İDRİS GÖKALP

Çocuklarda Arkadaş İlişkisi

Çocuklarda Arkadaş İlişkisi

Çocukluk arkadaşı, okul arkadaşı, yol arkadaşı, hayat arkadaşı gibi hayatımızın her döneminde bize eşlik etmesini istediğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz bir kavramdır arkadaşlık. İnsan ömrünü anlamlı kılan ve çok önemli bir boşluğu dolduran arkadaşlık, insanlık tarihi kadar eskiye götürür bizi. Çünkü insan, hep bir başkasına ihtiyaç duyan sosyal bir varlık. Gönlü gönüldaş, ruhu yarenlik arar. Kalbinin ısındığı, zihninin uyuştuğu, enerjisinin kendini sardığı bir başka cana muhtaçlığı her daim vardır. Peki, arkadaş nedir? Arkadaş, yerine göre yaslandığın bir müşfik omuz, yerine göre, sevincini, hüznünü, sırrını, aşını paylaştığın bir diğer bedendeki ruhun. Vazgeçilmezin, ekmeğin, suyun, oksijenin ve en çok da umurunda olduğundur belki de arkadaş. Hâliyle hallendiğin aynan, meyvesiyle gıdalanıp gölgesine sığındığın bir yüce ağaç. Belki de en çok nazını çekenin. Tabii ki daha birçok kelime ve tanım söylemek mümkün arkadaşlık için.

Bizde arkadaşlık, sadece bu dünya için geçerli olmadığından büyüklerimiz en can arkadaşlarını tanıtırken “ahretliğim” derler. Bu yüzdendir ki bizler, Efendimizin: “Kişi sevdiği ile beraberdir.” sözündeki birlikteliğin sadece bu dünya ile sınırlı olmadığına inanırız. İnsan fıtratında, örnek alma ve taklit etme özelliklerini barındırır. Ve bu özellik, kişinin şahsiyetini oluştururken en çok başvurduğu yöntemlerdendir. Arkadaşlık, insanoğlunun ailesinden sonra sosyal becerilerini geliştirdiği ve etkileşime girdiği en önemli ilişki biçimidir. Biz de bu yazımızda çocuklarımızın arkadaşlık ilişkileri üzerinde duracağız. Çoğumuzun hafızasında çocukluk dönemi arkadaşlarımıza ait hatıralarımız vardır. Peki, çocuk için arkadaş ne anlama gelir?

Arkadaşlık ilişkisi, çocukların hem bireysel hem de sosyal gelişimlerinde büyük rol oynar. Çocuk, arkadaşlık ilişkisi sayesinde paylaşmayı, yardımlaşmayı, işbirliği kurmayı, problem çözmeyi, empati becerisi geliştirmeyi öğrenir. Bir nevi çocuk, arkadaşlık ilişkisi ile sosyal hayata uyum sağlamanın ve insan ilişkilerini yönetmenin provasını yapar. Bu yönüyle arkadaşlık, çocuğun gelişimi için gerekli en önemli vitamindir diyebiliriz. Çocuk için arkadaş, aile ile toplum arasında köprü görevi gören, sosyal becerilerini geliştiren ve çocuğun sağlıklı kişilik geliştirilmesine fırsat sağlayan bir ilişkidir. Çocuğun ailesi dışında arkadaşları ile gerçekleştirdiği bu sosyal ilişki onun kendisini tanıma ve tanımlamasına da yardımcı olur. Arkadaşlarından aldığı geri bildirimlerle “ben şakacıyım”, “ben yardım severim” gibi kendini tanıtan ifadeler kullanmaya başlar. Çocuğun doyum sağladığı bir arkadaşlık ilişkisi, onun benlik saygısını yükselterek onun hayatı hoşnut bir şekilde yaşamasını sağlayacaktır. Bu yönüyle psikolojik iyilik hallerine de büyük katkı sağlar diyebiliriz. Çocuğun kendi akranı ile oynadığı oyunun damak tadını çocuğa hiçbir etkinlik veremez. Arkadaş ve oyun, onun olmazsa olmazlarındandır. Bu yüzdendir ki okul hayatına başlayan çocuk için okul, sadece ders görülen bir yer değil, arkadaşlarıyla buluşup oyun oynanan bir ortamdır. Kısaca çocuk, “Benim ben olabilmem için bir başkasına ihtiyacım var.” diyerek arkadaşa gereksinim duyar. Peki, çocuklarda arkadaşlık ilişkisi ne zaman başlar ve nasıldır?

Çocukların arkadaş ilişkileri ve arkadaşa yükledikleri anlam yaşlarına göre farklılık gösterir. Çocuğun arkadaşlık ihtiyacı bebeklik dönemine kadar uzanır. Çocuğun diğer çocuklara karşı ilk tepki göstermesi ve onları fark etmesi genellikle altıncı ayında görülür. Ama çocuklarda anlamlı arkadaşlık ilişkisi üç yaşından sonra başlar. Özellikle 3-6 yaş döneminde çocuk için arkadaş, oyun oynama aracıdır. Üç yaş öncesinde çocuklar bilinçli bir arkadaş seçemezler. Üstelik arkadaşları ile beraber olduklarında da birlikte oynamak yerine her çocuk kendi oyununu oynar. Çocuğun ilkokula başlaması ile birlikte arkadaşlık ilişkisi de gelişmeye ve önem kazanmaya başlar. Ergenlik döneminde ise arkadaşlık, ergenin hayatının merkezi konumuna geçer. Çocukların arkadaş ilişkilerinin gelişim süreçlerini değerlendirirken modern yaşam şartlarının çocukların daha steril bir ortamda büyümelerine neden olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bir zamanlar çocuklar mahalle arkadaşları ile daha erken yaşlardan itibaren tanışırken günümüzde ancak kreş veya okul öncesi kurumuna başlamaları ile arkadaşlık ilişkisi kurabiliyorlar. Bu da çocukların arkadaşlığı daha geç deneyimlemelerine neden oluyor.

Peki, çocuklar arkadaş tercihlerinde nelere dikkat ederler? Araştırmalar okul çağındaki çocukların şu özellikleri taşıyan arkadaşlar edinme eğiliminde olduklarını göstermiştir: 1-Aynı cinsiyet 2-Eş düzeyde duygusal ve sosyal olgunluk 3-Benzer kişilik özelliklerinin taşınması. (Bkz.H.Yavuzer, Eğitim ve Gelişim Özellikleriyle Okul Çağı Çocuğu, s.31) Kuşlar nasıl ki aralarında benzerlik bulunmayan başka kuşlarla uçmuyorlarsa, insanlar da aralarında benzerlik ve uyum bulunmayan başka kişilerle birlikte olmuyorlar. Birbirine kan bağıyla değil, sevgiyle bağlanan arkadaşların birbirleri ile olan iletişim ve etkileşimlerini Efendimizin: “Kişi arkadaşının dini üzeredir.” hadis-i şeriflerinde görüyoruz. Bize, sevgi ve arkadaşlığın insanın manevi yönü ve gücü üzerindeki etkisini gösteriyor. Dürüst, kültürlü ve ahlak sahibi arkadaşlar kişinin erdemini de artıracaktır. İyi arkadaş konusunda İmam Gazali’nin belirttiği kriterlerden akıllı ve güzel ahlak sahibi arkadaş, kişiyi iki dünya için iyi hâl üzere yaşamaya teşvik eder. Çünkü insan kimi sever kiminle beraber olursa onun hâli ile hallenir. Nasıl ki benzer yaşantı ve ilgiler arkadaşlık kurduruyorsa, arkadaşlıktan sonra da ilgi ortaklığı oluşmaya başlıyor. Çocukların arkadaş seçimleri, genelde anne babalarının çocuğa küçük yaşlardan itibaren verdikleri prensiplerle şekilleniyor.

Şimdi de çocuğun arkadaş edinememesinin nedenleri ve bu konuda aileye düşen görevler nelerdir? Sorusuna cevap arayalım. Çocuklar bazen sosyal alanda sorun yaşayarak arkadaş edinemezler. Bunun nedenleri çocukla ilgili olabileceği gibi aile ve sosyal çevreyle de alakalı olabilir. Eğer ki çocuğumuz arkadaş edinemiyorsa öncelikle bunun nedenini araştırmamız gerekir. Şayet çocuğumuzun arkadaşlık kurmak için gerekli olan, paylaşma, sırasını bekleme, kendi isteklerini kontrol etme ve iletişim kurabilme gibi sosyal becerilerinde sıkıntı varsa arkadaş edinmekte zorlanacaktır. Ya da biz ebeveynlerin aşırı korumacı tutum sergilemesi çocuğun arkadaş ortamına girmesini engelleyecektir. Arkadaşlık kurmakta problem yaşayan bir çocuğumuz varsa onun arkadaş edinebileceği etkinlik ve çalışmalara katılımını sağlayabiliriz. Yine çocuklarımıza arkadaşları ile oynama imkânları ve ortamları hazırlayabiliriz. Çocuklarımızın arkadaş ilişkilerinde sınırlarını bilmeleri ve sınırlarını korumaları için “hayır deme” becerisini öğrenmeleri onlar için faydalı olacaktır. Ayrıca aile içinde belirli kurallar koyarak onun iç disiplin geliştirmesine yardımcı olabiliriz. Bu kurallar, çocuğumuzun arkadaşları ile oyun oynarken oyun kurallarına uymasını kolaylaştırarak çatışma yaşamamalarını sağlayacaktır. Sonuçta çocuklar arkadaşları ile iletişime geçerken ailesinden öğrendiği iletişim biçimini kullanacaklardır. Bu konuda arkadaşlık ilişkilerimiz ve iletişimimizle onlara örnek olmalıyız.

Zaman zaman aileler çocuklarının arkadaş ilişkilerini onaylamazlar. Böyle bir durumla karşılaştığımızda emanetimizin zayi olmaması adına kaygı duymamız tabii ki normaldir. Fakat arkadaşlığını onaylamadığımız andaki takındığımız tutum çok daha önemli duruyor. Öncelikle çocuğumuzun kurduğu arkadaşlığın onun tercihi olduğunu düşünerek hareket etmeliyiz. Senin tercihini onaylamıyorum, şeklinde göstereceğimiz tutum ters tepebilir. Çocuğumuzun arkadaşlarını savunmaya geçmesine ya da bizimle hiç konuşmamasına neden olabiliriz. Burada onunla, onun arkadaşlarından ziyade arkadaşlık üzerine konuşabiliriz. Bu konuda onun anlattıklarını ilgiyle dinlemek onun kendini iyi hissetmesini sağlayacaktır. Çocuğumuza başka bir seçenek oluşturarak zamanını ve dikkatini olası başka bir arkadaşlığa vermesini sağlayarak yeni arkadaşlık geliştirmesi için ortam hazırlayabiliriz. Çocuğumuzun kendisini ait hissettiği, kabul gördüğü, sevildiğini ve değer gördüğünü hissettiği bir aile ortamı oluşturarak onları parazit arkadaşlardan koruyabiliriz. Doğru ve yanlış konusunda ergenlik öncesi dönemde verdiğimiz değer eğitimi onları arkadaş seçiminde daha titiz davranmaya yönlendirecektir.

Hâliyle iyiyi, güzeli hatırlatıp ilmiyle zenginleştiren, davranışları ile güzel örnek olan arkadaş, insanın hayatındaki en büyük zenginliklerdendir. Kendimiz ve çocuklarımızın bu rızıktan mahrum kalmamaları adına göstereceğimiz gayret önemli duruyor. Güzel duruşu ile hemhâl olabileceğimiz irşad edici levha hükmündeki arkadaşlar eksik olmasın hayatımızdan.

Asuman Düzgün

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir