Hz. Peygamber’in (s.a.v.) gençlere önem vermesi, İslam’ın insanı esas alan bir hayat düzeni sunmasından ve gençliğin insan hayatındaki kritik bir dönem olmasından kaynaklanır. Gençlik, insanın en dinamik, üretken ve öğrenmeye açık olduğu bir dönemdir. Bu dönemde kişilik şekillenir, değerler kökleşir ve birey hayat boyu sürecek bir yönelim kazanır. Allah Resûlü (s.a.v.), bu dönemin ne denli kıymetli olduğunu hem kendi yaşantısıyla hem de gençlere verdiği sorumluluklarla açıkça göstermiştir.
Gençlik dönemi, insanın fiziksel ve zihinsel olarak zirvede olduğu bir dönemdir. Bu dönemde doğru yönlendirme, bireyin hayatına olduğu kadar, toplumun geleceğine de doğrudan etki eder. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu gerçeği fark ederek gençleri sadece bir birey olarak değil, ümmetin istikbali olarak görmüş ve onların eğitimine, ahlaki gelişimine özel bir önem vermiştir. Onlara güvenmiş, büyük sorumluluklar yüklemiş ve onların potansiyellerini açığa çıkarmak için rehberlik etmiştir.
Nitekim Kur’an-ı Kerim’de gençlik çağının önemi birçok kıssa ile örneklendirilmiştir. Ashab-ı Kehf kıssası, gençlerin doğru bir inanç ve kararlılıkla Allah’a sığınışlarını anlatırken, gençlerin cesaret ve dirayetlerini gözler önüne serer. Hz. Yusuf’un (a.s.) kıssası ise, genç bir insanın iffet ve takvayla zorluklara nasıl göğüs gerebileceğini gösterir. Peygamber Efendimiz de bu kıssalardan yola çıkarak gençlere yol göstermiş ve onları erdemli bireyler olmaya teşvik etmiştir.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hayatında gençlere duyduğu güvenin birçok örneği vardır. Henüz 18-20 yaşlarında olan Hz. Usame bin Zeyd, ordunun başına komutan olarak atanmış; yine genç yaşta olan Muaz bin Cebel Yemen’e vali olarak gönderilmiştir. Bu sorumluluklar, gençlerin bilgi, ahlak ve cesaretle donatıldıklarında ne büyük işler başarabileceklerini gösterir. Efendimiz (s.a.v.), gençlere görev verirken onların yaşıyla değil, kabiliyet ve niyetleriyle ilgilenmiştir. Bu, gençlere olan güvenin ne kadar sağlam olduğunu ortaya koyar.
Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.), gençlere hitap ederken onların enerjilerini, duygularını ve dünyaya bakışlarını dikkate almıştır. Onlara sevgiyle yaklaşmış, cesaretlendirmiş ve hatalarını düzeltirken sabırla hareket etmiştir. Genç bir sahabi olan Abdullah bin Abbas’a, “Ey genç! Sana bazı sözler öğreteceğim: Allah’ı gözet ki, Allah da seni gözetsin; Allah’ı gözet ki, Allah’ı yanında bulasın…” diyerek, genç bir zihne hem Allah inancını hem de sorumluluk bilincini aşılamıştır.
Sonuç olarak, Hz. Peygamber’in gençlere önem vermesi, onların toplumdaki dönüşüm gücünü ve Allah katındaki kıymetini bilmesinden kaynaklanır. Gençlik, hem bireysel hem toplumsal anlamda bir yenilenme ve güç kaynağıdır. Efendimiz’in (s.a.v.) rehberliği, gençlerin yalnızca kendi çağında değil, kıyamete dek bütün nesillerde ilham kaynağı olmaya devam edecek evrensel bir örnektir.