Hayata Dair – 19

Cuma Günleri ve Sinema Büyüsü: Çocuklarla Birlikte Bir Anı İnşa Etmek

Cuma günleri bizim için sıradan bir gün değil. Haftanın yorgunluğunu geride bırakıp, öğrencilerimle birlikte yeni bir dünyanın kapısını araladığımız, sinema büyüsünü yaşadığımız özel bir zaman dilimi. Dersler, ödevler ve kuralların yoğunluğundan sıyrılarak, hep birlikte başka hikâyelere yolculuk ettiğimiz, kahkahalarımızın sınıfın dört bir yanına yayıldığı bir gün… Çocukların gözlerindeki ışıltıyı, heyecanlarını ve o saf neşelerini görmek, öğretmenlik mesleğinin en güzel anlarından biri.

Her hafta, yaşlarına uygun, onların dünyalarına hitap eden, eğlendirirken düşündüren, hayal güçlerini besleyen bir film seçmeye özen gösteriyorum. Bugün, ekranımıza yansıyan film Moana. Pasifik’in uçsuz bucaksız sularında, maceraya atılmaya hevesli bir kız çocuğunun hikâyesi… Renkli sahneleri, akılda kalıcı müzikleri ve güçlü karakterleriyle çocukları büyüleyen bir yapım. Ancak her hikâye gibi, bu filmin de satır aralarında verilmek istenen farklı mesajlar var.

Sinemanın Büyüsü ve Eleştirel Bakış

Film izlemek sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda bir düşünme pratiği. Hikâyeler bizleri eğlendirdiği kadar, kimi zaman fark ettirmeden düşüncelerimize yön vermeye çalışır. Öğrencilerime her filmi sorgulayan bir gözle izlemeleri gerektiğini anlatıyorum. Moana’nın şarkılarında, anlatısında ve olay örgüsünde, doğaya tapınan, tabiatı ilahlaştıran bir bakış açısı göze çarpıyor. Tanrı inancını, Allah’a yönelme duygusunu yok sayan bir anlayış… Oysa biz biliyoruz ki, denizleri de, gökyüzünü de, yıldızları da, yeryüzünü de yaratan, tek ve yegâne güç olan Allah’tır.

Çocuklar için büyüleyici görünen bu anlatıların arka planında, hakikati unutturan mesajlar olabiliyor. İşte tam da bu noktada, onlara farkındalık kazandırmayı, gerçek ile kurguyu ayırt etmelerini sağlamayı amaçlıyorum. Masalları dinlemek güzeldir ama gerçek dünyada, güzellikleri ve mucizeleri inanç penceresinden görmek bambaşka bir derinlik kazandırır. Doğanın muazzam düzenini, denizlerin uçsuz bucaksız maviliğini, hayatın içindeki mucizeleri yalnızca bir hikâyenin parçası olarak değil, Allah’ın kudretinin yansıması olarak anlamlandırmalarını istiyorum.

Paylaşmanın ve Ortak Anların Önemi

Cuma günü sadece film izleme günü değil, aynı zamanda paylaşma ve birlikte olmanın güzelliğini yaşama günü. Çocuklar, patlamış mısırlarını arkadaşlarıyla bölüşerek, bir sahne karşısında aynı heyecanı yaşayarak, ortak duyguları paylaşarak büyüyorlar. Sınıfı bir sinema salonuna çeviriyoruz. Kimi zaman kahkahalar yükseliyor, kimi zaman şaşkın bakışlarla ekrana kilitleniyorlar. Bu anların onlar için unutulmaz olmasını istiyorum. Çünkü biliyorum ki, eğitim sadece ders kitaplarından, sınavlardan ibaret değil. Bazen bir film karesi, bir sahne ya da paylaşılan bir kahkaha, çocukların hafızasında en değerli anılar olarak yer ediniyor.

Eğitim, Hayatın İçinde Bir Yolculuktur

Eğitim, sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda hayata dair farkındalık kazandırmak demektir. Çocuklara, eğlenceyle öğrenmeyi, bir hikâyenin ardındaki mesajı çözmeyi, doğruyu yanlıştan ayırt edebilmeyi öğretmek, onları hayata hazırlamanın en güzel yollarından biri. Moana gibi bir film izlerken dahi, sadece hikâyeyi değil, onun bize sunduğu dünyayı da eleştirel bir gözle değerlendirmek gerekiyor.

Cuma günleri, bu farkındalığın ve paylaşmanın en güzel şekilde yaşandığı, çocukların sadece gözleriyle değil, kalpleriyle de gördükleri bir gün. Ve her hafta, bu özel günü bir hatıra defterine yeni bir sayfa ekler gibi, güzel anılarla süslemeye devam ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bir gün geriye dönüp baktıklarında, en çok bu paylaşılan anıları hatırlayacaklar. Ve belki de, bir öğretmenin onlara sinema perdesinden çok daha büyük bir pencere açtığını fark edecekler.

14.02.2025 İskenderun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir