Bakara Suresi 32. Ayetinin Tefsiri: Meleklerin Teslimiyeti ve İlim Üstünlüğü
Ayetin Arapça Metni ve Türkçe Meali
Arapça Metin:
قَالُوا سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَا إِلَّا مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Türkçe Meali:
Melekler: “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin.” dediler.
Giriş
Bu ayet, Bakara Suresi’nin Hz. Âdem’in yaratılışı ve Allah’ın meleklerle olan hitaplarının anlatıldığı bölümünde yer alır. Meleklerin bu sözü, onların Allah’a olan teslimiyetlerini, bilgi konusundaki sınırlılıklarını kabul edişlerini ve Allah’ın mutlak ilmini ve hikmetini tasdiklerini ifade eder. Ayet, ilmin kaynağını, Allah’ın her şeyi hikmetle yarattığını ve kullarına uygun gördüğü ölçüde bilgi verdiğini derin bir anlamla yansıtır.
1. Meleklerin Teslimiyeti ve “Sübhânek” Sözü
Ayetin başlangıcındaki “Sübhânek” ifadesi, Allah’ın her türlü eksiklikten münezzeh olduğunu dile getirir. Melekler bu sözleriyle, Allah’ın mutlak yüceliğini ve kendi kulluk sınırlarını itiraf etmişlerdir.
- Tesbih: Meleklerin bu tesbihi, onların Allah’a duydukları derin saygıyı ve itaatkârlığı gösterir. İbn Kesir, bu tesbihin, meleklerin kendilerinin hiçbir hata yapmadığını değil, Allah’ın mutlak kemal sıfatlarını yücelttiklerini ifade ettiğini belirtir.
- İtiraf ve Tövbe: Melekler, Hz. Âdem’in yaratılışı karşısında Allah’ın hikmetini tam anlayamamalarını bir eksiklik olarak görmüş ve bu durumlarını itiraf etmişlerdir. Bu, onların teslimiyet ve tevazu örneğidir.
2. “Bize Öğrettiklerinden Başka Bizim Hiçbir Bilgimiz Yoktur”
Melekler, kendi bilgilerini Allah’ın kendilerine öğrettikleriyle sınırlı gördüklerini beyan etmişlerdir. Bu ifade, ilmin mutlak kaynağının Allah olduğunu ve hiçbir varlığın Allah’ın ilminden bağımsız bir bilgiye sahip olamayacağını vurgular.
- İlim ve İnsanın Üstünlüğü: Bu ayette dolaylı olarak insanın öğrenme kabiliyeti, yani “ilim tahsili” üstünlüğü vurgulanmıştır. Allah, Hz. Âdem’e isimleri öğretmiş ve meleklere bu bilgileri bilip bilmediklerini sormuştur. Meleklerin bilgiyi bilmemeleri, insanın Allah’tan öğrendiği bilgilerle diğer varlıklardan ayrıldığını göstermektedir.
Fahreddin Râzî’nin Yorumu: Allah’ın Hz. Âdem’e isimleri öğretmesi, insanın öğrenme kapasitesine işaret eder. Melekler ise sadece Allah’ın kendilerine bildirdiği sınırlar içinde bilgi sahibidir. Bu, insanın yaratılışındaki bilgi potansiyelini ortaya koyar.
3. Allah’ın İlim ve Hikmet Sıfatları
Ayetin sonunda Allah, “el-Alîm” ve “el-Hakîm” sıfatlarıyla anılmıştır. Bu sıfatlar, Allah’ın her şeyi eksiksiz bildiğini ve tüm yaratışında hikmet bulunduğunu ifade eder.
- El-Alîm (Her Şeyi Bilen): Allah’ın ilmi sınırsızdır. İnsan, melek ya da başka bir varlık ancak Allah’ın uygun gördüğü ölçüde bilgi sahibi olabilir.
- El-Hakîm (Hikmet Sahibi): Allah’ın her işi ve emri, mutlaka bir hikmete dayanır. Melekler, başlangıçta Hz. Âdem’in yaratılma hikmetini tam kavrayamamışlardır. Ancak Allah’ın açıklamasıyla hikmetini idrak etmişlerdir.
Beyzâvî’nin Yorumu: Allah’ın hikmeti, her varlığı yerli yerince yaratması ve her şeyde insanın faydasına uygun bir düzen kurmasıdır. Bu hikmet, Allah’ın insanı halife olarak seçme kararında da görülür.
4. Ayetin İnsan Hayatına Mesajları
- Tevazu ve Teslimiyet: İnsan, sahip olduğu bilgi ve yeteneklerin kaynağının Allah olduğunu bilerek tevazu göstermelidir. Bu, meleklerin teslimiyetiyle somutlaşmıştır.
- İlim Tahsili: İnsan, Allah’ın kendisine sunduğu öğrenme kabiliyetini en iyi şekilde değerlendirmelidir. Bu ayet, ilim öğrenmenin ve bilginin Allah’ın bir lütfu olduğunu hatırlatır.
- Allah’a Güven: İnsan, her konuda Allah’a teslim olmalı ve O’nun emirlerindeki hikmetin farkında olmalıdır. Bazen hikmetini anlamasa bile, Allah’ın her işinde bir hikmet bulunduğunu unutmamalıdır.
Sonuç
Bakara Suresi 32. ayeti, meleklerin teslimiyet ve itaatini, Allah’ın ilim ve hikmet sıfatlarının üstünlüğünü ve insanın öğrenme kabiliyetiyle diğer varlıklardan ayrıldığını derin bir şekilde anlatır. Allah, mutlak bilgi ve hikmet sahibidir; kullarına uygun gördüğü ölçüde bilgi verir. Bu ayet, insanın hem ilim öğrenme hem de tevazu içinde yaşama gerekliliğini vurgular. İlim yolunda ilerleyen bir insan, aynı zamanda Allah’ın hikmetini anlamaya bir adım daha yaklaşır ve bu yolda insanın Allah’a olan şükrü artar.