Hayata Dair – 17

Şubat: Şehadet Ayı ve Unutulmayanlar

Tarih, bazen yalnızca rakamlardan ibaret değildir. Öyle günler ve aylar vardır ki, onlar belirli şahsiyetlerle ve olaylarla özdeşleşmiş, hafızalara kazınmıştır. Herkesin zihninde, hatırladığında kendisini geçmişe götüren, derin düşüncelere sevk eden tarihler vardır. Biz Müslümanlar için Şubat ayı da böyledir. Aziz şehitlerimizin birçoğunun bu ayda Rabbine kavuşmuş olması, Şubat’ı bizler için “şehadet ayı” olarak anılmaya değer kılmıştır.

Şehadet, İslam’ın yüce bir makamıdır ve peygamberlikten sonra gelen en büyük rütbedir. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyurur:

“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilakis, onlar Rableri katında diridirler; O’nun lütfundan kendilerine verdikleriyle rızıklanırlar.” (Âl-i İmrân, 169)

Şehitler, Allah’ın huzurunda diridirler ve bizim anlayamayacağımız bir şekilde rızıklanırlar. Onlar, İslam yolunun ve Kur’an davasının nurdan haleleridir. Kuru toprağı kanlarıyla sulamayı seçmiş, ümmetin dirilişi için canlarını feda etmişlerdir. Şehadetleri yılın her ayına yayılmış olsa da, birçok mühim isim bu kutlu yolculuğa Şubat ayında çıkmıştır.

Şubat Ayının Aziz Şehitleri

Tarih, şehitleri unutmaz; onların hatırası her zaman zihinlerde ve gönüllerde canlı kalır. Şubat ayı geldiğinde, bu mübarek isimler zihnimizde bir bir belirir:

  • 4 Şubat 1926: İskilipli Atıf Hoca – İslam’a olan sadakati, takvası ve ilmiyle örnek olmuş bir âlim.
  • 12 Şubat 1949: Hasan el-Bennâ – Mücadele azmiyle İslam dünyasına ışık tutmuş bir lider.
  • 21 Şubat 1965: Malcolm X – Hakkı haykırmaktan vazgeçmeyen, adaletin sesi bir mücahit.
  • 23 Şubat 1979: Metin Yüksel – Genç yaşında İslam davasının neferi olup bu yolda canını vermiş bir yiğit.
  • 22 Mart 2004: Şeyh Ahmed Yasin – Tekerlekli sandalyede bile ümmeti ayağa kaldıran bir önder.
  • 17 Nisan 2004: Abdülaziz Rantisi – Direnişin ve cesaretin timsali bir lider.
  • 31 Mayıs 2010: Mavi Marmara şehitleri – Gazze’ye yardım için yola çıkan, zalimlerin hedefi olan kutlu insanlar.
  • Ve 7 Ekim 2023 sonrası: Gazze’nin aziz şehitleri…

Bu isimler, sadece geçmişin hatırası değil, bugünün ve yarının da yol göstericileridir. Onlar, Allah’ın dinini yüceltmek uğruna canlarını feda eden yiğitlerdir.

Şehadet: Ölüm Değil, Diriliştir

Şehitler ölmez, çünkü onların davaları ölmez. Şehadet, bir çağrıdır; tüm nesillere ve çağlara yapılan kutlu bir davettir. Metin Yüksel’in dediği gibi:

“Şehadet bir çağrıdır, tüm nesillere ve çağlara…”

Şehitler sanki uykudadırlar; yüzlerindeki huzur, bunun bir son değil, asıl başlangıç olduğunu anlatır. Onların mücadelesi yalnızca savaş meydanlarında değil, ilimde, adalette ve ihlasta da kendini gösterir.

  • Komutan Bilal, kardeşlerini korumak için canı pahasına mevziden fırlamıştır.
  • Şeyh Ahmed Yasin, tüm engellere rağmen hakkı haykırmıştır.
  • Seyyid Kutub, tağuta boyun eğmemiştir.
  • Abdullah Azzam, ilmi ile amel etmenin ne olduğunu göstermiştir.
  • Şamil Basayev, direnişin adıdır.
  • İskilipli Atıf, takvanın ve ilmin timsalidir.
  • Bülent Tuna, ihlasın ne demek olduğunu anlatmıştır.
  • Suriyeli mücahid kardeşlerimiz, asrın Firavun’una karşı onurlu bir direniş göstermiştir.
  • Gazze’deki mücahitler, siyonist zulme karşı canlarını ortaya koymuştur.

Şehadet, nefsin değil, Allah’ın rızasının en yüce noktasıdır. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda cihad ederken şehit edilmeyi, sonra tekrar diriltilip tekrar şehit edilmeyi, sonra yine diriltilip yine şehit edilmeyi ne çok isterdim.” (Buhârî, Cihâd, 6)

Bu ay, biz Müslümanlar için sadece bir matem değil, bir hatırlatma vesilesidir. Şehadeti unutan bir ümmet, kendi varoluş amacını da unutur. Kardeşlik, vefa, adalet ve mücadele ruhu, şehadet bilinciyle canlı kalır.

Şehitlerin Yolunda Bir Hayat

Bugün, sekülerleşmiş dünyada şehadetin anlamı saptırılmaya çalışılsa da, bizler onun hakikatini bilmekle mükellefiz. Şehadet; makam, mevki ya da dünya menfaati için değil, Allah’ın kelamını yüceltmek için verilen bir can fedakârlığıdır. Şehitler, kalem sahiplerinin dahi erişemeyeceği bir mertebeye ulaşmıştır. Seyyid Kutub’un dediği gibi:

“Kalem sahibi kimseler birçok büyük işler yapabilirler. Ancak fikirlerinin yaşaması pahasına kendilerini feda edebilirler. Fikirlerin, kan ve can karşılığında anlam kazanması şartıyla…”

Rabbimiz bizleri şehitlerin yolundan ayırmasın. Onların izinde bir hayat sürmeyi ve bu yolda kararlılıkla yürümeyi nasip etsin. Unutmayalım ki, asıl hayat, Allah yolunda canını feda edenlere bahşedilmiştir.

“Ölüm tutkunu olun ki size hayat bağışlansın.” (Şehid Abdullah Azzam)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir