A‘râf Suresi 179. Ayetin Derinlikli Tefsiri

A‘râf Suresi 179. Ayetin Derinlikli Tefsiri: Kalbin Gözleri, Gözün Kalbi ve Cehennemlik Gaflet

Kur’ân-ı Kerîm’in en sarsıcı, en düşündürücü ve en uyarıcı ayetlerinden biri olan A‘râf Suresi’nin 179. ayeti, insanın hakikati algılama melekeleri olan akıl, göz ve kulak gibi nimetleri nasıl inkâr aracı hâline getirdiğini ortaya koyar. Bu ayet, sadece bir tehdit değil; aynı zamanda bir insanlık muhasebesidir. Bir çağrıdır. Kalpleri mühürlü, gözleri perdeli, kulakları tıkalı olanlara bir feryattır. Ve insanı hayvandan da aşağı bir seviyeye düşüren o nihai gafletin portresidir.


I. Ayetin Lafzi Tahlili ve Meâl Mukayesesi

وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِنَ ٱلْجِنِّ وَٱلْإِنسِ
“Andolsun ki, cehennem için cinlerden ve insanlardan birçok kimseyi yarattık.”

Bu ifade, Kur’an’daki en dikkat çekici ibarelerden biridir. “ذَرَأْنَا” fiili, yaratma ve çoğaltma anlamına gelir. Buradaki “لِجَهَنَّمَ” (cehennem için) ifadesi ise yaratılışın nihai akıbetini bildirir; yani yaratılmalarının sonucu, tercihlerinin ve davranışlarının onları cehenneme götürmesi olacaktır. Bu, cebrî bir kaderin değil, kulun hür iradesiyle yaptığı tercihin sonuçlarının bir beyanıdır. Nitekim bu kişiler kalpleri, gözleri ve kulakları olduğu halde onları hakkı kavramakta kullanmamışlardır. Ayet bir yaratılış hikmeti değil, bir sonuç bildirir: “Öyle yaşadılar ki, sonunda cehennemlik oldular.”


II. Kalp – Göz – Kulak Üçgeni: Hakikate Giden Yol

لَهُمْ قُلُوبٌ لَّا يَفْقَهُونَ بِهَا
“Onların kalpleri vardır ama onlarla anlamazlar.”

Burada kastedilen kalp, sadece biyolojik bir organ değil, Kur’ânî anlamda idrak ve marifetin merkezidir. “Fehm”, yani “anlamak”, Kur’an’da kalbin bir işlevi olarak zikredilir. Demek ki akıl sadece beyinde değil; kalpteki bir nûr ile birleştiğinde anlam olur. Kalbiyle anlamayan insan, sadece bir bilgiyi işleyen varlık değil; haktan yüz çevirmiş bir nefsin temsilidir.

وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لَّا يُبْصِرُونَ بِهَا
“Gözleri vardır ama onlarla görmezler.”

Bu, fiziki körlük değil; basiret körlüğüdür. Göz görmek için vardır, ama hakikati görmek basiretle mümkündür. Allah’ın kudretini, birliğini, hikmetini gösteren sayısız ayet (delil) evrende mevcuttur: bir kar tanesinde, bir bebeğin gülümsemesinde, bir yıldızın sükûtunda. Ancak göz bunları “görmezden” geldiğinde, işlevini yitirir. İşte burada gözün gözlüğü değil, gönlün perdesi önemlidir.

وَلَهُمْ آذَانٌ لَّا يَسْمَعُونَ بِهَا
“Kulakları vardır ama onlarla işitmezler.”

İşitmekten maksat yalnızca ses duymak değildir. Buradaki “işitmemek”, hakikatin mesajına kulağını kapatmaktır. Peygamberlerin çağrısını, Kur’an’ın tilavetini, hakkın fısıltısını duymamaktır. Zira bir insan hakkı duymuyorsa, zilleti duyacaktır. Allah’ın kelâmına sağır kalanlar, nefsin ve şeytanın fısıltılarına açık hâle gelirler.


III. Hayvanlardan Daha Aşağı Olmak Ne Demektir?

أُو۟لَـٰٓئِكَ كَٱلْأَنْعَـٰمِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ
“İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapkındırlar.”

Hayvanlar, içgüdüleriyle yaşar; doğruyu ve yanlışı ayırt edemezler. Ne Rablerini tanırlar, ne de bir ahiret endişesi taşırlar. Onlar yaratılış gayelerine uygun yaşarlar. Ama insan; akıl, irade ve sorumlulukla donatılmıştır. Eğer bu meziyetleri kullanmazsa, kendisini hayvandan daha aşağı bir seviyeye indirger. Çünkü hayvanların mazereti vardır; ama insanın yoktur.

Bu benzetme, bir aşağılamadan ziyade sarsıcı bir ikazdır. “Aklını kullanmayan, basiretini açmayan, vahye kulağını kapatan insan; sadece gaflette değil, aynı zamanda ilâhî takdire karşı isyandadır.”


IV. Gafletin Anatomisi: Hakikatten Uzaklaşmanın Son Hâli

أُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلْغَـٰفِلُونَ
“İşte asıl gafiller onlardır.”

Gaflet, sadece unutmak değildir. Gaflet, hakikatin apaçık ortada olduğu hâlde ona kör kalmaktır. Kalbi hissizleştiren, kulağı sağırlaştıran, gözleri karartan bir perdedir gaflet. Gafletin temelinde kibir, hevâ, alışkanlık ve dünya hırsı yatar. Gafletin panzehiri ise tefekkür, zikir ve kalp muhasebesidir. Nitekim Kur’an sık sık “düşünmez misiniz?”, “ibret almaz mısınız?”, “akletmez misiniz?” diye insanı uyarır.


V. Ayetin Bugüne Mesajı: Modern Gafletin Fotoğrafı

Bu ayet yalnızca putperest cahiliye toplumlarına değil; bugünün “teknolojik cahiliyyesine” de hitap eder. Bugün de insanların büyük çoğunluğu aklını sadece mesleğine, gözünü sadece ekrana, kulağını sadece müziğe açmıştır. Kalpleri duyarsızlaşmış, gözleri perdelenmiş, kulakları hakikate sağır hâle gelmiştir. Kalabalıklar içinde boğulan, ama hakikate karşı tek başına kalan insanlık; cehennemlik gafletin eşiğinde durmaktadır.


VI. Tefsir Geleneğinde Ayetin Yorumları

  • Fahreddin er-Râzî, bu ayetin aklın doğru kullanılmamasının, insanı nasıl helâke sürüklediğini anlatan bir ayet olduğunu söyler. O’na göre bu, Allah’ın “hüccet” kurduğu ayetlerden biridir.

  • İbn Kesîr, bu ayetin bir uyarı olduğunu ve insanların cehennem için yaratılmadığını, ancak amelleriyle oraya sürüklendiklerini vurgular.

  • İmam Mâturîdî, bu ayeti Allah’ın adaleti bağlamında değerlendirir: İnsan, iradesiyle sapıklığı seçtiğinde, ilâhî sonuç da onun lehine değil aleyhine tecelli eder.


VII. Sonuç: Kalbin Gözünü Açmak

A‘râf Suresi 179. ayet, insanı kendisiyle yüzleştiren bir ayettir. Hakikati görmek için göz, işitmek için kulak, anlamak için kalp verilmiştir. Eğer bunları kullanmazsak; sadece gaflete düşmüş olmayız, aynı zamanda yaratılış amacımızı inkâr etmiş oluruz.

Hayvanlar gibi yaşamak kolaydır. Ama insan olmak, her gün yeniden doğmayı; her sabah gözleri, kulakları ve kalbi hakikate açmayı gerektirir.

İnsanı hayvandan ayıran aklıdır; ama aklını kullananlar ancak hidayet bulur.

İnsanı meleklerden üstün kılan kalbidir; ama o kalbi marifetle buluşturanlar kurtuluşa erer.

İnsanı cehennemden uzak tutan kulağıdır; ama o kulak, Hakk’ın sesine açıksa eğer…

“Gafletin gölgesi uzundur, ama tövbenin nuru daha güçlüdür.”
O hâlde; kalbimizi açalım. Gözümüzü hakikate çevirelim. Kulaklarımızı Allah’ın kelâmına verelim. Yoksa hayvandan da aşağı olmaktan Allah’a sığınırız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir