Arap ülkeleri ile İsrail arasında 1948’de yaşanan savaş Filistin’in işgaline engel olamazken, İsrail‘in kurulduğu günden bu yana Filistinlilerin acıları dinmiyor.
İsrail’in 14 Mayıs 1948’de tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulmasıyla zorunlu göçe ve katliamlara maruz kalan Filistinliler, Nekbe’nin 73. yılına girdi.
Filistinliler için zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olan İsrail’in kurulduğu 14 Mayıs’tan bir gün sonrası 15 Mayıs’a atfedilen Nekbe (Büyük Felaket) yıllardır dinmeyen acıları ifade ediyor.
İsrail’in kurulmasıyla aynı dönemde yaşanan 1948 Arap-İsrail Savaşı, Filistinlilerin yaşadığı acıları azaltmazken, topraklarının işgal edilmesini de durduramadı.
Filistin’in bölünmesi kararı ve 1948 savaşı
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 29 Kasım 1947’de Filistin’in, Yahudi ve Filistin devleti olarak bölünmesini öngören karar onaylandı. Karara başta Filistinliler olmak üzere Arap ülkeleri karşı çıkarken, siyonistler ise kararı memnuniyetle karşıladı.
Bölünme kararının ertesi günü siyonistler tarafından kurulan Haganah adlı silahlı çete tarzı örgüt, Yahudilerin ikamet etmesi için hazırlanan bölgeleri ele geçirdi.
Filistin’de İngilizlerin manda yönetimi sona erer ermez silahlı örgütler, 14 Mayıs 1948’de David Ben Gurion tarafından İsrail devletinin kurulduğunu duyurdu.
Yaşanan olayların ardından Arap Birliği, silahlı siyonist çetelerin saldırıları karşısında Filistinlilere yardım etmesi için Suriyeli bir komutan liderliğinde çeşitli ülkelerden güçleri barındıran ortak bir ordu kurdu.
Söz konusu ordu, siyonistlerle mücadele eden Filistinli direniş gruplarına destek oldu. Arap birlikler, Mayıs 1948’de Filistin’deki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerine saldırılar düzenledi. Silah ve teçhizat açısından zayıf olmalarına rağmen bu birlikler silahlı siyonist çetelerin ele geçirdiği Filistin topraklarında tekrar kontrolü sağladı.
Ürdün, Irak, Suriye, Mısır ve Lübnan orduları, Filistin’de siyonistlere karşı ilerlemeler kaydetti.
Tarihe Arap-İsrail Savaşı olarak geçen 1948’teki savaşın başında Arap ülkelerinin orduları İsrail’in işgal ettiği bölgelerde kontrolü sağlayarak İsrail’e karşı zaferler kazandı.
Buna göre Mısırlı birlikler, Beytullahim ile Kudüs’ün güney kırsallarına kadar ulaştı. Mısır güçleri ayrıca Yafa kentinin sınırları, Necef (Negev) bölgesi ve Akabe Körfezi’ne kadar ilerledi.
Suriyeli birlikler, Celil kenti (bazı Yahudi yerleşim birimleri hariç) ve Taberiye Gölü’nü kontrol altına aldı.
Lübnanlı birlikler, Akka şehrine yaklaştı, Nasıriye kentinin güneyindeki köylere kadar ulaştı.
Irak birlikleri Tel Aviv’i kontrol altına aldı; Cenin, Tulkerm ve Kalkilya’ya vararak, Akdeniz’e 13 kilometre uzaklığa kadar ilerledi.
Ürdünlü birlikler, Kudüs, Ramallah, Lid ve Remle’de kontrolü sağladı ve hatta bölgede Irak ve Mısırlı birliklerle buluştu.
Ateşkes İsrail’e fayda sağladı
Çatışmalar sonucu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla 11 Haziran 1948’de ilk ateşkese varıldı.
Ateşkes kararı tarafların bulundukları konumlardan ileriye gitmemesini, savaşan asker ve güçlerinin sayısını artırmamasını öngörüyordu. Söz konusu kararla bölgedeki çatışmalar 4 hafta durdu, Filistinliler ve Arap birlikleri ateşkese bağlı kaldı. Ancak İsrail, ateşkesi ihlal etti ve bu 4 hafta boyunca durumu lehine çevirdi.
İsrailliler bu süreçte askeri güçlerini çoğalttı. Ateşkese bağlı kalmayarak, silah, cephane ve teçhizatın yanı sıra savaşçılarını da arttırdı.
Uluslararası müdahale ve ateşkes Arap ordularının sahada kazandığı zaferleri İsrail lehine çevirdi. Bu durum İsrail’e fayda sağladı ve dengeleri onun lehine değiştirdi.
Öte yandan İsrail’in ateşkes ihlallerini görmezden gelen ABD ve İngiltere gibi büyük devletler, Arap ülkelerinin silah ve teçhizat edinmesine engel oldu.
Arap orduları çekilmeye başladı
Temmuz 1948’e gelindiğinde İsrail güçleri Kudüs’ün kuzey kesimlerinde Arap köylerine saldırmaya başladı.
İsrail güçleri, bölgedeki Filistin şehirlerine düzenlediği bombardımanlar sonucu Lid kenti, buradaki havaalanı ve Remle şehrini ele geçirdi. Kudüs’teki Eski Şehir’i ve bazı bölgeleri de ele geçirmeye çalışan İsrail güçleri, bunda başarısız oldu.
Sonrasında 15 Temmuz 1948’de BMGK tarafından ikinci ateşkes ilan edildi. İsrail, ateşkesi kabul etmesine rağmen, saldırılarına ve planlarına devam etti.
Bunların sonucu olarak Necef bölgesini işgal etti ve Eliat Limanı ile Akabe Körfezi’ne ilerledi.
İsrail uçakları, Mısır ordusunun sahadan çekilmesi için Mısır’ın Ariş Havalimanı ile Gazze Şeridi’ndeki bazı kentleri bombaladı. Olayın ardından Mısır ve İsrail orduları arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Ardından Mısır birlikleri, Mecdel kentinden Gazze’ye ve Han Yunus’a doğru çekildi. İsrailliler ise Mısır birliklerinin çekildiği bölgeleri işgal etti. Mısır birliklerinin kontrolündeki Beersheba da işgal edildi.
Bunların sonucu Mısır birlikleri yalnızca Gazze Şeridi’ni kontrol altında tutabildi ve burası bugünkü sınırlarına kadar küçüldü.
Irak ordusuna gelince onlar da Tel Aviv’in komşuları Tulkerm ve Kefr Kasım kentlerinden çekildi. Ayrıca Irak’ın bilgisi dışında Arap ülkeleri ve İsrail arasında yapılan ateşkes anlaşması sonucu Irak ordusu kontrolü altında tuttuğu Filistin topraklarından çekilmek zorunda kaldı ve buraları Ürdün hükümetine teslim etti.
Savaşın sona ermesi
BMGK, 29 Aralık 1948’de savaşa son veren bir karar çıkardı. Bu karar sonrası Arap-İsrail Savaşı son buldu. Başta Filistin topraklarında ilerleyen Arap ülkeleri, İsrail lehine buralardan çekilmiş oldu.
Tarihçiler, Arap ülkelerinin ve ordularının başarısızlığında “ferdi çıkarların öne çıkmasının” etkili olduğunu savunuyor.
Savaşa katılan orduların, Arap ortak çıkarlarından ziyade kendi ülkelerinin faydasını ön planda tutması ve askeri güçlerini başka bir ordunun komutası altında tutmayı reddetmesi nedeniyle İsrail’in savaşı lehine sonuçlandırdığı belirtiliyor.
73 yıldır dinmeyen acı: Nekbe
Arap ülkeleri ile İsrail arasında yaşanan savaş, Filistin’in İsrail tarafından işgalini engelleyemedi.
İsrail’in 14 Mayıs 1948’de tarihi Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi, Filistinliler için onlarca yıldır devam eden felaketler silsilesinin başlangıcı oldu. Bu nedenle İsrail’in bağımsızlığını ilan ettiği tarih olan 14 Mayıs’ı takip eden gün, yani 15 Mayıs “Nekbe” (Büyük Felaket) günü olarak sembolleşti.
Günümüze kadar uzanan bu süreçte Filistin topraklarının büyük bölümü işgal edildi, sistematik katliamlarla binlerce Filistinli öldürüldü, 1 milyona yakın kişi vatanından sürüldü, 675 köy yok edildi ve bazı kentler Yahudileştirildi.
Nekbe’den bu yana işgali genişleten İsrail, şu an 27 bin kilometrekarelik tarihi Filistin topraklarının yüzde 85’ine el koymuş durumda. Filistinliler ise bu alanın sadece yüzde 15’ini kullanabiliyor.
İsrail ayrıca 1967’de işgal ettiği Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da da yasa dışı Yahudi yerleşim birimi inşaatlarına devam ediyor.