Fâtiha Sûresi 5. Âyet Üzerine

Fâtiha Sûresi 5. Âyet Üzerine
“İyyâke na‘budu ve iyyâke neste‘în” – “(Ancak) Sana kulluk ederiz ve (yalnız) Senden yardım dileriz.”

Kur’ân-ı Kerîm’in en özet ama en derin ayetlerinden biri olan “İyyâke na‘budu ve iyyâke neste‘în”, Fâtiha Sûresi’nin kalbi, kulluğun ve tevhidin sırlarla örülü bir beyanıdır. Her mü’minin dilinde dönen bu cümle, yalnız bir ibadet taahhüdü değil; bir yöneliş, bir teslimiyet, bir kulluk ahdidir. Burada kul, yaratılışının gayesini itiraf eder; acziyetini ve muhtaçlığını ululuk karşısında açıkça dile getirir.


1. Sadece Sana: “İyyâke” Vurgusu ve Tevhid

Âyetin başında gelen “iyyâke” kelimesi, cümle yapısında bir te’kîd (vurgu) ve tahsis (özel kılma) taşır. Yani “yalnızca Sana”, “yalnızca Senin için” demektir. Bu kullanım, tevhidin özü olan ihlâsı ifade eder. Kul burada yalnız Allah’a yöneldiğini, başka hiçbir ilaha, puta, nefse, makama, güce, şöhrete ya da paraya kulluk etmeyeceğini beyan eder. Bu bir kulluk yemini gibidir. Gönül burada tüm sahte ilahları reddeder ve sadece Allah’a ait bir bağlılığı yüksek sesle dile getirir.

Bu yöneliş, sadece bedenin değil; ruhun, kalbin, niyetin ve hatta hayallerin Allah’a tahsis edilmesidir. “Yalnızca Sana kulluk ederiz” demek, tüm iç bağları koparıp biricik Rabbe bağlanmaktır.


2. Kulluğun İkrar Anı: “Na‘budu”

“Na‘budu” kelimesi, ‘ibadet ederiz’ anlamına gelir. Fakat ibadet, sadece namaz, oruç, zekât gibi ritüeller değildir. İbadet, Allah’a karşı duyulan sonsuz sevginin ve mutlak saygının her hâle yansımasıdır. İnsan, en çok sevdiğine ve en güçlü gördüğüne boyun eğer. Bu yüzden ibadet, insanın kime boyun eğdiğini ortaya koyar.

Burada dikkat çekici olan, “na‘budu” fiilinin çoğul gelmesidir. “Sana ibadet ederim” değil, “ederiz.” Bu çoğul ifade, mü’minin cemaat bilincini, ümmet şuurunu ve toplu yönelişini gösterir. Kulluk, sadece bireysel bir yöneliş değil; ümmetin topyekûn Rabbine yönelmesidir. Aynı safta, aynı kıbleye yönelen kalplerin, Allah’ın huzurundaki mütevazı duruşudur bu.


3. Acziyetin İtirafı: “Ve iyyâke neste‘în”

Kulluk bir iddia değil, bir farkındalıktır. Kulluk, zayıflığı ve ihtiyaç içinde olmayı kabullenmektir. İşte bu yüzden kul, ibadetin ardından hemen dua eder: “Yalnız Senden yardım dileriz.”

Bu cümle, insanın kendi başına hiçbir şeyi tam yapamayacağını itiraf ettiği andır. En büyük âlim bile, bir kelimeyi anlamak için yardım diler. En sağlam kul bile, bir secde için güç ister. “Neste‘în” kelimesi, insanın benlik zindanından sıyrılıp ilahî yardıma sığınmasının tercümesidir.

Burada da “iyyâke” kelimesinin başa gelmesiyle yapılan vurgu, yardımın sadece Allah’tan isteneceğini bildirir. Kul, kulluk edebilmek için bile Allah’tan yardım diler. Ne büyük bir derinliktir bu! Kul, Rabbine şöyle der gibi olur:
“Ya Rabbi, Senin kapında kul olabilmek için bile yine Senin yardımına muhtacım!”


4. İhlas ve Tevekkülün Buluştuğu Ayet

Bu ayet, ihlasın (sadece Allah için yapmanın) ve tevekkülün (yalnızca Allah’a güvenmenin) birlikte zikredildiği müstesna bir ifadedir. Birinci kısımda ihlas vardır: “Yalnız Sana kulluk ederiz.”
İkinci kısımda ise tevekkül gizlidir: “Yalnız Senden yardım dileriz.”

Bu ikisi, bir mü’minin kalbindeki dengenin adıdır. Çünkü kul, kendisini her an Allah’a adar; ama bu adanmışlığın içinde kendisini yeterli görmez. Yardımı hep O’ndan bekler.


5. Kullukta Hürriyet:

İnsan, modern zamanlarda özgürlük adına Rabbinin sınırlarını terk etti. Ne var ki gerçek hürriyet, yalnız Allah’a kul olmakla mümkündür. Çünkü insan Allah’a kul olmayı reddettiğinde, başka şeylerin kölesi olur: paranın, insanların beğenisinin, nefsinin veya sistemlerin…

Oysa bu âyet, insanı zincirlerden kurtarır ve onu Rabbinin huzuruna yükseltir. Kul burada özgürlüğünü ilan eder: “Ben sadece Rabbime kulum. Başka hiçbir gücün önünde eğilmem. Onun yardımı dışında hiçbir yardım beni tamamlayamaz.”


Sonuç: Her Secdede Tekrarlanan Ahdimiz

“İyyâke na‘budu ve iyyâke neste‘în”, sadece bir dua cümlesi değil; bir kulluk andıdır. Her namazda, her rekâtta, her secdede bu âyetle söz veririz Rabbimize.
“Sana kulluk ederiz; ama bu kulluğu da yalnız Senin yardımınla başarırız.”

Bu ayet, mü’minin yönünü belirler. Hayatın her anında, her niyetinde ve her sınavında bu cümle yankılanmalıdır. Çünkü bu cümle, insanın acziyle Rabbin kudretini buluşturan bir miraç kapısıdır.

Ve ne güzeldir ki, bu kapı her namazda yeniden aralanır…
Her secdede yeniden fısıldanır:
“Yalnız Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir