GENÇLİK VE ÂHLAK
Gençlik, insan hayatının en kritik anıdır. Bu dönemde insan hayırda da, şerde de büyük mesafeler alabilir. Gençlik, kontrolsüz ve gelişigüzel geçirilen bir dönemin adı olmamalıdır. Malum günümüzde ahlâkî çöküntü had safhaya ulaştı. Ahlâktan çok ahlâksızlığın ön plana çıktığı yaşayış tarzları gündemi meşgul ediyor. Gençler, dinî duyarlılık kazanmamış iseler, ahlâkî konularda sorunları olur. İçki, kumar, uyuşturucu, zina, hırsızlık, kapkaç gibi kötü alışkanlıklar edinirler.
Ayrıca stres, panik atak, depresyon, ruhsal bunalım ve sürekli tatminsizlik gibi sorunlar bu çağın hastalıkları olarak görülmektedir. Tolstoy şöyle diyor: “Ahlâk kurallarını çiğnemeyin. Zira öcünü çabuk alır. Ahlâk bir defa bozulmaya yüz tuttu mu toplumda bir çatışma ve şiddet zuhur eder ve huzur, güven kalmaz.”
Dinî etkinin zayıflaması, ahlâkî çöküntüye ve çeşitli sorunlara sebep olmaktadır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin (kötü) arzularına uydular. Bu yüzden ileride azgınlıklarının cezasını çekecekler.”1
Dinî değerlerimize uygun davranışlar sergileyemeyen kimseler için; her arzu ve tutku, her türlü ideoloji, cinsellik, moda, gösteriş, aşırı tüketim, eğlence, zina, alkol, uyuşturucu ya da birtakım sapık inançlar (ateizm, deizm ve nihilizm gibi din karşıtı akımlar) ve düşünceler gençlerimizin hayatını bütünüyle kuşatmaktadır.
Günümüz gençliğinin en önemli sorunu, yaratılış gayesinden habersiz olmalarıdır. Gençlik, bir nevi belirsizlik, arayış ve şekillenme dönemidir. Gençler arasında yaygın olarak kullanılan, “hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun”, “atın ölümü arpadan olsun”, “gençliğini yaşayacaksın” gibi sözler, kural tanımazlıklarını meşrulaştırmaya yönelik olumsuz beyanlardır. Gençlik, aşk, para, zevk, eğlence ve top peşinde koşmakta ve bunlarla kendini ispatlama çabasındadır. Zira insana verilen ömür, geri dönüşümü olmayan bir fırsattır. Yaratılış gayesinden uzak sorumsuzca bir hayat yaşayan gençler, kötü ve zararlı alışkanlıklar edinmektedirler. Böylece hem kendilerine hem de başkalarına zarar vermektedirler.
Çünkü düzenli çalışma, ana-babaya, büyüklere ve çevreye saygı, hoşgörü, sabır ve yardımlaşma, Allah, Peygamber ve insan sevgisi, kurallara uyma, doğruluk, inanç, ibadet ve güzel ahlâk sahibi olma bilinci, güzel erdemler bu dönemde kazanılır. Gençlik; çalışıp kazanma, evlenip aile kurma, insanlara yararlı olma ve Allah’a ibadet etme bakımından hayatın en verimli çağıdır.
Hz. Peygamber de, kıyamet gününde arşın gölgesinde barınacaklar arasında, “Rabbine ibadet ederek yetişen gençleri”2 de sayarak, gençken dini yaşamanın önemine işaret etmiş; başka bir hadisinde de, “İnsanoğlu, kıyâmet gününde; gençliğini nerede ve nasıl harcadığından… sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz”3 buyurarak, gençlik enerjisinin Allah’a kulluk ve insanlığa hizmet uğrunda değerlendirilmesi gerektiği mesajını vermiştir.
Dünyaya gelişimizin gayesi, Allah’ı tanımak ve O’na ibadet etmektir.4 İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. Bedenin maddî gıdaya ihtiyacı olduğu gibi ruhun da manevî gıdaya ihtiyacı vardır. Ruhun en önemli gıdası sağlam iman ve ihlâsla yapılan ibadettir. İslâm dini, nefsin ve neslin korunmasını aile ile onu da evlilik kurumuyla temin etmektedir. Dinimizde gayr-i meşru ve nikâhsız beraberlikler çirkin görülüp yasaklanmış, evlilik teşvik edilmiştir. Evlilik dışı ilişki kesin olarak yasaktır. İslâm’ın yasak ettiği haramlardan olan zina, büyük günahlardan biridir. Rabbimiz Allah zinaya yaklaşılmamasını emrediyor: “Zinaya yaklaşmayın, çünkü o bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.”5
Zinanın fert, aile ve toplum için zararları çoktur. İslâm’ın hiç tasvip etmediği bir davranış biçimidir. Gençler iffetlerini korumaları için, cinsel uyarı içeren tv programı, sinema filmi, internet gezintileri, gazete, dergi, resim ve benzeri şeylerden uzak durmalıdır. Çünkü cinsellikle imtihan, imtihanların en zor olanıdır.
Bu açıdan dikkat etmeli, cinsel duyguyu tahrik eden ortamlardan kaçın(ıl)malıdır. Günümüz gençliğinin bozulmasında en büyük etkenler şunlardır: Eğlence merkezleri, müstehcen yayın, kontrolsüz internet, zararlı tv kanalları, arkadaş çevresi, şans oyunları, plajlar ve para karşılığında serbestçe çeşitli yerlerde yapılan fuhuş, sosyal etkinlik adı altında gençlerin kötü alışkanlıklar edindiği yerler.
Son yıllarda film ve dizilerde evlilik dışı ilişkiler, nikâhsız birliktelikler normalmiş gibi gösterilerek, bu tür gayr-i ahlâkî ilişkiler toplumda özendirilmektedir. Genç yaşta bekâr insanların çokluğu, düzen ve çevrenin haramları süsleyip kolaylaştırması ile birleşince, çeşitli ahlâksızlıkların yayılmasına, maddî ve manevî nice hastalıkların, sorunların artmasına yol açıyor.
Evlilik yaşının ilerlemesi, flört tarzı ilişkilerin önünü açmakta ve fuhşa neden olabilmektedir. Flört, dinimizin ahlâk anlayışına uymaz. Flört, nikâhsız beraber olmanın, gezip tozmanın, eğlenmenin çağdaş ismidir. Geç evlilik ahlâkî yozlaşmaya kapı aralıyor. Bu sebeple evliliği geciktirmek marifet değildir. Marifet evliliği gerçekleştirmektir. Dinimiz vakti gelince evlenmeyi teşvik, bekâr kalmamayı tavsiye etmiştir. Çeşitli sebeplerle evlenmeyenlere yardım etmek gerekir. Çünkü evlenemeyen veya evlenmeyi geciktiren erkek ve kadının namuslu, erdemli, güvenilir bir hayat sürmeleri fıtraten zordur.
İnsan hayatında çok etkili bir güce sahip olan cinsel arzu kontrol altına alınmadığı, başıboş bırakıldığı takdirde doymak bilmeyen bir açgözlülüğe ve fıtrata aykırı sapkınlıklara yol açabilmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s) gençleri zina ve fuhuştan korumak ve kurtarmak için onlara şu tavsiyede bulunmaktadır: “Gençler, sizden gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek, gözü harama karşı korur, namusunu, iffetini muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun, çünkü oruç şehveti kırar.”6
İslâm dininde teşhircilik haramdır. Çünkü teşhircilik İslâm dininin haram kıldığı çıplaklığın özel bir şeklidir. İslâm bunun için işe hâin bakışların önüne geçerek başlıyor. Sonra hem kadını, hem erkeği, hem nesli, hem de fazileti korumak için erkeğe ve kadına tesettürü emrediyor.
İslâm dini dünya ve âhiret saadeti için kurallar koymuştur. Tesettür de bu kurallardan birdir. Tesettür, sadece başı kapatmaktan ibaret değildir. Örtünmek, Allah rızası içinse o zaman güzelliği, cazibeyi dışarıya yansıtmayacak şekilde giyinmek gerekir. Peygamberimiz (s.a.s.), “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bil; ihtiyarlamadan önce gençliğinin, ölüm gelmeden önce hayatının, hasta olmadan önce sağlığının, meşguliyetten önce boş vaktinin, yoksulluğa düşmeden önce zenginliğinin kıymetini bil” 7 buyurur.
Gençliğin değerinin bilinmesi, gençlerin bu dönemde, hem kendileri ve hem de gerek aileleri gerekse toplumları için hayırlı ve faydalı şeyler yapmalarıyla mümkün olur. Kısaca, dünya ve âhiret saadetini kazanmak için, bütün görev ve sorumlulukları yerine getirmek, her türlü kötü ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmak ve Allah’a karşı olan kulluk görevlerini yerine getirmek gerekir. İşte o zaman gençliğin değeri ve önemi bilinmiş olur.
Yaratılış gayemiz Allah’a kulluktur/ibadettir. Doğru inanç, ibadet ve güzel davranışlarla şahsiyet gelişir, olgunlaşır. İlkeli, tutarlı, dengeli, kararlı, sabırlı ve güçlü bir kişilik oluşur. Böylece insan hem kendine, hem de başkalarına faydalı olur. Yüce Allah şöyle buyurur: “Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup emirlerine uygun yaşarsa (inanç, ibadet ve güzel davranışlarda bulunursa) ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.”8
İslâm’da neslin korunması için zina haram olduğu gibi, homoseksüellik, lezbiyenlik de aynı şekilde haram kılınan bir cinsel eylemdir. Haram olan erkek veya kadının kendi cinsinden birisi ile ilişki kurması (homoseksüellik, lezbiyenlik vb.) bir sapıklıktır ve yasaktır. Yaratılış gayesine, fıtrî ve tabiî temayüllere aykırıdır. Ahlâkî çöküntünün ve çürümüşlüğün bir tezahürü olan bu çirkin fiilin çok eskilere dayandığını bazı peygamberlerin bunlarla mücadele ettiklerini bazı kavimlerin, Lût kavminin bu kötü fiillerden (homoseksüellik) yüzünden mahv (perişan ve helâk) olduğunu Kur’ân-ı Kerîm’den öğreniyoruz. 9
Bu homoseksüellik, lezbiyenlik de büyük günahlardandır. Kesinlikle haramdır ve sapıklıktır. Aynı şekilde, hanımının arkasından yanaşmak da büyük günahlardandır. Peygamberimiz (s.a.s.): “Bir erkeğe veya arkasından kadına yaklaşan kişiye Allah (rahmet nazarı ile) bakmaz!”10 buyurur.
Sonuç olarak, günümüzde gençlerimizin birtakım sorunlara yenik düşmemeleri için şu hususlara dikkat etmeliyiz: Gençlere iyi bir aile terbiyesi verilmelidir. Gençlere sorumluluk bilinci kazandırmalı ve onlara güzel örnek olunmalıdır. Boş zamanlarını kitap okuyarak ve yararlı işler yaparak değerlendirmelidir. Maddî ve manevî yönden dengeli bireyler olarak yetiştirilmelidir. Ailede ve okulda doğru bilgiler verilmelidir. Onları anlamaya çalışmalıdır. Gençler kötü arkadaş grubundan uzak durmalı ve iyi arkadaş edinmelidir. Sigara, içki, kumar, uyuşturucu, fuhuş ve hırsızlık gibi kötü alışkanlıklardan ve onların edinileceği yerlerden uzak durmalıdır.
Tabii ki, gençlerimize dinî ve manevî idealleri kazandırmak onların ruh sağlığı, yönünden son derece önemlidir. Nesli korumak ve sağlıklı bir toplum oluşturmak için gençlerimize iyi bir din eğitimi verilmelidir. Gençlerin kendilerini korumaları, dünya ve âhirette mutlu, huzurlu olmaları için inanç, ibadet ve güzel ahlâk sahibi olmalarına yardımcı olmalıyız.
Dipnot
- Meryem, 19/58.
- Buhârî, Ezân 36.
- Tirmizî, Kıyâmet 1.
- Zâriyat, 51/56.
- İsrâ, 17/32.
- Buhârî, Nikâh, 2.
- Müslim, İmâre 46.
- Nûr, 24/52.
- Ankebût, 29/28-31; A‘râf, 7/80-84; Kamer, 54/34-39.
- Tirmizî, Radâ 12.
SÜLEYMAN GÜLEK