Yaşamımızı sürdürmemiz için gerekli olan meyve ve sebzeleri karşılıksız sunan, her şeyin yaratıcısı ve rızık vericisi olan Yüce Allah’tır. O, göklerin ve yerin Rabbi olarak, insanın ihtiyaç duyduğu nimetleri yarattığı gibi, bu nimetlerin yeryüzünde erişilebilir olmasını da sağlar. Her meyve ve sebze, Allah’ın sonsuz kudretinin, rahmetinin ve sanatının bir eseridir.
Kur’an-ı Kerim’de, Allah’ın insanlara olan bu rahmeti şöyle ifade edilir:
“Yeryüzünde sizin için çeşit çeşit ürünler bitiren O’dur. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için deliller vardır.” (Nahl Suresi, 11. Ayet)
Meyve ve sebzelerin yaratılışı, hem fiziksel hem de manevi bir mucizedir. Allah, her birini farklı tat, renk, şekil ve faydalarla donatarak kullarına karşılıksız bir sofra sunmuştur. Elmanın tatlılığı, limonun ekşiliği, domatesin canlı kırmızısı, üzüm salkımının zarafeti… Tüm bunlar tesadüfen meydana gelmiş olamaz. Her biri Allah’ın ilim, kudret ve sanatının açık bir delilidir.
Ayrıca, bu nimetlerin bize ulaşması için Allah, evreni mükemmel bir düzen içinde yaratmıştır. Güneşin ısısı, suyun döngüsü, toprağın bereketi, havanın kimyası; hepsi bir araya gelir ve bir tohumun meyveye dönüşmesini sağlar. İnsan, bu nimetlerden yararlanırken Rabbine olan minnettarlığını hatırlamalı ve O’na şükretmelidir. Şu ayet bunu ne güzel hatırlatır:
“Allah, gökten su indirdi; onunla size rızık olarak türlü türlü ürünler çıkardı.” (Bakara Suresi, 22. Ayet)
Allah, bu nimetleri karşılıksız bir şekilde sunarak kullarına olan merhametini gösterir. Ancak insan, bu nimetleri tüketirken israftan kaçınmalı ve şükürle karşılık vermelidir. Çünkü Allah, rızkı veren olduğu gibi, onu sınayan da O’dur.
Sonuç olarak, yaşamımız için gerekli olan meyve ve sebzeleri, bize karşılıksız bir şekilde sunan Yüce Allah’tır. O’nun bu cömertliğini fark etmek, nimetlerin kıymetini bilmek ve Rabbimize teşekkür etmek, her insanın vazifesidir.