İDRİS GÖKALP

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu en sık karşılaşılan çocukluk çağı psikiyatrik bozuklukları arasındadır. Tedavi müdahalesinde belirgin düzelmelerin olduğu, tedavi edilmediğinde ise yetişkinlik döneminde birçok soruna neden olmaktadır. Sonuçları açısından toplum sağlığını da etkileyen bir hastalık olduğu için en çok araştırılmış bozukluktur (Ekşi, 2011). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu kişinin duygusal sosyal ve bilişsel alanlarda sıkıntı yaşamasına neden olur. Topluma getirdiği problemlerle beraber bireyin aile ve sosyal ilişkilerinde de akademik başarısını ve özgüvenini olumsuz etkiler. Ömür boyu devam eden bir bozukluk türü olduğu için semptomların gelişim dönmelerine göre kendine has izleri görülmektedir. Bireyin yaşam kalitesi, kişiler arası ilişkiler ve meslek hayatı üstünde olumsuz etkileri eğer tedavi edilmezse ömür boyu sürebilmektedir (Öztürk, 2008). Ders çalışma ve odaklanmada zorlanma, organize olamama, unutkanlık, dikkatini sürdürmede zorlanma, hiperaktivite belirtileri ve dürtüsellik ile birlikte ortaya çıkabilmektedir (Özbay, 2022).

Tarihsel sürece bakıldığında DEHB ilk olarak George Still tarafından 1902 yılında İngiltere’deki konuşmasında tanımlanmıştır. Bu tanım; hareketli olma, öğrenme güçlüğü, odaklanma sağlayamayan ve davranış problemleri sergileyen çocuklarda “ahlaki kontrolün ileri derecede yetersizliği” olarak ifade edilmiştir. 1937’ de ise Charles Bradley organik olan dürtüsellik olarak tanımlamıştır ve psiko-stimulanların ilk denemelerini uygulamıştır. 30 yıl süresine kadar DEHB iyi bir şekilde tanımlanmamıştır. I. Dünya Savaşında ensafalitis laterjika salgınından sonra bazı çocuklar ve adölesan da hareketlilik, dikkat koordinasyon bozukluğu, öğrenmeyle ilgili güçlükler, aşırı hareketlilik problemleri ve öfke sorunu ile karakterize olan “postensefalitik davranışsal sendrom olarak tanımlanmıştır” .1947 yılında ise bu davranış sorunlarına sonradan gösterilemeyen beyin hasarı olduğu ifade edilerek “Minimal Beyin Zedelenmesi Sendromu” olduğu Strauss ve arkadaşları tarafından adlandırılmıştır. 1960 da ise “Minimal Beyin Disfonksiyonu” tanımı kullanmıştır(Görmez,2017).

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB); dikkatle ilgili sorunlar, hiperaktivite, konsantrasyonda ve dürtünün kontrolünde sorunlarla karakterize çocuklukta en sık görülen nörogelişimsel bozukluklar arasındadır (Kayaalp, 2008). Dürtüsellik DEHB belirtilerinden biridir. Çocukluk döneminde tehlike oluşturacak davranışlar da bulunma, derste oturmakta zorlanma, oyunlara dahil olmakta zorlanma, karşı tarafın konuşmasını bölmek gibi davranışlarla kendini gösterir. Erken çocukluk döneminde başladığı etkinliği tamamlayamama ile kendini gösterirken, daha sonraki eğitim dönemlerinde derse odaklanamama, ergenlikle birlikte de organize olma ve davranış problemleri ile kendini göstermektedir(Ardıç, 2018). Dikkat dağınıklığı hiperaktivite bozukluğu olan kişiler çocukluktan yetişkinliğe izleme çalışmalarının olduğu bir meta analiz de; hiperaktivite dürtüsellik belirtilenin dikkat eksikliği belirtileri ile kıyaslandığında çok daha azaldığı bildirilmiştir (Çelik, 2016).

Dikkat dağınıklığı hiperaktivite bozukluğu ve diğer eşlik eden bozukluklar nedeniyle oluşan işlevsel kaybı en fazla ergenlikte görülür. Dikkat dağınıklığı hiperaktivite bozukluğunu anlamak için beyin gelişiminden iyi anlamak gerekir. En dikkat çeken yaş ile birlikte beyinde dopamin konsantrasyonunun azalmasıyla beraber inhibitör etkisinin de artmasıdır. Birçok dikkat dağınıklığı hiperaktivite bozukluğuna sahip erkek çocuklarının beyin omurilik sıvılarının dopamin metaboliklerinin konsantrasyonunda artma gözlemlenmiştir. Bu durumda gelişim dönemlerinde gecikmeye neden olması durumu anlaşılmış olmaktadır. Dikkat dağınıklığı hiperaktivite bozukluğuna sahip çocuklar vineland ölçeğine göre bilişsel ve sosyal olarak diğer çocuklara göre gelişimlerini biraz daha geriden takip etmektedirler. Dikkat dağınıklığı hiperaktivite bozukluğu belirtilerini açıklamakta yürütücü işlevler kavramını da açmak faydalıdır. Frontal lob hasarı olan hastalarla yapılan çalışmalardan sonra yürütücü işlevler kavramından söz edilmeye başlanmıştır. Başlamak, devam ettirmek, organize olmak, kontrol etmek, stratejik düşünme gibi kavramlar da yürütücü işlevlerden bahsedebiliriz. Kısaca Frontal lob hasarı yaşayan bireylerin belirtileri ile dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan olguların belirtileri birbirine benzemektedir. Prefrontal korteks, bazalganglionlar ve talamus kapsayan kapalı devrelerle işlevlerde önemlidir. Bu devreler monaaminerjik nörotransmiterler ve özellikle de dopamin tarafından düzenlenirler. İlerleyen yaşla beraber dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu belirtileri de değişmektedir. Tedavi olunmasa da hiperaktivite zamanla azalabilir ancak dikkat eksikliği semptomunda herhangi bir azalma gözlemlenmez. Yetişkinlerde dikkat dağınıklığı hiperaktivite bozukluğu belirtilerin hafiflemesi otuz yaşa yaklaşırken, prefrontal devrelerin olgunlaşmasıyla görülmektedir (Öner ve ark., 2003).

Çocuklarda dikkat eksikliğinin dokuz belirtisi ön plana çıkmaktadır.

1.Bir işe dikkatini vermekte zorlanırlar ya da okulda ödevlerin de dikkatsizce hatalar yaparlar. Öğretmenler dikkatsiz çalışmalarından yakınır. Bir görevi tamamlamak için çok fazla zamana ihtiyaç duyarlar sınavlarda iyi bildiği soruları bile yanlış yapabilirler. Zor soruları çözüp bazı sorularda hata yaparlar, sınav kağıdının bir tarafını görüp başka tarafını fark etmeyebilirler.

2.Sorumlulukları ve oyunlar sırasında; dikkatini sürdürmekte zorlanabilirler bu durum çocuğun ilgi odağında ki bir görevse ya da hoşlandığı oyun oynuyorsa dikkat sorunu olsa da dikkatini daha uzun süre sürdürebilmesi mümkündür. İlgisini çekmeyen konularda dikkatini sürdüremez ödev başında dikkatini sürdüremez oyun oynarken uzun süre dikkatini sürdüremez. çabuk dikkati dağılır. Dikkatin dağılmasını önlemek için yanında bir yetişkin oturmasına ihtiyaç duyar. Çabucak sıkılır.

 3.Onunla konuşurken sanki dinlemiyormuş gibi görünür etrafındaki yetişkinlere ve ebeveynleri onun dinlemediğinden yakınırlar. Dalgındırlar sürekli yüksek sesle söylediğinde göz teması kurabilirler. Ebeveynler defalarca aynı şeyi tekrarladıklarından şikayet ederler. Verilen komutları bazen tekrar etmesini isteyebilir.

4.Okulda ya da evde verilen görevleri yönergeleri takip etmekte zorluk yaşar. Başladığı işi bitiremez ve birden çok adımda yapılacak görevleri tamamlayamaz. Ödevlerini bitiremez ödevini bitirmek için çok fazla yapılanmaya ihtiyaç duyar.

5.Görev ve sorumluluklarını düzenlemekte zorlanır. İşleri rastgele karışık yapar. Odası masası eşyaları dağınıktır. Zamanında hazırlanamaz geç kalır.

6.Uzun süre zihinsel çaba gerektirecek işleri yapmaktan uzak durur yapmak istemez. Ev ödevi yapmayı sevmez sıkıcı ve zor ödevleri son dakikaya bırakır, önce eğlenceli olan şeyleri yapar. Yoğun dikkat gerektiren konuları sevmez zihinsel çaba gerektirdiği için kitap okumayı sevmez.

7.Eşyalarını kaybeder, kıyafet, ajanda, beden eğitim eşyalarını, beslenme çantasını, kalemini silgisini, evde eşya aramaya çok fazla zaman harcar. O yüzden eşyalarının yerinin değişmesinden hiç hoşlanmaz.

8.Çevresindeki uyaranlarla dikkati kolayca dağılır, sınıftayken pencereden bakar etraftaki seslerden hareketten dolayı hemen dikkati dağılabilir. Dikkati dağıldıktan sonra tekrar işe dönmekte zorlanır.

9.Günlük etkinliklerde unutkandır ve içinde yapması gereken şeyleri kendiliğinden yapamaz. Çok sık hatırlatmaya ihtiyaç duyar, bir görevi yaparken yarısında ne yapacağını unutur, okula giderken götürmesi gereken gereken malzemeleri unutur. Okuldan eve getirmesi gereken eşyaları unutur

Yetişkinlerde dikkat dağınıklığı hiperaktivite bozukluğu oranı çocuklardakine göre daha azdır, ama çocuklarda teşhis edilme oranı erişkinlerden çok daha fazladır. Bunun nedeni yetişkinlerde bu hastalığın tanısının daha zor olmasıdır. Çocuk ve ergenlerde tanı ve tedavi edilenlerin oranı yarıyı bulurken bu oran yetişkinlerde beşte bir kadardır. Bunun pek çok nedeni vardır; bir tanesi tanı koymada dikkat dağınıklığı hiperaktivite bozukluğu belirtilerin yedi yaşına kadar başlamış olması gibi zorunluluk olmasıdır. Özellikle çocukluk sırasında tanı konmamış yetişkinlerin günümüzde pek çok uzman yedi yaşından sonra belirti gösterenlerin tanı dışında bırakılmasının sorgulanması gerektiğini düşünüyorlar. Pek çok vakanın başlama yılları 12 yaşına da 5 yaşına kadar da uzana biliyor. Genetik çalışmalar yedi yaştan sonra başlayan tam sendrom dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğunun yedi yaştan önce başlayanlara benzer bir eş hastalık işlevsel bozukluk ve ailede kalıtımla ilgili bir durum olduğunu göstermektedir (Stahl, 2012)Yetişkinlik de DEHB i, çocukluk ve ergenlik döneminden daha farklı semptomlarla kendini gösterdiğini ortaya koyanlar da vardır. İç huzursuzluk, düşünmeksizin konuşmak, organize olamamak, fazla konuşmak ve konuşurken konuyu dağıtmak, iş ve sorumluluk takip edememe, sosyal ilişki sorunları, hareketsiz duramamak, hazzı erteleyememek gibi belirtilerdir (Kayaalp, 2021).

DSM 5 kriterlerine göre Dikkat Eksikliği belirtileri (APB, 2013) aşağıdaki gibidir:

*Dikkatini odaklayamamak, bundan dolayı hata yapmak,

* Talimatlara veya oyun oynarken dikkatini sürdürememek,

* Karşılıklı diyalog halindeyken dinlemiyormuş̧ gibi görülmesi,

* Talimatları takip etme de zorlanma, organize olamama, sorumluluklarını takip etme de zorlanma

* Bir plan yapamama veya kendi kontrol sürecini sağlama da zorlanma

* Faaliyetlerde ve oyun etkinliklerinde dikkatli yerleri gözden kaçırmak,

* Günlük yaşantıda bir şeyleri sıklıkla unutmak,

* Dış uyaran tarafından hemen dikkatinin kolayca çeldirilmesi

 

Hiperaktivite- Dürtüsellik belirtilerinin en az 6 ay olması gerekmektedir.

 * Sürekli el ve ayaklarını hareket halinde tutmak, kıpırdama isteği

* Derste veya toplu ortamlarda yerinde oturma da zorluk ve sürekli dolaşma isteği

*Hiç durmadan ve söz dinlemeden koşmak veya etraftaki nesnelere tırmanmak,

* Oyun veya etkinliklerde sessiz kalamamak

* Dururken aniden hareketlenmek,

* Her konudan ölçüsüz olarak konuşmak,

* Dürtüsellik,

* Sorunun bitmesine fırsat vermeden cevabı vermek,

* Sıra bekleyememek,

* Karşısında ki konuşurken lafını kesmek

* 7 yaş öncesinde bu semptomlardan kaynaklanan zorlantı veya işlev bozukluklarının görülmesi gerekmektedir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir