Bana Umudu Anlat
Umut, karanlık gecede parlayan yıldızdır; insanı ayakta tutan, ileriye baktıran ve her şeye rağmen yaşamayı anlamlı kılan bir güçtür. 6 Şubat’ta yitirdiğimiz canların acısını yüreğimizde taşırken, Hatay’ın küllerinden yeniden doğuşuna şahit olmak, umudun ne kadar güçlü olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi.
Deprem sonrası sokaklarımızda yankılanan sessizlik, yıkılan duvarlarla birlikte yüreklerimizde de derin çatlaklar açmıştı. Ancak umudun tohumları, insan ruhunun derinliklerinde filizlenmeye başladı. Bir çocuğun hayata tutunan gözyaşları, bir annenin elleriyle kurduğu yeni yuvası, bir babanın geleceğe dair yeniden kurduğu hayalleri, umudun gerçek resmini çizen anılardı.
Hatay’ın bu hızlı toparlanma süreci, yalnızca binaların yeniden yükselmesi değil, aynı zamanda insanlığın dayanışma ve kardeşlik ruhuyla tekrar dirilişiydi. Yardımlaşma kampanyaları, uzanan eller ve gönüller birleşerek, yıkıntılar arasında yeniden doğan umutlara hayat verdi. Bugün, o umutların eserlerini sokaklarda görebiliyor, insanların gözlerinde okuyabiliyoruz.
Bana umudu anlat deseler, bir Hatay çocuğunun rengârenk boyadığı bir resimle cevap verirdim. Yıkıntılar arasından çıkan o resim, bir kuşun kanatlarına umutla sarılan bir şehir olurdu. Bana umudu anlat deseler, depremde annesini kaybetmiş ama hayata sımsıkı sarılan bir evladın dizelerinde bulurdum cevabı. Bana umudu anlat deseler, avuçlarımıza düşen her damla yağmurda, filizlenecek yeni bir yaşamı müjdelercesine konuşan toprağı işaret ederdim.
Umut, geçmişin acılarına rağmen geleceği daha güzel kılma arzusudur. Bugün Hatay’ın sokaklarında umut yürüyor; geleceği inşa eden yüreklerde çarpıyor. Ve biliyoruz ki, umut oldukça, yarınlar daha güzel olacak. Çünkü umut, insanlığın en güçlü silahıdır; her şeye rağmen yeniden başlamayı öğretir.
Bize umudu anlatan Hatay’ın yeniden doğuşu, her birimizin içinde filizlenen bir bahar gibi büyüyor. Bu bahar, acının ardından gelen huzurun ve sevginin eseridir. Öyleyse, hep birlikte söyleyelim: Umut her zaman var.
Umut, karanlık gecede parlayan yıldızdır; insanı ayakta tutan, ileriye baktıran ve her şeye rağmen yaşamayı anlamlı kılan bir güçtür. 6 Şubat’ta yitirdiğimiz canların acısını yüreğimizde taşırken, Hatay’ın küllerinden yeniden doğuşuna şahit olmak, umudun ne kadar güçlü olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi.
Deprem sonrası sokaklarımızda yankılanan sessizlik, yıkılan duvarlarla birlikte yüreklerimizde de derin çatlaklar açmıştı. Ancak umudun tohumları, insan ruhunun derinliklerinde filizlenmeye başladı. Bir çocuğun hayata tutunan gözyaşları, bir annenin elleriyle kurduğu yeni yuvası, bir babanın geleceğe dair yeniden kurduğu hayalleri, umudun gerçek resmini çizen anılardı.
Hatay’ın bu hızlı toparlanma süreci, yalnızca binaların yeniden yükselmesi değil, aynı zamanda insanlığın dayanışma ve kardeşlik ruhuyla tekrar dirilişiydi. Yardımlaşma kampanyaları, uzanan eller ve gönüller birleşerek, yıkıntılar arasında yeniden doğan umutlara hayat verdi. Bugün, o umutların eserlerini sokaklarda görebiliyor, insanların gözlerinde okuyabiliyoruz.
Bana umudu anlat deseler, bir Hatay çocuğunun rengârenk boyadığı bir resimle cevap verirdim. Yıkıntılar arasından çıkan o resim, bir kuşun kanatlarına umutla sarılan bir şehir olurdu. Bana umudu anlat deseler, depremde annesini kaybetmiş ama hayata sımsıkı sarılan bir evladın dizelerinde bulurdum cevabı. Bana umudu anlat deseler, avuçlarımıza düşen her damla yağmurda, filizlenecek yeni bir yaşamı müjdelercesine konuşan toprağı işaret ederdim.
Umut, geçmişin acılarına rağmen geleceği daha güzel kılma arzusudur. Bugün Hatay’ın sokaklarında umut yürüyor; geleceği inşa eden yüreklerde çarpıyor. Ve biliyoruz ki, umut oldukça, yarınlar daha güzel olacak. Çünkü umut, insanlığın en güçlü silahıdır; her şeye rağmen yeniden başlamayı öğretir.
Bize umudu anlatan Hatay’ın yeniden doğuşu, her birimizin içinde filizlenen bir bahar gibi büyüyor. Bu bahar, acının ardından gelen huzurun ve sevginin eseridir. Öyleyse, hep birlikte söyleyelim: Umut her zaman var.