Kuran’da Müminlerin Özellikleri
Mümin: Allah’a kalp ile teslim olduğunu dil ile ikrar eden kimsedir. Kalpte geçen duygular soyut olduğu için ispatlanması gerekir. Mesela birisini sevdiğimizi söylediğimiz zaman bu sevginin ispat edilmesi gerekir. Çünkü sevgi kalbi bir duygudur. Sevginin alametleri olmadan sevgiden söz etmek imkânsızdır. Konu iman olunca bunun da ispat edilmesi gerekir ki, en kısa yolu dil ile ikrar etmektir. Yine de kişinin sahip olduğunu söylediği imanın gerçekte var olup olmadığını anlamanın en açık yolu imanın gereğini yapıp yapmasıdır. İmana aykırı davranışlar yapan kişi iman konusunda ya kusurludur ya da iman etmemiştir. Her ne olursa olsun “iman ettim” diyen birisinin doğru söylediğini ya da yalan söylediğini ölçecek bir cihazımız yoktur. Bundan dolayı kimsenin imanını sorgulayamayız. Ancak imanın alametleri sayesinde kişinin sahip olduğunu iddia ettiği iman hakkında bazı şeyler söylenebilir. Örneğin imanın gereği olan “namaz” imanın en büyük ve en görünür alametidir. Buna rağmen münafıkların dahi namaz kıldıkları müşahede edilmiştir.[1] Yine imanın alameti olan “infak etme ve sadakanın” bile münafıklar tarafından yapıldığı Kuran ile sabittir.[2]
Öyleyse İman eden kimselerin alametleri nelerdir? İman edenlerin yani müminlerin özellikleri Kuran’da nasıl geçmektedir?
Kuran bu soruya kendi içinde bir bütün olarak cevap verir. Biz burada kırk maddede Kuran’da Müminlerin özelliklerini anlatacağız. Müminlerin özellikleri bu kırktan daha fazla olmakla birlikte burada sadece bir kısmına değinmiş olacağız.
- Namazı huşu ile kılarlar. Huşu: kişinin namaz kılarken kalbini dünya düşüncesinden arındırması ve namazında kendisini dünyaya meylettirecek hareketlerden ve ortamdan uzak kalmasıdır. Sakin bir ortamda namaz kılmak huşunun sağlanması için bir tedbirdir.
- Faydasız işlerden ve sözlerden uzak dururlar. Futbol, siyaset, eğlence, müzik ve kişiye faydası dokunmayan işlerden ve ortamlardan uzak durmak müminlerin bir özelliğidir.
- Zekât verirler. İhtiyaç sahibi kimselerden mali ibadet etmekten de geri durmazlar.
- İffetlerini muhafaza ederler. Güzelliklerini yabancı kimselere teşhir etmezler. Kimseyi tahrik etmezler.
- Aldıkları emaneti hakkıyla teslim ederler. Emaneti ganimet bilmezler.
- Sözlerinin gereğini yerine getirirler. Verdikleri sözlerden caymazlar.
- Namazlarını sürekli kılarlar. Sadece belli vakitlerde, sadece ramazan ayında, ya da eşinin yanında, babası evdeyken veya mesai saatleri içinde kılıp başka zamanlarda namazı terk etmezler. Namazın tatil olmadığını bilirler. Gittikleri her ortama namazlarını da alıp götürürler.[3]
- Kendilerine Allah’tan söz edildiğine kalplerinde ürperti olur. Bir meselede veya konuda Allah’ın hükmü ona hatırlatıldığında teslimiyeti yüzünden okunur
- Allah’ın hükmünü duyduğu zaman imanı artar ve imanında kuvvet meydana gelir. Eğer o hükmü ilk defa duyuyorsa inandığı esaslara bir yenisi ile edildiği için imanı artar. Eğer önceden duymuş ise teslimiyetini ifade ederek iman kuvvetini artırır.[4]
- Rahman’ın kulları olan müminler yürüyüşlerinden bile belli olur. Yürürken nezaketle yürürler.
- Kendisini bilmez kimselerle karşılaştıklarında onlara “eyvallah, tamam, selam” deyip geçerler. Fuzuli tartışmalar ile oyalanmazlar.
- Namazlarını kılmış olarak gecelerler. Namaz kılmadan yatmazlar.
- “Bizi cehennem ateşinden uzak tut!” diye dua ederek, Allah’ın azabından korktuklarını ifade ederler.
- İhtiyaç yerlerine harcama yapmaları gerektiğinde ise ne israfa giderler ne de vermeleri gerektiğinden azını verirler.
- Yalnızca Allaha dua ve ibadet ederler. Kimseyi ona ortak koşmazlar. Yaratıcı vasfını Allaha verip yöneticilik vasfını kullara vermezler.
- Allah’ın koruduğu canı öldürmezler.
- Zina etmezler. Zinaya yaklaşmazlar.
- Yalan yere şahitlik etmezler. Faydasız bir ortamdan ayrılırken bile nezaketle ayrılırlar.
- Allahın emirleri onlara hatırlatılınca kör ve sağır kesilmezler. Allahın emirlerine ilgisiz kalmazlar. Mutlaka uygulamaya alırlar.[5]
- Nerede olursa olsun Allah’ın kendisi ile birlikte olduğu şuuru içindedir.[6]
- Allaha ve Resulüne olan imanında kuşku içinde olmayandır.
- Malıyla ve canıyla Allah için çalışandır, cihat edendir.[7]
- Bir konuda Allah ve Resulünün hükmünü duyduğunda ya da okuduğunda tercih hakkının olmadığını bilendir.[8]
- İman eden herkesi din kardeşi olarak gören; onların sevincini tebrik eden, üzüntülerine de yas tutandır.[9]
- Kendi mallarında yetim ve miskinlerin de haklarının olduğunu bilen ve infak vermekten, zekat ve sadakadan kaçınmayan kimselerdir.[10]
- Diğer mümin kardeşinin iyiliğini isteyen; onun yaptığı yanlışları hikmetle düzelten ve iyiliği tavsiye edendir. Din kardeşini kollayan ve gözetleyendir.[11]
- Ümit ve korku arasında rabbine dua edendir. Yaptığı iyiliklerden dolayı şımarmayan ve yaptığı yanlışlardan dolayı da ümitsizliğe düşmeyendir.[12]
- İyi ve Salih kimselerin akrabası olduğu için kurtulacağını, şeyhin akrabası veya bir müftünün, âlimin yeğeni, mübarek bir zatın karısı veya çocuğu olduğu için cennete gireceği kuruntusu taşımayandır. Hz. Lut’un karısı, Hz. İbrahim’in babası, Hz. Nuh’un oğlu, Hz. Peygamberin amcası iman etmediği için kurtulmamıştır. Gerçek mümin başkasının imanı üzerine hesaplar yapmayandır.[13]
- Din kardeşleri arasında husumet çıktığı zaman yangına körükle gitmeyip onların arasını ıslah etmenin yollarını arayandır.[14]
- Ğayba iman ederler. (Melek, cin, ahret, sırat, şefaat)[15]
- Kurandan bir emir duyduğu zaman “İşittik ve itaat ettik” derler. Kem küm yapıp, emri duymazlıktan gelme ya da anlamazlıktan gelmezler.[16]
- Toplu işlerde, organize işlerde, herkese vazifenin düştüğü işlerde (cihat gibi) amirinden izin almadan ayrılmaz,[17] önemsiz, değersiz ve alakasız bahaneler üreterek izin istemezler.[18]
- İmanın gereği yeri gelince hicret eder, cihat eder ya da hicret edene kucak açan kimsedir.[19]
- İşlerini sağlam yaptıktan sonra tevekkül ederler. Yani sefer bizden zafer Allah’tandır.[20]
- Başına bir musibet geldiği zaman ah vah etmek yerine kusuru kendisinde arar[21] ve “Allah’tan geldik dönüşümüz de onadır” der.[22]
- Araştırmacıdır. Duyduğu her şeye inanmaz. Önemli haberlerin doğruluğunu teyit eder.[23]
- Sabreden ve teşekkür etmesini bilendir.[24] Komşusuna, akrabasına, sahipsiz kimselere, yetimlere, düşkünlere ve özellikle anne babasına karşı saygı ve nezaketlidir, yardım severdir.[25]
- Eşine karşı iyi davranandır. Onda bir kusur gördüğünde onu ondaki bir güzelliğe tercih etmez.[26] Anlaşamadığı durumlarda aile mahremiyetini ifşa etmez ve hakem olayına gider.[27] Şayet iş boşamaya kadar gelmişse ona verdiği mehri almanın yollarını aramaz.[28] Boşama gerçekleşecekse de bunu da güzel bir şekilde yaparlar.[29]
- İbadetlerini yalnızca Allah rızası için yapar. İbadetlerini menfaat elde etmek için yapmaz.[30] Gösterişten uzak durur.[31]
- Din ile mukaddesat ile Allah ile alay edilen bir ortamda, bir grup veya dernekte veya toplantıda veya partide yer almaz. Farkına vardığı zaman da derhal terk eder. Bunu yapmadığı takdirde onlar gibi olacağını unutmamalıdır.[32]
[1] Nisa Suresi 142
[2] Nisa Suresi 38
[3] İlk yedi madde için Muminun Suresi 1-9 ayetleri, Mearic Suresi 23
[4] Enfal Suresi 2-4
[5] 10 ve 17. Maddeler için Furkan Suresi 63-73.ayetler
[6] Hadid Suresi 4
[7] 21 ve 22. Maddeler için Hucurat Suresi 15. ayet
[8] Ahzab Suresi 36
[9] Hucurat Suresi 10
[10] Mearic Suresi 24-25
[11] Tevbe Suresi 72
[12] Secde Suresi 16
[13] Tahrim 10, Meryem 45, Lokman 33, Hud 46
[14] Hucurat 10
[15] Bakara Suresi 3
[16] Bakara Suresi 285
[17] Nur Suresi 62
[18] Ahzab Suresi 13
[19] Enfal Suresi 74
[20]Mücadele 10
[21] Nisa Suresi 79
[22] Bakara Suresi 156
[23] Hucurat Suresi 6
[24] İbrahim Suresi 5
[25] Nisa Suresi 36
[26] Nisa Suresi 19
[27] Nisa Suresi 35
[28] Nisa Suresi 19
[29] Ahzab Suresi 28
[30] Enam Suresi 162
[31] Maun Suresi 5 ve Nisa Suresi 142
[32] Nisa 142,Enam 68, Zuhruf 83, Bakara 118
Murat Padak