Allah’ın (c.c.) her şeyi gördüğüne inanan bir kişinin davranışları nasıl olur?
Allah’ın (c.c.) her şeyi gördüğüne inanan bir kişinin davranışları, bu inancın doğurduğu sorumluluk bilinciyle şekillenir. Böyle bir kişi, her an Allah’ın (c.c.) kendisini gördüğünü ve her yaptığının bilincinde olduğunu bilir. Bu bilinç, onun davranışlarını olumlu yönde etkiler.
Allah’ın (c.c.) her şeyi gördüğüne inanan bir kişinin davranışları şu şekilde özetlenebilir:
- Adalete ve hakkaniyete önem verir. Her insan, ırk, cinsiyet, din, mezhep, sınıf, statü gibi herhangi bir ayrım gözetmeksizin eşit haklara sahiptir. Allah’ın (c.c.) her şeyi gördüğüne inanan bir kişi, bu eşitlik ilkesine bağlı kalır ve haksızlık yapmamaya özen gösterir.
- Dürüst ve güvenilirdir. Allah’ın (c.c.) her şeyi bildiğini ve bildiklerini gördüğünü bilen bir kişi, her zaman dürüst ve güvenilir davranır. Yalan söylemez, hile yapmaz ve başkalarına zarar verecek davranışlardan kaçınır.
- İyiliksever ve yardımseverdir. Allah’ın (c.c.) her şeyi gördüğünü ve her yaptığının bilincinde olan bir kişi, başkalarına yardım etmeye özen gösterir. Fakir, muhtaç ve yardıma muhtaç kişilere yardım eder.
- Sorumluluk sahibidir. Allah’ın (c.c.) her şeyi gördüğünü ve her yaptığının bilincinde olan bir kişi, sorumluluk sahibi davranır. Kendisine verilen görevleri yerine getirir ve verdiği sözleri tutar.
- Ahlaklı ve erdemli bir yaşam sürer. Allah’ın (c.c.) her şeyi gördüğünü ve her yaptığının bilincinde olan bir kişi, ahlaklı ve erdemli bir yaşam sürer. İyilik, doğruluk, adalet, yardımseverlik gibi erdemlere sahip olur.
Özetle, Allah’ın (c.c.) her şeyi gördüğüne inanan bir kişi, adaletli, dürüst, yardımsever, sorumlu, ahlaklı ve erdemli bir insan olur.
Allah’a inanan bir kişinin davranışları, bu inanca göre şekillenir ve kişinin yaşam tarzını etkiler. İşte böyle bir inanca sahip bir kişinin davranışlarının bazı temel özellikleri:
İyi Niyetli ve Adil Davranışlar: Allah’ın her şeyi gördüğüne inanan bir kişi, her türlü davranışının Allah tarafından gözlendiğine inanır. Bu nedenle dürüst, adil ve iyi niyetli olmaya daha fazla teşvik edilir. İnsanların haklarına saygı gösterme, adaleti koruma ve dürüstlüğü benimseme eğilimindedirler.
Vicdanın Önemi: İnananlar, vicdanlarını önemserler çünkü vicdanlarının Allah’ın buyruklarını ve ahlaki ilkeleri yansıttığına inanırlar. Bu nedenle vicdanlarını takip etmeye daha fazla özen gösterirler.
Yardımseverlik ve İyilik: İnananlar, Allah’ın kendilerine verdiği nimetlerin bilincindedirler ve bu nimetleri başkalarıyla paylaşma konusunda daha fazla istekli olabilirler. Yardımseverlik, iyilik yapma ve ihtiyaç sahiplerine yardım etme konularında daha duyarlı olurlar.
Sabır ve Tevekkül: Allah’a inanmak, hayatta karşılaşılan zorluklarla daha iyi başa çıkmak için sabır ve tevekkülü teşvik edebilir. İnananlar, zor durumlarla karşılaştıklarında sabırla beklemeyi ve Allah’ın planına güvenmeyi öğrenirler.
Ahlaki Değerler: İnananlar, ahlaki değerlere daha fazla bağlılık gösterebilirler. İyilik, merhamet, sevgi, saygı, bağışlama gibi değerler, bu inanca sahip kişilerin yaşamlarının önemli bir parçası haline gelir.
İbadet ve Dua: İnananlar, Allah’a ibadet etmeye ve dua etmeye daha fazla özen gösterirler. Bu, kişinin manevi bağlantısını güçlendirir ve inancını daha da pekiştirir.
İnsan Hakları ve Adalet: Allah’a inanan kişiler, insanların temel haklarına saygı gösterme ve adaleti savunma konularında daha hassas olabilirler. İslam, adaletin önemini vurgulayan bir din olduğu için, inananlar adaletin korunmasına daha fazla katkıda bulunma eğilimindedirler.
Özetle, Allah’a inanan bir kişi, bu inancının etkisi altında yaşar ve davranışlarını dini öğretiler ve ahlaki değerler çerçevesinde şekillendirir. İnancın türüne ve kişinin yaşam tarzına bağlı olarak, bu davranışlar farklılık gösterebilir, ancak genel olarak iyilik, dürüstlük, adalet ve sevgi gibi ahlaki değerlere önem verilir.
İslam dinine göre Allah (c.c.) her şeyi görür. Ancak O’nun görmesi bizim görmemiz gibi değildir. Çünkü bizim bir şeyi görmemiz için önce sağlam bir gözümüzün olması gerekir. Bunun yanında, görebileceğimiz bir varlığın olması ve aynı zamanda aydınlık bir
ortamın bulunması şarttır. Eğer gözümüzde bir sıkıntı olursa veya aydınlık bir ortam olmazsa biz nesneleri göremeyiz. Ayrıca bir varlığı görebilmemiz için bu varlığın hem maddesinin bulunması hem de o varlığın görülebilir mesafede olması lazımdır. Örneğin çok uzakta olan, karanlıkta bulunan veya virüs gibi çok küçük olan varlıkları göremeyiz. Yine maddi olmayan bir şeyi de göremeyiz. Çünkü bu varlıklar madde olmadıkları için gözle görülemezler. Hâlbuki Allah (c.c.), bizim gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi en mükemmel biçimde görür.