Hayata Dair – 12

Zikir: Kalbin Nuru, Ruhun Şifası

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bizleri yeni bir güne eriştiren, rahmetiyle kuşatan ve sayısız nimetler bahşeden Allah’a hamdolsun. Her yeni gün, bizler için açılan taptaze bir sayfa, Rabbimize yönelme ve O’nu anma vesilesidir. Zira insanın yaratılış gayesi, Allah’a kulluk etmek ve O’nu zikretmektir.

Zikir, dil ile yapılan kuru bir tekrar değil; kalbin uyanışı, ruhun nefes alışı ve insanın varoluşunu anlamlandırma çabasıdır. Allah’ı zikretmek, hayatı O’nun adıyla anlamlandırmak ve her an O’nun huzurunda olduğumuzun şuuruna varmaktır. Çünkü Allah’sız bir hayat, manasız ve yönsüzdür. İnsan, Rabbi ile bağ kurduğunda, dünya telaşının içinde kaybolmaz; bilakis, hayatına derin bir anlam ve huzur katar.

Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurur:

“Beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin ve sakın inkâr edenlerden olmayın.” (Bakara, 2/152)

Bu ayet, zikrin sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir ilahi davet olduğunu bizlere gösterir. Kul Rabbini andıkça, Rabbi de onu anar. Kul, O’na yöneldikçe, kalbine huzur dolar. Nitekim bir başka ayette de şöyle buyrulmuştur:

“Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.” (Ra’d, 13/28)

Zikir, yalnızca belli kelimeleri söylemekten ibaret değildir. Elbette “Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber” gibi kelimeler, zikrin en güzel ve en faziletli olanlarındandır. Ancak zikir, her an Allah’ın huzurunda olduğunun bilinciyle yaşamaktır. Dilimizle söylediğimiz tesbihlerin, kalbimize ve amellerimize yansıması gerekir.

Zikir, insanın gafletten uzaklaşmasını ve Rabbi ile sürekli bir bağ içinde olmasını sağlar. Günlük hayatın yoğunluğu içinde kaybolmamak için zikir, bir kurtuluş vesilesidir. Sabah uyandığımızda, yürürken, çalışırken, bir işe başlarken veya tamamladığımızda Allah’ı anmak, hayatımıza bereket katar. Her zikir, ruhumuza bir ferahlık, kalbimize bir aydınlık bırakır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), zikrin faziletine dair şöyle buyurmuştur:

“Bir topluluk Allah’ı zikretmek için bir araya geldiğinde, onları melekler kuşatır, rahmet onları kaplar ve Allah onları yanında anar.” (Müslim, Zikir, 25)

Demek ki, sadece bireysel olarak değil, topluca Allah’ı anmak da büyük bir bereket ve rahmet vesilesidir. Mümin, her fırsatta Allah’ı hatırlayan bir gönle sahip olmalı ve bu şuuru hayatına yerleştirmelidir.

Zikrin bize kazandırdıklarını düşündüğümüzde, onun bir ibadetten çok daha öte olduğunu görürüz:

  • Kalbimizi huzurla doldurur.
  • Ruhumuzu gafletten uzaklaştırır.
  • Allah’a yakınlığımızı artırır.
  • Günahlardan korunmamıza vesile olur.
  • Hayatımıza bereket ve anlam katar.

Bu nedenle, bugünü ve her günü, Allah’ı zikrederek, O’na şükrederek değerlendirelim. Elhamdülillah ki, Allah var. Elhamdülillah ki, O’na iman ediyoruz. Çünkü iman varsa, imkan vardır. Zikirle beslenen bir ruh, her türlü zorluğa karşı güç bulur. Çünkü bilir ki, Allah kulunu hiçbir zaman unutmaz ve her daim ona şahdamarından daha yakındır.

O halde, hayatımıza şu cümleyle başlayalım ve her daim hatırlayalım:
“Allah’la olan bir hayat, anlamlı bir hayattır.”

Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber…

12.02.2025 İskenderun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir