Gerçek Endülüs

Gerçek Endülüs

“Ahh Endülüs” diyen bir çoğumuzun aslında pek de bilgi sahibi olmadığı Endülüs’ü, “Gerçek Endülüs’ü” okumak isteyenler toplansın.

Uzuuun tarihi ayrıntılara boğmadan Endülüs’ü yazmaya çalışacağım… 

 

Endülüs, Müslümanların İspanya’ya verdikleri isimdir. Halen de İspanya’nın güneyinde bir eyaletin adıdır.

 

Peygamberimizin vefatından 80 yıl sonra Kuzey Afrika’nın tamamı İslam Devleti’nin sınırları içine girmişti (MS- 710/712).

Müslümanlar fetih için Avrupa’yı hedef belirlemişler ve bu amaçla birkaç girişimde başarılı olunmuş ve ganimetlerle dönmüşlerdi.

Emeviler dönemiydi. Ve Devletin başında Halife(!) Velid Bin Abdülmelik vardı. Kuzey Afrika Valisi olarak Musa Bin Nusayr görev yapıyordu.

Vali istişarelerinden sonra Halife’den onay alarak Endülüs adını verdikleri İspanya’nın fetih sürecini başlattı.

Ve orduyu Endülüs’e gönderdi. Ordunun başında eski kölesi ve aslında bir BERBERİ olan Tarık Bin Ziyad vardı…

İspanya’da ise Vizigot Krallığı hüküm sürmekteydi ve Devletin başında Kral Rodrigo bulunuyordu…

Tarık, kısa sayılacak bir zaman içinde Vizigotların başkenti Tuleyta’ya (Toledo) kadar olan toprakları fethetti.(Gemileri yakmak deyimi)

Bu arada barbar Vizigotlardan memnun olmayan bazı şehirlerin savaşmadan kalelerini teslim ettikleri bilinmektedir.

Böylece Endülüs efsanesi başladı. Endülüs tarihi 6, bazen 7 döneme ayrılarak incelenir.

Peşinen söylemek gerekirse Endülüs baştan sona parlak bir uygarlık değildir. Dönem dönem çok ciddi iç sorunlar yaşanmıştır.

 

İç sorunların başlangıç nedeni, Arapların kendilerini en verimli ve güzel bölgelerde, Berberileri ise kıraç ve iç bölgelerde iskanıdır.

Fakat, Endülüs Vatandaşlarının büyük bir çoğunluğu Arap ya da Berberiler değil, sonradan Müslüman olan ya da Hristiyan yerli halktı.

Endülüs Devleti 711-1492 yılları arasında 781 sene (Osmanlıdan Uzun) hüküm sürmüştür. Tarihi 6 döneme ayrılır…

Fakat bu 781 sene kesintisiz değildi..Zaman zaman devlet parçalandı. Eyaletlere ayrıldı. Bazen bütün çoğu zaman dağınık devam etti.

1.Dönem Valiler Dönemi: Kuzey Afrika Valisi fetihten üç yıl sonra Vali olarak oğlunu bıraktı ve Tarık’ı da yanına alarak Şam’ döndü..

Böylece Endülüs 711- 755 yılları arasında “Emevilere” bağlı bir Eyalet olarak kurulmuş oldu. Ve valiler dönemi başladı (Toplam 21 Vali).

Valiler döneminde Fetih devam etti. Paris’e kadar gidildi ama bu gidiş durduruldu. Arap-Berberi iç çatışmaları oldu.

Fakat sonuçta bütün iç karışıklıklar son buldu. Fakat 750 Yılında bildiğimiz Emeviler yıkılınca Endülüs doğal olarak bundan etkilendi..

Böylece Valiler dönemi bitti. Ve İkinci Dönem olan Endülüs Emevileri Dönemi başladı (756-1031).

Bu dönem işte “Ahh Endülüs” denen oluşumun tohumları atıldı. Arapça resmi dil, Malikilik Resmi mezhep oldu. Bağımsız devlet olundu.

Başkent Kurtuba (Cordoba) diplomasi merkezi oldu. Bayındırlık faaliyetleri başladı ve çok önemsendi.

Müthiş bir hoşgörü ve huzur ortamı Endülüs Devletini Avrupa’nın en itibarlı devleti haline getirdi.

Zehra isimli muazzam bir diplomasi şehri imar ettiler, bu şehir Hristiyanlar devleti eline geçirince saray dışında neredeyse yok edildi.

Endülüs Devletinin, bilim ve sanatta en iyi olduğu dönemlerden biri bu İkinci dönemde Hükümdar II. Hişam dönemidir (961-976).

1.Hişamdan sonra devlet tecrübesiz hükümdarların eline geçmiş ve Endülüs Emevi devleti 1031 yılında yıkılmıştır.

Ardından “Mülûkü’t Tavaif Dönemi (1031–1090)” olarak adlandırılan otorite boşluğu dönemidir. 20 civarında devletçik ortaya çıkmıştır.

İç çatışmalar başladı ve Nitekim 1085 yılında Kastilya(Castile) Kralı VI. Alfonso ikinci büyük kent olan Tuleytula’yı işgal etti.

Bu olay üzerine üzerine Müslümanlar “Reconquista” hareketinin farkına varabildiler. Reconquista: Endülüs döneminde İber Yarımadasındaki Hıristiyanların Müslümanların yarımadadaki varlıklarını ortadan kaldırma amaç ve çabalarına verilen addır.

492 yılında son Endülüs devletinin yıkılmasıyla başarıya ulaşan Reconquista İspanyolca “Yeniden fetih” anlamına gelir.

Toledo’nun işgali üzerine Müslümanlar Kuzey Afrikadaki Murabıtlar devletinden yardım istediler. Murabıt Devleti Endülüs’e yardım eder.

Murabıtlar Endülüs’ü tek merkezli bir eyalet haline getirir ve kendisine bağlar. Bu dördüncü dönemdir. (1090-1147).

İlginç olan maddi anlamda en güçlü olan Endülüs Emevi döneminde değilde bu karışık dönemlerde çok büyük bilim adamlarının çıkmasıdır.

Murabıt devleti de yıkılınca, Reconquista harekatı yine uygun ortam bularak iç karışıklıklar yaratmaya başlayınca Yerine kurulan Muvahhidler devleti yine Endülüse sahip çıkmış yıkılana kadar Endülüs korunmuştur bu da 5. Dönemdir- (1147–1229).

Muvahidler de yıkılınca Endülüs yine sahipsiz kalmış İspanyol Hristiyan Devletleri tekrar saldırılarına başlamıştır.

İşgalden sadece Endülüs’ün Güney doğusundaki İlbire’den Ronda’ya kadar uzanan sahil şeridi kurtulabildi.

Bu döneme Gırnata Beni Ahmer Emirliği (1238–1492) dönemi denir ve altıncı ve son dönem olarak bilinir. Çöküş dönemidir.

1479 yılında Kastilya-Leon Kraliçesi I. Isabel ile Aragon Kralı II. Fernando’nun evlenmesiyle İspanya birliği sağlandı.

İspanyollar 1492 de Gırnata (Granada) yı ele geçirerek Endülüs efsanesine son verdiler.

Çok büyük katliamlar yapıldı. Kütüphaneler ve sanat eserleri yok edildi. Hülagu’dan daha acımasızdı İspanyollar.

Bu altı dönemin son dört dönemi siyasi anlamda çok çalkantılı dönem olmasına rağmen, bu dönemlerde büyük sanat ve bilimsel ilerlemeler ve büyük bilim adamları yetişmiştir. Bu Endülüs Emevi (2. Dönemde) atılan tohumların ürünüdür.

Fransız Bilim İnsani Curie: Endülüsten geriye 10 kitap kaldı Atomu parçaladık, diğerleri kalsaydı Galaksileri dolaşıyor olurduk der.

Endülüs şehir uygarlığı hakkında fikrimiz olsun diye örneğin Kurtuba (Cordoba) şehrini ele alalım..

Kurtubada 10.yüzyılda III. Abdurrahman zamanında 113 bin hane 70 kütüphane, 3877 cami, 91 hamam vardı.

Şehrin 7 giriş kapısını birbirine bağlayan geniş caddeleri vardı. Kurtuba bu tarihte caddeleri ya taş döşeli ya da asfaltlı tek şehriydi.

Geceleri kandillerle sokaklar ışıl ışıldı. Bu tarihten 700 sene sonra bile Londra veParis’in yollarında bir aydınlatma aracı dahi yoktu.

Birçok düşünür Rönesansın Eski Yunan’dan daha çok, Endülüs’ten ilham aldığını söyler ki bu doğrudur.

Endülüs Müslüman Devletleri için siyasi anlamda çıkarmamız gereken sonuç: 1. Sadece bir tane Endülüs devleti yoktur.

İkinci sonuç :Her ne kadar medeniyet alanında bölgeyi zirveye ulaştırmış olsalar genel olarak istikrarsız bir siyasi yaşam sürmüşlerdir.

Peki, Endülüs bu siyasi karışıklığa rağmen neden bilim, sanat ve mimaride doruğa ulaştı? Temel neden Kültürel entegrasyondu bana göre..

Üç büyük din mensupları özgürlük ortamındaydı. Ve aynı şehirde tam 7 dilin konuşulduğu bir çok uluslu ülkeydi Endülüs..

Bu 7 dilin karışımından oluşan Endülüs Acemiyyesi” (el-Lâtiniyye) adında yeni bir halk dilinin sâhibi olmuş bir ülkeydi.

Emir ve hükümdarların önemli bir kısmı Bilim, sanat, felsefe ve mimariye çok önem veriyorlardı.

Kurtuba (Cordoba), Tuleytula (Toledo), İşbilliye (Sevilla), Gırnata (Granada), Maleka (Malaga) Endülüs’ün efsane şehirleri oldular.

Fakat Endülüs’ün tarihi bu güzellikler kadar iç şavaşlar, katliamlar ve acılarla da doludur.

 

@Tanolcayy

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir