İDRİS GÖKALP

Bakara Suresi 16. Ayetin Tefsiri

Bakara Suresi 16. Ayetin Tefsiri

Ayetin Metni:

“Ulâikellezîneşteravuddalâlete bilhüdâ, fe mâ rebihet ticâratuhum ve mâ kânû muhtedîn.”

Meali:

“İşte onlar, hidayet karşılığında sapıklığı satın almışlardır; fakat bu ticaretleri onlara kâr sağlamadı ve doğru yolu da bulamadılar.”

Tefsir:

1. “Ulâikellezîneşteravuddalâlete bilhüdâ” (İşte onlar, hidayet karşılığında sapıklığı satın almışlardır):

Bu ifade, münafıkların ruh hallerini ve yaptıkları hatayı simgeler. “Şterav” kelimesi, satın almak veya değiş tokuş yapmak anlamına gelir. Münafıklar, Allah’ın hidayetini (doğru yolu) kabul etmek yerine, onu sapıklıkla (dalalet) değiştirmişlerdir. Bu, en büyük hatalardan biri olarak değerlendirilir; çünkü Allah’ın rehberliği ve doğru yol, insanın kurtuluşuna ve ebedi saadetine götüren yoldur, ancak münafıklar bunu bırakmış ve sapıklık içinde kalmayı tercih etmişlerdir.

  • Hidayet ve Dalalet: Hidayet, Allah’ın gösterdiği doğru yol, İslam’ın ilkeleri ve emirleri anlamına gelir. Dalalet ise, bu yoldan sapmak, sapıklık ve hakikatten uzaklaşmak anlamına gelir. Münafıklar, bilerek ve isteyerek doğru yolu bırakmış ve sapıklık yoluna sapmışlardır. Bu, onların bilinçli bir tercihidir ve bu tercih, onları dünya ve ahirette hüsrana uğratacaktır.

2. “Fe mâ rebihet ticâratuhum” (Fakat bu ticaretleri onlara kâr sağlamadı):

Bu kısım, münafıkların yaptığı bu değiş tokuşun, yani hidayeti sapıklıkla değiştirmenin, onlara hiçbir kâr sağlamadığını belirtir. Buradaki “ticaret”, onların hidayeti bırakıp sapıklığı tercih etmeleri anlamında kullanılmıştır. Bu ticaret, dünya hayatında geçici bir kazanç gibi görünse de, ahiret açısından büyük bir kayıptır.

  • Kârsız Ticaret: Münafıklar, hidayeti terk edip sapıklığı tercih ederken, bu tercihlerinin kendilerine bir fayda sağlayacağını zannetmişlerdir. Ancak bu tercih, sadece dünyada değil, ahirette de onları büyük bir zarara uğratmıştır. Bu ticaret, ahirette hiçbir kâr sağlamayan, aksine büyük bir zarar getiren bir alışveriştir.

3. “ve mâ kânû muhtedîn” (ve doğru yolu da bulamadılar):

Ayetin bu son kısmı, münafıkların yaptığı bu değiş tokuşun bir sonucu olarak, onların doğru yolu bulmaktan tamamen uzaklaştıklarını ifade eder. Münafıklar, hidayetten sapmış, Allah’ın rehberliğinden uzaklaşmış ve bu nedenle doğru yolu bulma şansını tamamen kaybetmişlerdir.

  • Doğru Yoldan Uzaklaşma: Münafıkların hidayeti bırakıp sapıklığı tercih etmeleri, onların doğru yoldan tamamen uzaklaşmalarına neden olmuştur. Bu, onların dünya ve ahiret hayatında büyük bir kayba uğramalarına yol açmıştır. Doğru yolu bulamamak, hem dünya hayatında hem de ahiret hayatında en büyük hüsrandır. Bu ayet, münafıkların bu korkunç duruma nasıl düştüklerini açıklamaktadır.

4. Ayetin Temel Mesajları:

  • Yanlış Tercih ve Büyük Hata: Bu ayet, münafıkların hidayeti bırakıp sapıklığı tercih etmelerini büyük bir hata olarak nitelendirir. Hidayet, insanın ebedi mutluluğunu sağlayacak olan doğru yoldur, ancak münafıklar bu yoldan saparak, büyük bir yanılgıya düşmüşlerdir.
  • Kârsız Ticaret: Münafıkların hidayeti sapıklıkla değiştirmeleri, onların ticaretini kârsız ve zararlı kılar. Onlar, bu dünyada geçici bir menfaat sağladıklarını zannetseler de, aslında ahiretlerini kaybetmişlerdir. Bu, onların en büyük kaybıdır.
  • Doğru Yolu Bulamamak: Münafıklar, yaptıkları bu tercih sonucunda doğru yolu bulamamışlardır. Bu, onların dünya ve ahiret hayatında büyük bir hüsrana uğramalarına neden olur. Doğru yolu bulamamak, onların ebedi kurtuluşunu engeller ve onları büyük bir azaba sürükler.

5. Bağlam ve Anlam:

Bakara Suresi’nin bu on altıncı ayeti, münafıkların hidayeti bırakıp sapıklığı tercih etmelerinin sonuçlarını açıklar. Önceki ayetlerde, münafıkların iki yüzlü ve alaycı davranışları ele alınmıştı; bu ayet ise onların yaptıkları yanlış tercihlerin ne kadar büyük bir hata olduğunu ve bu tercihlerin onları nasıl bir kayba uğrattığını vurgular. Münafıklar, hidayet karşılığında sapıklığı tercih etmişlerdir, bu tercih ise onların hem dünya hem de ahiret hayatını mahvetmiştir.

Sonuç:

Bakara Suresi 16. Ayeti, münafıkların hidayeti bırakıp sapıklığı tercih etmelerinin büyük bir hata olduğunu ve bu tercih sonucunda dünya ve ahirette büyük bir kayba uğradıklarını açıklar. Münafıklar, hidayeti sapıklıkla değiştirdiklerinde, aslında kârsız ve zararlı bir ticaret yapmışlardır. Bu ayet, müminlere, hidayete sımsıkı sarılmanın önemini ve doğru yoldan sapmanın ne kadar büyük bir tehlike olduğunu hatırlatır. Müminler, bu ayeti okurken, hidayetin ne kadar değerli olduğunu ve doğru yoldan sapmamak için Allah’a sığınmanın gerekliliğini anlarlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir