İDRİS GÖKALP

Anne Yaramazlık Ne Demek?

Anne Yaramazlık Ne Demek?

 

Geçtiğimiz günlerde Ankara’da anaokulu öğretmenleri için düzenlediğimiz bir eğitimde, tahtaya “PATAROS” kelimesini yazdım. Dedim ki: “Kimse bu eğitim esnasında patarosluk yapmasın.” Herkes şaşkın gözlerle bana baktı. Biliyordum ki, eğitime katılan öğretmenlerin hiçbiri ‘pataros’ kelimesinin anlamını bilmiyordu. Şu anda bu yazıyı okumakta olan siz de bu kelimeyi sanırım ilk defa duydunuz. Sizin gibi öğretmenlere de kelimenin anlamını söylemedim. Ancak eğitim esnasında patarosluk yapan olursa onu “Patarosluk yapmayın lütfen!” diye uyaracağımı belirttim.

Eğitim ilerledikçe telefonla konuşan, sessizce hayale dalan, önündeki deftere not karalayan ve birisi söz alıp konuşurken arkadaşı ile kendi arasında konuşan dört öğretmeni “Patarosluk yapmayın lütfen!” diyerek seslice uyardım. Eğitimin ilerleyen bölümlerinde “Gözlemlediğiniz kadarıyla sizce patarosluk nedir?” diye sordum. Herkes bir an için durdu ve düşünmeye başladı. Acaba dört farklı durumda uyarıda bulunduğum eylemlerin ortak noktası neydi? Kimisi saygısızlık dedi, kimisi de dikkatsizlik. İlgisizlik diyen de oldu, tembellik diyen de. Ancak hiç birisi doğru tahminde bulunamadı.Açıkçası, ben de pataros kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorum. Böyle bir kelime Türkçe sözlükte yok. Sadece mitolojide bir isme karşılık geldiğini biliyorum. Şimdi size sormak istiyorum, anlamını bilmediğiniz bir kelime ile ilgili size bir uyarı yapılsa ne yaparsınız, ne hissedersiniz? Benim uyarıda bulunduğum öğretmenlerin çoğu neye uyarıda bulunduğumu anlamamıştı. Bir şey yapmamaları gerektiğini biliyorlardı ama ne yapmamaları gerektiğini bilmiyorlardı.

Gelelim çocukların dünyasına. Birçoğumuz çocukları uyarırken ne deriz: Yaramazlık yapma. İşte çocuklar bu kelimeyi ilk duyduklarında hiçbir şey anlamazlar. “Yaptıklarımdan birisi yanlış ama hangisi? Annem/babam bir şey yapma dedi ama ben ne yapmayacağımı anlamadım.” diye düşünürler. Zamanla zihinlerinde yaramazlık kelimesine bir anlam atfederler. Örneğin annesi ona duvarları boyarken “Yaramazlık yapma!” dediyse, yaramazlık yapmayı ‘boya yapmak’ olarak kodlarlar. Sonra boya yapmaktan çekinebilirler. Çünkü annesi ona boya yaparken yaramazlık yapma demiştir. Bir gün çocuk, odasında seslice oynarken yine aynı komutu duyar. Şaşırır. Ne yapmayacağına karar veremez. “İyi de ben duvarları boyamıyorum ki!” diye düşünür. Sonra yaramazlığın tanımını biraz daha genişletir. Yaramazlığı boya yapmak ve odada zıplamak olarak kaydeder. Bir durumun hangi durumda yaramazlık olduğunu, hangi durumda yaramazlık olmadığını anlamak ise çocuk için diğer bir zorlu süreçtir. “Neden duvarları boyamak yaramazlıkken defteri boyamak yaramazlık değildir?”, “Okulda seslice oynamak yaramazlık değilken evde neden yaramazlıktır?” soruları çocuklar için cevaplanması gereken diğer sorulardır. 

Bir anneden duymuştum, bir gün çocuğu kendisine “Anne yaramazlık ne demek?” diye sormuş. Anne tıkanıp kalmış, ne diyeceğini şaşırmış. Gerçekten de bir an düşünelim. Ne demek yaramazlık?

“Şımarma!”, “Uslu dur!”, “Akıllı ol!” gibi komutlar soyut kelimelerden oluşur. Biz yetişkinlerin bile tarifinde aciz kaldığımız kelimeleri, komut olarak çocuklara söylediğimizde onların kafasını karıştırmaktan başka bir iş yapmamış oluruz. “Uslu dur” komutunu alan bir çocuk ne yapacağını bilemez ki. Şımarmak ne demektir acaba? Anlamadığı soyut bir komutu yerine getiremeyen çocuk, bu seferde yerine getirmediği için suçlanır: Seni terbiyesiz, saygısız! Saygıyı da anlamaz çocuk, terbiyeyi de.

Sanırım yetişkinler olarak çocuklarla olan konuşmalarımızda biraz daha onların dünyasına inmemiz gerekiyor. Soyut düşünme yeteneğini ancak 10’lu yaşlarda kazanabilecek olan çocuklara, soyut komutlar vermek ve sonrasında onlardan bunu yerine getirmelerini beklemek onlara büyük haksızlık oluyor.

“Akıllı dur!” demek yerine “Odanda sessizce oyna.” demek, “Yaramazlık yapma!” demek yerine “Çekyattan in ve yere otur.” demek çocuklar için daha anlaşılır komutlardır. Siz siz olun, çocuklarla olan iletişiminizde patarosluk yapmayın ve olabildiğince somut davranın.

Mehmet Teber

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir