Ayetin Metni:
“İnne’l-lezîne keferû sevâun aleyhim e enzertahum em lem tunzirhum lâ yu’minûn.”
Meali:
“Şüphesiz inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; iman etmezler.”
Tefsir:
1. “İnne’l-lezîne keferû” (Şüphesiz inkâr edenler):
Bu ayetin başlangıcında, “keferû” kelimesi kullanılarak, Allah’ı ve O’nun peygamberini inkâr eden kimseler kastedilmektedir. “Küfr” kelimesi, “örten, gizleyen” anlamına gelir ve burada, Allah’ın ayetlerini ve peygamberinin mesajını örtbas eden, onu kabul etmeyen kimseleri ifade eder. Bu kişiler, hakikati bildikleri hâlde onu inkar ederler ve iman etmeyi reddederler.
- Küfrün Anlamı: Küfür, sadece Allah’ın varlığını inkâr etmek değil, aynı zamanda O’nun gönderdiği mesajları ve peygamberleri de inkâr etmeyi kapsar. Bu ayette bahsedilen kişiler, hakikatin üzerini örten, onu reddeden ve kendilerini doğru yola çağıran mesajlara karşı kalplerini kapatan kimselerdir.
2. “Sevâun aleyhim e enzertahum em lem tunzirhum” (Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir):
Bu ifade, inkarcıların durumunun Allah katında ne kadar katı olduğunu gösterir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu kimseleri hakka davet edip uyarsa da, uyarmasa da onların iman etmeyeceği belirtilir. Burada, uyarıların bu kişiler üzerinde etkili olmayacağına vurgu yapılmaktadır.
- Kalplerin Mühürlenmesi: Bu ayet, inkarcıların kalplerinin mühürlendiğini ve artık hidayete açık olmadığını ifade eder. Onlar, kendilerini Allah’ın hidayetinden mahrum bırakarak, O’nun mesajlarını dinlemeyi reddetmişlerdir. Bu, Allah’ın adaleti gereği, inkarcıların kendi tercihleriyle doğru yolu bulmayı reddetmeleri sonucunda gerçekleşen bir durumdur.
3. “Lâ yu’minûn” (İman etmezler):
Bu son ifade, inkarcıların iman etmeyeceklerini kesin bir dille ifade eder. Bu kişiler, peygamberin uyarılarına kulak vermezler ve bu yüzden Allah’ın hidayetini de kabul etmezler. Onların kalpleri, inkarları nedeniyle hidayete kapalıdır.
- İmanın Kabul Edilmeyişi: İman etmek, bir kişinin Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmesi ve O’nun peygamberlerine inanması anlamına gelir. Ancak, bu kişiler, inançlarını inkâr ederek, iman etmeyi reddederler. Bu ayet, inkarcıların iman etmeyeceklerini belirterek, onların kalplerinin mühürlenmiş olduğunu vurgular.
4. Ayetin Temel Mesajları:
- İnkarcıların Durumu: Bu ayet, inkarcıların durumu hakkında kesin bir bilgi verir. Onlar, hakikati kabul etmeyecek derecede katı bir inkâr içindedirler. Peygamberin onları uyarması ya da uyarmaması bir fark yaratmaz; çünkü onlar kalplerini ve zihinlerini hidayete kapatmışlardır.
- Allah’ın Adaleti: Ayet, Allah’ın adaletini ve O’nun hidayetinin sadece arayanlara ve ona kalbini açanlara nasip olduğunu gösterir. İnkarcılar, kendi tercihlerinden dolayı bu hidayetten mahrum kalmışlardır.
5. Bağlam ve Anlam:
Bakara Suresi’nin bu altıncı ayeti, inkarcıların durumu hakkında bilgi verir. Önceki ayetlerde, müminlerin özellikleri ve onların Allah’ın hidayetiyle doğru yolda oldukları anlatılırken, bu ayetle birlikte, inkarcıların kalplerinin mühürlenmiş olduğu ve onların hidayeti kabul etmeyeceği belirtilir. Bu durum, inkarcıların kendi seçimleriyle doğru yoldan sapmalarının bir sonucudur.
Sonuç:
Bakara Suresi 6. Ayeti, inkarcıların kalplerinin mühürlendiğini ve peygamberin uyarılarının bu kişiler üzerinde etkili olmadığını vurgular. Bu ayet, inkarcıların hakikate karşı kalplerini kapattıklarını ve bu yüzden hidayetten mahrum kaldıklarını açıklar. Allah’ın adaleti gereği, doğru yolu arayanlar hidayete ulaşırken, inkarcılar kendi tercihleriyle hidayetten uzaklaşırlar. Müminler, bu ayeti okurken, imanın ve Allah’ın hidayetini kabul etmenin ne kadar önemli olduğunu anlarlar ve imanlarını güçlendirmeye çalışırlar.