İyi Olmak Yetmez: Güzelliği Muhafaza Etmenin Sırrı
Bugün dikkatimi çeken bir görsel, zihnimde derin yankılar uyandırdı. Birbirine yaslanmış iki armut… Biri sağlam, diğeri ise çürümeye yüz tutmuş. İlk bakışta sıradan görünen bu manzara, aslında hayatın içindeki büyük bir hakikati gözler önüne seriyor. Çürümüş armudun yanındaki sağlam olan, giderek onun kaderini paylaşmaya başlamış. Bu görüntü, zihnime kazınan o sözü hatırlattı: “İyi olmak yetmez, kötülerden de uzak durmak gerekir.”
Gerçekten de insan, yalnızca iyi olarak kalamaz. Allah Azze ve Celle, bizden pasif bir iyilik hali değil, aktif bir iyilik hali talep ediyor. Yani iyiliği sadece kendi içimizde muhafaza etmekle kalmayıp, aynı zamanda kötülüğe karşı durarak, insanları hayra çağırarak, toplumun inşasında bir nefer olmayı istiyor. Tıpkı sağlam armut gibi… Çürümenin, bozulmanın sessizce yayılmasına müsaade etmek, bir gün gelip o kötülüğün içinde kaybolmamıza neden olabilir.
Kötülük Bulaşıcıdır: Kalbin Dönüşümü
Kalp, Arapça’da “kalb” kökünden gelir ve bu kelimenin anlamı “dönüşen, değişen”dir. İnsan kalbi, içinde bulunduğu ortama göre şekil alır. Dostlarımız, alışkanlıklarımız, okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler, dinlediğimiz sözler… Tüm bunlar kalbimizin yönünü belirleyen etkenlerdir. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), “Ey kalpleri halden hale çeviren Rabbim! Kalbimi dinin üzere sabit kıl.” diye dua ederken aslında bu büyük hakikate işaret ediyordu. Kalp, bir halde sabit kalmaz; iyiliğe yönelmezse, er ya da geç kötülüğe kaymaya başlar.
O yüzden insan, iyiliği sadece içinde taşımakla yetinemez. Eğer çevresindeki kötülüğe ses çıkarmaz, pasif bir iyiliği tercih ederse, zamanla kendisini de çürümenin eşiğinde bulabilir. Bir suya damlayan tek bir mürekkep damlası bile zamanla tüm berraklığı bulandırmaya yeter. İşte bu yüzden, iyilik yalnızca bireysel bir durum değil, aynı zamanda bir mücadele gerektirir.
İyiliği Korumanın Yolu: Seçimlerimiz
Hayat, tercihlerden ibarettir. Kiminle dost olduğumuz, hangi filmleri izlediğimiz, hangi kitapları okuduğumuz, kimlerle vakit geçirdiğimiz… Tüm bunlar, karakterimizin, düşünce dünyamızın ve nihayetinde kalbimizin bir yansımasıdır. İnsan, dostlarıyla birlikte anılır. Peygamber Efendimiz’in “Kişi, dostunun dini üzeredir.” hadisi, insanın kimlerle beraber olduğuna dikkat etmesi gerektiğini öğütler. Çünkü kalp, etrafındaki duygu ve düşüncelerden etkilenir; bazen bir dost sohbetinde Allah’ı hatırlayıp gözyaşı dökerken, bazen bir gaflet anında farkında olmadan gönlümüzü dünyevi arzulara kaptırabiliriz.
Bu yüzden bize Allah’ı hatırlatacak dostlara ihtiyacımız var. Bize ahireti unutturmayan, dünyayı hayırlı bir şekilde imar ve inşa etmeye teşvik eden salih insanlarla yol yürümeye ihtiyacımız var. Kalbimizi bozulmadan koruyabilmek, sağlam kalabilmek için dostlarımızı, çevremizi bilinçli bir şekilde seçmeliyiz.
Pasif İyi Değil, Aktif İyi Olmak
Bugün dünya, sessiz kalan iyilerin gölgesinde kötülüğün yayılmasına tanık oluyor. Pasif bir iyilik, kötülüğün önünü kesmeye yetmez. Tıpkı çürük bir armut gibi, kötülük zamanla etrafındaki her şeyi etkisi altına alır. Bunun önüne geçmenin tek yolu, iyiliği yalnızca bir hal olarak taşımak değil, aktif bir şekilde yaşamak ve yaymak. Allah’ın bizden istediği de budur. “İyiliği emredin, kötülükten sakındırın.” emri, hayatımızın düsturu olmalıdır. Eğer kötülükten kaçınmaz, onunla mücadele etmezsek, bir süre sonra iyilik adına elimizde kalan tek şey, geçmişte olduğumuz “iyi” bir insanın hatırası olabilir.
İyi Olmak Yetmez, İyiliği Savunmalıyız
Bugün beni düşündüren o görsel, aslında her gün yaşadığımız hayatın bir yansıması. Çevremizde çürümüş birçok fikir, bozulmuş birçok anlayış, yavaş yavaş sızan birçok kötülük var. Eğer kendimizi bu kötülüklerden korumazsak, farkında olmadan o çürümenin bir parçası haline gelebiliriz.
Öyleyse bu dünyada iyiliğimizi muhafaza edebilmek için ne yapmalıyız? Öncelikle, **kötülükten kaçınmalı ve kötülerle aramıza mesafe
koymalıyız. Kötülükle iç içe olmak, onun normalleşmesine ve zamanla hayatımızın bir parçası haline gelmesine yol açar. Bu yüzden yalnızca iyi kalmaya çalışmak yeterli değildir, aynı zamanda kötülükle mücadele etmeli ve onu hayatımızdan çıkarmalıyız.
Bir toplumda kötülük yayılmaya başlamışsa, bunda sessiz kalan iyilerin de payı vardır. Eğer iyilik sahipleri, kötülüğe karşı durmaz, suskun kalır ve sadece kendi iyiliklerini muhafaza etmeye çalışırsa, zamanla etraflarında kötülük hâkim olmaya başlar. Bu yüzden iyi insanlar sadece iyi olmakla yetinmemeli, iyiliği savunmalı, yaymalı ve kötülükle mücadele etmelidir.
Hayatımızda Bilinçli Seçimler Yapmak
Kendi içimizde sağlam kalabilmek için hayatımızda bilinçli seçimler yapmalıyız. İmanımızı koruyacak dostluklar kurmalı, kalbimize fayda sağlayacak kitaplar okumalı, zihnimizi ve ruhumuzu kirletmeyecek filmler izlemeliyiz. Çünkü insan, neyle meşgul olursa ona dönüşür. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), “İnsan arkadaşının dini üzeredir, bu yüzden kiminle dostluk ettiğinize dikkat edin.” buyurmuştur. Çünkü dostlarımız, alışkanlıklarımız ve günlük hayatımızda benimsediğimiz değerler, karakterimizin ve ruh dünyamızın temel taşlarını oluşturur.
Bu yüzden, tıpkı sağlam armut gibi çürüyenlerin yanında kalırsak, bir gün biz de onların kaderini paylaşabiliriz. Eğer sağlam kalmak istiyorsak, çürümeye sebep olan unsurlardan uzak durmalı ve iyiliği her fırsatta savunmalıyız.
Sonuç: Kalbimizi ve Ruhumuzu Korumak
Bugün gördüğüm o basit görsel, bana büyük bir gerçeği hatırlattı: İyi olmak yetmez, kötülükten de uzak durmak gerekir. Tıpkı bir meyvenin yavaş yavaş çürüdüğü gibi, insan da içinde bulunduğu ortamdan etkilenir. Kalbimiz, bulunduğumuz çevrenin bir aynasıdır. Eğer sağlam kalmak, imanımızı ve karakterimizi muhafaza etmek istiyorsak, kötülüğe mesafeli durmalı ve iyiliği sadece kendi içimizde yaşamakla kalmayıp, onu çevremize de yaymalıyız.
Bizi Allah’ı hatırlatan dostlara, ahireti unutturmayan sohbetlere, ruhumuzu güzelleştiren kitaplara ve filmlere ihtiyacımız var. Eğer bugün iyiliğin ve güzelliğin temsilcisi olmak istiyorsak, pasif bir şekilde iyi olmayı değil, aktif bir iyilik mücadelesi vermeyi seçmeliyiz. Ancak bu şekilde, hem kendi kalbimizi koruyabilir hem de çevremizdeki çürümenin önüne geçebiliriz.
14.02.2025 İskenderun