınan vergidir. Bu vergi, erken yetişen mahsülden alınırdı. Bu da bize gösteriyor ki, Tut yöresi, Osmanlı döneminde de sebzecilik açısından önemli bir yere sahiptir. Bilindiği gibi Tut’ ta sebze tarımı yoğunlukla yapılmaktadır.
Tut yöresindeki Osmanlı-Türk yerleşiminin öncüsü, Şeyh Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet Erzincani olarak bilinir. Abdurrahman Erzincani, rivayete göre Erzincan’dan Adıyaman’ın merkez Zey köyüne gelerek yerleşmiştir.
Oğlu Mehmet Erzincani ise Zey köyünden Tut’ a gelip, buradaki Türk iskan hareketine öncülük etmiştir. Mehmet Erzincani yöreye gelerek yerleştiğinde ilk etapta Ulu Camiyi yapmış, yöredeki türk yerleşiminin ilk mühürünü koymuştur. Caminin yanı sıra Göksu çayı üzerindeki vijne köprüsü, Şepker çayı üzerindeki Şepker Köprüsü, Ayniye mahallesi ile Fethiye arasındaki halen harap olan Dışpınar çeşmesinin de Mehmet Erzincani tarafından yaptırldığı sanılmaktadır.
Mehmet Erzincani’nin Tut yöresine gelişi konusundaki rivayeti ise şöyledir; Mehmet Erzincani’nin babası Abdurrahman Erzincani, Zey köyüne bir cami yaptırır. Oğlu Mehmet Erzincani, babasına caminin kıblesinin yanlış olduğunu söyler, baba ise caminin mihrabına geçtiğinde Kabe’yi görebileceğini söyler. Gerçektende oğlu mehmet Erzincani mihraba geçip Kabe’yi görür ve babasına karşı sözlerinden mahcup olarak Zey’den Tut’a gelerek yerleşir.
Yöredeki yerleşim, Oğuz boylarıyla Türkmen ve Yörük izlerini taşır. Örneğin ilçenin Yaylımlı köyü halkının Menşei Yomut Türkmenlerine dayanmaktadır. Bu konuda araştırma yapanlardan Prof Vambrey, Yomut Türkmenlerinin dört gruba ayrıldığını, bu gruplardan birisinin Hive koluna bağlı Sallaklar olduğunu belirtiyor. Şu andaki Yaylımlı köyünün eski adı “Sallak’ tır. Yine İlçenin Havutlu Köyünün Adı da Yörüklerin deve sırtına içini sazla doldurarak vurdukları semere verilen addır. Dolayısıyla bugünkü Havutlu köyünü Havut yapan veya onunla ilgisi olan yörük Türkleri kurmuştur.
TARİHİ CAMİLER
1-Ulu Cami:
1634 tarihinde yapılmış bir Osmanlı eseridir. Toplam 800 m2 si cami olarak kullanılmaktadır. Cami iç kısmı 12 sütun üzerine kurulmuş olup, taş sütunlar Osmanlı motifleri ve desenlerle simetrik süslenmiştir. Son tamiratı 1953 yılında yapılmıştır. Minaresi taştan yapılmış olup tek şerefedir. Caminin banisi Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet (Şıh Ali Baba) olarak bilinmektedir.
2-Salah Cami:
Salah Camisinin 1630 tarihinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Bir çok defalar yıkılıp yeniden yapıldığından tarihi özelliklerini büyük ölçüde kaybetmiştir.
3-Musalla Cami:
1913 yılında yaptırılan cami daha sonra çeşitli tarihlerde tamir görmüştür. Tek şerefli minaresiyle İlçenin tarihi eserleri arasında önemli bir yere sahiptir. Özellikle işlemeli ahşap iç yapıları estetik özelliği haizdir.
Kaşlıca Kalesi:
Halk arasında Mihri Babil kalesi olarak bilinir. Babil Krallığı zamanında yapıldığı sanılmaktadır.
Genel olarak kaleler yüksek yerlere kurulmasına karşılık buradaki kale Kaşlıca-Aşağı evlerin bulunduğu vadin içine inşa edilmiştir. Kalenin bazı yerlerinde duvar kalıntıları, ok mahmuzları ve kenar kısımlarında su kanallarının kalıntıları mevcuttur.
Kalenin içerisinde halkın karakol ya da gözetleme yeri dediği yerler vardır. Buralar, kalenin yüksek noktalarını teşkil etmektedir. Battal-Gazi’nin Malatya’dan gelerek bu kaleyi fethettiği söylenmektedir.
Malkayısı:
Osmanlılar zamanında eşkiyaların yol kestiği ve kayaları oyarak yol açtıkları yer olup, Meryemuşağı köyünün sınırları içerindedir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Trabzon’dan gelip Halep’e giden kervan yolunun buradan geçtiği söylenmektedir. Zamanında taştan oyularak bu yolun belli kısımları halen mevcuttur.
Memekli Mağara:
İlçenin kuzeyinde Cıllaz Mevkii’nde bir mağaradır. İlkbaharda mağaranın yüzeyinin iki yerinden su çıkar, insanlar bunu kadın memesine benzeterek adına Memekli Mağara demektedir.
Geyik Mağarası:
Memekli Mağara’nın 500 m. Doğusunda sarp kayaların yüzüne oyulmuş, çıkılması çok zor bir mağaradır. Mağaranın içinde insan eliyle oyulmuş yatak koyacak yerler mevcuttur. Mesken olarak kullanılmıştır.
Tum Tumu Mağara:
Çanakçı denilen mevkide Gölbağların üst kısmında büyük bir kayanın içine oyulmuştur. Mağaranın azı çok dar olmakla birlikte içerisi bir oda genişliğindedir.
Şovak Köprüsü:
Şovak deresinin üzerine inşa edilmiş, taştan yapılmış tarihi bir köprüdür. Osmanlılar zamanında kervanların Vijne köprüsü’nden gelerek buradan geçtiği belirtilmektedir.
Ayrıca halk arasında Gorlam olarak adlandırılan vadide suyu aşağılara aktarmaya yarayan kayalara oyulmuş su kanalları ve mağaralar bulunmaktadır. Yöredeki sulama kanalları ve kapalı künk kalıntıları, Göksu Vadisindeki sulamanın çok eski tarihlere kadar uzandığı gösteriliyor.
TÜRBE ve ZİYARETLER
Şeyh Ali Baba Türbesi
İlçe merkezindeki Tepebağ denilen mavkide Fatih İlkokulunun güney batısındadır. Türbenin Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet’e ait olduğu sanılmaktadır. Ama halk arasında Şeyh Ala Baba olarak bilinir. Ziyarete gidenler bir gece yatıp pilav pişirerek çevredeki evlere dağıtılır, çocuklara yedirilir. Böylece Allah’tan hastalıklarına şifa isterler. Daha ziyade felçli olanlar ve akli dengesi bozuk olanlar için şifa amaçlı ziyaret ederler.
Kızıltepe (Hüseyin Gazi) ve Evren tepe (Güzeloğlan) Ziyaretleri
Bu ziyaretlerdeki yatırların eski Malatya’lı olduğu söylenir. İlçemiz Akçatepe köyündedir.
Hikayesi: Zamanın kralının güzel bir kızı varmış, bu kızı gören Hüseyin Gazi, amcasının oğluna anlatmış. Ancak Hüseyin Gazi Kral tarafından şehit edilmiş, Hüseyin Gazi’nin sülalesi intikam almak için kralın kızını kaçırmaya karar vermiş. Bu iş içinde yakışıklı bir genç olan Güzel Oğlan’ı görevlendirmişler. Güzel Oğlan kaleye gelmiş, kızı kaçırmış, kalenin 3 km. kuzeyinde ve şimdiki Türbenin 500 m. Doğusuna kavuşunca kralın adamlarınca bu iki genç öldürülmüştür. Mezarları ufak bir taşa yapılmıştır.
Habib Ziyareti:
İlçemiz Havutlu Köyünün kuzey kısmındadır. Ziyaretin bulunduğu yerde dut ağaçları ve kaynak suları mevcuttur. Ziyarete giderek yemek yapanlar çevredeki insanlara dağıtırlar ve dileklerini dilerler.
Menevşe Ziyareti:
İlçemiz Dağyalankoz köyünün 1 km. kuzey kısmında bulunmaktadır. Yine Dağyalankaoz köyünün güneyinde Şeyh Abdurrahman, Köseli mezra mevkiinde ise Bülbül ziyaretleri vardır.