Sultandağı İlçesinin Tarihçesi

Sultandağı İlçesinin Tarihçesi

Sultandağı İlçesi, M.Ö. Bakırçağ Devirlerinde yerleşime konu olmuş eski bir maziye sahiptir. Bu dönemden itibaren coğrafi yapısından dolayı, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde batı doğu istikametinde önemli bir yol güzergâhı üzerinde bulunmuştur. Ortaçağdan itibaren İpek Yolu üzerinde bulunması sebebiyle ticari önem kazanmıştır.

Büyük Selçuklular döneminde İpek Yolunun önem kazanmasıyla beraber kuzeybatı güneydoğu istikametinde yol güzergâhı olması nedeniyle deve kervanlarını ağırlamıştır. Yerleşim yeri olarak Ege Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesinin kesişim noktasında yer alır.

1958 yılında Bolvadin İlçesine bağlı kasaba durumunda iken mevcut yerleşim yerleri birleştirilerek, Sultandağı İlçesi kurulmuştur.1972 yılında Merkez İlçe belediyesinden önce Yeşilçiftlik sonra Kırca Kasabaları ayrılmıştır.

Tarihi itibariyle bölge İshaklı olarak adlandırılmaktadır. Büyük Selçuklu Komutanlarından Sahip Ata Paşanın bu bölgeye kervansaray yaptırmasından dolayı, bu isimle de bölge özdeşleşmiştir.

MAHALLELERİMİZ

Çavuş Mahallesi, Kayran Mahallesi, Pazaraltı Mahallesi, Selçuk Mahallesi, Yeni Mahalle, Yıldırım Mahallesi.

KONUMUMUZ

Sultandağı, Afyonkarahisar İlinin doğusunda, Ege Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesi’nin birleştiği yerde, Konya ve Isparta illerinin sınırında bir ilçedir. Kuzeyinde Bolvadin, güneyinde Yalvaç, doğusunda Akşehir, batısında Çay ilçeleri ile komşudur. Batısında Deresenek (2.9 nm) ile Yakasenek (2.8 nm), kuzeyinde Ortakarabağ (9.5 nm), doğusunda Kavakçiftliği (3.8 nm) ile Taşköprü (4.0 nm) ve güneyinde Borazan (Geyik üretim çiftliği) (2.5 nm) ile Kırca (1.9 nm) gibi yerleşim yerleri bulunur.

İSİM KÖKENİ

1116 yılında Bizanslılarla Selçuklular arasında cereyan eden Bolybotum (Bolvadin) Savaşı’nda, Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Müizzeddin Melikşah (Arapça: ملكشاه الثاني بن بركياروق ) ordusunu güneydeki dağın yamacına, Emir Mengücek ise ordusunu kuzeydeki dağın yamacına yerleştirmiş, işte bu durum üzerine sultanın çekildiği dağa Sultandağı, Emir Mengücek’in çekildiği dağa da Emir dağı adı verilmiştir.

GENİŞ TARİHÇEMİZ

Sultandağı, Tunç Devri’ne kadar uzanan çok eski bir geçmişe sahiptir.

ESKİ TARİHİ DÖNEMLER

Sultandağı, MÖ 2000-700 tarihleri arasında Hitit (Hittite) sınırları içinde, MÖ 750-600 yılları arasında Yanık Frigya (Phrygia Paroreius) sınırları içinde, Akşehir (Philomelium) ve Çay ile birlikte yönetim birimi olmuştur. Julia (Ipsus) eski bir Frigya (Phrygia Paroreius) kentidir, eski İmparatorluk döneminde adı Julia olarak değiştirilmiş, bu kent büyük bir olasılıkla bugünkü İshaklı’da veya yakınında, şimdiki Sultandağı denilen dağ eteklerinin kuzey-doğu uçunda olduğu tahmin edilir[4].

Sultandağı, MÖ 680-546 yılları arasında Lidya (Lydian) sınırları içinde, MÖ 546-333 yılları arasında Pers İmparatorluğu sınırları içinde, MÖ 333-323 yılları arasında Büyük İskender’in Makedon İmparatorluğu sınırları içinde, MÖ 323-30 yılları arasında bölgede hüküm süren Helenistik krallıkların sınırları içinde ve MÖ 30 – MS 395 yılları arasında Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalmıştır.

BİZANSLILAR VE SELÇUKLULAR DÖNEMİ

Sultandağı, Bizanslılar ve Selçuklular zamanına kadar batı ve doğunun yol uğrağıdır. Ayrıca Anadolu – Bağdat İpek Yolu’nun Sultandağı’ndan geçmesi de ticarî bir önem kazanmıştır. İshaklı Anadolu Selçukluları zamanında “Karahisar-ı Devle” ismiyle anılan şimdiki Afyonkarahisar’a bağlı 10 kadılıktan birisi olan Bolvadin’e bağlı olan bir nahiye imiş. Sâhipataoğulları Beyliği’nin hüküm sürdüğü bu bölgeye Orta Asya’dan göç eden Oğuz ve Türkmen boyları yurt edinmiş ve kaldıkları mezra ve köylere kendi boy ve oymaklarının isimleri vermişlerdir. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Rükneddin Mesud (Arapça: ركن الدين مسعود‎, Rukn al-Dīn Mas’ūd) döneminde Afyonkarahisar ve çevresinde 300 yerleşim bölgesi tespit edilmiş, Türk Boyları buralara iskân edilmiştir.

SELÇUKLULAR DÖNEMİNDEN KALAN MİRASLAR

Selçuklular döneminden kalma bir Kervansaray, bir Cami ve bir de Hamam vardır. Anadolu Selçuklu Mimarisinin güzel örneklerinden olan İshaklı Hanı 1249 (Hicrî 647) yılında Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından yaptırılmış olduğu avlu taçkapısındaki ve kapalı bölüm taçkapısındaki yazıtlardan anlaşılmaktadır. Kuzeydoğu – güneybatı yönünde konumlanan kervansarayın yakın çevresinde güneybatı yönünde 15. yy. Osmanlı Döneminde yaptırılan Çifte Hamam[5], Cami, Karamanoğlu İbrahim Bey zamanında 1458 yılında yaptırılmıştır. 1912 tarihinde yıktırılarak yerine şimdiki Ulu Cami (Çarşı Camii-Aşağı Camii) inşa edilmiştir. Eski camiden sadece minare ile kitabesi kalmıştır[6], güneyinde ise Lâleli Çeşme bulunmaktadır. Ulu Camii’nin cephe duvarında bulunan kitabede, (Hicrî 863, Milâdi 1458) yılında ve Karamanoğullarından İbrahim bin Mehmet bey zamanında konmuştur. Yazısı sülüstür[7]. “Bu cami Mehmet bin Halil, Mehmet bin Hamza ve ali bin Şeyh isimlerinde üç kişi yaptırmıştır.” Ayrıca Ulu Cami’de Ashab-ı Kiram ya da Eshab-ı Kiram’lardan alınan kutsal emanetlerden olan Sakal-ı Şerif saklanır. 13. yüzyılda Anadolu’ya gelen Horasan Erenlerinden Ahmed Remzi Tahranî (Aḫmad Ramzī al-Tahranī veya halk dilinde Ahmed-i Remzi)’nin türbesi ilçede Akşehir yolunun sol tarafındadır. Diğer erenlerden Ahi Ömer Çavuş’tur.

OSMANLI DÖNEMİ

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mühimme Defterlerinde İshaklı nahiyesine bağlı:

KÖYLERİMİZ

Ak-Evlü, Ahi Hoca, Ak Koyunlu, Burhan, Çelik, Çiftlik, Çukur, Dereçine, Dere Hasan, Durud, Eber, Ecem, Ecem Hasanek, Elvanbeyli, Gedil, Hasenek, Kınık, Kırca, Küçük Hasene, Mes’ud Paşa, Oğuz, Salur, Taşköprü, Yaka Hasenek (şimdiki Yakasenek), Yan köy, Yavi ve Yazı Çeliği gibi köylerden bazıları Eber Gölü’nün su seviyesinin en yüksek olduğu dönemde su altında kalmış, bazıları terk edilmiş, isimleri değişmiş veya günümüzde komşu ilçelere bağlanmıştır.

MEZRALARIMIZ

Yenice, Ada Çal, Altı Ahur, Arpa Çukuru, Aygır Ovası, Bağra, Bağı, Benk Öyüğü, Boğaz, Boğaz tatar, Çay Ayağı, Çiftlik Viran, Çukur Ağıl, Derbent Baş, Dibek Kuyu, Deniz Ovası, Eski Kışla, Gövercinlik, İt Burnu, Kafir Viran, Kara Pınar, Kasım Fakih, Kaş Kuyusu, Kırk Sarnıç, Köpek Kışlası, Mamad, Obacılar, Sofular, Uslu Burnu, Üçkuyu, Üçöyük, Yarım Dam, Yenice Kuyu ve Ziyaret Höyük gibi mezralardan bazıları zaman içinde köy yerleşim yerlerine dönüşmüştür.

Başbakanlık Arşivi’nde mevcut bulunan ve Surre Emini tarafından 1837 yılında hac yolculuğu esnasında, Surre-i Hümâyûn Alayı’nın gidiş ve dönüşte oluşan yolculuk masraflarının kaleme alındığı bir defter[8]’de (Arapça: در مرحله إشَكلو, der merhale-i İshaklu) İshaklı o dönemde Hacc yolu güzergahı üzerinde bir konaklama yeri idi. 1890 yılında Friedrich Sarre ismindeki bir Alman Doğu bilimci, Kazıbilimci, Sanattarihçisi Anadolu’yu gezmiş, Reise in Kleinasien ismindeki kitabında İshaklı ismini kullanmış, kitabında birkaç tane İshaklı’dan resimler bulunmaktadır.

COĞRAFYA

Sultandağı, 38° 31′ 52″ kuzey paraleli ile 31° 13′ 41″ E doğu meridyenin kesiştiği noktada Afyon – Konya karayolunun 68.km’sinde Sultandağları’nın eteğinde kurulmuştur. Sultandağı yerleşim olarak Ege bölgesi ile İç Anadolu bölgesinin kesişim noktasına yakın bir alandadır. Özgün yeri, Göller Bölgesi olarak da adlandırılan alanın kuzeyinde Eber – Akşehir Gölleri ile Batı Torosların İç Anadolu`daki uzantısı olan Sultandağı’nın eteklerinde yer almaktadır. Kuzeyinde Bolvadin ilçesi, güneyinde Isparta ili Yalvaç ilçesi, doğusunda Konya ili Akşehir ilçesi, batısında ise Çay ilçesi ile sınır komşusudur.

Dereçine kasabasında bulunan Buzluk Mağarası da turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir.

Sultandağı ilçesi 1. derece deprem bölgesinde bulunmaktadır. 03.02.2002 tarihinde Mw ölçeğine göre 6,0 şiddetinde yaşanan Sultandağı – Çay depreminde ilçe, belde ve köyleri çok ağır hasar görmüştür, ayrıca Sultandağları boyunca 170 km. uzunluğunda fay üzerindedir. Orta Çağlarda böylesi depremlerde olmuştur.

İlçenin toplam ormanlık ve fundalık alanı ortalama 17.817 hektardır. Yüzölçümü ise 983 km²’dir. Dört Deresi Asmalı mevkiindeki orman sahasında Geyik Üretim Merkezi bulunmaktadır. Bu geyik üretim merkezinde geyikler koruma altındadır

NÜFUS

1965:18.379, 1970: 22.783, 2013: 16.480, 2014: 15.988.

İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; 6 belde, 7 köy ve 31 mahalleden oluşmaktadır.

EĞİTİM

İlçemizde 12 ilköğretim okulu, 3 ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Ayrıca ilçede 1 Meslek Yüksekokulu olup, 643 öğrenciye 4 öğretim görevlisiyle eğitim hizmeti verilmektedir.

Merkez ve kasabalarımızda halk kütüphaneleri mevcuttur.

İlçede 2 semt sahası ve 2 spor kulübü vardır. Çiftlik Kasabasında 1 halı saha bulunmaktadır.

SAĞLIK

İlçede, 50 yataklı 1 Devlet Hastanesi, 1 Sağlık Ocağı, 1 Sağlık Evi ve 1 Sağlık Meslek Lisesi bulunmaktadır.

İDARİ DURUMU

İlçe merkez dahil 7 belde, 7 köy ile 31 mahalleden oluşmaktadır. Buna göre merkez ve kasabaların mahalleleri ile köylerin adları şunlardır.

EKONOMİ

Sultandağlarının etekleri ile demiryolu ve Akşehir Gölü arasında kalan sulanabilir alanlarında meyvecilik, ilçenin diğer bölümlerinde ise hububat ve hayvancılık yapılmaktadır. Sanayi ve el sanatları pek gelişmemiştir, ilçemizin kuzeyinde bulunan dağlık ve kırsal alandaki halkın geçim kaynağı çok zor şartlarda yapılan kuru tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır (Göç olayının en hızlı olduğu yerleşim birimleri de bu alanlardadır).

İlçenin sulanabilir arazileri üzerinde ise meyvecilik önde gelmektedir. Kiraz, Vişne, Elma üretimi ilçe ekonomisinin temelini oluşturmaktadır. Kiraz üretiminin %80’i ihracata gitmekte olup, elma ve vişne daha ziyade iç piyasaya sürülmekte, kalan kısmı da ilçede bulunan Morello meyve suyu ve konservecilik fabrikalarında değerlendirilmektedir. Dünyanın en güzel ve en kaliteli Napolyon (ziraat900) kirazı, Fransa, Hollanda, İngiltere, Almanya ve Belçika’ya ihraç edilmektedir. Ayrıca Yurtdışı sermayeli Karl Kühne KG (GmbH & Co.) Sirke Fabrikası mevcuttur.

Ekilebilir arazi 18.260, nadasa bırakılan 12.630, meyvelikler 33.156, sebzelik arazi ise 22 hektardır. Buna bağ sahası da eklenince tarıma elverişli arazi toplamı 35.579 hektardır. Çayır ve mera alanı 14.967, tarım dışı arazi 7.477 hektardır.

İlçede meyveciliğin yanında daha çok buğday, arpa, mercimek, fasulye, haşhaş, nohut ve kimyon üretimi yapılmaktadır. Hayvancılık olarak koyun, kıl keçisi, sığır, tavuk ve arıcılık yapılmaktadır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir