İDRİS GÖKALP

Zilzâl Suresi Üzerine: Kıyamet Günü’nün Yıkıcı Gerçekliği

Zilzâl Suresi Üzerine: Kıyamet Günü’nün Yıkıcı Gerçekliği

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Zilzâl Suresi, Kur’an-ı Kerim’in belki de en sarsıcı ve düşündürücü surelerinden biridir. İsminden de anlaşılacağı üzere, bu sure, yeryüzünün şiddetli bir sarsıntı ile yerle bir olacağı, her şeyin alt üst olacağı o büyük günün habercisidir. İnsanlığın tüm varoluşunun son bulacağı, geçmişin tüm sırlarının açığa çıkacağı, her bir bireyin yaptıklarıyla yüzleşeceği o dehşet verici kıyamet anının tasviridir.

Yeryüzünün Sarsıntısı:

Surenin ilk ayeti, yeryüzünün müthiş bir depremle sarsılacağını ilan eder: “Yeryüzü, müthiş bir depremle arka arkaya sarsıldığı…” Bu ayet, yalnızca bir fiziksel felaketi değil, insanlığın tüm düzeninin yerle bir olacağı, yeryüzünün şahit olduğu her şeyin açığa çıkacağı o büyük anı simgeler. Bu deprem, maddi dünyanın sona erdiği, ahiret âleminin başlangıcına işaret eden bir sarsıntıdır. Bu sarsıntı, insanın dünya hayatına olan bağlılığını, geçici olanın ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatır. Dünyada elde edilen her şeyin, sonunda nasıl da bir hiç olacağını gözler önüne serer.

Toprağın Şahitliği:

Surenin ikinci ayeti, bu sarsıntının ardından toprağın bağrındaki ölü bedenleri dışarıya fırlatacağını bildirir: “Toprak, bağrındaki ölü bedenleri dışarıya fırlattığı…” Bu, mezarlardan çıkan ölülerin dirilişini anlatan, kıyamet gününün bir başka korkunç gerçeğidir. İnsanlar, hayatın sona erdiğini sandıkları bir anda, yeniden diriltilirler. Bu diriliş, ilahi adaletin gerçekleşeceği büyük hesap gününün habercisidir. O gün, her birey, hayatta yaptıklarıyla yüzleşecek ve her şeyden sorgulanacaktır.

İnsanın Dehşeti:

Bu dehşet verici olaylar karşısında, insanın şaşkınlığı ve korkusu anlatılır: “Ve mezarından fırlayan insan, büyük bir dehşet ve şaşkınlıkla, ‘Aman Allah’ım, buna ne oluyor?’ dediği zaman!” Bu cümle, insanın dünya hayatında yapıp ettikleriyle yüzleşme anındaki şaşkınlığını ve korkusunu dile getirir. Hayatın bitmiş olduğu sanılırken, ilahi emirle her şey yeniden başlar. İnsan, dünya hayatında yaptıklarının sonuçlarıyla karşı karşıya kalacağı bu anı beklemediği için, büyük bir dehşete kapılır. Bu, insanın kendi akıbetini fark ettiği, dünya hayatındaki seçimlerinin sonuçlarını görmeye başladığı andır.

Yeryüzünün Tanıklığı:

Ardından gelen ayet, yeryüzünün üzerinde yaşanmış olan tüm olayları bir bir anlatacağını belirtir: “İşte o Gün yeryüzü, üzerinde yaşanmış olan tüm olayları bir bir anlatacaktır.” Bu ifade, yeryüzünün bir tanık olarak, insanın yaptığı her şeyi kaydettiğini ve kıyamet gününde bu kayıtları açığa çıkaracağını gösterir. Yeryüzü, sessiz bir tanık gibi insanın attığı her adımı, söylediği her sözü, işlediği her fiili kaydeder. O büyük gün geldiğinde, hiçbir sır kalmayacak, her şey açığa çıkacaktır. İnsan, yeryüzünün bu tanıklığı karşısında, yaptıklarının hesabını vermek zorunda kalacaktır.

İlahi Emir ve Hesap Günü:

Surenin devamında, yeryüzünün bu şahitliğini Rabb’in emriyle gerçekleştirdiği vurgulanır: “Çünkü Rabb’in, ona böyle yapmasını emretmiştir.” Bu ayet, yeryüzünün ve tüm kainatın, Allah’ın mutlak kudreti altında olduğunu ve onun emriyle hareket ettiğini gösterir. Kıyamet günü, Allah’ın hükmüyle gerçekleşir ve her şey ilahi planın bir parçası olarak işlemeye başlar. O gün, herkesin amelleri bir bir ortaya dökülür ve kimse yaptıklarından kaçamaz. İlahi emirle başlayan bu süreç, insanın tüm hayatını gözler önüne serer.

İyilik ve Kötülüğün Karşılığı:

Son olarak, surenin belki de en vurucu ayeti gelir: “İşte o anda, her kim zerre kadar iyilik yapmışsa, onun mükâfâtını görecek, ve her kim de zerre kadar kötülük yapmışsa, onun cezasını görecektir.” Bu ayet, ilahi adaletin ne kadar hassas olduğunu gösterir. En ufak bir iyilik bile karşılıksız kalmaz, en küçük bir kötülük bile cezasız bırakılmaz. İnsan, dünya hayatında yaptığı her şeyin hesabını verecektir. Bu hesaplaşma, her birey için kaçınılmazdır. Allah, hükmedenlerin en âdili olarak, iyilikleri mükafatlandırır, kötülükleri ise cezalandırır. İnsanlar, gruplar halinde Rablerinin huzuruna çıkacaklar ve dünyada yaptıklarıyla yüzleşeceklerdir.

Sonuç:

Zilzâl Suresi, insanın dünya hayatındaki seçimlerinin ne kadar önemli olduğunu ve bu seçimlerin ahirette nasıl karşılık bulacağını hatırlatır. Dünya hayatının geçici olduğunu, bu hayatta yaptığımız her şeyin bir gün açığa çıkacağını ve her bir eylemimizin bir karşılığı olduğunu vurgular. Bu sure, insanı ilahi adaletin ve hesap gününün bilincinde olmaya çağırır. Dünya hayatındaki her anın, her sözün, her hareketin bir anlamı olduğunu ve bunların ahirette mutlaka karşılık bulacağını hatırlatır.

Bu sure, sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir öğüttür. İnsan, dünya hayatında yaptığı iyiliklerle yücelir, kötülüklerle ise düşer. Zilzâl Suresi, insanın ilahi adalete inanmasını, dünya hayatında Allah’ın rızasını gözetmesini ve her anını bu bilinçle yaşamasını öğütler. Dünya hayatının sonunda, ilahi adaletin tecelli edeceği o büyük gün geldiğinde, insan yaptıklarıyla baş başa kalacaktır. O gün geldiğinde, her birimiz için yeryüzü, bizimle ilgili her şeyi bir bir anlatacaktır.

Allah, hükmedenlerin en adilidir; zerre kadar iyilik yapan, zerre kadar kötülük yapan herkesin hakkını verecek olan O’dur. Ve o gün geldiğinde, insanlık, Rabbinin huzurunda yaptıklarıyla yüzleşecek, her şeyin hesabını verecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir