Mükemmel Sınıf Yönetimi İçin 5 Temel İlke
Etkili sınıf yönetimi farkındalık, sabır, iyi zamanlama, sınır koyma ve içgüdü gerektirir. Dikkati kolayca dağılan, farklı becerilere ve mizaçlara sahip çocuklardan oluşan bir gruba önderlik etmek hiç de kolay bir iş değil.
Peki, alanında uzmanlaşmış öğretmenler bunu nasıl yapıyor?
Deneyimli öğretmenlerin önemli sınıf yönetim stratejilerini daha iyi anlayabilmek için dünyanın en iyi eğitim sitelerinden Edutopia‘nın sosyal medya hesapları üzerinden gayrı resmi bir anket düzenlendi. Tahmin edeceğiniz gibi, sınıf yönetimi başarısını kısa sürede sağlayan mucizevi bir çözüm yok. Bununla beraber, 700’den fazla yanıtı inceledikten sonra bazı yaygın eğilimler olduğunu fark ettik. İşte, en çok örnek gösterilen yaratıcı yaklaşımlardan bazıları…
1. Öğrencilerinizle ilgilenebilmek için önce kendinizle ilgilenin
Uçaklardaki güvenlik videolarında söyledikleri gibi: Önce kendi oksijen maskenizi takın.
Etkili bir şekide öğrenmek için, öğrencilerinizin öncelikle sizin sağlıklı olmanıza ihtiyacı var, diyor tecrübeli öğretmenlerimiz. Yeterince uyuyun, iyi beslenin ve kendi sağlığınızla ilgilenmek için harekete geçin. Öğretmenliğinin ilk yılını şöyle anlatıyor Jessica Sachs, “Günde 15 saat çalışıyordum ve çok stresliydim. Sonunda eşim bana ‘Okulda yaptığın en önemli şey, karar vermek. Bunu yapamayacak kadar yorgunsan, bir gece önceden ne kadar hazır olduğunun pek de önemi kalmaz,’ dedi.” Birkaç derin nefes almak, yorulduğunuzu anlamanıza yardımcı olabilir. Bir ortaokul öğretmeni olan Mindy Jones, “Bir gerginlik anında biraz sabır, sizi pişman olacağınız birçok şeyi yapmaktan kurtarır,” diyor.
Sayısız araştırma, öz bakımın, enerjinizi düşürecek ve kararlarınızı olumsuz anlamda etkileyecek stresi azalttığı fikrini destekliyor. Öz bakım bir sınıf yönetimi stratejisinden çok kendi sağlığınız için uyguladığınız bir alışkanlık olsa da, faydaları arasında kendini yönetme becerisi, yüksek empati becerisi ve daha fazla esneklik ve dayanıklılık var. Tüm bu nitelikler, sınıfta karşılaşabileceğiniz zorlu durumlarda daha iyi kararlar vermenizi sağlar.
2. İlişki kurmaya odaklanın
Bu en çok duyduğumuz fikirdi: Sağlıklı öğrenci-öğretmen ilişkileri kurmak başarılı bir sınıf kültürü için vazgeçilmezdir, hatta, öğrencileri akademik başarıya hazırlar. “İlişki kurmak” ifadesi Facebook ve Instagram tartışmalarında tam 27 kez kullanıldı ve bu ifadenin başka şekillerde 78 kez kullanıldığı görüldü.
Öğrencileriyle birebir ya da toplu olarak konuşmak için daima vakit yarattığını eklemeden hemen önce ortaokul öğretmeni Kim Manzer, “Öğrencilerimle aramda harika bir uyum var!” diyor. Sınıf dışında öğrencilerle selamlaşmak gibi basit eylemlerin getirisi büyük oluyor. “Onları ilgiyle dinlemem o kadar hoşlarına gidiyor ki!” Kanada’dan öğretmenlik yapan Amanda Tait, durumu daha da güzelleştirmeniz için kendinden örnek veriyor: “Öğrencilerimi hep kapıda karşılarım ve birer beşlik çakarak kendimize özgü selamlaşmamızı yaparız.”
Birçok eğitimci, öğretmenlerin samimiyet ile kesin sınırlar arasında denge kurma becerisinin, başarılı ilişkilerin ve sınıf yönetiminin anahtarı olduğu konusunda hemfikir. “Tutarlı, ancak esnek olun. Onları kayıtsız şartsız sevin ama gerektiğinde sorumlu tutmayı bilin. Fikirlerini belirtmelerine izin verin ancak lider siz olun,” diyor Rae Rudzinski.
3. Kuralları, sınırları ve beklentileri belirleyin (ve bunu erkenden yapın)
Öğrenciler kaotik bir ortamda başarılı olamaz. Güvende hissetmeleri ve odaklanmaları için temel bir düzene – ve tutarlılığa – ihtiyaç duyarlar.
Ancak, karşılıklı saygı kültürünü sürdürmek, hedefinizin “arkadaş edinmek” demek olmadığına dikkat çekiyor, ortaokul okuma koçu Heather Henderson. “Onların arkadaşı olamazsınız. Nazik, sevecen ve destekleyici olabilirsiniz, ancak yine de onların öğretmeni olmak zorundasınız.” İlk yıldan davranış kurallarını belirleyin ve herkesin – öğretmen dahil olmak üzere – o kurallara uymaya çabaladığından emin olun. Öngörülebilirlik de çok önemli: “Söz verdiğiniz ödülleri ve sonuçları hayata geçirin. Bir şey söylüyorsanız, söylediğiniz şey konusunda gerçekten ciddi olun. Net olun, proaktif olun ve tutarlı olun,” diyor Lori Sheffield.
Eğitmenler arasında, uygun sınıf davranışlarının örnek gösterilmesinin çocukların genel gidişatında belirleyici olduğu konusunda bir fikir birliği vardı: “Sınıftaki atmosferi siz belirliyorsunuz,” diyor Diana Fliginger. “Öğretmen olarak tutumunuz, sınıfın havasını ve ortamını belirliyor. Sakin ve üretken bir sınıf istiyorsanız, bunu öğrencilerinize yansıtacak olanlar sizlersiniz.” Birçok eğitimci, kuralları tutarlı bir şekilde kabul ettirmenin son derece önemli olduğunu söylerken, bunu tüm sınıf içinde yapmamanız gerektiğine dikkat çekiyor. Denise Tremblay Drapeau, “Öğrencinize ‘Seninle bunu daha sonra konuşacağız,’ deyin” diye tavsiyede bulunuyor. “Bu sayede öğrencinizin yanlışına dikkat çekmiş, ancak itibarını zedelememiş olursunuz. Bu, benim sınıfımda havayı tamamen değiştirdi.”
4. Güç temelli bir yaklaşımı benimseyin
Sınıf yönetimi uygulamaları ile ilgili uzun süren bir tartışmada, belki de en unutulmaz söz şuydu: “En zorlu öğrencinizi, en sevdiğiniz öğrenci yapacak yöntemler bulun,” dedi Karen Yenofsky. “Onlarla bağ kurabildiğinizde… her şey daha kolay hale geliyor.”
Bunu yapmak basit değil elbette. Gücü temel alan bir mercekten bakmak, göreceğiniz şey rahatsız edici olsa bile her zaman davranışın altında yatan sebeplere bakmayı unutmamak anlamına gelir. “Sorunun kaynağını bulun,” diyor Judi Michalik. “Başarılı olmak istemeyen tek bir öğrenci bile tanımadım. Eğer yaramazlık yapıyorlarsa, bunu bir bebeğin ağlamasına benzetebiliriz; dünyalarında bir şeyler ters gidiyor demektir. Dikkat çekmek için yaramazlık yapıyorlarsa da, neden dikkate ihtiyaç duyduklarını ve ihtiyaçlarını karşılamanın bir yolunu bulun.”
Bağlarınızı güçlendirmeye devam etmeyi unutmayın, durumun farkında olun ve dili düşünceli bir şekilde kullanın. “Zorluk çeken öğrencilerin başarıları karşısında şaşırmayın,” diyor Jenni Park. “’Vay canına! İnanılır gibi değil,’ demek yerine ‘Seninle gurur duyuyorum, ancak şaşırmadım. Yapabileceğini her zaman biliyordum,’ demek çok daha iyi.”
Son olarak, kültürel farklılıklar, bir öğrencinin başarılı olup olamayacağı konusundaki beklentilerimizde bilinçsiz bir rol oynayabilir. Bu nedenle, aklınıza gelebilecek her türlü toplumsal kalıp ve ön yargı üzerine iyice düşünmeniz çok önemli. “Hiçbir öğrencinize eksiklikleri varmış ve daha iyi hale gelmek için ‘rehberliğe’ ihtiyaç duyuyorlarmış gibi bakmayın,” diyor ilkokul öğretmeni Elijah Moore. “Kültürel farklılıklar, kültürel eksiklikler demek değildir.”
5. Velileri dahil edin
Mollly Francis, diğer birçok öğretmen gibi “Her öğrencinin, birinin çocuğu olduğunu unutmayın,” diyor. “Ebeveynler çocuklarının iyi yönlerini görebildiğinizi duymak isterler. Evdeki olumlu ilişkiler sınıfa da yansır.”
Öğretmenlerin çoğu evlere gönderdikleri karnelerde hem olumlu hem de olumsuz davranışlardan bahsediyorlar. Özellikle olumlu davranışları iletmek çok önemli. Öğretmenler velilerle, gelecek etkinlikler, teslim tarihleri ve öğrenci gelişimiyle ilgili haberleşmek için mail ve mesaj yoluyla iletişim kuruyorlar. Barbara Rawson. Ve Kim Manzer, “Çocukların iyi bir şeyler yaptığını gördüğünüzde ebeveynleri arayarak bunu fark ettiğinizi bildirin,” diye öneride bulunuyor öğretmen arkadaşlarına. Her iki öğretmen de ebeveynlerle iletişim kurmanın faydalarının sınıfa da yansıyacağını hatırlatıyor: “Ebeveynlerin öğrenim sürecine dahil olması ve neler olup bittiğini bilmeleri büyük önem taşıyor. Böylece çocuklarına eksiklikleri konusunda evde de destek olabilirler.”