Hadis
Hadis, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sözleri, fiilleri, onayları (takrirleri) ve ahlaki özelliklerini kapsayan rivayetlerdir. İslam’da Kur’ân’dan sonra en önemli kaynak olan hadisler, dini hükümlerin, ibadetlerin, ahlaki ölçülerin ve toplumsal düzenin anlaşılmasında temel bir rehberdir. Kur’ân, Resûlullah’ın sünnetine uymanın farz olduğunu açıkça bildirir: “Peygamber size ne verdiyse onu alın, sizi neden men ettiyse ondan da sakının” (Haşr, 7).
Hadisler, sadece dini hükümleri açıklamakla kalmaz, Kur’ân’ın nasıl yaşanacağını da gösterir. Namazın kılınışı, orucun uygulanışı, zekâtın ölçüleri ve diğer birçok ibadet, Kur’ân’da ana hatlarıyla belirtilmiş, detayları ise Peygamber’in sözleri ve fiilleriyle açıklanmıştır. Resûlullah (s.a.v.) bu yönüyle yaşayan Kur’ân’dır; onun hayatı ve hadisleri, İslam’ın pratiğe dönüşmüş halidir.
Hadis ilmi, Peygamber’e nispet edilen her sözün doğru olup olmadığını tespit etmek için büyük bir titizlikle geliştirilmiştir. Bu nedenle hadisler, rivayet zincirine (isnad) ve metin (matn) tenkidine göre sahih, hasen ve zayıf olarak sınıflandırılır. Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd gibi muhaddislerin derlediği sahih hadis kitapları, Ehl-i Sünnet’in en güvenilir kaynakları arasında yer alır.
Hadisler, yalnızca dini pratiklerde değil, ahlak, adalet, merhamet, kardeşlik ve toplum düzeni gibi alanlarda da Müslümanlara yol gösterir. Peygamber Efendimiz, “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” (Muvatta, Husnü’l-Hulk, 8) buyurarak, sünnetinin temel amacının insanı kemale ulaştırmak olduğunu ifade etmiştir.
Hadisleri inkâr etmek, Kur’ân’ın anlaşılmasını zorlaştırır; çünkü Kur’ân’ın birçok hükmü, ancak sünnetle açıklanır ve tatbik edilir. Bu nedenle İslam âlimleri, hadis ve sünneti, İslam’ın ayrılmaz bir parçası olarak görür ve ümmetin hidayeti için zaruri kabul eder.