İDRİS GÖKALP

Sünneti Yaşamak Hz. Peygamberi Çağ’a Taşımaktır

Sünneti Yaşamak Hz. Peygamberi Çağ’a Taşımaktır

Yüce Rabbimiz; “Sen en yüce ahlak üzeresin.” (Kalem, 68;4) buyurarak, Efendimizi (sav) üstün ahlakıyla övmüş; “Allah Rasülünde sizler için en güzel örnekler vardır.” (Ahzâb, 33/21) ayetiyle de O’nun örnekliğini öne çıkarmıştır. Bu durumda bize Hz. Peygamber (sav)’i doğru anlama, O’nu örnek alma görevi verilmiştir.

Hz. Peygamber’in örnekliği Kur’an ve sünnetle belirlenmiş olup, Müslümanlar için temel kabullerden biridir. O’nun sünneti Allah’a kulluğunun pratiğidir.

Dinimizi doğru anlamak, güzel yaşamak için Efendimiz(sav)’in rehberliğine ihtiyacımız var. Örnek alma, öğrenme, anlama ve ibret alma şeklinde bir faaliyettir. Hz. Peygamber’i örnek ve rehber edinmek, O’nun sünnetini kişisel ve sosyal hayatımızda uygulamak demektir.

O, her insanın hayatının her anında modelleyeceği “üsve-i hasene” örnekleriyle doludur. O’nun örnekliği sadece belli dini konularda değil, hayatın tüm alanlarıyla ilgilidir. Onun ortaya koyduğu ilke ve prensipler her çağda örnek alınabilecek evrensel ilkelerdir.

Dinin temel kaynağı Kur’an’dır. Ancak hadis ve sünneti itibara almadan İslam’ı doğru anlayıp yorumlamak mümkün değildir. Peygamberler sadece vahyi tebliğ etmek için değil, aynı zamanda vahye uygun bir hayat tarzı ortaya koymak üzere gönderilmişlerdir.

Hz. Peygamberin vefatından sonra O’nun örnekliğini ve rehberliğini devam ettirmenin yolu O’nun sünnetine tâbi olmakla mümkündür. Yeryüzünde İslam ümmeti kadar, peygamberinin ağzından dökülen sözleri, sergilediği örnek tutum ve davranışları sonraki nesillere aktaran, bunun için binlerce cilt literatür oluşturan başka bir ümmet tanımıyoruz. Rabbimiz: “Allah’a ve ahirete umut bağlayan, Allah’ı dilinden ve şuurundan düşürmeyenler için Rasülullah’ta, elbette güzel bir örneklik vardır.” (Ahzâb, 33/21) buyurur.

Örnek gösteren Allah, örnek gösterilen O’nun elçisi, “Âlemlere Rahmet” olarak gönderilen son Peygamberi örnek alacak olanlar müminlerdir.

“Sözün en güzeli Allah’ın Kitabı’dır. Rehberliğin en güzeli ise Muhammed’in rehberliğidir.” (İbn Mâce, “Sünnet”, 7) buyrulur.

Hz. Peygamber’in örnekliği sadece bireysel olarak değil, toplumsal yönden de önemlidir. O’nun hayatı belirli bir zaman dilimiyle kayıtlı değildir. Peygamberlerin gönderiliş amacı /görevleri yaşadıkları toplumun dezenformasyona uğramış hallerini düzeltmeye çalışmaktır.

Yüce Allah bize kâinatı tanıtmak, kâinatın sahibi olan Allah’ı nasıl razı edeceğimizi öğretmek, ibadetlerimizi ne şekilde yapacağımızı öğretmek için peygamberler göndermiştir. İnsan için akıl ne ise, insanlık için peygamberlik de aynı şeydir.

Peygamberler, Allah’tan aldıkları vahyi tebliğ etmekle görevlendirilen yüksek vasıflı kimselerdir. Efendimiz(sav), Yüce Allah’ın razı olduğu insan modelidir. Sözleri, davranışları, karakteristik duruşu insanlık için hidayet meşalesidir. Müslümanların yegâne örneği ve önderi Hz. Muhammed (sav)’dir. Peygamberi örnek almak O’nun sünnetini yaşamakla olur. Kâinat, büyük masraflar yapılarak hazırlanmış okul gibidir, öğretmenleri peygamberler, öğrencileri bizleriz ders notları semavî kitaplardır, Kur’an-ı Kerim’dir.

Bir Müslüman hangi makamda, hangi statüde, hangi konumda olursa olsun O’nun örnekliğine ihtiyacı vardır. Eğer insanlar O’nun gibi eş, O’nun gibi baba, O’nun gibi komşu, O’nun gibi vatandaş, kısaca O’nun gibi insan olmaya çalışırlarsa manevi zenginliğin mutluluğunu yaşayacaklardır. Evet, O bir peygamberdi ama aynı zamanda O da bir insandı.

Hz. Peygamber yemek yiyen, evlenen, çoluk çocuk sahibi olan, arkadaşları ve dostları olan, torunlarıyla oynayan, savaş meydanlarında komutanlık yapan, devlet başkanlığı yapan, hayatın her alanında birebir var olan, hayatın aktif öznesi olan, izinden gidilen örnek insandır.

Sosyal hayatta, sosyal medyada idollerin, fenomenlerin, sahte örnek, önder ve rehberlerin cirit attığı günümüzde insanlığın Hz. Peygamber (sav)’in çağlar üstü örnekliğine ve rehberliğine her zamankinden daha çok muhtaçtır. Hz. Peygambere ümmet olmak; sadece O’nun biyografisinden, tarihçeyi hayatından haberdar olmakla sınırlı değildir. Hz. Peygambere ümmet olmak; O’nun yolunu takip etmek ve O’nu örnek almak, O’nun sağlığında ashabına sunduğu ahlaki ölçüleri, zaman ve mekân sınırlarının ötesinden kendi dünyamıza taşımak ve O’nun şaşmaz rehberliğine sımsıkı sarılmakla olur. O’nun örnekliğini ve rehberliğini devam ettirmenin yolu; sünnetine tâbi olmak, örnek almak ve O’nun sünnetini yaşamaktır.

Rasülullah bir teorisyen, bir felsefeci değil; yapmadıklarını söyleyen birisi hiç değildir. O, söylediklerini yaparak ve yaşayarak insanlara örneklik ediyordu. Burada dikkat edilmesi gereken incelik Rasülullah’ı taklit etmekle, örnek almak arasındaki farkı fark etmektir. Örnek almakla taklit etmek arasındaki farkı anlamadan Efendimiz (sav)’i yaşadığımız çağa taşıyamayız. Taklitte irade yoktur; tabi olmak, örnek almak iradi bir tavırdır. Diyelim ki, Efendimiz(sav) 42 numara ayakkabı giyiyor diye herkesin 42 numara ayakkabı giymeye kalkışması taklittir. Ayak sağlığımızı korumak için uygun bir ayakkabı giymek örnek almaktır. Biz peygamber (sav)’i taklit etmekle değil, örnek almakla görevliyiz. O’nun yaptığı, temsil ettiği ilkeleri günün şartlarında yeni bir yorumla, yeni bir ruhla özümseyip aynı hedefe yönelmektir.

Peki, Peygamberimizle nasıl çağdaş olabiliriz? Hz. Peygamberi çağa taşımak, çağın gelişmelerini göz önünde bulundurarak bir hayat sürdürmektir. Mesela diş sağlığı konusundaki modern tıptaki gelişmeleri dikkate almaksızın sünnet diye misvak kullanmakta diretmek Hz. Peygamber’in sünnetini anlayamamak ve O’nu çağa taşıyamamak olur. Misvak kullanmanın bizatihi kendisi değil, ağız ve diş sağlığıdır sünnet olan. Bu konuda sünnet, periyodik olarak doktora gidip dişleri kontrol ettirmek, diş sağlığı ve temizliğini korumak O’nu çağa taşımaktır.

Hz. Peygamber kendi dönemindeki fakirlik problemini ortadan kaldırmak için insanları sadakaya teşvik etmiştir. Bugünün şartlarında söz konusu problemi ortadan kaldırmayı planlayanlar projeler, fonlar üreterek ve bunları kurumsallaştırarak Rasülullah’ı ve O’nun sünnetini çağa taşımış olurlar, Efendimiz(sav) ile aynı çağı yaşamış olurlar.

Sünnete tabi olmak, asla kendi halinde İslâm’ı yaşayıp çağın dayatmalarına karşı sessiz kalmak değildir. Efendimiz (sav)’in hayatında herkese ait örneklik vardır. Sünnet, Kuran’ın hayata açılımıdır. Sünnet, Habeşli Bilal ile Mekkeli Hattap Oğlu Ömer’in kardeşliğini anlayıp, Diyarbakırlı Mehmet ile İzmirli Hasan’ı kucaklaştırabilmektir.

Sünnet, Efendimiz(sav)’in hatıratını değil, hayatını güncelleştirmektir. Kur’an bize Hz. Muhammed (sav)’in biyografisini sunmasa da biyolojik özelliklerini tarif etmese de baştan sona O’nun örnekliğini ve hayatına tabi olmanın ölmezliğini anlatmaktadır.

Hz. Peygamber (sav) bir vahiy kuryesi, bir postacı değil, mükemmel bir modeldir. Ve biz çağın sahte idollerine inat, Rasülullah’ı çağa taşımakla sorumluyuz.

Günümüzde sünneti yaşamak Hz. Peygamber’i çağa taşımaktır, Peygamberle çağdaş olabilmektir. Rasulullah’ın yaşadığımız çağa hicretine engel olmaya kalkışmak, Peygamber çağdaşımız olamaz demektir. O’nun bizim övgümüze ihtiyacı yok ama biz O’nun örnekliğine her zamankinden çok muhtacız.

 

Ramazan KAYACIK

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir