Nisâ Suresi 69. Ayet: İtaatin Hikmeti ve Hidayetin Zirvesi

Nisâ Suresi 69. Ayet: İtaatin Hikmeti ve Hidayetin Zirvesi

“Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne güzel arkadaştır onlar!” (Nisâ, 4:69)

Kur’an-ı Kerim, insanı hakikatin yoluna sevk eden ilahi bir rehberdir. Her bir ayetinde, hayatı anlamlandıran ve ebedi saadetin kapılarını açan bir hikmet saklıdır. Nisâ Suresi’nin 69. ayeti de, müminlerin dünya ve ahirette ulaşabilecekleri en yüksek mertebeleri ve bu mertebelere erişmenin yolunu beyan eden eşsiz bir müjdedir.

Bu ayet, sadece bir itaat çağrısı değil, aynı zamanda iman edenlerin gönüllerini ferahlatan, onları en güzel dostlarla ve en büyük nimetlerle müjdeleyen bir ilahi beyandır. Müslümanların en büyük saadeti, iman ettikleri Allah’a ve O’nun Resûlü’ne tam bir teslimiyetle bağlanmak ve böylece Allah’ın lütfuna mazhar olanların safına katılmaktır.

Allah’a ve Resulüne İtaatin Önemi

Bu ayette geçen “Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse” ifadesi, İslam’ın en temel esaslarından birini hatırlatmaktadır: Allah’a itaat, O’nun elçisine itaat ile tamamlanır. Kur’an’da birçok yerde Allah ve Resul’ün itaati birlikte zikredilir. Bu, Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve sellem)’in yalnızca bir tebliğci değil, aynı zamanda Allah’ın emirlerini açıklayan, hükümlerini tatbik eden ve bizlere yaşayarak örnek olan bir rehber olduğunun göstergesidir.

İbn Kesîr, bu ayetin tefsirinde şöyle der: “Bu, Allah ve Resulü’ne samimi bir imanla bağlanan kimsenin ulaşacağı en büyük müjdeyi beyan eder. Onlar, sadece mümin değil, en yüce kullar olan peygamberler, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraber olacaklardır.”

Fahreddin er-Râzî ise, burada Allah’a itaatin ancak Resulüne tabi olmakla gerçekleşeceğini vurgular. Ona göre, peygamberlerin görevi sadece vahyi tebliğ etmek değil, onu hayata uygulamak, müminlere rehberlik etmektir. Bu yüzden Resulullah’a tabi olmadan, Allah’a tam manasıyla itaat etmek mümkün değildir.

İtaatin Sonucu: En Yüce Dostluklar

Ayette Allah’a ve Resulüne itaat edenlerin, “Allah’ın kendilerine nimet verdiği kimseler” ile birlikte olacağı bildirilmektedir. Kimdir bu seçkin kimseler?

  1. Peygamberler (Nebiyyûn): Allah’ın insanlara rehberlik için gönderdiği seçkin kullar. Onlar, en büyük hidayet önderleridir.
  2. Sıddîklar: Peygamberlere en yakın, doğrulukta ve sadakatte zirveye ulaşmış müminler. Hz. Ebubekir (radıyallahu anh) bu mertebenin en büyük temsilcilerindendir.
  3. Şehidler: Allah yolunda canlarını feda edenler. Onlar, cennette diri olan, Rablerinin huzurunda müstesna bir makamda bulunan kahramanlardır.
  4. Salihler: Hayatlarını Allah’ın emirlerine uygun yaşayan, imanda ve amelde istikamet üzere olan müminler.

Bu mertebeler, her müminin arzulaması gereken en yüksek derecelerdir. Allah ve Resulüne itaat eden kişi, sadece cennete girmekle kalmayacak, aynı zamanda en güzel dostlarla birlikte olacaktır. Ayetin sonunda gelen “Ne güzel arkadaştır onlar!” ifadesi, bu birlikteliğin ne büyük bir lütuf olduğunu gözler önüne serer.

Mevdudi ve Seyyid Kutub’un Yorumu

Mevdudi, bu ayeti, İslam toplumunun ideal yapısını anlatan bir müjde olarak değerlendirir. O, bir müminin en büyük gayesinin, dünyada ve ahirette en hayırlılarla beraber olmak olduğunu belirtir. Ona göre bu ayet, sadece bir ödül vaadi değil, aynı zamanda Müslümanlara bir hedef göstermektedir: “Peygamberlerin izinden gidin, sıddîklar gibi doğrulukta sebat edin, şehitler gibi fedakâr olun ve salihlerden olun ki, en yüce mertebeye erişesiniz.”

Seyyid Kutub ise bu ayeti, iman edenlerin Allah katındaki değerini açıklayan büyük bir hakikat olarak yorumlar. Onun tefsirine göre, bu ayet, iman ve itaatin insanı ne kadar yüksek bir makama çıkarabileceğini göstermektedir. O, özellikle şu noktaya vurgu yapar: “Bu ayet, müminlerin yalnız olmadığını, onların Allah katında en değerli olanlarla birlikte olacaklarını ilan eden büyük bir müjdedir. Onlar, yeryüzünde hakikatin yolunda yürüdükleri için, ahirette de en güzel dostlarla beraber olacaklardır.”

Sonuç: Gerçek Kurtuluş ve En Büyük Müjde

Nisâ Suresi 69. ayet, sadece bir vaatten ibaret değildir. Bu ayet, her Müslüman için bir hedef belirler. Allah’a ve Resulü’ne itaat, yalnızca bir dinî vecibe değil, aynı zamanda ruhun kurtuluşunun ve kalbin huzurunun anahtarıdır. Müminler için en büyük saadet, peygamberlerin ve salihlerin yolundan gitmek, onların dostluğuna erişmek ve böylece dünya ve ahirette en yüce makama ulaşmaktır.

Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve sellem), “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96; Müslim, Birr, 163) buyurarak, bu ayetin ruhunu bizlere öğretmiştir. Eğer bizler, peygamberleri, sıddîkları, şehitleri ve salihleri seviyorsak, onların yolunu takip ediyorsak, ahirette onlarla beraber olmayı umabiliriz.

O halde, Allah’ın ve Resulü’nün çağrısına icabet edip, onların yolunda yürüyelim ki, en güzel dostlarla, en büyük nimetlere mazhar olalım. Çünkü bu, hem dünya hem de ahiret için en büyük kurtuluş ve saadettir…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir