OKULA UYUM SÜRECİ NEDİR?
Okul, sosyalleşme sürecinde ilk temel toplumsal kurumdur. Bu kurum belirli öğrenme kalıplarının gerçekleştirilmesi sorumluluğunu taşır. Temel amacı seven, sayan, güvenli, bilgili, başarılı, verimli ve doyurucu bir yaşam sürecek kişiler yetiştirmektir.
Bir sosyal kurum olarak okulun, sosyalleştirme süreci içinde iki önemli işlevi vardır. Bunlardan birincisi, kendi başına birtakım öğrenme tiplerini gerçekleştirme sorumluluğu; ikincisi ise, diğer sosyal kurumların boşluğunu doldurma görevidir. Okulun bu işlevi herkesçe bilinen öğretim görevini içerir.
Okul, her bireye iş ya da bilim dünyasında gerekli olan sayısal sembol ve kavramlarla değerleri kazandırır. Okul, düşünme alışkanlığının yanında uyguladığı öğretim programlarıyla bilim kavramlarını öğretir.
Okulun ikinci işlevi, fiziki çevreye ve sınıfın psikososyal ortamına uyum anlamını taşır. Burada çocuğun sadece sınıf içindeki öğrenme ortamında aktif olması değil, aynı zamanda sınıf dışındaki tüm etkinliklere arkadaşlarıyla birlikte katılabilmesi yani okula uyumu özel anlam taşır.
Bu dönemin hazırlanmasında anne ve babanın çocuğa sunmuş olduğu fırsat ve deneyimlerin rolü ile uygulamakta olduğu çocuk yetiştirme biçiminin önemi büyüktür.
OKULA BAŞLAYAN ÇOCUK NELER HİSSEDER?
Okula başlayan çocuk, sıcak aile ilişkilerinin egemen olduğu bir kurumdan toplu yaşam ilkelerinin geçerli olduğu ilk toplumsallaşma kurumu olan okula adım atmış olur. Lider konumundaki öğretmen, farklı dünyalardan gelen akranların varlığı ve okulun fiziki yapısı çocuk için yenidir. Bu yeniliklere uyum sürecinde çocuğun yaşına uygun gelişim özelliklerine sahip olması ve bu doğrultuda anne, baba ve öğretmen tarafından yeterince desteklenmesi önemlidir. Çocuğun içe dönük ve kaygılı bir birey olması, okula başlama sürecinde anne babanın boşanması ya da yeni bir kardeşin dünyaya gelmesi çocuğun kaygı ve geriliminin artmasında birer etken olabilir.
İlköğretim kurumu, çocuk için yepyeni bir sosyal çevredir. Okulun uyulması gereken kuralları, çocuğun tanımadığı diğer çocuklarla ve öğretmenlerle karşılaşması, başarmak zorunda olduğu öğrenim görevleri, onun bu yeni çevreye uyum sağlamasında güçlüklerle karşılaşmasına neden olur. Aile dünyasından ayrı bir dünyanın varlığını keşfeden çocuk için okulöncesi dönemde, sosyal ilişkiler açısından iyi temeller kurmanın önemi açıktır. Okulun sosyal çevresine uymayanlar, çoğunlukla okulöncesi dönemde, aile çevresi dışına çıkamamış, sosyal ilişkiden yoksun bırakılmış çocuklardır. Eğer ailesi bu okulöncesi dönemde görevini gereği gibi yapmışsa çocuk, akranlarına ve sosyal kalıplara kolaylıkla ve yeterli derecede uyabilir.
Okula başlama yepyeni bir dünyanın başlangıcı olması nedeniyle, çocuklarda farklı birtakım tavırların oluşumuna neden olur. Bir bölümü özel bir ilgiye gereksinim duyarken diğer bir bölümü ise aynı ilgiye gerek duymayabilir. Grup içinde yollarını kendileri özgürce seçmek isterler. Bu dönemde çocuklar, hem grup başarılarına hem de kişisel başarılara ilgi duyarlar. Birlikte çalışmaktan ve birbirlerine yardım etmekten zevk alırlar. Çocuk, okula başladığında sosyalleşmesi yolunda öğretmen ve ailesine oranla daha büyük bir ilgiyi arkadaş grubundan görür.
ÇOCUKLARI OKULA BAŞLAYAN ANNE BABALAR NELER HİSSEDER?
Çocukları okula başlayan anne ve babalar, özdeşim modeli olarak onlara sundukları tutum ve davranışlarıyla, cesaretlendirici ve motive edici yaklaşımlarıyla uyum sürecini hızlandırırlar. Burada önemli olan anne ve babanın, çocuğun büyüme ve olgunlaşmasından duyduğu hazzı ve gururu ona yansıtabilmesidir. Okula başlayan çocuk, anne ve babanın gözünde artık farklı tiyatro ve sinemalara gidebilmeyi, farklı kitap ve armağanları alabilmeyi hak etmiş bir birey konumunda değerlendirilebilmelidir.
Kısacası anne ve baba, okula başlayan çocuğuyla gurur duymalı ve bunu davranışlarıyla ona yansıtabilmelidir. Burada okul fobisine neden olacak kaygı ve korkuların yeşermesine fırsat verilmemeli, okul kurumu çocuğun gülerek ve keyifle gidebildiği ve aynı coşkuyla dönebildiği, aileye heyecan katan bir özellik taşıyabilmelidir. Anne baba, çocuğun istemesi hâlinde okulda yaşadıklarını zevkle dinleyen bireyler olmalıdır.
BİRİNCİ SINIFI OKUTACAK ÖĞRETMEN NELER HİSSEDER?
Okulda bilgi aktarma ve öğrenim sürecini yöneten, sınıf içi düzen ve disiplini sağlayan en etkili kişi öğretmendir. Grubun uyumunu sağlamak, her öğrenciyi bu uyum içinde etkin, yaratıcı, mutlu ve başarılı bir birey olmaya yönlendirmek, öğretmenin eğitimcilik yeteneğine, anlayışına, sevecenliğine bağlıdır. Eğitim ve öğretim yaşamının temel ögelerini “okul” ve “öğretmen” oluşturur. Öğrencinin dersi sevmesi ve çalışma alışkanlığı kazanmasının yanı sıra, benimseyeceği değer yargıları, tutumları açısından öğretmenin rolü büyüktür. Sınıf içi çalışmada olduğu kadar öğrencinin grup içinde kendini gerçekleştirmesinde de öğretmen bir rehberdir. Her birimizin gönlünde bizi derinden etkilemiş, yönlendirmiş en az bir öğretmenimizin anısı, sevgisi yatar.
Öğretmen sınıfta adaleti ile olduğu kadar sırdaşlığıyla da dikkati çeken bir modeldir. O, çocuğun kişiliğinin oluşumunu ve gelişimini biçimlendiren insandır. Çocuk, artık anne baba modeli yerine öğretmenini koyar ve onunla kendini özdeş tutmaya başlar. İşte çocuğun yaşamını doğrudan etkileyen bir birey olması nedeniyle öğretmenin kişiliğinin önemi büyüktür. Öğretmen, sınıfı ele alırken ders konusunun yanı sıra, öğrencileri ilgi, yetenek ve kişilik özellikleri ile ayrı ayrı tanıyabilmeli, öğrettiklerini elden geldiğince bireysel olarak düzenleyebilmelidir. Öğretmen, tüm öğretim konuları ile ilgilenmelidir. Bunların başında, öğretim programı malzemesinin seçimi ve düzenlenmesi, bu malzemenin bireysel farklılıklara göre hazırlanması, öğrencilerin motive edilmesi, başarı düzeylerinin değerlendirilmesi ve programın etkinleştirilmesi gelmektedir. Yine öğretmen, ders konularının ne tür bir sıra içinde öğrenciye sunulacağı, yeni kavramların sunuluş hızının ne olacağı sorularına yanıt arar.
Bütün bunları gerçekleştirirken öğretmen, farklı dünyalardan gelen bu öğrenci grubunun her bir üyesinin bireysel özelliklerini ve aile özelliklerini olabildiğince kısa sürede tanıyabilmelidir. Bu bilgiler, öğretmene çocuk hakkında uygulanabilecek öğretim ve disiplin yöntemleri hakkında fikir verecektir. Günümüzde öğretmen, salt bilgi dağıtan, ders verip onu değerlendiren pasif bir birey olmaktan çıkmıştır. Modern eğitim anlayışının öğretmeni, çocuğun toplum içinde özgürce gelişebilmesi için onun duyan, düşünen ve uygulayan bir insan olması yolunda çeşitli deneyimler kazanmasıyla yakından ilgilenir. Öğretmen, çocuğun öğrenme, araştırma ve incelemesine rehberlik eden bir birey olmalıdır.
OKULA OLUMLU BAŞLANGIÇ NEDEN ÖNEMLİDİR?
Okula olumlu başlangıç, ailenin dışındaki ilk önemli sosyal kuruma katılım anlamı taşıdığından son derece önemlidir. Buradaki olumlu adım, temelleri ailede atılmış olan benlik saygısının yükselmesi, özgüvenin ve otonominin pekişmesi açısından değerlidir. Tersine durumda ise çocuk duygusal kırıklık yaşayabilir, bu da önce onun benlik saygısının ardından okul başarısının düşmesine neden olabilir.
OKUL FİKRİNE ÇOCUĞUMU NASIL HAZIRLAMALIYIM?
- Çocuğunuzu gönderebileceğiniz bir okul seçtikten sonra hangi okula gideceğini ve bu okulu seçişinizde etkili olan tüm olumlu nedenleri ona anlatın.
- Pek yakında çocuk bahçesindeki ve mahalledeki oyun grubundan ayrılacağını çocuğunuza anımsatarak yeni okulundan daha sık söz etmeye başlayın.
- Okul için gereksinim duyacağı giysileri ve okul malzemesini birlikte satın alın. Seçimde onun görüşüne başvurun.
- Çocuğunuzla aynı sınıfta okuyacak diğer çocuklardan bazılarını tanıyor olabilirsiniz. Okula başlamadan önce çocuğunuzun onlarla tanışması için birkaçını evinize çağırın.
Çocuğun Okula Başladığı İlk Gün
- Çocuğu okula götürecek kişi çocuğun kolayca ayrılabileceği kişi olmalıdır. Çocuğunuzu önceden bilgilendirin. Ayrı kalacağınızı gizlemeyin.
- Yanında olmadığınızda da çocuğunuzun mutlu ve güvende olacağına ilişkin onu bilgilendirin.
- Sakin kalmaya çalışın; kaygı, özellikle ebeveyn ve çocuklar arasında bulaşıcıdır. Çocuk, canı sıkıldığı her durumda, ne kadar endişelendiğinizi anlamak için size bakacaktır ve endişeli olduğunuzu görürse bu kendi korkularının ne kadar yerinde olduğunu doğrulayacaktır. Bu nedenle ne kadar tedirgin, gergin olursanız olun, dışarıdan bakıldığında sakin ve rahatlamış görülmelisiniz.
- Vedalaşma çok uzun sürmemelidir. Okul çıkışında da çocuğunuzu tam zamanında almaya gidin.
- Uyumda zorlanan bazı çocukların velilerine kademeli uzaklaşmayı önermekteyiz: İlk gün, annenin binanın içinde kalarak çocuğun istediği anda ona ulaşmasının sağlanması; ikinci gün, annenin yarım gün bahçede oturması ve ona bilgi vererek ayrılıp okul çıkışı almaya gelmesi; üçüncü gün, sadece öğlen yemeği sırasında uğrayıp bir işi olduğu gerekçesiyle çocuktan ayrılması.
- Çocuğunuz, o istese de istemese de ayrılacağınızı ve gözyaşlarının hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini kesinlikle anlamak zorundadır. Burada önemli olan nokta, annenin okuldan ayrılmasıyla birlikte çocuğun gözyaşlarının bitmesidir. Eğer annenin ardından çocuğun sınıfta ağlaması gün boyu sürerse, bir uzmanın yardımına başvurmak gerekebilir.
HALUK YAVUZER
Okula uyum süreci, çocuğun aileden okula geçişini içeren ve çocuğun yeni çevresine, kurallarına ve beklentilerine uyum sağlamasını sağlayan bir süreçtir. Bu süreç, çocuğun gelişimsel seviyesine, kişilik özelliklerine, ailenin tutum ve yaklaşımlarına, okulun özelliklerine ve çevresel faktörlere göre değişiklik gösterebilir.
Okula uyum süreci genel olarak üç aşamadan oluşur:
1. Uyanış: Bu aşama, çocuğun okula başlamadan önceki dönemi kapsar. Bu dönemde çocuk, okul hakkındaki bilgilerini ve beklentilerini oluşturur. Ailenin okula yönelik tutumu, çocuğun okula yönelik algılarını ve beklentilerini şekillendirmede önemli rol oynar.
2. Karşılaşma: Bu aşama, çocuğun okula başladığı dönemdeki ilk haftaları kapsar. Bu dönemde çocuk, okula ve yeni çevresine uyum sağlamaya çalışır. Okulun kurallarına ve beklentilerine alışmaya çalışır. Akranlarıyla ve öğretmeniyle ilişki kurmaya başlar.
3. Uyum: Bu aşama, çocuğun okula başladığı ilk birkaç ay içinde gerçekleşir. Bu dönemde çocuk, okula ve yeni çevresine tamamen uyum sağlar. Okulda başarılı olmaya başlar.
Okula uyum sürecini etkileyen faktörler şunlardır:
Çocuğun gelişimsel seviyesi: Okula başlama yaşı, çocuğun gelişimsel seviyesini belirlemede önemli bir faktördür. Okula erken veya geç başlayan çocuklar, uyum sürecinde zorluklar yaşayabilirler.
Çocuğun kişilik özellikleri: Çekingen, içine kapanık veya özgüvensiz çocuklar, okula uyum sürecinde zorluklar yaşayabilirler.
Ailenin tutum ve yaklaşımları: Ailenin okula yönelik olumlu tutumu, çocuğun okula uyumunu kolaylaştırır.
Okulun özellikleri: Okulun fiziksel koşulları, eğitim programı ve öğretmenin tutum ve yaklaşımları, çocuğun okula uyumunu etkileyebilir.
Çevresel faktörler: Okulun bulunduğu çevrenin sosyal ve ekonomik koşulları, çocuğun okula uyumunu etkileyebilir.
Okula uyum sürecinde velilere ve öğretmenlere düşen görevler şunlardır:
Velilere düşen görevler:
Çocuğun okula başlamadan önce okul hakkında bilgi verin.
Çocuğun okula başlamaya hazır olup olmadığını değerlendirin.
Çocuğun okula başlamasına destek olun.
Çocuğun okuldaki başarısını takip edin.
Öğretmenlere düşen görevler:
Öğrencileri okula karşı olumlu bir tutuma sahip olmaları için teşvik edin.
Öğrencileri okulun kurallarına ve beklentilerine uyum sağlamaları için destekleyin.
Öğrencilerin akranlarıyla ve öğretmeniyle olumlu ilişkiler kurmaları için onlara yardımcı olun.
Okula uyum süreci, çocuğun akademik ve sosyal gelişimi için önemli bir süreçtir. Bu süreçte veliler ve öğretmenler, çocuğun yeni çevresine ve kurallarına uyum sağlamasına yardımcı olarak, çocuğun okulda başarılı olmasına katkıda bulunabilirler.
Okula uyum sürecini kolaylaştırmak için yapılabilecek bazı pratik öneriler şunlardır:
Çocuğu okula başlamadan önce okul hakkında detaylı bilgi verin. Okulun yeri, binası, öğretmenleri, sınıf arkadaşları ve okul kuralları hakkında bilgi verin.
Çocuğun okula başlamasına destek olun. Okula gitmek için onu cesaretlendirin ve ona güven verin.
Çocuğun okuldaki başarısını takip edin. Öğrenme sürecine aktif katılımını teşvik edin.
Çocuğun akranlarıyla ve öğretmeniyle olumlu ilişkiler kurmasına yardımcı olun. Akranlarıyla ve öğretmeniyle birlikte etkinliklere katılmasını sağlayın.
Çocuğun okulla ilgili olumsuz düşüncelerini dikkate alın. Bu düşünceleri gidermek için onunla konuşun ve ona destek olun.
Okula uyum süreci, her çocuk için farklı olabilir. Bu süreçte, çocuğun bireysel ihtiyaçlarını ve farklılıklarını dikkate almak önemlidir.