Siyer – Kur’ân İlişkisi

Siyer – Kur’ân İlişkisi

Suffa Meclisleri Siyer Bilinci Dersleri

Allah ve melekleri peygambere çok salat ederler. Ey müminler! Siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle selam verin. Ahzab Suresi 56. Ayet

Yaşayan ve konuşan Kur’an ifadeleri nasıl anlaşılmalıdır? Kur’an tek kaynak değil temel kaynaktır sözünün maksadı nedir? Siyer-Kur’an’ın Hz. Peygamber tarafından yaşanarak tefsir edilmiş halidir sözü nasıl anlaşılmalıdır? Kur’an’ın ilk muhataplarıyla çağdaş muhatapları olan bizler arasındaki temel farklar için neler söylenebilir? Siyer’in evrenselliği ifadesi nasıl anlaşılmalıdır? Siyer üzerinden Kur’an’ı, Kur’an üzerinden de Siyer’i okuyabilirsiniz. Allah Celle Celalühü’nün insanlığa gönderdiği son vahiy belirli bir zaman aralığında sınırlı bir coğrafyada yaşayan belli muhataplara nazil oldu. Son vahyin ilk muhatapları Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ve onun mübarek ellerinde yetişen sahabe nesliydi.

Hal böyle olunca Kur’an onların yaşadıkları hayatın üzerine ve içerisine indi. Bundan dolayıdır ki karşımızda iki tür vahiy vardır. Satırlarda yazılı olan vahiy ve hayatın içerisinde ete kemiğe bürünmüş, yaşayan ve konuşan bir vahiy. Ve bu iki vahiy birbirinden asla ayrılamaz. Birinin tam anlamıyla anlaşılabilmesi için diğerine ihtiyaç duyulur. Biri olmadan diğeri kamil manada kavranılamaz. Çünkü gerek ayetlerin iniş sebepleri, gerek nüzul ortamı dediğimiz o zemin ve o zeminde yaşayan muhataplar Kur’an’ın doğru anlamıdır. Kur’an’ın doğru anlamı anlaşılabilmesinin en önemli etkenleridir. Öyleyse Kur’an dışında var olan bilgileri, hadis, sünnet, tarihi malumat, haşa Kur’an’ın rakibi olarak görmek eğer bilgisizce yapılıyorsa cehaletin, eğer bilinçli yapılıyorsa ihanetin bir sebebidir. Elbette hiçbir kitap, bilgi ve rivayet Kur’an gibi değildir. O Allah’ın kelamıdır. Göz etimi altındadır. Hiçbir güç onun benzerini, mislini tarih boyunca ortaya vermez.

Kur’an’ın bu rakip tanımaz özelliği onun tek kaynak olduğunu söylememizi gerektirmez. O tek kaynak değil, temel kaynaktır. Bu sözün özüdür. İlahi söz, ilk muhatap olan Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme vahyedilmiş, o da onun nasıl anlaşılacağını, kavranılacağını ve yaşanacağını bizzat göstermiş, ilk muhataplarına da bunu öğretmiştir. Bize düşen vazife Kur’an’ın temel kaynak olduğunu unutmadan, mevcut müktesebatı onun rehberliğinde anlamaktır. Siyer üzerinden Kur’an’ı, Kur’an üzerinden de Siyer’i okuduğumuz zaman, gerek bazı ayetlerin anlaşılmasında, gerek bazı rivayetlerin kavranılmasında, taşların daha iyi yerine oturduğunu görürüz.

Çünkü Kur’an, 23 yıllık nübüvvet sürecinin öz halini takdim ederken, Siyer, bu nübüvvet sürecinin öz halini takdim ederken, Kur’an, bu sürecin detaylarını nazarlara verir. Bu yönüyle de Siyer, Kur’an’ın Hz. Peygamber tarafından yaşanarak tefsir edilmiş hali olur. Böyle bir iddiada bulunmak, Hz. Aişe annemizin bilinen sözüyle çelişmez mi? Ne demişti Aişe annemiz? Peygamber , Cebrail’in kendisine öğrettiği sayılabilecek kadar mahdud ayet haricinde, Kur’an’dan bir şey tefsir etmedi. El-Hak, bu söz doğrudur. Ve Efendimiz’in Kur’an tefsiri sadedinde söylediği sözler hakikaten sınırlıdır. Ancak burada bir hususa dikkat etmemiz gerekir. Efendimiz , bugün bizim anladığımız manada bir müfessirin yaptığı gibi, mushafı önüne alıp, Fatiha’dan başlayarak, Nas suresine kadar Kur’an’ı anlatmaya ne imkanı ne fırsatı olmuyor. Buna gerek de yoktu. İnen ayetler onun mübarek lisanıyla sahabeye duyuruluyor ve o andan itibaren o ayetlerin istedikleri, yasakladıkları ve emrettikleri yaşanmaya başlanıyordu. Böylelikle o andan itibaren Kur’an’ın tefsiri yaşanarak ortaya konuyordu. Fiili olarak ayetlerin nasıl uygulanacağını gören ilk muhataplar artık soru sormaya ihtiyaç duymuyorlar, onlar da gördüklerini uyguluyorlardı. Ama bizler gibi sonradan gelen muhataplar o hale şahit olmadığı için, falanca ayet Hz. Peygamber tarafından nasıl anlaşıldı ve yaşandı sorusunu sormak durumundayız. İşte bu soruyu sorduğumuzda cevabını hadis, tefsir, siyer ve fıkıh kitaplarında buluruz. Bu bilgiler ışığında biz asıl konumuz olan siyere gelirsek, Kur’an içerisinde azımsanmayacak düzeyde Hz. Peygamberin hayatına dair, ayetler bulunduğunu görürüz. Mesela Kur’an-ı Kerim’in 114 suresinden 40 tanesi, adını ya doğrudan doğruya Hz. Peygamberi ya da onun çağdaşlarının tavırlarını ilgilendiren, hususlara işaret eden veya telmihte bulunan bir kelimeden almıştır. Bir tarih kitabı olmayan ve evrensel bir niteliği olan Kur’an’ın ciddi bir oranda, siyerin içerisinde geçen hadiselere değinmesi, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yaşadığı hayatının da evrensel mesajlar ihtiva ettiğinin en büyük delilidir. Ayetlerin verdiği o kısa ve öz bilgileri siyer içerisindeki rivayetlerle detaylandırabiliyor, rivayetlerin verdiği bilgilerin büyük bir kısmının da temeli niteliğindeki bilgiyi Kur’an’da görebiliyoruz.

Kur’an’daki siyer bilgisinin ne düzeyde olduğunu anlamamız açısından, aşağıdaki tespitlere dikkat etmemiz gerekecektir. Kur’an’a göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin hayatı, yetim olarak büyümesi ve çektiği sıkıntıların giderilmesi, seni yetim bulup da barındırmadı mı, seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi, seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi? Nübüvvet öncesi ümmî oluşu, kitaptan, imandan mahrum oluşu, işte sana da emrimizle bir ruh, kalpleri dirilten bir kitap vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun. Şura Suresi 52. Ayet

Muhteşem ve muazzam bir ahlaka sahip oluşu, sen elbette yüce bir ahlak üzeresin. Kalem Suresi 4. Ayet

Vahye muhatap oluşu ve Cebrail ile ilk buluşması.

Yaradan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alaktan yarattı. Oku, senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediğini öğretendir. Alak Suresi 1-5

Vahyin ilk günleri ve olan hadiselerden bazıları. Ey örtünüp bürünen Peygamber! Kalk, birazı hariç olmak üzere geceyi, yarısını ibadetle geçir. Yahut bundan biraz eksilt. Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır tane tane oku. Şüphesiz biz sana sorumluluğu ağır bir söz vahyedeceğiz. Şüphesiz gece ibadetinin etkisi daha fazla. Bu ibadetteki sözler Kur’an ve dua okuyuşlarsa daha düzgün ve açıktır. Çünkü gündüzün sana uzun bir meşguliyet vardır. Rabbinin adını an ve bütün benliğinle ona yönel. Müzzemmil Suresi 1-8

Ey örtünüp bürünen Peygamber! Kalk da uyar. Rabbini yücelt. Nefsini arındır. Şirkten uzak dur. İyiliği daha fazlasını bekleyerek bir kazanç elde etmek için yapma. Rabbinin rızasına ermek için sabret. Müddessir 1-7

Şimdi yüz çevireni pek az verip de kas katı cimrileşeni gördün mü? Gaybın ilmi kendi yanında da o gerçeği mi görüyor? Yoksa Musa’nın ve Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in sahifelerindeki şu hakikatler, kendisine haber verilmedi mi? Necm Suresi 33-37

Kureyş’i ısındırıp alıştırdığı, onları kışın Yemen’e ve yazın Şam’a yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için, Kureyş de kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin Kabe’nin Rabbine kulluk etsin. Kureyş Suresi 1-4

Kaf Şerefli Kur’an’a and olsun ki kafirler, aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler. Bu tuhaf bir şeydir. Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı dirilecekmişiz? Bu akla uzak, imkansız bir dönüştür. Şüphesiz biz, toprağın onlardan neleri eksilttiğini bilmekteyiz. Yanımızda o bilgileri koruyan bir kitap vardır. Hatta gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar. Artık onlar kararsız bir haldedirler. Kaf Suresi 1-5

Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onlara karşı bir zorba değilsin. O halde sen benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an’la öğüt ver. Kaf 45

Şüphesiz onlar bir tuzak kurarlar. Ben de bir tuzak kurarım. Artık sen inkârcılara mühlet ver. Onlara biraz zaman tanı. Tarık 15-17

Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve süre gelen bir sihirdir derler. Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Halbuki her iş, Allah nasıl takdir ettiyse öylece gerçekleşecek, değişmeyecektir. Andolsun onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu haberler, bu haberler zirveye ulaşmış birer hikmettir. Fakat uyarılar fayda vermiyor. Kamer 1-5

Saad O şanlı, şerefli Kur’an’a andolsun ki o Allah sözüdür. Fakat inkâr edenler bir büyüklenme ve ayrılık içindedirler. Biz onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Onlar da feryat ettiler ama artık kurtuluş zamanı değildi. Kafirler kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine izin verdiler. Onlar da şaştılar ve şöyle dediler. Bu yalancı bir sihirbazdır. İlahları bir tek ilah mı yaptı? Gerçekten bu çok tuhaf bir şey. İçlerinden ileri gelenler, gidin ilahlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde, en son dini inanışlarda duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir, Kur’an, içimizden ona mı indirildi diyerek kalkıp gittiler. Hayır. Onlar benim zikrimden, Kur’an’dan şüphe içinde, Hayır. Henüz azabımı tatmadılar. Yoksa mutlak güç sahibi ve çok bağışlayan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin hükümranlığı onların mıdır? Öyleyse sebeplere yapışarak yükselsinler bakalım. Onlar çeşitli gruplardan oluşmuş ve şuracıkta bozguna uğrayacak derme çatma bir ordudur. Saad 01.11

Allah’ın kulu Muhammed, ona ibadet etmek için kalktığında cinler neredeyse Kur’an’ı dinlemek için kalabalıktan onun etrafında birbirlerine geçiyorlardı. Dedi ki, Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve ona hiç kimseyi ortak koşmam. De ki, Şüphesiz ben size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim. De ki, Gerçekten beni Allah’a karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla ondan başka sığınacak kimse de bulamam. Ancak Allah’tan gelenleri tebliğ edebilirim ve onun vahiylerini açıklayabilirim. Kim Allah’a ve Rasulüne karşı gelirse, şüphesiz onlar için içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır. Cin Suresi 19.23

İnkar edenler, bu Kur’an Muhammed’in uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir, dediler. Böylece onlar haksız ve asılsız bir yalan değil. Bu Kur’an, başkalarından yazıp aldığı öncekilere ait efsanelerdir. Bunlar ona sabah akşam okunmaktadır, dediler. Ey Muhammed! De ki, O kitabı göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir. Şüphesiz o, bağışlayandır, çok merhamet edendir. Furkan 4.6 Andolsun senin kavmin bela yağmuruna tutularak yok edilen kente uğramışlardır. Yoksa onu görmüyorlardır. Onlar seni görürler miydi? Ki ibret almadılar. Hayır, görüyorlardı fakat tekrar dirilmeyi ummuyorlardı. Onlar seni görünce ancak eğlenceye alırlar. Allah’ın peygamber olarak gönderdiği adam bu mu? Biz ilahlarımıza sımsıkı sarılmasaydık neredeyse bizi ilahlarımızdan uzaklaştıracaktı, derler. Onlar yakında azabı gördükleri zaman yolca kimin daha sapık olduğunu görecekler. Furkan 40.42

Öyleyse kafirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an’la büyük bir mücadele ver. Furkan 52

Müşrikler eğer kendilerine bir uyarıcı gelirse, ümmetlerden herhangi birinden daha çok doğru yol üzere olacaklarına dair en güçlü şekilde Allah’a yemin etmişlerdi. Fakat onlara bir uyarıcı gelince bu ancak onların nefretlerini artırdı. Yeryüzünde büyüklük taslamak, ve kötü tuzak kurmak için böyle davranıyorlardı. Oysa kötü tuzak ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen Allah’ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın. Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Oysa onlar kendilerinden daha da kuvvetliydiler. Ne göklerde ve ne de yerde. Allah’ı aciz bırakacak hiçbir şey vardır. Şüphesiz O hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir. Fatır 42-44

Ayetlerimizi inkar edip, bana elbette mal ve evlat verilecek diyen kimseyi gördün mü? Gaybı mı görüp bilmiş, yoksa Rahman’dan bir söz mü almış? Hayır, iş O’nun dediği gibi değil. Biz O’nun söylediklerini yazacağız ve azabını artırdıkça artıracağız. O’nun ahirette sahip olacağını söylediği şeylere biz varis olacağız ve O bize tek başına gelecek. Meryem 77-80

Ey Muhammed! Mü’min olmuyorlar diye adeta kendini helak edeceksin. Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de O’na boyun eğmek zorunda kalırlar.Rahman’dan, kendilerine gelen her yeni öğütten mutlaka yüz çevirirler. Onlar Allah’ın ayetlerini yalanladılar fakat alayede geldikleri şeylerin haberleri başlarına gelecek. Şuara 3-6

Kendi yaptıkları sebebiyle başlarına bir musibet gelip de Ey Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysaydık ve mü’minlerden olsaydık diyecek olmasalardı seni peygamber olarak göndermezdik. Onlara katımızdan gerçek gelince, Musa’ya verilen mucizelerin benzeri için buna da verilmedi dediler. Onlar daha önce Musa’ya verilen mucizeleri inkar etmemişler miydi? Onlar iki sihirbaz birbirlerine destek oluyor dediler. Biz hepsini inkar ediyoruz dediler. De ki, eğer doğru söyleyenlerseniz Allah katından, doğruya bu ikisinden Tevrat ve Kur’an’dan daha çok ulaştıran bir kitap getirin de ben O’na uyayım. Eğer bu konuda sana cevap vermezseniz, Allah katından, doğruya bu ikisinden Tevrat ve Kur’an’dan daha çok ulaştıran bir kitap getirin de ben O’na uyayım. Eğer bu konuda sana cevap vermezseniz, Allah katından, doğruya bu ikisinden Tevrat ve Kur’an’dan daha çok ulaştıran bir kitap getirin de ben O’na uyayım. Eğer bu konuda sana cevap vermezseniz, Allah katından, doğruya bu ikisinden Tevrat ve Kur’an’dan daha çok ulaştıran bir kitap getirin de ben O’na uyayım. Eğer bu konuda sana cevap vermezseniz, Allah katından, doğruya bu ikisinden Tevrat ve Kur’an’dan daha çok ulaştıran bir kitap getirin de ben O’na uyayım. Eğer bu konuda sana cevap vermezseniz, Allah katından, doğruya bu ikisinden Tevrat ve Kur’an’dan daha çok ulaştıran bir kitap getirin de ben O’na uyayım. doğru yolu tutarsak, kendi yurdumuzdan koparılıp çıkarılırız dediler. Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak her türlü meyve ve mahsullerin kendisinde toplandığı, saygın ve güvenlikli bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.Kasas 57

Onlar seni dinlerken, hangi maksatla dinlediklerini, kendi aralarında konuşurlarken de o zalimlerin siz ancak büyülenmiş bir bir adama uyuyorsunuz dediklerini çok iyi biliyoruz. Bak senin için ne türlü benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık doğru yolu bulamazlar. İsra 47-48

Seni o yerden Mekke’den sürüp çıkarmak için neredeyse seni sıkıştıracaklardı. Bunu yapabilselerdi senin ardından orada pek az kalırlardı. Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme, bulamazsın. İsra 76-77

Eğer onlar seni yalanlarlarsa de ki, benim işim bana aittir. Sizin işiniz de size. Siz benim yaptığımdan uzaksınız. Ben de sizin yapmakta olduğunuz şeylerden uzağım. Sorumlu değilim. Yunus 41 De ki, işte bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek Allah’a çağırırız. Allah’ın şanı yücedir. Ben Allah’a ortak koşanlardan değilim. Yusuf 108

Dediler ki, ey kendisine zikir, Kur’an indirilen kimse.Sen mutlaka delisin. Eğer doğru söyleyenlerdensen bize melekleri getirsene. Biz melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez. Hicr 68 Kafirlerden bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın. Onlara karşı mahzun olma, ve müminlere şefkat kanadını indir. De ki, gerçekten ben apaçık bir uyarıcıyım. Hicr Suresi 88-89

De ki, şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür? De ki, Allah benimle sizin aranızda şahittir. İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah’la beraber başka ilahlar olduğuna şahitliğinizde şahitlik ediyorsunuz? De ki, ben şahitlik etmem. O ancak tek bir ilahtır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. En’am Suresi 19. Ayet

De ki, ne dersiniz eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse, Allah’tan başka onu size geri getirecek ilah kimmiş?Bak biz ayetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz, sonra onlar nasıl yüz çeviriyorlar? De ki, ne dersiniz Allah’ın azabı size beklenmedik bir anda veya açıktan açığa gelse, zalimler toplumundan başkası mı helak edilecek? En’am Suresi 46-47

De ki, sizin Allah’tan başka ibadet ettiğiniz şeylere ibadet etmem, bana kesinlikle yasaklandı. Ben sizin arzularınıza uymam. Uyarsam o takdirde sapmış olurum. Hidayete erenlerden olmam. De ki, şüphesiz ben Rabbimden gelen kesin bir belge üzereyim. Siz ise onu yalanladınız. Sizin acele istediğiniz azap benim elimde değil. Hüküm yalnızca Allah’a aittir. O hakkı anlatır. O hakkı batıldan ayırt edenlerin en hayırlısıdır. De ki, sizin acele istediğiniz azap şayet benim elimde olsaydı, benimle sizin aranızda iş elbette bitirilmiş olurdu. Allah zalimleri daha iyi bilir.Enam suresi 56-58

De ki, o size üstünüzden, gökten veya ayaklarınızın altından, yerden bir azap göndermeye ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeye ve kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir. Bak, anlasınlar diye ayetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz. O Kur’an, olduğu halde kavmin onu yalanladı. De ki, ben size vekil, sizden sorumlu değilim. Her haberin gerçekleşeceği bir zamanı vardır. İleride bileceksiniz. Enam suresi 65-67

De ki, ey kavmim, elinizden geleni yapın. Ben de görevimi yapacağım. Ama dünya yurdunun sonucunun kimin olacağını yakında öğreneceksiniz. Şüphesiz zalimler kurtuluşa, eremezler. Enam suresi 135 Çünkü onlar kendilerine Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur denildiği zaman inanmayıp büyüklük taslıyorlardı. Biz deli bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz diyorlardı. Hayır öyle değil. O hakkı getirmiş, önceki peygamberleri de tasdik etmiştir. Şüphesiz siz mutlaka elem dolu azabı tadacaksınız.Siz ancak işlediklerinizin karşılığıyla cezalandırılırsınız. Ancak Allah’ın halis kulları başka. Saffat suresi 35-40

Müşrikler şunu da söylüyorlardı. Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı elbette biz ihlaslı kullar olurduk. Fakat kitap gelince onu inkar ettiler. Yakında sonlarının ne olacağını bilecekler. Saffat suresi 167-170

Yine inkar edenler şöyle dediler. Çürüyüp ufalandıktan sonra sizin yeniden diriltileceğinizi söyleyen bir adamı size gösterelim mi? Allah’a karşı yalan mı uydurdu yoksa onda delilik mi var? Hayır öyle değil. Ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler. Onlar önlerindeki ve arkalarındaki, kendilerini dört bir yandan kuşatan göğe ve yere baktıklarında, bakmadılar mı? Eğer dilersek onları yere geçirir veya gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Bunda Rabbine yönelen her kul için bir ibret vardır. Sebe suresi 7-9

İnkar edenler, biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız dediler.Zalimler Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hallerini bir görsen, birbirlerine laf çevirip dururlarsa, zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara siz olmasaydınız biz mutlaka iman eden kimseler olurduk derler. Sebe suresi 31

Ayetlerimiz apaçık bir şekilde onlara okunduğunda, bu sadece atalarınızın tapmakta olduğu şeylerden sizi alıkoymak isteyen bir adamdır, dediler. Bir de bu Kur’an uydurulmuş bir yalandır, dediler. Yine Hak, kendilerine geldiğinde onu inkardır, kar edenler, bu ancak apaçık bir büyüdür, dediler. Oysa biz onlara okuyup inceleyecekleri kitaplar vermedik, onlara senden önce hiçbir uyarıcı da göndermedik. Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Halbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır. Elçilerimi yalanladılar. Peki beni inkar etmenin sonucu nasıl oldu? Ey Muhammed, de ki, ben size ancak bir tek şeyi, Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkıp düşünmenizi öğütlüyorum. Arkadaşınız Muhammed’de cinnetten eser yoktur.O şiddetli bir azaptan önce sizin için ancak bir uyarıcıdır. De ki, sizden herhangi bir ücret istemişsem o sizin olsun. Benim ücretim ancak Allah’a aittir. O her şeye hakkıyla şahittir. De ki, şüphesiz Rabbim gerçeği ortaya koyar. O gayipleri hakkıyla bilendir. De ki, hak geldi, artık batıl yeni bir şey ortaya çıkaramaz. Eskiyi de geri getiremez. Sebe suresi 43-49

De ki, ey cahiller, siz bana Allah’tan başkasına ibadet etmemi mi emrediyorsunuz? Ant olsun sana ve senden önceki peygamberlere şöyle vahy edildi. Eğer Allah’a ortak koşarsan, elbette ki Allah’ın amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan olursun. Hayır, yalnız Allah’a ibadet et ve şükredenlerden ol. Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O’nun elindedir. Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir.Zümer suresi 64-67

 İnkar edenler dediler ki bu Kur’an’ı dinlemeyin. Baskın çıkmak için O okunurken yaygara koparın. Fussilet 26 Kur’an kendilerine geldiğinde O’nu inkar edenler mutlaka cezalarını göreceklerdir. Şüphesiz O çok değerli ve sağlam bir kitaptır. Ona ne önünden ne de ardından batıl gelemez. O hüküm ve hikmet sahibi övülmeye layık olan Allah tarafından indirilmiştir. Fussilet suresi 41-42

De ki ne dersiniz eğer o Kur’an Allah katından olup da sizde O’nu inkar etmişseniz o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir? Fussilet suresi 52

Ey Muhammed! Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dost doğru ol. Onların heva ve heveslerine uyma ve şöyle de ben Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum.Allah bizim de Rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize sizin işledikleriniz sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş de ancak O’nadır. Şura suresi 15.

ayet Yoksa yalan uydurup Allah’a iftira etti miyim? diyorlar. Eğer Allah dilerse senin kalbini mühürler. Allah batılı yok eder. Hakkı sözleriyle gerçekleştirir. Şüphesiz o göğüslerin özünü kalplerde olanları hakkıyla bilendir. Şura suresi 24. ayet

Haddi aşan bir topluluk oldunuz diye vazgeçip zikirle, Kur’an’la sizi uyarmaktan yeri mi duralım? Halbuki daha önceki toplumluktan onlara da nice peygamberler göndermiştik. Onlar da kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı. Biz onlardan daha çetinlerini de helak ettik. Öncekilerin örneği geçti. Ant olsun onlara gökleri ve yeri kim yarattı diye sorsan mutlaka onları mutlak güç sahibi hakkıyla bilen Allah yarattı diyeceklerdir.O yeryüzünü size beşik yapan ve gideceğiniz yere ulaşasınız diye sizin için orada yollar var edendir. Zuhruf suresi 5-10

Doğrusu onları Mekke müşriklerini ve atalarını, kendilerine hak olan Kur’an ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar dünya nimetlerinden yararlandırırım. Fakat kendilerine hak gelince bu bir büyüdür. Biz onu kesinlikle inkar ediyoruz dediler. Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya dediler. Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için çeşitli alanlarda kimini kimine derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri dünyalık şeylerden daha hayırlıdır. Zuhruf Suresi 29-32

Meryem oğlu İsa bir örnek olarak anlatılınca bir de ne göresin? Senin kavmin seni susturacak bir delil buldukları zannıyla hemen şamata etmeye başlar. Bizim tanrılarımız mı hayırlı yoksa İsa mı dediler.Bunu sadece seninle tartışmak için ortaya attılar. Şüphesiz onlar kavgacı bir toplumdur. İsa sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’nın kullarına örnek kıldığımız bir kuldur. Eğer dileseydik içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler yaratırdık. Zuhruf Suresi 57-60

Andolsun size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmayanlarsınız. Yoksa gerçeği kabul etmeme konusunda bir işe kesin karar mı verdiler? Şüphesiz biz de onları cezalandırmakta kararlıyız. Zuhruf Suresi 78-79

Bırak onları tehdit edildikleri güne kavuşana kadar batıl inançlarına dalsınlar ve dünya hayatlarında oynaya dursunlar. Zuhruf Suresi 80-71

Onun, Muhammed’in Ya Rabbi demesine and olsun ki şüphesiz bunlar iman etmeyen bir kavimdir. Şimdilik sen onları hoş gör ve size selam olsun de. Yakında bilecekler. Zuhruf Suresi 88-89

Çünkü onlar Allah’a karşı sana asla bir fayda sağlayamazlar. Şüphesiz zalimler birbirinin dostlarıdır. Allah ise kendisine karşı gelmekten sakınanların dostudur.Casiye Suresi 19. Ayet

Ayetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman, o küfredenler kendilerine geldiğinde Hak, Kur’an için düşünmeden bu apaçık bir büyüdür dediler. Ahkaf Suresi 7. Ayet

İnkar edenler, inananlar için eğer o Kur’an iyi bir şey olsaydı onlar onu kabulde bizi geçemezlerdi dediler. Onunla doğru yolu bulamadıkları için bu eski bir uydurmadır diyecekler. Ahkaf Suresi 11. Ayet

Yollara, yıldızların dolaştığı yörüngelere, sahip göğe and olsun ki muhakkak siz peygamber hakkında çelişkili sözler söylemişsinizdir. Söylüyorsunuz. Ondan peygamberden çevrilen çevrilir. Cehalet içinde gaflete dalmış olan ve Muhammed şairdir, delidir diyen yalancılar kahrolsun. Zariyat Suresi 7. 11

İşte böyle. Onlardan öncekilere hiçbir peygamber gelmemişti ki o bir büyücüdür yahut bir delidir demiş olmasınlar. Onlar bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler ki hep aynı şeyleri söylüyorlar? Hayır. Onlar azgın bir topluluktur. Onun için onlardan yüz çevir. Artık kınanacak değilsin.Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir. Zariyat Suresi 52-55 İ

nsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Halbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler. Rablerinden kendilerine yeni bir öğüt, bir uyarı gelmez ki onlar mutlaka onu alaya alarak kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular. Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız? Peygamber onlara dedi ki Rabbim yerdeki ve gökteki her sözü bilir. O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Onlar, hayır bunlar karmakarışık yalancı düşlerdir. Hayır, onu kendisi uydurdukça Hayır, o bir şairdir. Eğer böyle değilse önceki peygamberlerin mucizelerle gönderildikleri gibi o da bize bir mucize getirsin dediler. Onlardan önce helak ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi de şimdi bunlar mı iman edecekler? Enbiya Suresi 1-6

İnkar edenler seni gördükleri zaman ancak alaya alırlar.Bu mu ilahlarınızı diline dolayan derler. Halbuki kendileri Rahman’ın kitabını inkar ediyorlar. Enbiya Suresi 36

De ki, ben sizi ancak vahyiyle uyarıyorum. Ama sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmezler. Andolsun onlara Rabbinin azabından hafif bir esinti dokunsa muhakkak eyvah bize gerçekten biz zalim kimselerdik diyeceklerdir. Enbiya Suresi 45-46 Enbiya Suresi 45-46

Onlar bu sözü, Kur’an’ı hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine önceki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? Ya da onlar henüz kendi peygamberlerini tanımadılar da o yüzden mi onu inkar ediyorlar? Yoksa o cinnet getirmiş mi diyorlar? Hayır o, onlara hakkı getirdi. Halbuki onların pek çoğu haktan hoşlanmamaktadırlar. Eğer hak onların arzularına uysaydı göklerle yer, ve onlarda bulunanlar elbette bozulur giderdi. Hayır biz onlara şereflerini, Kur’an’ı getirdik. Onlarsa bu şereflerinden yüz çeviriyorlar. Ey Muhammed! Yoksa sen onlardan bir vergi mi istiyorsun da inanmıyorlar?Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O rızık verenlerin en hayırlısıdır. Şüphesiz sen onları doğru bir yola çağırıyorsun. Fakat ahirete inanmayanlarla ısrarla bu yoldan çıkmaktadırlar. Mü’minun suresi 68-74

Hayır onlar öncekilerin söyledikleri sözler gibi sözler ettiler. Dediler ki, gerçekten biz ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz? Ant olsun biz de, bizden önce atalarımız da bununla tehdit edildik. Bu öncekilerin uydurduğu masallardan başka bir bir şey değildir. De ki, eğer biliyorsanız söyleyin, yer ve yerde bulunanlar kime aittir? Mü’minun suresi 81-83

Ey Muhammed! O halde sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne bir kahinsin ne de bir deli. Yoksa onlar, o bir şairdir. Onun zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz mu diyorlar. Onlara de ki, bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. Bunu kendilerine akılları mı emrediyor yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?Yoksa o Kur’an’ı kendisi uydurup söyledi mi diyorlar? Hayır. Sırf inatlarından dolayı iman etmiyorlar. Eğer doğru söyleyenlerseler, hadi onun gibi bir söz getirsinler. Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır. Onlar kesin olarak inanmıyorlar. Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hakim olan kendileri midir? Yoksa onların kendisi vasıtasıyla ilahi vahyi dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Eğer varsa dinleyenleri açık bir delil getirsin. Yoksa kızlar ona, Allah’a da oğullar size mi? Yoksa sen onlardan tebliğ görevine karşılık bir ücret istiyorsun da onlar borçtan ağır bir yük altında mı kalmışlardır? Yoksa gayb ilmi onların yanında da ondan mı yazıyorlar? Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl inkar edenler tuzağa düşecek olanlardır. Yoksa onların Allah’tan başka bir ilahı mı var?Allah onların ortak koştuklarından uzaktır. Gökten düşmekte olan parçalar görseler, bunlar üst üste yığılmış bulutlardır derler. Artık sen çarpılacaklarından günlerine kadar onları kendi hallerine bırak. O gün tuzakları kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir ve kendilerine yardım da edilmeyecektir. Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu bilmezler. Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığında Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışı sırasında onu tesbih et. Tur Suresi 24 49

Şimdi inkar edenlere ne oluyor ki boyunlarını uzatarak alay etmek için sağdan soldan gruplar halinde sana doğru koşuyorlar. Onlardan her biri naim cennetine sokulacağını mı umuyor? Hayır. Ne mümkün. Şüphesiz biz onları kendilerinin de bildikleri şeyden meniden yarattık. Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki şüphesiz onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter. Bizim önümüze geçilemez.Sen onları bırak, uyarıldıkları günlerine kavuşuncaya kadar batıl inançlarına dalsınlar ve oynasınlar. Me’ariç Suresi 36-42

Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek ya da Mekke’den çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar, Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. Onlara karşı ayetlerimiz okunduğu zaman, duyduk, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz. Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir dediler. Hani onlar ey Allah’ım eğer şu Kur’an senin katından inmiş hak kitap ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir demişlerdi. Oysa sen onların içindeyken Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir. Onlar mescide haramdan müminleri alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken Allah onlara ne diye azap etmesin. Oranın bakımına ehil olanlar ancak Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır.Fakat onların çoğu bilmez. Enfal Suresi 30-34

Bir de senden iyilikten önce kötülüğün acele gelmesini istiyorlar. Oysa onlardan önce ibret alınacak birçok azap gelip geçmiştir. Şüphesiz Rabbin insanların zulümlerine rağmen bağışlama sahibidir. Bununla beraber Rabbinin azabı pek şiddetlidir. 6. İnkar edenler sen peygamber değilsin diyorlar. De ki benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve bir de yanında kitap, Kur’an bilgisi bulunanlar yeter. Rahat 43

Habeşistan Hicreti Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahiret mükafatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi. Onlar sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir. Nahl Suresi 41-42

Sonra şüphesiz ki Rabbin eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlanır. Çok merhamet edendir. Nahl Suresi 110

 Mekke’de kitap ehliyle olan münasebetler. İşte bu Kur’an da bereket kaynağı kendinden öncekileri ilahi kitapları tasdik eden ve şehirler anası Mekke’yi ve bütün çevresini tüm insanlığı uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır. Ahirete iman edenler ona da inanırlar. Onlar namazlarını vaktinde kılarlar. Enam Suresi 92. Ayet

Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra o yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir. Enam Suresi 159. Ayet

Rabbi katından açık bir delile dayanan kimse yalnız dünyalık isteyen kimse gibi midir? Kaldı ki bu delili Rabbinden bir şahit Kur’an ve bir de ondan Kur’andan önce bir önder ve bir rahmet olarak indirilmesi olan Musa’nın kitabı Tevrat desteklemektedir. İşte bunlar ona Kur’an’a inanırlar. Gruplardan her kim onu inkar ederse ateş onun varacağı yerdir. Ondan hiç şüphen olmasın. Şüphesiz o Rabbin tarafından bildirilmiş gerçektir. Fakat insanların çoğu inanmazlar. Hud Suresi 17

Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler sana indirilen Kur’an’la sevinirler. Fakat senin aleyhinde olan gruplardan onun bir kısmını inkar edenler de vardır. De ki ben ancak Allah’a kulluk etmek ve ona ortak koşmamakla emrolundum. Ben yalnız ona çağırıyorum ve dönüşüm de yalnız onadır. Rahat Suresi 36. Ayet

İnsanlarsa din işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunanla sevinmektedir. Ey Muhammed! Sen onları bir zamana kadar gaflet ve şaşkınlıklarıyla baş başa bırak. Kendilerine bol bol verdiğimiz mal ve evlatla onların iyiliğine koştuğumuzu mu sanıyorlar? Hayır. Onlar farkına varmıyorlar. Mü’minun Suresi 53-56 Şüphesiz bu Kur’an’ın indirileceği öncekilerin kitaplarında da vardı. İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar Mekke müşrikleri için bir delil değil midir? Şuara 196-197

Şüphesiz bu Kur’an İsrailoğullarına üzerinde ayrılığa düştükleri şeylerin çoğunu açıklıyor. Neml Suresi 76

İçlerinden zulmedenler hariç kitap ehliyle ancak en güzel bir yolla mücadele edin ve onlara şöyle deyin. Biz bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim ilahımız sizin ilahınız birdir. Aynı ilahtır. Biz sadece ona teslim olmuş kimseleriz. İşte böylece biz sana kitabı indirdik. Kendilerine kitap verdiklerimiz ona inanırlar. Şunlar, kitap ehlinden çağdaşın olanlardan da ona inananlar vardır. Bizim ayetlerimizi ancak kafirler inkar ederler. Ankebut Suresi 46-47

Kendilerine ilim verilenler Rabbinden sana indirilen Kur’an’ın gerçek olduğunu ve onun mutlak güç sahibi ve övgüye layık Allah’ın yoluna ilettiğini görürler. Sebe Suresi 6

Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor. Rahmandan başka kulluk edilecek ilahlar var etmiş miyiz?Zuhruf Suresi 45

Hicret, muhacir, ensar ve ortaya konan gayretler. Onlardan muhacirlerden önce o yurda Medine’ye yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden hırsından korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileri onlardan sonra gelenlerse şöyle derler. Ey Rabbimiz bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma. Ey Rabbimiz şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin. Haşr Suresi 9-10 Seni o yerden Mekke’den sürüp çıkarmak için neredeyse seni sıkıştıracaklardı. Bunu yapabilselerdi senin ardından orada pek az kalırlardı. Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın. İsra Suresi 76-77

Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki benim arzım yeryüzü geniştir.O halde ancak bana kulluk edin. Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz. İman edip salih amel işleyenler var ya onları içinden ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. Çalışanların mükafatı ne güzeldir. Onlar sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir. Nice canlılar vardır ki rızıklarını taşımazlar, yiyecek biriktirmezler. Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Ankebut Suresi 56-60

İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler, şüphesiz bunlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Bakara Suresi 218

İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar onların velayetleri size ait değildir. Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça yardım etmek üzerinize borçtur.Allah yaptıklarınızı hakkıyla görmezler. Öğrendir. İnkar edenler de birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunların gereğini yapmazsanız, yeryüzünde bir karışıklık ve büyük bir bozulma olur. İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler var ya, işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır. Daha sonra iman edip hicret eden, ve sizinle birlikte cihad edenlere gelince, işte onlar da sizdendir. Allah’ın kitabınca, kan akrabaları birbirine varis olmaya daha layıktırlar. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Enfal suresi 72-75

Eğer siz ona, peygambere yardım etmezseniz, biliyorsunuz ki, inkar edenler onu iki kişiden biri olarakla Mekke’den çıkardıkları zaman ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı? Hani o arkadaşına üzülme, çünkü Allah bizimle beraber diyordu.Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz bir takım ordularla onu desteklemiş, böylece inkar edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah mutlak güç sahibidir. Hüküm ve hikmet sahibidir. Tevbe suresi 40.

İslam’ı ilk önce kabul eden muhacirler ve ensarla, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş, onlar da ondan razı olmuşlardır. Allah onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarılıcağı, çarıdır. Tevbe suresi 100.

Hicret etmeyenler, edemeyenler. İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar onların velayetleri size ait değildir. Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur.Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir. Enfal suresi 72.

Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah onları yaptıkları işlerden dolayı baş aşağı ederek eski konumlarına küfre döndürmektedir. Allah’ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa sen onun için asla bir çıkış yolu bulamazsın. Nisa suresi 88

İnsanlar inandık demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler? Ant olsun biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir. Yoksa kötülük yapanlar bizden kaçıp kurtulacaklarını mı sandılar? Ne kötü hükmediyorlar? Her kim Allah’a kavuşmayı umarsa, bilsin ki Allah’ın tayin ettiği o vakit elbette gelecektir. O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Her kim cihad ederse ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, alemlere muhtaç değildir. İman edip salih amel işleyenlerin kötülükleriyle elbette örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracağız.Biz insana, ana babasına iyilik etmesini emrettik. Şayet onlar seni hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak bana olacaktır ve ben yapmakta olduklarınızı size haber vereceğim. İman edip de salih amel işleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler, iyiler arasına sokacağız. İnsanlardan öyleleri vardır ki Allah’a inandık derler ama Allah uğrunda bir ezaya uğratılınca, insanlardan gördükleri baskı ve işkenceyi Allah’ın azabı gibi tutar. Ant olsun Rabbinden bir yardım gelecek olsa mutlaka biz de sizinle beraberdik derler. Allah herkesin kalbinde olanı en iyi bilen değil midir? Allah elbette kendisine iman edenleri de bilir ve elbette münafıkları da bilir. Ankebut Suresi 2.11

İnsanlardan öylesi de vardır ki Allah’a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur.Şayet başına bir kötülük gelirse, gerisin geri küfre dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir. O Allah’ı bırakır da kendine ne zararınıda ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir. Zararı faydasından daha yakın olana tapar. O taptığı ne kötü yardımcı ne fena yoldaştır. Hac Suresi 11-13 Hicret sonrası Müslümanların Medine’deki genel durumu. Ey iman edenler! Râ inâ, bizi gözetlemeyin, unzurna, bize bak deyin ve dinleyin. Kafirler için acıklı bir azap vardır. Bakara Suresi 104. ayet. Böylece sizler insanlara birer şahit ve örnek olasınız ve peygamber de size bir şahit ve örnek olsun diye sizi ortak bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah’ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz yönelmekte olduğum ciheti ancak Resul’e tabi olanlarla gerisin geriye dönecekleri ayırt edelim diye kıble yaptık.Allah imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir. Bakara Suresi 143

O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temizledi. Biz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz. Enfal Suresi 26

Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Enfal Suresi 63

Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi döndürüp kafir yaparlar. Size Allah’ın ayetleri okunup dururken ve Allah’ın Resulü de aranızdayken dönüp nasıl inkar edersiniz? Kim Allah’a sımsıkı bağlanırsa kesinlikle o doğru yola iletilmiştir. Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün.Hep birlikte Allah’ın ipine, Kur’an’a sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idinizle o kalplerinizi birleştirmişti? İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarındaydınız da o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. Sizden hayra çağırarak iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır. O gün bazı yüzler ağırır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara imanınızdan sonra inkar ettiniz öyle mi? Öyleyse inkar etmenize karşılık azabı tadın denilir. Ali İmran Suresi 100-106

Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz.Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var ama pek çoğu fasık kimselerdir. Ali İmran Suresi 110

Size ne oluyor da Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden fetihten, Mekke fethinden önce harcayanlar ve savaşanlar diğerleriyle bir değildir. Onların derecesi sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı cenneti vaat etmiştir. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Kim Allah’a güzel bir borç verecek ki Allah da onu kendisine kat kat ödesin. Ona çok değerli bir mükafat da vardır. Hadid Suresi 10-11

Allah ahirette onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O halde ey iman etmiş olan akıl sahipleri Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah size bir zikir Kur’an indirdi. İman edip salih amel işleyenleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah’ın apaçık ayetlerini okuyan bir peygamber gönderdi.Kim Allah’a inanır ve salih bir amel işlerse Allah onu içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah gerçekten ona güzel bir rızık vermiştir. Talak Suresi 10-11

Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruhla desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa, erenlerin ta kendileridir. Mücadele Suresi 22

Bedeviler iman ettik dediler. De ki iman etmediniz. Öyleyse iman ettik demeyin. Fakat boyun eğdik deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah’a ve peygamberine itaat ederseniz yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez.Allah çok bağışlayandır. Çok merhamet edendir. İman edenler ancak Allah’a ve peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir. Ey Muhammed! De ki, siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Müslüman olmalarını bir lütufta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar. De ki, Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın. Tam tersine eğer doğru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmuş oluyor. Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin kaybını bilir. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir. Hucurat Suresi 14-18

Muhammed Allah’ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar inkarcılara karşı, çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların rükû ve secde halinde Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır. Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah kendileri sebebiyle inkarcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükafat vaad etmiştir. Fetih Suresi 29.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir