İslam, ekonomik hayatı adalet, doğruluk ve hakkaniyet üzerine inşa etmeyi amaçlayan bir sistem sunar. İslam’ın ekonomik ilkeleri, hem bireyin hem de toplumun refahını sağlamayı hedefler. Bu ilkeler, Kur’an-ı Kerim’in emirleri ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sünneti ışığında şekillenmiştir. Aşağıda İslam’ın ekonomik hayata dair genel ilkeleri açıklanmıştır:
1. Helal ve Haramın Gözetilmesi
İslam, ekonomik faaliyetlerde helal ve haram sınırlarını belirlemiştir. Helal kazanç, kişinin emeğiyle, adaletli ve dürüst yollarla elde ettiği gelir anlamına gelir. Haram olan ise faiz, rüşvet, hile, kumar ve gasp gibi meşru olmayan yollarla elde edilen kazançtır. Kur’an’da şöyle buyrulmuştur:
“Ey insanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz şeylerden yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, sizin apaçık düşmanınızdır.” (Bakara Suresi, 168).
2. Faizin Yasaklanması
İslam, ekonomik dengesizliklere yol açan faizi (riba) kesin bir şekilde yasaklamıştır. Faiz, sermaye sahibine haksız bir kazanç sağlarken, borçluya büyük bir yük getirdiği için adil görülmez. Allah, faizi haram kılarken ticareti helal kılmıştır:
“Allah, faizi yok eder; sadakaları ise artırır…” (Bakara Suresi, 276).
Bu yasak, toplumda ekonomik sömürüyü önlemeyi ve kaynakların adil bir şekilde paylaşılmasını sağlamayı amaçlar.
3. Çalışmanın ve Emeğin Kutsallığı
İslam’da emek ve alın teri kutsal kabul edilir. İnsan, ihtiyaçlarını karşılamak ve toplumun faydasına katkı sağlamak için çalışmaya teşvik edilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.), emeğin değerini şu sözleriyle ifade etmiştir:
“Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir lokma yememiştir.” (Buhari, Buyu’, 15).
4. Adalet ve Dürüstlük
Ekonomik hayatta dürüstlük ve adalet, İslam’ın temel ilkelerindendir. Ticaret ve alışverişte hile yapmak, malın kusurlarını gizlemek veya ölçü ve tartıda haksızlık etmek haramdır. Kur’an’da şu uyarı yapılır:
“Ölçtüğünüzde tam ölçün, doğru terazi ile tartın.” (İsra Suresi, 35).
Bu ilke, ekonomik ilişkilerde güvenin ve sosyal huzurun temelini oluşturur.
5. Sadaka ve Zekât ile Sosyal Dengenin Sağlanması
İslam, zengin ile fakir arasında sosyal adaleti sağlamak amacıyla zekât ve sadaka vermeyi emreder. Zekât, servet sahiplerinin mallarının belli bir kısmını ihtiyaç sahiplerine vermesini zorunlu kılarak malda bir arınma ve bereket vesilesi olur. Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Onların mallarından sadaka (zekât) al ki bununla onları temizleyesin ve arındırasın.” (Tevbe Suresi, 103).
6. İsraf ve Cimriliğin Yasaklanması
İslam, ekonomik kaynakların gereksiz yere israf edilmesini şiddetle yasaklar. Aynı şekilde, mal ve serveti sadece yığmak ve başkalarıyla paylaşmamak da kınanmıştır. Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Yiyin, için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (Araf Suresi, 31).
Bu ilke, kaynakların adil ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlar.
7. Haksız Kazancın Yasaklanması
İslam, ekonomik hayatta rüşvet, gasp, tefecilik, hileli satışlar gibi haksız kazanç yollarını haram kılmıştır. Haksız kazanç, bireyin malına ve emeğine zarar verdiği gibi toplumsal huzuru da bozar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), haksız kazancın sonuçlarına şu şekilde dikkat çekmiştir:
“Hile yapan bizden değildir.” (Müslim, İman, 102).
8. Mülkiyet Hakkının Korunması
İslam, bireylerin mülkiyet haklarını tanır ve bu hakları koruma altına alır. Ancak bu hak, topluma zarar verecek şekilde kötüye kullanılamaz. Mal ve servet, kişinin bir emaneti olarak görülür ve toplumun faydasına kullanılması gerektiği belirtilir. Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Allah’ın size verdiği servetle ahiret yurdunu kazanmaya çalış; dünyadan da nasibini unutma.” (Kasas Suresi, 77).
9. Ticarete ve Serbest Piyasaya Verilen Önem
İslam, ticaretin helal ve adil bir şekilde yapılmasını destekler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ticaretle uğraşmış ve bu mesleği övmüştür. Ancak serbest piyasa düzeninin, ahlaki ve dini ilkeler çerçevesinde işlememesi durumunda zarar verici hale geleceği vurgulanmıştır.
10. Dayanışma ve Ahlaki Ekonomik Yaklaşım
İslam, ekonomik hayatın sadece bireysel kazanç için değil, aynı zamanda toplumsal dayanışma için bir araç olması gerektiğini öğretir. Fakirlerin gözetilmesi, borçluların desteklenmesi ve ortak ekonomik kalkınma, İslam’ın önerdiği ahlaki ekonomi anlayışının temelidir.
Sonuç
İslam’ın ekonomik hayatla ilgili genel ilkeleri, adalet, hakkaniyet, paylaşım ve ahlaki değerler üzerine kuruludur. Bu ilkeler, bireylerin helal kazançla geçinmesini ve toplumda ekonomik dengenin sağlanmasını hedefler. İslam, bireyin refahını toplumsal faydayla birleştirerek huzurlu ve dengeli bir ekonomik düzen kurulmasını amaçlar. Bu prensiplere uyulduğunda, yalnızca bireylerin değil, tüm toplumun ekonomik ve manevi kalkınması mümkün olur.