Kardeş Kıskançlığı
Doğal bir duygu olan kıskançlık, sevilen kişinin bir başkasıyla paylaşılamamasından ve temelde güvensizlikten kaynaklanır. Çocuk terbiyesinde izlenilen yanlış metotlar, çocukların iç dünyalarını ve aile içindeki konumlarını dikkate almayarak yapılan davranışlar, gayet doğal ve insani bir duygu olan kıskançlık hissini tahrik etmekte ve körüklemektedir.
Çocuklardaki davranış problemlerinin ilgi, sevgi ve disiplin dengesinin ayarlanamamasından kaynaklandığı bütün ebeveynler tarafından fark edilmelidir. Çocuğun gelişiminde etkisi olan anne baba, veli, öğretmen, bakıcı vs. olarak sebep olduğumuz problemlerin çözümünü çocukta aramak oldukça adaletsiz bir yöntemdir.
Kardeş kıskançlığı küçük yaşlarda kendini daha çok fark ettirse de ilerleyen yaşlarda bastırılamayan kıskançlık duyguları olarak kendini göstermektedir. Kıskanma belirtileri; öfke, nefret ve intikam alma gibi duyguların yanı sıra altını ıslatma, parmak emme gibi davranışlarla önceki gelişim evresine gerileme şeklinde görülebilir. Evden ayrılmayı reddetmeyle birlikte baş ağrısı, mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler; huzursuzluk, isteksizlik ve diğer stres belirtileri sık sık gözlenebilir.
Çocuklardaki davranış problemlerinin belki de en başında yer alan kardeş kıskançlığı için, anne baba genel olarak diğer çocuk dünyaya geldikten sonra çözüm arayışına girse de bu süreç yeni bir çocuk dünyaya getirmeye karar verildiği andan itibaren başlamalıdır. Diğer kardeşin dünyaya geleceği haberi bile tahtın sallanmaya başladığı duygu ve düşüncesini ortaya çıkaracaktır. Kardeşi doğmadan önce çocuğa, anlayabileceği bir dilde, aileye yeni bir üyenin katılacağı anlatılmalıdır.
Doğumdan sonraki süreçte de anne baba kendi aralarında iş bölümü yapmalı, anne yeni bebekle ilgilenirken baba diğer çocukla ilgilenmelidir. Bu durum ilgi ve sevgi anlamında tahtına göz dikildiğini düşünen diğer çocuğun kıskanma duygusunu kontrol edebilmesinde oldukça etkili olacaktır.
Kıskanan çocukla mümkün olduğunca nitelikli zaman geçirilmeye çalışılmalıdır. Nitelikli zamandan kastımız, çocuklara ihtiyaç duydukları ilgi ve sevgiyi verebilmektir.
Ayrıca aşırı ilgi, sevgi ve gevşek disiplin ile yetiştirilen çocuklarda kardeş kıskançlığı oldukça kronik hâlde hissedilir. Bu durumda yakınlarımıza yalnızca bebekle ilgilenmemelerini, büyük çocuğa da alışık olduğu tarzda ilgi ve sevgi göstermelerini söylemek ve ara sıra da hatırlatmak gerekebilir.
Bebeğe sürekli “bebek” demek yerine doğrudan adını söylemeye başlamak da kıskançlığın dozajını azaltma konusunda etkili bir yöntemdir. Ayrıca küçük çocuğun altı temizlenirken ya da maması yedirilirken abisi ya da ablasına, küçükken ona da bu şekilde davranıldığı; kardeşi büyüyüp kendi ihtiyaçlarını görebilecek hâle gelinceye kadar yardımcı olunması gerektiği uygun bir dille ara sıra hatırlatılmalıdır.
Özellikle küçük yaşlarda ve aralarındaki yaş farkı az olan çocukları yalnız bırakmamak gereklidir. Çocuklar sizin yanınızda sevgi duygusunu gösterirken kardeşiyle yalnız kaldığında kıskançlık duygusundan kaynaklı şiddet içerikli davranışlar sergileyebilir. Bebeğe zarar vermesine izin verilmeyeceği kesin bir dille anlatılmalıdır. Fakat aşırı kaygı içeren tavırlarla çocuğu bebekten uzaklaştırmaya çalışmamak gerekir.
Çocuk terbiyesinde en can alıcı nokta adalet duygusudur. Eğer çocuk herhangi bir sebeple anne babasının kendisine adil davranmadığı hissine kapılırsa bu durum güven bunalımıyla sonuçlanır. Adaletsizlik güvensizliği, güvensizlik kıskançlığı tetikler.
Çocuklara yönelik adil olmayan davranışlar, çocuklar arasındaki statü kaybına da neden olmaktadır. Statü kaybı ise kıskançlığı körükleyen en önemli sebeplerden biridir. Örneğin, yaşça büyük olan çocuğun büyük olma statüsüne dikkat edilmeden her bir çocuğa eşit davranacağım mantığı, büyük çocuk için statü kaybına yol açacağından kıskançlık duygusunu harekete geçirebilir. Böylesi durumlarda, anne babanın yapacağı şey, büyük kardeşin daha önceden sahip olduğu statünün kaybolmadığını ve hatta abi/abla olmakla evde daha da önemli bir pozisyona geldiğini ona hissettirmektir. Kardeşler arasında kıskançlık hissedildiğinde onları birbirinden uzaklaştırmak yerine yakınlaştıracak ortamlar oluşturulabilir. Büyük çocuğa kardeşiyle ilgili görev ve sorumluluklar verilebilir. Fakat verilen sorumlulukların çocuğun seviyesine uygun olmasına özen gösterilmelidir.
Sonuç olarak en güzel çözüm; problemler oluşmadan önce önlem almak, bunun için gerekli çalışmaları önceden yapmaktır. Bir diğer husus da çocuk dünyaya getirecek ebeveynlerin kendilerini çocuk gelişimi konularında eğitmeleridir. Problem oluştuktan sonraki çözüm ise sıkıntıları azaltmak için bir uzmandan yardım almaktır.
Yazan Abdullah ŞENCAN | Psikolojik Danışman