Şüphesiz ki Allah’ın kelamı, hidayetin en aydınlık yoludur. Kur’an, insanları doğruya ve hakikate yönlendiren, dünya ve ahiret saadetini kazanmalarına vesile olan ilahi bir rehberdir. Ancak tarih boyunca nice insanlar, Allah’ın çağrısını işittikleri hâlde gaflet perdesini aralayamamış, dünyaya ve onun süslerine aldanarak hakikatten uzak kalmışlardır.
Allah’a Gerçek Sevgi ile Bağlanmak
Bakara Suresi’nin 165. ayeti, Allah’a gerçek sevginin ne olması gerektiğini anlatan çarpıcı bir derstir. Rabbimiz, bazı insanların Allah’tan başka varlıklara O’nu sever gibi yöneldiğini, onlara bağlandığını ve onları ilah edindiklerini bildirir. Oysa müminlerin Allah’a olan sevgisi çok daha derin, çok daha güçlüdür. Allah’ı, her şeyin üzerinde sevmek imanî bir gerekliliktir. Zira insanı yaratan, ona hayat veren, onu nimetlerle kuşatan ve her an onu gözeten ancak Allah’tır.
Günümüzde insanlar farklı şekillerde Allah’tan başka varlıklara bağlanabiliyor. Kimi serveti, kimi makamı, kimi bir şahsı, kimi de nefsinin arzularını ilah edinerek hayatını bunlar uğruna şekillendiriyor. Oysa kalplerin tatmin bulacağı yegâne sevgi, Allah sevgisidir. Nitekim Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d, 13/28)
Dünya Hayatında Gaflet, Ahirette Pişmanlık Getirir
Bakara Suresi’nin 166. ayeti, dünya hayatında yanlış yolda olanların ahirette yaşayacağı büyük pişmanlığı anlatır. İnsanların dünyada körü körüne peşinden gittikleri liderler, ideolojiler, nefsî arzular, mal, mülk ve şöhret gibi dünyevi unsurlar, ahiret günü onlardan hızla uzaklaşacaktır. Kendi iradesini başkalarının peşinden sürükleyen kimseler, hesap günü kendisine rehber edindiği kişilerin ve değerlerin hiçbir fayda sağlamadığını görecektir.
Bir insan, dünyada Allah’ın yolundan saparak batıl bir inanca bağlanırsa, o inancın liderleri veya önderleri mahşer günü kendisinden kaçacaktır. Bu, ilahi bir adaletin tecellisidir. Zira dünyada birilerini putlaştıran ve hakikatten yüz çeviren herkes, aslında kendi iradesini Allah’a teslim etmek yerine beşeri güçlere teslim etmiştir.
İşte o dehşetli günde, insanlar gerçeği tüm açıklığıyla görecek ama iş işten geçmiş olacaktır. Allah Teâlâ, o gün sahte ilahlara ve batıl yollara uyan insanların feryadını şöyle bildiriyor:
Son Pişmanlık Fayda Vermez
Bakara Suresi’nin 167. ayeti, mahşer günü yaşanacak tarifsiz pişmanlığı gözler önüne serer. Ahirette insanlar, yanlış yolda olduklarını anladıklarında, dünyaya tekrar dönmeyi ve hatalarını telafi etmeyi isteyeceklerdir. Ancak o gün artık dönüş yoktur. Dünyada Allah’ın emirlerini hiçe sayan, yalnızca kendi heva ve heveslerinin peşinden gidenler için hiçbir kurtuluş ümidi kalmamıştır.
Bu ayet, insanın nefsini sorgulaması ve hayatını nasıl şekillendirdiğine dair ciddi bir tefekkürde bulunması gerektiğini gösterir. Allah’ın çizdiği sınırların dışına çıkıp, sahte ilahlara bağlanan herkes, mahşer günü büyük bir pişmanlık yaşayacaktır. Ancak bu pişmanlık, artık hiçbir fayda vermeyecektir. Nitekim Allah, onların bu hâlini şu şekilde açıklar:
“Keşke dünyaya bir daha dönsek de, onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsak!”
Bu ifade, aslında bir haykırıştır. Ancak bu haykırışa verilecek bir cevap yoktur. Çünkü dünyada insana sayısız fırsat verilmiş, hakikat apaçık beyan edilmiş ve tercihler tamamen insanın kendi iradesine bırakılmıştır.
Dünya Hayatında Allah’a Dönmek İçin Fırsat Varken Dönmek Gerekir
Ayette vurgulanan en önemli mesajlardan biri de, insanın gaflet uykusundan uyanıp, Allah’a yönelmesi gerektiğidir. Çünkü dünya, ahiretin tarlasıdır. Burada ne ekersek, ahirette onu biçeceğiz. Ölüm gelip çattığında ya da kıyamet koptuğunda, dönüş yolu tamamen kapanacaktır. O yüzden Rabbimiz bizi defalarca şu şekilde uyarır:
“Ey iman edenler! Allah’tan hakkıyla korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.” (Âl-i İmrân, 3/102)
İşte bu nedenle, geç olmadan Allah’ın dinine dönmek, O’nun yoluna sımsıkı sarılmak ve hayatımızı Kur’an’a göre şekillendirmek zorundayız. Son pişmanlığın fayda vermeyeceği o günde mahzun olanlardan değil, Allah’a kavuşmayı özleyenlerden olmak için bugünden gayret etmek gerekir.
Sonuç: Bugün Seçim Zamanı
Bu ayetler, insana çok büyük bir ders vermektedir: Bugün seçim zamanı! Allah’ı mı daha çok seveceğiz, yoksa dünyalık şeyleri mi? Hakikate mi yöneleceğiz, yoksa nefsimizin arzularına mı? Doğru yolu mu seçeceğiz, yoksa şeytanın peşinden mi gideceğiz?
Kur’an bize bu seçimde rehberlik eden en büyük kaynaktır. Onu rehber edinenler, Allah’a gerçek sevgiyle bağlananlar, mahşer günü pişmanlık değil, müjdeyle karşılanacaklardır. O gün, kurtuluşa erenler Allah’ın rızasını kazananlardır.
Öyleyse biz de geç olmadan Allah’a dönelim, Kur’an’a sarılalım ve son pişmanlık fayda etmeden önce tevbe edip Allah’ın rızasına nail olalım. Çünkü gerçek mutluluk, ancak O’na yönelmekle mümkündür.