İDRİS GÖKALP

Çocuk ve Giyim

ÇOCUK VE GİYİM

Toplumdan topluma değişebilen, dinsel değerlere, coğrafyaya, iklime göre şekillenen ve zamanla kültürün bir parçası haline gelen giyim, insanın kendini ifade etmesinde, bir anlamda iç dünyasını ve şahsiyetini seslendirmesinde kullanabildiği önemli unsurlardan birisidir.

Gerek çocuklarda gerekse yetişkinlerde giyim, kişinin şahsi manevisine karşı saygınlığını ifade eder. Bu saygınlık duygusuna karşı duyarlılık, bebeklikten başlamalı. İmkanlar ölçüsünde güzel giyinen veya giydirilen bir çocuk, sevgi, ilgi ve önemsenme açısından cazibe merkezi durumundadır. Bir yandan çocuğun bu cazibe merkezi olma durumu yani güzel görünmesi, sevimli olması, ona sosyal çevresi tarafından kendisine gösterilmesi gereken duyguların üzerinde yoğunlaşmasına neden olur. Bir yandan da kaliteli, güzel, temiz, yeni giyinmek çocukta saygınlık duygusunu oluşturur. Bu saygınlık duygusu da çocuğun özgüven ve kimlik kazanmasını sağlar. Fakat çocuğu, güzel ve kaliteli giydirmenin bu olumlu yönlerinin yanında çocukta bazı olumsuz tutum, davranış ve duyguların oluşması ihtimali de gözardı edilmemesi gerekir.

Çocuğu güzel giydirmek, önemseyip sevmek, onu marka takıntılı, şımarık, kendini beğenmiş, mirasyedi, müsrif, ayrıcalıklı bir tip haline getirmek değildir.

İhtiyaca bağlı olarak giyinmenin gerekliliği ile ilgili gereken rehberlik yapılmalıdır. Güzel giyinebilme imkanının Yüce Allah’ın bir nimeti olduğu duygusu kazandırılmalı, nimete karşı nankör olmamamız gerektiği ve bunun pratik hayatımıza yansıyış tarzının nasıl olması gerektiği konusu çocuğun kavrayacağı bir şekilde anlatılmalıdır.

İmkanlar ölçüsünde kaliteli giyinmek, çocuğun şahsiyet kazanmasında etkili oluyor düşüncesiyle ebeveynler, bazı ölçüsüz tutum ve davranışlar içine girmemelidirler. Çocuğun, birinci derecede ilişkilerinin canlı olduğu sosyal çevrede kıskançlık, çekememezlik, kin, öfke gibi duyguların neden olduğu hırsızlık, zarar verme gibi davranış bozukluklarına sebebiyet vermemelidirler.

İmkanlar el vermesine rağmen, çocuğun beslenme, giyinme ve barınma gibi önemli ihtiyaçlardan mahrum bırakılması ne kadar yanlışsa, imkanlar el veriyor diye akıl almaz bir tüketim anlayışıyla, çocuğun yaşamın gerçekleriyle yüzleşmesini sağlayacak sosyal adalet, paylaşım, alçakgönüllülük, şefkat gibi çocuğu yüce duygulardan uzaklaştırabilecek bireyci ve müsrif bir yaşam tarzını oluşturmak da o kadar yanlıştır.

Örnek olma çabasında olan Müslüman bir aile, giyimle ilgili gereksiz tüketime karşı son derece duyarlı olmalıdır. Özellikle sosyal ilişkilerin yoğun olduğu aile çocuklarının, duygularını, umutlarını ve beklentilerini iyi okumalıdır. Erdemli bir yaşamın yüceliğinden yoksun, sonradan görme yaşam tarzının verdiği düzeysizlikle derin bir girdaba düşen bazı ailelerin bu duyguları önemsememeleri dikkat çekicidir. Sosyo-ekonomik seviyesi düşük çocukların kendi arkadaş çevresi üzerinde gördüğü çekici, aynı zamanda da ulaşılamaz, sahip olunamaz giyim-kuşam ve bazı aksesuarları gördüğünde, masum bünyesinde nasıl karmaşık bir duygu dünyasına neden olabileceği gerçeği model olma iddiasında olan Müslüman ailelerce görülmelidir.

Bundan dolayı bu konuda bilinçsizce ve görgüsüzce yapılacak tüketimden ziyade, çocukların fazla yüz göz oldukları küçük yerleşim ortamlarında ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük akraba çevresiyle ilişkilerini sıcak tutma durumunda olan ailelerin aşırılığa kaçmadan sade, temiz ve düzenli bir giyim geleneğini ve kültürünü geliştirmeleri gerekir.

Giyim, çocuğun önemsenme gerçeğiyle ilişkili olduğu için aile kendi sosyal gerçeklerini ve değerlerini esas alan bir pratik sergilemelidir. İslam, kişinin emeğinin, kendisi ve himayesindeki insanlar üzerinde görülmesi gerektiğini benimser. Bunun yanında israfı haram kılar. Paylaşmayı kutsal sayar. Fakiri, yetimi, öküzü kuşatmayı erdelilik görür. Nerdeyse komşuyu komşuya varis kılar. Hobileri, tutkuları, heva ve hevesleri azgınlaştıran her türlü tüketim anlayışlarını bayağı görür, reddeder. Çünkü İslam, yaşamda dengeyi önemser. Denge, yapılması gerekenin yapılıp, ölçüsüzlüğün reddidir. Dolayısıyla yaşantınuzın her kesitinde denge, hikmet, rahmet, bereket ve adalet gibi özelliklerin etkisini taşımamız gerekir.

Ailedeki giyim gerçeğiyle ilgili önemli bir husus da ebeveynlerin — garip gelebilir ama çocuklarıyla aralarında oluşturdukları uçurumdur. Çocuğun masumiyetinden ve savunmasızlığından kaynaklanan duygu ve düşüncelerini yeterince ifade edememe neticesinde söz konusu olan ciddi ihmalkarlıklardır. Özellikle değerlerin esas alınmadığı bilinçsiz ve feodal aile tiplerinde aile kaynaklarının tümünün yetişkinlerin egolarına kanalize edildiği ve çocukların temel ihtiyaçları konusunda ciddi ihmalkarlık içinde olunduğu bir gerçektir.

Şefik Sevim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir