Yaratılışın Sırrını Hatırlayan Genç

Yaratılışın Sırrını Hatırlayan Genç

Genç kardeşim,

Yaratılışın sırlarını unutan dünyada, senin kalbin hâlâ hakikate açık bir pınar gibi duruyor. Sana düşen, o pınarın suyunu kirleten gürültülerden uzaklaşıp özüne, fıtratına, Rabbine yeniden yönelmek… Çünkü sen rastgele bir varlık, tesadüfün savurduğu bir toz tanesi değilsin. Sen, kudreti sonsuz olan Allah’ın “kün” emriyle varlık sahnesine çıkarılmış, emanetin yükünü omuzlayan bir insansın.

Rabbimiz Kur’ân’da buyurur: “Ben cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım.” Bu ayet, senin yaratılış gayeni kelimelerle değil, bir yönelişle, bir yolculukla anlatır. Sen, secde eden alnınla yükselirsin; dua eden ellerinle güçlenirsin; sabreden gönlünle olgunlaşırsın. Sana verilen ömür, bir serüvendir. Bu serüvende asıl amaç; dünyayı yalnızca tüketmek değil, imar etmek; zamanı boşa harcamak değil, hayra adamak; varlığı anlamsız görmek değil, anlamın ta kendisi olmaktır.

Gençlik… İşte bu yüzden hayatın en bereketli mevsimidir. Dirilişin, atılımın, idealin, imanın en gür çiçek verdiği çağ… Senin kalbin, hâlâ hızla çarpan bir at gibi özgür; zihnin, hâlâ yeni ufuklara açılmaya hazır bir yelken gibidir. Yeter ki yönünü doğru belirle. Çünkü rotanın kıblesi neyse, yolculuğun da o olacaktır.

Kendine bak:

Kalbinde merhamet varsa, Rabbinin rahmetinden bir iz taşıyorsun.

Zulmü sevmediğinde, adaletin mirasına sahip çıkıyorsun.

Doğruyu aradığında, Kur’ân’ın ışığına yöneliyorsun.

Bir iyilik yaptığında, meleklerin sevinciyle yürüyorsun.

Sen yeryüzüne yalnızca yaşamak için gönderilmedin; yaşatma, yerine getirme, onarma ve iyileştirme sorumluluğuyla gönderildin. Her sözün, her adımın, her fikrin, dünyaya ya bir nur ya da bir gölge olarak yansır. Bu yüzden gençlik; yalnızca kas gücü değil, ruhun dirilişidir. Senden beklenen; karanlık çağın karıştırdığı hakikatlere teslim olmak değil, Kur’ân’ın berrak sabahına açılabilmektir.

Bazen unutacaksın, yorulacaksın, şaşıracaksın. Ama unutma:

Sen Rabbinin kulusun.

Sen O’nun en güzel kıvamda yarattığı insansın.

Sen, emaneti yüklenme cesaretini göstermiş bir ruhsun.

Bu dünya geçecek, bu gençlik bitecek, bu ömür bir gün duracak; ama senin imanla yaptığın her iş, ahirette ebedi bir güneş gibi yeniden doğacak. Yaratılış gayeni unutmadan yürüdüğün her yol, seni Rabbinin rızasına biraz daha yaklaştıracak.

Öyleyse genç kardeşim,

Kalbini temizle.

Zihnini nurlandır.

Gözünü hakikate çevir.

Adımını sevgiyle, sabırla, ibadetle at.

Çünkü sen; boşlukları doldurmak için değil, bir medeniyeti diriltmek için yaratıldın.

Sen; karanlıkta kaybolmak için değil, karanlığa ışık olmak için gönderildin.

Sen; sıradan bir hayat için değil, Allah’ın çizdiği kutlu yolda yürümek için varsın.

Ve bil ki…

Yaratılış gayesini hatırlayan bir gencin önünde hiçbir güç duramaz.

Onun kalbi arşa bağlanmış, ayakları yeryüzünü imar etmeye hazırdır.

Onun adı “kul”dur…

Onun görevi “şahitlik”tir…

Onun hediyesi ise ebedi bir hayatın müjdesidir.

İstersen bu yazıyı bir hutbe, bir afiş metni, bir kitap bölümü veya gençlik programı açılış yazısı olarak da uyarlayabilirim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir