Ayağı cennette, başı cehennemde: Hurma
Tepesinin güneşten ve köklerinin sudan ayrılmaması gereken, bundan dolayı da “ayağı cennette, başı cehennemde” şeklinde tabir edilen hurma dekoratif yapraklıdır. Gelişimi, “gummar” adı verilen ağacın tepe kısmında gerçekleşir, söz konusu kısım zarar gördüğü takdirde ağaç meyve vermez.
Rivâyete bakılırsa, Allah insanı yaratmak istediği zaman meleklerine onu yaratacağı toprağı bir eleğin içerisine koymalarını emretmişti. Toprak bu eleğe konularak iyice elendi. Elenmiş toprağın ince olan kısmından Hz. Âdem, geri kalan kısmından ise hurma yaratıldı. Dilimize Farsçadan “hurma” şeklinde geçen meyvenin ağacının isminin Arapçadaki karşılığı olan “nahle”nin “elekte kalmış kısım” anlamına gelmesi (meyveye Arap dilinde “temr” denilmektedir) de bu durumla ilgilidir.
‘İnsanın halası’
Bu yaratılış ortaklığından dolayı insan ile hurma akraba olarak görülmüş, hatta Peygamber Efendimize izafe edilen bir hadis-i şerifte “hurmanın, insanın halası” olduğuna işaret edilmiştir. Öte yandan başta erkeklik ve dişilik özellikleri ile çoğalma biçimleri olmak üzere insan ile hurma arasında birçok benzerlik olduğunu da belirtelim. Başta 16. yüzyılda yaşayan İmam Rabbânî olmak üzere birçok İslâm âlimi Peygamber Efendimizin hurmaya ilişkin sözlerinden ve söz konusu benzerliklerden hareketle hurmanın faziletleri ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuşlardır.
Kökeni Sümerlerde…
Tarihî süreç içerisinde insan eliyle kültürü yapılan en eski tarımsal ürünler arasında yer alan hurmanın ilk olarak ne zaman görünür olduğuna ilişkin kesin bir veri olmamakla birlikte MÖ 4000’li yıllarda Sümerler tarafından yetiştirildiği tahmin edilmektedir. Aynı şekilde Asurlular ve Keldânîler tarafından da bilinen hurma, özellikle tarihöncesi dönemlerde İspanya ve Portekiz coğrafyasında da görülmüştür. “Funu” ve “emet” gibi isimlerle anıldığı eski Mısır coğrafyasında gündelik hayat açısından önemli olduğu tespit edilen hurmanın birçok hastalık için şifa olarak görüldüğü, ağacının dallarının ise örneğin çatıları örtmek için bir çeşit inşaat malzemesi olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Döneme ait mezarlarda hurma dalları ve hurma çekirdekleri bulunmuştur. Antik dönemlerde şarap yapımında da kullanılan hurma, tarihin her döneminde özellikle de Ortadoğu’da pirinç ve buğday kadar kıymetli olmuştur. Yahudilerin yedi cennet meyvesinden biri olduğuna inandıkları hurmanın yaprağı, Hıristiyanlar açısından şehitlerin ruhunu simgelemektedir.
Kur’an’da 23 kez anılıyor
Kutsal Kitabımızda 23 kez zikredilen hurmanın İslâm kültürü açısından önemi ayrıca önemlidir. Bugün İslâm ve Müslümanlar ile âdeta özdeşleşmiş durumda olan bu meyvenin neredeyse dinî diyebileceğimiz bir anlamı vardır. Siyer ve hadis kültürümüzde hurmanın hem toplumsal yaşamdaki konumunu hem de kendisine atfedilen önemli ortaya koyan sayısız örnek bulmak mümkündür. Burada ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Meryem’e Allah tarafından hamileliği esnasında yanında bulunan ağacın dallarını sallamasının vahyedilmesi suretiyle ikram edilen sağlıklı ve lezzetli meyvenin hurma olduğuna ilişkin değerlendirmeler bulunduğunu da not edelim. Nitekim hurmanın kadınların hamilelik süreçlerinde tüketmeleri tavsiye edilen besinlerin başında gelmesinin sağlık açısından olduğu kadar kültürel olarak da önemli oluşunun bu durumla irtibatı olmalıdır.
Palmiyegiller familyasına mensup olan hurmanın tropikal, ılıman ve çöl ikliminin görüldüğü yerlerde yetişen bir palmiye türü olduğunu belirtelim. Yüzlerce çeşidi ve aşağı yukarı 200 yıl yaşayabilme durumu vardır. Çekirdekten yetiştirilebilir olmasının yanında kendi gövdesinden çıkarılarak ana gövdenin yanına dikilen filizlerden elde edilen ağaçların daha sağlıklı olduğu bilinmektedir. Kalın ve dik bir gövdeye sahip olan, ekilip yetiştirilmesi ortalama 8-10 yılı bulan ve meyve vermesi 4-5 yaşlarında gerçekleşen hurmanın ağacı 25 metreye kadar büyüyebilmektedir. Tepesinin güneşten ve köklerinin sudan ayrılmaması gereken, bundan dolayı da “ayağı cennette, başı cehennemde” şeklinde tabir edilen hurma dekoratif yapraklıdır.
Hurma sıcak havayı ve güneşi çok sevmekte, soğuk havalardan hoşlanmamaktadır. Gelişimi, “gummar” adı verilen ağacın tepe kısmında gerçekleşmekte, söz konusu kısım zarar gördüğü takdirde ağaç meyve vermemektedir. Meyve verebilmesi için döllenme süreçlerinin insan elliyle takip edilmesi gereken hurma ağacının ortalama 40 ila 100 kilogram arası olan meyveleri salkım şeklindedir. Kolayca bozulmaması özellikle çöl şartlarında hurmayı eşsiz bir kıymete kavuşturmuştur. Ülkemizde Akdeniz ikliminin görüldüğü bölgelerde belli ölçüde yetişme potansiyeli bulunan hurma, pek çok çeşit yemeğinin de yapıldığı Arap Yarımadası ile Kuzey Afrika ülkelerinin tarımsal üretiminin belkemiğini meydana getirmektedir.
MS 1. yüzyılda yaşayan antik yazar Plinius tarafından göğüs ağrıları ile soğuk algınlığının tedavisinde kullanıldığına işaret edilen ve başka yazarlar tarafından da birçok rahatsızlığa iyi geldiği belirtilen hurmanın insan sağlığı açısından son derece faydalı olduğu yapılan araştırmalar tarafından ortaya konulmuştur. İçeriğinin yaklaşık % 80’lik bir bölümünün şekerden (glikoz, früktoz ve sukroz temelli karbonhidrat) oluşmakta, buna karşılık en sağlıklı enerji kaynakları arasında olduğunu bildiğimiz hurmanın muhtevasında A, B, C ve K vitaminleri ile lif, kül, protein, potasyum, fosfor, bor, kobalt, demir, bakır, flor, magnezyum, kalsiyum, fosfat, mangan, selenyum ve çinko gibi maddeler bulunmaktadır. Yine içerisinde az miktarda yağa rastlandığı da kayıt altına alınmıştır. Bununla birlikte içerisinde hiç kolesterol bulunmadığını da vurgulayalım. Bu bahiste belirtilmelidir ki, meyvenin içeriği türüne, yetişme süreçlerine, yetişme tarzına ve özellikle de gelişim aşamalarına göre kuşkusuz doğal olarak farklılıklar arz etmektedir.
Kilo verdiriyor
100 gramında ortalama 270 dolaylarında kalori bulunan ve bundan dolayı da kontrollü bir şekilde tüketilmesi tavsiye edilen hurma, içeriğindeki yoğun lif yükü (100 gramında 7 grama yakın lif vardır) nedeniyle midede uzun süre kalan ve sindirim sürecini yavaşlatan bir besindir. Bu bakımdan özellikle kan şekerini düzene sokmasıyla da bağlantılı bir şekilde tokluk hissi vererek gündelik beslenme rejimi sırasında daha az besin tüketilmesine katkı sağlamaktadır. Sağladığı tokluk hissine ilave olarak içeriğindeki potasyum ve demir gibi metabolizmayı hızlandıran maddeler sayesinde kilo verme sürecine de güçlü bir destek sunabilmektedir. İlaveten sindirim sistemini düzene sokması nedeniyle hemoroid, kolon kanseri ve kolit türü bağırsak rahatsızlıklarına karşı etkili olduğu da belirtilmelidir.
Güçlü bir antioksidan olması münasebetiyle kalbi zararlı bakterilere karşı koruyarak damar tıkanıklığı riskini azaltan, kan hücrelerindeki hemoglobin sentezini ve kırmızı kan hücrelerini arttırarak kansızlık ile mücadele eden, tansiyonu dengeleyip kalp ritmini düzene sokan, yanı sıra damarları tıkama riski olan maddelerin vücuttan atılmasını temin eden kalp dostu hurmanın cilt sağlığı üzerindeki etkisi de önemlidir. Hem yaraları iyileştirmekte, hem de cildi genç ve diri tutmaktadır. Ayrıca kemik sağlığı açısından da son derece faydalıdır. Kemiklerin güçlenmesinde etkili olup kemik yumuşaması ve kemik erimesi gibi rahatsızlıklar ile savaşmaktadır. Vücudu zararlı bakteri ve mikroplardan arındırmakta, enfeksiyon riskini azaltmakta, karaciğer sağlığını korumakta ve bağışıklık sistemini tahkim etmektedir. Ayrıca sinir sistemini de güçlendirdiği ve buna bağlı olarak stres tabanlı rahatsızlıkların, özellikle de melankoli, uykusuzluk ve depresyonun tedavisinde önemli olduğu unutulmamalıdır. Öte yandan hurmanın hafıza üzerindeki olumlu etkileri de ortaya konulmuştur ve özellikle çocuklar ile yaşlılarda hurma tüketiminin hem hafızayı kuvvetlendirdiği hem de hafıza kaybı gibi durumlar ile mücadele ettiği bilinmektedir.
Hamileler için şifa
Göz sağlığı açısından da yararlı olan hurmanın, içeriğindeki beta karoten sayesinde gece körlüğü riskini düşürdüğünü, katarakt oluşumunu geciktirdiğini ve görme duyusunu keskinleştirdiğini ifade edelim. Bütün bunlara ilave olarak özellikle de hamile kadınların hurma tüketmesinin hem kendileri hem de bebekleri için son derece faydalı olduğunu belirtelim. Ayrıca içeriğindeki folik asit dolayısıyla anne karnındaki bebeğin gelişimine olumlu katkılar sağlayan hurmanın ayrıca rahim açıklığını arttırarak doğum sürecini kısaltıp kolaylaştırdığını da kaydedelim.
Son olarak, kuşkusuz içeriğindeki şeker yükü nedeniyle diyabet hastalarının hurma tüketimini son derece kontrollü bir biçimde gerçekleştirmeleri gerektiği uyarını yapmadan da geçmeyelim.
Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut / Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü