İDRİS GÖKALP

En Güzel Çanakkale Zaferi Şiirleri

BİR YOLCUYA

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğdugu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil Onan

 

ÇANAKKALE ZAFERİ

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- “bu: bir Avrupalı! “
Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,
Ostralya’yla berâber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’â mı göğsündeki kat kat îman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sis-i İlâhî o metîn istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkîf edemez sun’-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedî serhaddi;
“O benim sun’-i bedî’im, onu çiğnetme” dedi.
Âsım’ın nesli…diyordum ya…nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.
“Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.

Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın…Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…

Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy

çanakkale zaferi şiirleri
Çanakkale zaferi şiirleri

ÇANAKKALE DESTANI

Anaların kuzusu,
Fidanın yavuklusu,
Gavurun son kuyusu
Şahlanır Çanakkale

Oluk oluk oldular
Çanağa kanla doldular
Denizinde yundular,
Şahlanır Çanakkale

Yüzbaşı Hakkı,Nazmi
Memedimin bitmez azmi
Göğüsü al al,mevsim yaz mı
Şahlanır Çanakkale

Nusret ile mayını
Devirdiler hayını
Mesudiye al zayını
Şahlanır Çanakkale

Koca Seyit,Yahya Çavuş
Dolu yürekler imana huş
Varsın ötsün ötede baykuş
Şahlanır Çanakkale

Boğazda, boğaz boğaza
Siper mevzi durdu niyaza
Kor yürekler atıyordu ayaza
Şahlanır Çanakkale

57.Alay,Kemalin neferleri
Doğdu gözlerinden,zaferin seferleri
Yazdı destan Anadolu miğferleri
Geçilmez Çanakkale

Serpil Taşyürek

DOĞRULDU ÇANAKKALE

Bir amansız savaş ki, Rabbim tekrarlatmasın
Top, tüfek ateşiyle vuruldu, Çanakkale
Böylesi acıları, bir daha yaşatmasın
Cehennem ateşiyle kavruldu, Çanakkale

Kollar kopmuş omuzdan, uçuşur gövde, bacak
Anzak’ı, İngiliz’i, kaçıyor köşe bucak
Bu vatan bizim Mehmet, yine bizim olacak!
Gözlerdeki yaşlarla yoğruldu Çanakkale.

Boğuldu siperlerde, on binlerce neferler
Aymaz uykuya daldı, şehit er oğlu erler.
Mehmetçiğin kanıyla vatan oldu bu yerler
Ateş kusan toplarla çevrildi Çanakkale

Kızıl kıyamet koptu, yer oynadı yerinden
El ayak kopuverdi, erlerin her birinden
Yas tuttu Anadolu, ağladı kederinden
Cennet’teki makama çağrıldı Çanakkale

Ağlıyor için için, yavuklusu Ahmet’in
Kefensiz gömülmüştü, mezarı yok Mehmet’in
Gitmek için arama, kapısı yok Cennet’in
Mahşerin ortasına, kuruldu Çanakkale
Yüz yerinden yarayla doğruldu Çanakkale

Fikret KUŞÇUOĞLU

ÇANAKKALE
Övün, Ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Tarihinde göstermedin hiçbir düşmana gün.
Bütün şehit torunları  övündükçe övünsün,
Sağanak sağanak yenilen müttefikler dövünsün

Sen savaşa girince  mızrakla, okla,  yayla.
Karşına çıktı düşman çelikten  bir alayla.
Sen; topun donanmayla,  tüfeğin  bataryayla,
Bir neferin ordularla boy ölçüştüğü yersin!

Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devinden,
Koştu senin koynundan çıkar çıkmaz evinden.
Sen onların açtığı bayrağın alevinden,
Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin!

Toprağından fazladır sende yatan adamlar,
Irmağın kanla çağlar, yağmurun kanla damlar.
O cenkten armağandır sana kızıl akşamlar,
Sen silahın, inançla son dövüştüğü yersin!

Bir destana benziyor senin bugünkü halin.
Okurken duyuyorum sesini ihtilâlin.
Övün ey Çanakkale, ki sen Mustafa Kemal’in,
Yüz milletle yüz yüze ilk vuruştuğu yersin!

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

 

 

ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

Çanakkale içinde aynalı çarşı,

Ana ben gidiyom düşmana karşı

Off..  gençliğim eyvah!

Çanakkale içinde bir uzun selvi,

Kimimiz nişanlı kimimiz evli,

Off.. gençliğim eyvah!

Çanakkale içinde vurdular beni,

Ölmeden mezara koydular beni,

Off.. gençliğim eyvah!

Çanakkale içinde bir kırık testi,

Analar babalar umudu kesti,

Off.. gençliğim eyvah!

Çanakkale içinde vurdular beni,

Ölmeden mezara koydular beni,

Off.. gençliğim eyvah!

 

ÇANAKKALE

Alparslan açtı kapısın

Fatih Han aldı tapusun

Nebi’den geldi muştusun

Sen şerefsin Çanakkale

Sen nefessin Çanakkale

Malazgirt’ten İstanbul’a

Öz yurdumuz Anadolu!

Heveslenmeyin boşuna

Direniştir Çanakkale

Bize derstir Çanakkale

Yedi düvel birlik oldu

Ağır toplar hazırlandı

Ata Mehmed’e seslendi

Geçilmezsin Çanakkale!

Sen bizimsin Çanakkale

Düşman  tam o gün  saldırdı

Toplar gülleler yağdırdı

Nusret düşmanı  yıldırdı

Sen kilitsin Çanakkale

Şehitliksin Çanakkale

Onurlandı Eyüp Sultan

Gülümsedi yedi tepe

Nefes aldı Ayasofya

Cesaretsin  Çanakkale

Emanetsin  Çanakkale

Bize derssin Çanakkale!

  Salim Uslu

Çanakkale Destanı Şiiri

Çanakkale Zindandır düşmana
Geldikleri gibi gideceklerdi
Atamız böyle dediğinde
Düşmanlar ona gülmüşlerdi.

Çanakkale Savaşı
Destanımızdır bizim
Bütün dünya öğrendi,
Bu zafer halkımızın.

Gün geldi yine dayandı,
Çanakkale geçilmeyecek,
Değil mi ki “Yurtta Sulh Cihanda sulh”
Barış bizimle bozulmayacak.

Ey gençlik uyuma
Çanakkale Destanını iyi oku
Zafer nedir öğren ki
Düşman girmesin yurduma

Muzaffer Özgen

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir