Çocuk Neyi Neden Yapar? – Eğitimde Davranışın Kaynağına Yolculuk

Çocuk Neyi Neden Yapar? – Eğitimde Davranışın Kaynağına Yolculuk

Giriş: Çocuğun Dünyasına Açılan Kapı

Eğitim dediğimiz şey, yalnızca bilgi aktarmaktan ibaret değildir. Gerçek eğitim, insanın ruhuna, aklına ve kalbine dokunan bir yolculuktur. Bu yolculukta en hassas dönem, çocukluk yıllarıdır. Çünkü çocuğun kişilik temelleri bu dönemde atılır. Ancak bir soruyla sık sık karşılaşırız: “Çocuk neden böyle davranıyor?” İşte Adem Güneş’in “Çocuk Neyi Neden Yapar?” kitabı tam da bu sorunun kalbine inmektedir. Çocuğun davranışlarını yalnızca sonuç üzerinden değerlendirmek yerine, kökenini ve nedenlerini anlamayı önerir.

Çocuğu anlamak, bir ağacın meyvesini görmekle yetinmeyip köklerine bakmak gibidir. Eğer kökler sağlamsa, dallar da yapraklar da meyveler de sağlıklı olacaktır. Eğitimin amacı, çocuğu cezalandırmak ya da kalıplara sokmak değil; kökleriyle irtibatını koparmadan, doğru bir yönlendirme ile sağlıklı bireyler yetiştirmektir.

 

1. Çocuğun Davranışlarının Arka Planı

Her davranışın bir sebebi vardır. Çocuk ağladığında, öfkelendiğinde, kıskandığında ya da içine kapandığında aslında bir şey anlatmaya çalışır. Kitap bize şunu öğretir: Çocuğun davranışı “bir sonuç”tur, asıl mesele bu davranışın “nedeni”ni bulmaktır. Eğitimci, ebeveyn veya öğretmen, bir davranışın arkasında saklı olan duyguyu keşfetmeye odaklanmalıdır.

Psikoloji bilimi de bu noktada aynı şeyi söyler: Davranış, görünür yüzeydir; altta yatan ihtiyaç, eksiklik ya da duygu ise davranışın motor gücüdür. Çocuğu anlamaya çalışan anne baba, sabırla bu perdeyi aralamalıdır.

2. Sevgi ve Güven İhtiyacı

Çocuğun en temel ihtiyacı sevgidir. Adem Güneş, sevgiyi çocuğun kişiliğini mayalayan en güçlü unsur olarak ifade eder. Sevgi, güveni doğurur; güven ise sağlıklı bir benlik gelişiminin zeminini oluşturur. Bir çocuk kendini koşulsuz sevildiğini hissettiğinde, davranışları da daha dengeli hâle gelir.

İslam terbiyesi de bu noktada aynı hakikati ortaya koyar. Sevgiden yoksun büyüyen bir çocuğun kalbinde boşluk oluşur. Hz. Peygamber’in (sav) torunlarını öpmesi, kucağına alması, onlarla oynaması, aslında sevgiyi davranış diliyle aktarmanın en güzel örneğidir. Bugün eğitimcilerin ve anne babaların unutmaması gereken en önemli nokta, sevginin yalnızca sözle değil, temasla, ilgiyle, sabırla verilmesidir.

3. Ceza mı, Anlayış mı?

Çocuk eğitimi denince birçok aile hâlâ ceza yöntemine başvurur. Fakat kitabın temel vurgusu şudur: Ceza, çocuğun davranışını geçici olarak bastırır; fakat kalıcı bir çözüm üretmez. Çünkü ceza, davranışın “neden”ine dokunmaz, sadece “sonuç” kısmına müdahale eder.

Ceza yerine anlayış, rehberlik ve model olmak daha etkili yöntemlerdir. Bir çocuk hata yaptığında bağırmak yerine, onu anlamaya çalışmak gerekir. Neden o davranışı yaptı? Kendisini ifade edemediği için mi? İlgisizlikten mi? Yoksa öğrenme ihtiyacından mı? Bu sorulara verilen cevaplar, çocuğu kazanmanın yolunu açar.

4. Çocuklukta Şahsiyet Gelişimi

Şahsiyet, insanın kimliğini belirleyen temel yapı taşlarıdır. Çocukluk döneminde şahsiyetin temeli atılır. Bu nedenle çocuk, kendi varlığını değerli hissetmek ister. Ailesi tarafından önemsendiğini, fikirlerinin kıymetli olduğunu hisseden çocuk, ileride özgüvenli ve güçlü bir birey olur.

Eğitimcilerin buradaki sorumluluğu büyüktür. Çocuğu küçümsemek, sürekli eleştirmek veya kıyaslamak; şahsiyet gelişimini zedeler. Kitapta vurgulandığı gibi, çocuğa saygı duymak, ona değer vermek, kişiliğini inşa etmenin en temel yoludur.

5. Çocuk Davranışlarında Oyun ve Doğa

Çocuk, oyun yoluyla kendini tanır ve dünyayı keşfeder. Oyunu yasaklamak ya da küçümsemek, çocuğun iç dünyasına yapılan en büyük haksızlıktır. Oyun; çocuğun duygularını düzenlediği, sosyal beceriler kazandığı, yaratıcılığını geliştirdiği bir eğitim sahasıdır.

Ayrıca doğa ile temas, çocuğun ruhsal dengesi için hayati öneme sahiptir. Betonlaşmış şehirlerde büyüyen çocuk, doğal çevreyle bağını kopardığında, davranışlarında da huzursuzluk ve saldırganlık görülebilir. Kitap, çocukların toprakla, ağaçla, suyla buluşması gerektiğini özellikle vurgular.

6. Teknoloji ve Çocuğun Ruh Dünyası

Günümüzde çocuk davranışlarını en çok etkileyen faktörlerden biri teknolojidir. Ekran bağımlılığı, dikkat dağınıklığı, sosyal ilişkilerde zayıflama gibi sorunları beraberinde getirir. Kitapta, çocuğun ekran karşısında değil, insan ilişkilerinde yoğrulması gerektiği üzerinde durulur.

Çocuk, bir tabletten ya da telefondan çok, anne babasının gözlerine ihtiyaç duyar. Onun ruhunu doyuracak şey, bir çizgi film değil; bir tebessüm, bir sohbet ve birlikte geçirilen vakittir.

7. Eğitimde Rol Model Olmak

Çocuğun davranışlarının en önemli kaynağı, ebeveyn ve öğretmendir. Çünkü çocuk, sözden ziyade gördüğünü taklit eder. Eğer anne baba sabırlıysa, çocuk da sabrı öğrenir. Eğer öğretmen dürüstse, öğrenci de dürüstlüğün önemini kavrar.

Hz. Peygamber’in (sav) “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz” hadisi, eğitimde model olmanın sorumluluğunu özetler. Çocuğu kazanmak isteyen anne baba, önce kendi davranışlarını sorgulamalıdır.

8. İslami Perspektiften Çocuk Eğitimi

Kur’an ve sünnet, çocuk terbiyesinin ana kaynağıdır. Kur’an’da Lokman Hekim’in oğluna yaptığı nasihatler, aslında bir eğitim manifestosu gibidir. Allah’a şirk koşmamayı, namazı dosdoğru kılmayı, anne babaya itaat etmeyi öğütleyen bu nasihatler; ahlaki ve dini eğitimin özünü ortaya koyar.

Adem Güneş’in kitabı modern pedagojik yaklaşımlarla İslami terbiyeyi buluşturan bir bakış açısı sunar. Çocuğu anlamak, ona değer vermek ve sevgiyle yaklaşmak, hem pedagojinin hem de dinimizin ortak paydasıdır.

9. Çocuk Davranışlarında Sabır ve Merhamet

Çocuğun davranışlarını anlamak için sabır gerekir. Aceleci bir tutum, çocuğu kırar. Merhamet ise çocuğun kalbine dokunur. Hz. Peygamber’in (sav) çocuklara yaklaşımında sabır ve merhamet hep ön plandadır. Bir eğitimci veya anne baba, sabır ve merhameti elden bırakmadığında çocuğun davranışları da sağlıklı bir şekilde yönlenir.

10. Sonuç: Çocuğu Anlamak, Geleceği İnşa Etmektir

Çocuğun yaptığı her şeyin bir sebebi vardır. Bu sebepleri görmezden gelip sadece sonuçlara odaklanan bir eğitim anlayışı, çocuk ruhunu yaralar. Kitabın ana mesajı şudur: “Çocuğu anlamak, eğitimin en temel şartıdır.”

Eğitimde asıl mesele, çocuğun davranışını kontrol etmek değil, onun kalbine dokunmaktır. Çocuğun içindeki potansiyeli fark eden, sevgisini esirgemeyen, güven veren ve sabırlı bir yaklaşım, gelecek nesillerin inşasında en sağlam temeli oluşturacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir